Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 2 Milliyetçilik ‘out’ millicilik ‘in’

14.07.2003 Vatan

Ülkücü hareket kendini hep tehdit ve tehlikelere göre tanımlayageldi. Bir ara komünizmdi temel tehdit, sonra bölücülük oldu. Ülkücüler bu noktada günümüzde bir sıkıntı yaşamıyorlar. Çünkü hemen hemen tümü, Türkiye’nin, neredeyse yeni bir Kurtuluş Savaşı gerektiren çok zor bir dönemden geçtiğini düşünüyor. Namık Kemal Zeybek’in şu sözlerinin genel ruh halini yansıttığı söylenebilir: “Bir devlet ortadan kaldırılmak isteniyor. Türkiye üzerine oyunlar oynanıyor. Keskin ve yaygınlaşan bir karamsarlık var. Bunu bilinçli körükleyenler, paralı askerler, devşirmeler, ajanlar var. Her yerdeler. Basında varlar. Maaş alıyorlar, destek alıyor, güç alıyorlar. Siyaset dünyasında varlar.”

Aslolan “milli duruş”


Ama bugün çok hayati bir değişiklik söz konusu. Artık milliyetçiliğin tekelini kendilerinde gören ülkücü bulmak çok zor. Örneğin şu sözler Papa Davası sanığı, ünlü ülkücü lider Musa Serdar Çelebi’ye ait: “Biz milliyetçiler, diye başlayan ve diğer herkesi karşısında gören anlayış iflas etmiştir. Artık bizim dışımızda da, çok samimi olarak bu ülkeyi çok seven insanlar olduğunu kabul etmeliyiz.”
Bir başka meşhur ülkücü lider Mehmet Gül de benzer düşünüyor: “Geçmişte Kuvva-i Milliye içinde de pek çok akım mevcuttu. Bugün de, yüzde yüz bizim gibi düşünmeyen, ama aynı milli tepkileri koyan, milli yapılanmayı, ülke birliğini, bölünmezliğini, bayrağını ve Türk milletinin değerlerini savunan herkesle iş ve güç birliği yapmak durumundayız.” Bir başka örnek de BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu: “Mandacı, teslimiyetçi, herşeyi güç merkezlerinin insafına bırakmış olan hareketler karşısında millici, yerli değerleri, milli şahsiyet ve onuru koruyan, dünyayla boy ölçüşebilecek bir potansiyele sahip olduğumuzu düşünüyorum. Bağımsızlıkçı kim varsa, sol gelenekten gelebilir, İslamcı olabilir, Atatürkçü diyebilir kendisine, seçmiş olduğu alt-kimlik ya da kavram çok önemli değil, önemli olan duruştur, tavırdır, ortaya koymuş olduğu şahsiyettir.”

Tarihi kavuşma

Ülkücülerin birlik çağrısının solun bazı kesimleri tarafından olumlu karşılandığı biliniyor. Araştırmacı Tanıl Bora solun milliyetçiliğe bakışındaki değişimini, Birikim dergisinin Ağustos sayısında çıkacak yazısında şöyle değerlendiriyor: “2002 genel seçimleri arefesini bir dönüm noktası sayabiliriz. Mümtaz Soysal’ın ve Yekta Güngör Özden’in parti girişimleri, Atatürkçü Düşünce Dernekleri’nin önemli bir kısmı, ama bilhassa İşçi Partisi, hele oradan kopan Türk Solu Dergisi çevresi, militan bir politik kimlik kazanmaya çalışırken, etno-kültüralist bir millet mefhumuna dayanıyor, ‘bölünme’ tehdidini ana dava olarak öne çıkartıyor, şedit bir millî birlik otoritarizmini işliyor, basbayağı şovenist bir lisan kullanıyor.”
Solcu-ülkücü yakınlaşması daha çok Kıbrıs, AB, Irak gibi kritik olaylarda kendisini gösteriyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde İP ile BBP’nin aynı anda ABD Büyükelçiliği önünde eylem yapması kimseyi şaşırtmadı. ABD’nin Irak işgali sırasında yaşananları Ülkü Ocakları Başkanı Atilla Kaya şöyle anlatıyor: “İşçi Partisi’nin Öncü Gençlik kuruluşunun başkanı, Atatürkçü Düşünce Derneği başkanları, ve Saadet Partisi’ne yakın olan Anadolu Gençlik’ten geldiler. Biz ‘önce panellerde, açık oturumlarda bu meseleleri tartışalım, daha sonra gerekirse yürüyüş vs. olabilir’ dedik. Yani eylem birliğine karşı değiliz, asla.”

ABD’ye farklı bakışlar

Tanıl Bora ülkücülerin en zorlu imtihanı ABD ile verdiğini ileri sürüyor ki yaptığımız görüşmelerde bizzat buna tanık olduk. Her ne kadar Ülkü Ocakları’nın “anti-emperyalist” çıkışları daha fazla dikkat çekse de, çoğunun kafası karışık, ikinci tezkerenin geçmemesini “gaflet” olarak değerlendirenler de az değil. Örneğin MHP Kongresi’nde adaylığını açıklaması beklenen Koray Aydın, Süleymaniye olayından önce yaptığımız görüşmede şöyle demişti bize: “ABD dünyada bir hegemon güç. Türkiye olarak bununla ilgili yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Ayrıca ABD ve Türkiye arasında adına stratejik ortaklık dedikleri güvene dayalı bir ilişki oluşmuş. Ama AKP hükümeti, biraz İslamcılığından, biraz da acemiliğinden öyle bir hata yaptı ki Türkiye bunun bedelini çok ağır ödeyecek. Tarih AKP’yi affetmeyecek. Çünkü Irak’ta gidişat, Türkiye’yi derinden etkileyecek birtakım oluşumların orada yaşanacağını gösteriyor. Maalesef Türk-ABD ilişkileri çok tehlikeli bir döneme girmiştir.”

Globalizm geldi mertlik bozuldu

Ülkücülerin hepsi globalizm çağında nasıl bir milliyetçilik yapılabileceğini soruyor ve hemen ardından bu yeni dönemin aslında milliyetçiliğin lehine olduğu sonucuna varıyorlar. MHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Esat Öz, genel kabul gören bu değerlendirmeyi şöyle özetliyor: “Küreselleşme yanlıları, bu çağda milli devletler ile milliyetçiliklerin aşındığını, artık fazla bir anlamı kalmadığını ileri sürüyorlar ki bu gerçekçi değil. Küreselleşme ülke ekonomilerini içiçe geçirdiği ve en güçlü olana daha fazla bağımlı kıldığı için küresel propaganda çok daha etkili oluyor; sıkıntı burada. Türkiye’de böyle bir propagandanın etkisini dengelemek giderek zorlaşıyor. Dolayısıyla milliyetçiler kendi tez ve iddialarını topluma güçlü biçimde aktarmada da sıkıntı çekiyorlar.”
Sıkıntıyı, ülkücü kökenli Prof. Naci Bostancı daha da ayrıntılı tarif ediyor: “Türkiye’deki milliyetçilik, yerel siyasetin küçük sorunları etrafında dönen bir dil ve eylem biçiminden tüm dünyayı anlamlı bir tahayyül içine yerleştiren, kendini dünyanın sorunlarıyla ilişkilendiren bir yaklaşıma geçebilecek mi? Bunu kolay görmüyorum; ancak temennim, sadece kendisi için değil bu ülkede milliyetçiliğin ötesinde kalanlar için de son derece verimli sonuçlar doğurabilecek bu yaklaşımın egemen hale gelmesidir. Aksi halde iç konjonktürün sunacağı fırsatları bekleyen, kendi çabasından çok toplumsal dalgaların sırtında yükselmeye çalışan, sadece ‘içe’ seslenen bir cemaat dilinin ötesine geçemeyen tuhaf bir milliyetçilik hepimizin hikayesinin bir parçası olacaktır.”
Yine ülkücü kökenli bir aydın olan Ahmet Turan Alkan da, yenilenmenin ülkücülerden geleceğine pek inanmıyor: “Ülkücüler, ülkücülük kavramını layıkıyla doldurmak için pek az emek ve gayret sarfettiler. Bu kavrama yüklenen anlamın, Türk siyasi hayatında birdenbire göğe çekileceğine inanmıyorum; yerini başka, millicilik, yerlilik gibi kavramların alması bana göre tabii, hatta gereklidir.”
Ancak Türk milliyetçiliğiyle ilgili çalışmalarıyla tanınan Uludağ Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Süleyman Seyfi Öğün, “millici” yaklaşımların da istikbal vadetmediği kanısında: “Gelinen aşamada pragmatik merkez politik kültürler yıpranmış ve bunun yerini moralist (ahlakçı) tercihler almıştır. Bu tercihlerin baskısı eş anda hem bildiğimiz doktriner-ideolojik milliyetçiliği hem de milliciliği tasfiye edecek gözüküyor. Bunun yerini postmodern milliyetçilik olarak gördüğüm bir başka politik süreç alabilecektir.” Postmodern milliyetçiliği tartışmaya geçmeden önce MHP’yi ve yaklaşan kongreyi mercek altına almak istiyoruz.

TÜRK OCAKLARI BAŞKANI NURİ GÜRGÜR

“Tezkerenin reddi büyük şanssızlık”

Türk milliyetçiliğin en saygın odaklarından olan Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür de, bazı solcularla eylem birliğine gidilmesini “daha önce anlatmakta zorluk çektiğimiz bazı konuların artık daha rahat algılandığını, hatta zaman zaman bizim kadar coşkuyla savunulduğunu görüyoruz” diyerek alkışlıyor. Ama Gürgür, ülkücülerin büyük kısmının aynı sol odaklarla ABD karşıtlığı yapmasınıysa şiddetle eleştiriyor: “Tezkere meselesi Meclis’e geldiğinde bazı milliyetçi arkadaşlarımız bunu ulusal bağımsızlığımıza karşı bir hadise olarak değerlendirip reddini bir milli zaruret olarak gördüler. Bize göre tezkerenin reddi Türk siyasi hayatının çok önemli şanssızlıklarından biridir. Türkiye’nin, bölgedeki gelişmelerin dışında kalma lüksü yok. Devlet olarak küresel gücün Ortadoğu politikalarını iyi irdeleyemedik. Milliyetçiliğin temsilcisi partilerden çok daha net bir duruş sergilemelerini, bunun sözcülüğünü yapmalarını beklerdim. MHP, Türk askerinin Irak’ta bulunmasının zaruri olduğunu algılamalıydı. AB’nin Türkiye’ye karşı politikaları ortadadır. Bu nedenle ABD ile stratejik ortaklığı çok önemsiyorum. Kuzey Irak konusunda farklılıklar olduğu belli ama birçok konuda stratejik işbirliğine gitmemiz rasyonel olurdu. Bakü-Ceyhan hattı, Orta Asya’da Çin ve Rus etkisinin sınırlandırılması, Kıbrıs-Ege konularında Avrupa ile daha rahat pazarlık yapabilmek için ABD ile daha sıcak ilişkiler gerekir. Türkiye o talihsiz politikasıyla ABD’ye adeta Türkiye’yi ‘fırçalama’ hakkı verdi. Ortada küresel bir güç var. Bununla gerginlik içinde olmamalıyız. Irak’ta işbirliği yapsaydık Suriye ve İran konularında daha bağımsız hareket edebilirdik. Böylelikle kendi kendimizi mahkum ettik.”

ESKİ BBP GENEL SEKRETERİ MEHMET EKİCİ

“İç savaşı ülkücüler engeller”

1977-78 yıllarında MHP Gençlik Kolları Başkanı olan Mehmet Ekici Büyük Birlik Partisi’ni seçti. 1995’de ANAP listesinden milletvekili seçilen ve BBP Genel Sekreterliği yapan Ekici bir süredir “partilerüstü ülkücü”. Ekici, ülkücü hareketin geleceği üzerine düşüncelerini şöyle anlattı: “Ülkücü hareket çok örgütlü, yarı askeri diyebileceğimiz bir yapılanma. Sadece protesto değil bir şekil verme hareketi. Alttan gelen gençliği olmasına rağmen yaşlanıyor. 40 yıllık bu hareket öncelikle kendisini gençleştirmeyi başarmalı. Hem fikir olarak, hem de ülkücülerin birbirlerine, topluma ve dünyaya bakışı anlamında kendisini gençleştirmeli. 1980 öncesinin adı bilinen, efsaneleşmiş gençlik lideri olarak elli kişi sayabilirsiniz. Ama 1980 sonrası için aynı şey söz konusu değil, keşke olsaydı. Eğer ülkücüler kendilerini yenilemez, çevreleriyle barışık yaşamazlarsa, bu yaşlanma yokoluşa gider. Türkiye’yi önümüzdeki dönemde yeni tehditler bekliyor. Ülkücüler de, tehdit ve tehlikelerle çok ilgilidirler. Ama kendilerini yeniden tanımlamaz, genel başkan seçmekle sınırlarlarsa bu süreç hızla devam eder ve bu kurumlar adına sona gidiştir. Geçmişte sola ya da bölücülüğe karşı olduğu gibi, bugün de sadece bir savunma hareketi olarak kalırsa nostaljik bir harekete dönüşebilir. Bu nedenle ülkücüler bölücülükle olduğu kadar ırkçılıkla da mücadele etmeliler. Önümüzdeki dönemde bir etniste ırkçılığı çıkabilir, buna tepki olarak daha büyük bir ırkçılık doğabilir. Ülkücüler, sosyal hayatın yeniden dokunmasında önemli görevler üstlenebilirler. İyi Kürtlerle iyi Türkler oturup yeni Türkiye’nin geleceğini rahatlıkla düşünebilirler. En azından kendi aralarında konuşabilirler. Bu noktada ülkücüler önemlidir. Ülkücüler bugüne kadar hiç bu yönlerini ön plana çıkarmadılar. Ama bunu yapabilirler. Bu görevi, kendileri için değil gelecek nesiller için üstlenebilirler. Ben oğlumun, tarafı ne olursa olsun, bir iç savaşın askeri olmasını istemiyorum. Ülkücüler bunu başarabilirler."



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 1 Sanki Türkeş 3 Kasım’da öldü 13.07.2003
2 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 2 Milliyetçilik ‘out’ millicilik ‘in’ 14.07.2003
3 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 3 Herkes merakla bekliyor: Bahçeli yeniden aday olacak mı? 15.07.2003
4 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 4 Ramiz Ongun yeniden MHP genel başkanlığına aday 16.07.2003
5 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 5 Koray Aydın: "Değişimin önünde duramayacaklar" 17.07.2003
6 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 6 Ümit Özdağ: Bugünkü milliyetçiler Ziya Gökalp’in bile çok gerisindeler 18.07.2003
7 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 7 Namık Kemal Zeybek: Başarılma şansı düşük, ama sıfır da değil 19.07.2003
8 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 8 Muhsin Yazıcıoğlu: MHP yakaladığı fırsatı hovarda gibi harcadı 20.07.2003
9 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 9 Tuğrul Türkeş: ATP olarak 3 Kasım’da yenilmedik 21.07.2003
10 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 10 Yılma Durak: Parti içi demokrasi şart 22.07.2003
11 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 11 Atilla Kaya: Çizgisi kırık olan aday olmasın 23.07.2003
12 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 12 Ozan Arif: Bahçeli gönüldaşlarına aslan Ecevit'e Siyam kedisi kesildi 24.07.2003
13 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 13 Musa Serdar Çelebi: Ümidimiz MHP’nin ehil ellere geçmesi 25.07.2003
14 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 14 Sadi Somuncuoğlu: Bu olayla MHP millet vicdanında mahkum oldu 26.07.2003
15 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 15 Cüneyt Öztürk: Kişiler değil programlar yarışsın 27.07.2003
16 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 16 Muharrem Şemsek: MHP devlet çarkının parçası oldu 28.07.2003
17 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 17 Kemal Can: Adaylar arasında pek bir fark yok 29.07.2003
18 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 18 Süleyman Seyfi Öğün: MHP merkezi seçti ve kaybetti 30.07.2003
19 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 19 Değişim zorunlu ama çok zor 31.07.2003

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı