Sakin olan yine kazanacak

15.11.2025 medyascope.tv

15 Kasım 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi hafta sonları. Sakin olan kazanıyor, kazanacak. Ben bunu ilk olarak 2019 yerel seçimleri öncesinde kullanmışım. ‘‘Ekrem İmamoğlu sakinliği’’ diye 20 Mart 2019'da bir yayın yapmışım. Orada referansım François Mitterrand'ın eski Fransız Cumhurbaşkanı Sosyalist Parti’den "Sakin Güç" diye bir sloganı vardı. O çok etkili olmuştu ve oradan hareketle de bunun bir tür Ekrem İmamoğlu'na uyarlanabileceğini söylemiştim. Nitekim 20 Mart'tan sonra seçimi kazandı fakat seçimi iptal ettiler, biliyorsunuz. Erdoğan iptal ettirtti seçimi. O zaman ne olacak diye beklenirken ben 2 Nisan'da yani iptalden hemen sonra "Sakin olan kazanıyor" diye bir yayın yapmışım. 10 Nisan'da da "İktidar kibrine karşı sakin güç" işte Mitterrand'ın sakin gücüne gönderme ve seçimden hemen önce yaşanan tartışmalardan hareketle Binali Yıldırım'a karşı, ‘‘Yıldırım-İmamoğlu tartışması: Sakin olan kazanacak.’’ Sakin, sakin, sakin.
Bunu niye söyledim? Hep baskı rejimlerinin böyle bir özelliği vardır. Baskıyı tekellerine alırlar ve hoşlarına gitmeyen kişileri baskıyla sindirmeye çalışırlar. Ya daha yüksek seste bağırırlar, ya üzerlerine güvenlik güçlerini salarlar ya da hukuk, olmayan hukuk devreye girer, adliye devreye girer. Böyle durumlarda karşınızdaki seçenekler çok azdır. Öncelikle buna anında öfkeyle tepki vermeniz hâlinde kaybetme ihtimaliniz çok yüksektir. Yani size karşı şiddet kullanan, şiddeti, bir şekilde baskı aygıtlarını kullanan kişilere karşı sizin nefsi müdafaa anlamında aynı şekilde tepki verme hakkınız belki vardır, evet, ama o şiddeti tekeline aldığı için, baskı organlarını büyük ölçüde kendisi kontrol ettiği için sizin bu girdiğiniz yerden başarı kazanma şansınız çok azdır. İmkansız demeyeyim ama çok azdır. Bu, öteden beri dünyada tartışılan bir husus. Nasıl davranmak gerekir, nasıl hareket etmek gerekir?
Burada 2019'da söylediklerimi bugüne de taşımak istiyorum. Şöyle bir olay var; biliyorsunuz iddianame açıklandığı zaman bir şekilde iddianamede ben ve diğer gazeteci arkadaşlar da vardık, zaten gözaltına alınmıştık ve hızlı bir şekilde perşembe günü gözaltına alınıp salı günü iddianameye sokulduk. O da başlı başına ilginç bir olay. Neyse. Ve bir iftira, tanımadığınız kişiler tarafından, gizli tanık, zaten tanımıyorsunuz ve onun ifadesiyle tanımadığınız bir kişiden para aldığınız gibi iğrenç bir iftirayla karşı karşıyasınız ve öfkeleniyorsunuz tabii. Orada gerçekten zor. Ben bir gazeteciyim ve bu olayı değerlendiriyorum. Öfkemle beraber bu olayı nasıl değerlendirebilirim? İşte 19 Mart'tan beri yaşanan olay, aslında CHP'lilerin, belediye başkanlarının, belediye çalışanlarının yaşadığı olayı dışarıdan anlayabiliyorduk ama içeriden bizzat yaşayınca bir kere daha kendimiz yaşadığımız için gördük. Burada ne yapmak gerekir? İşte galiba en önemli husus serinkanlı olmak gerekiyor. Önce bir sakin olmak gerekiyor. Öfkeyle kalkan zararla otururmuş.
Geçen Profesör Seda Demiralp'le yaptığım yayında o çok güzel tanımladı. Bir yanda öfke, bir yanda teslim olma. Sizi siyasi iktidar teslim almak istiyor. Yargı sizin susmanızı istiyor, pes etmenizi istiyor ya da başka bir şey. Ben gazeteci olarak konuşmak istiyorum. Siyasetçi siyaset yapmayı sürdürmek istiyor. Toplum muhalefetini dile getirmek istiyor. Teslim olmuyor. Ama bunu nasıl yapacağız? İşte o öfkeyle kurguladığımız zaman Seda'nın dediği gibi bir yerde tıkanıyoruz. Orada ne gerekiyor? Seda'nın söylediği çok önemli bir husus var: Öfkeyi umuda dönüştürebilmek. İşte sihirli olay bu. Bunu yapabildiği ölçüde toplumsal muhalefet başarılı olabilir. Bunu yapabildiği ölçüde insanlar burada, 19 Mart'ta, bu süreçte mağdur olanlar bu mağduriyetten bir galibiyet çıkarabilirler. Ama buradaki esas husus olabildiğince dikkatli ve sakin, serinkanlı olabilmek.
Çok zor, farkındayım. Kendim de yaşadığım için biliyorum. Hepiniz belki de ayrı ayrı yaşıyorsunuz. Kimilerimiz yılıyor, baş edemeyeceğini düşünüyor, böyle çok insan var ve sessizliği tercih ediyorlar. Kimilerimiz de yüksek sesle bağırınca etkili olacaklarını sanıyorlar. Başımıza hep geliyor. Daha sert olmamızı isteyenler, daha bağırmamızı, yıkıp dökmemizi isteyenler var. Hele yurt dışında olan birtakım kişiler sürekli, onlarda zaten hiçbir şey olmadığı için, yumurta küfesi olmadığı için çok daha acımasızca eleştirebiliyorlar. Ama burada önemli olan ayakta kalmak. Bir kere ayakta kalmanın ötesinde var kalmak önemli. Var kalacaksınız ama teslim olmayacaksınız. Teslim olmayacaksınız, mücadele etmeyi sürdüreceksiniz. Doğru bildiklerinizi dile getirmeyi sürdüreceksiniz. Ama bu arada karşınızda bir baskı mekanizması olduğunu da bileceksiniz. Bu mekanizmanın her an size karşı harekete geçebileceğini de bileceksiniz. Bunların hepsini bir şekilde göze alacaksınız. Ama olabildiğince de etkili bir şekilde sürece, yaşananlara müdahil olmak isteyeceksiniz. Çok zor olduğunun farkındayım ama imkansız değil.
Bir yanda her önemli gelişmede "Battık, yıkıldık, mahvolduk" diye bağıran felaket tellalları var. Bir yanda da bağırıp çağırmadan bu yaşananları toplumun yenilgisi olarak görüp kendilerini bir köşeye çekenler var. Bunlara karşı iyimserliği ve umudu hep muhafaza edip sakin ama gücünü koruyarak yola devam edebilmek lazım. Ben yıllardır Medyascope'un öyküsünü böyle anlatıyorum. "Sürdürülebilir cesaret" diyorum. Yani sizin cesur olmanız tek başına yetmiyor. Bu cesareti sürdürebilir olmanız gerekir. İşte burada da her işin başı sessiz değil; sakin, serinkanlı olmak, aceleci olmamak, dirayetli olmak, sabırlı olmak ama hiçbir zaman da haksızlığa karşı susmamak. Bunları yapabilmek imkansız değil, mümkün. Pekâlâ mümkün. Türkiye bunu değişik defalar yaptı. Bu sefer de yapacaktır.
İşte bu bağlamda bugünün ithafı tam da bu konunun en sembol ismi, isimlerinden birisi diyelim en azından, Martin Luther King Jr. Junior çünkü senior babası. Babası gibi o da bir Hristiyan din adamı idi, rahipti ve çok genç yaştan itibaren insan hakları mücadelesini özellikle beyaz olmayan Amerikalıların — siyahların başta ama sadece siyahların değil — hareketinin lideri, liderlerinden birisi, özellikle 1960 başlarında. Şu anda galiba gördüğünüz Selma'daki o meşhur yürüyüşlerden, Selma'dan Montgomery'ye yürüyüşlerden birisi olsa gerek. Orada çok etkili. Ama en çarpıcısı 1963 Washington yürüyüşü. Orada yaptığı "I have a dream" konuşması, "Bir hayalim var" konuşması. Martin Luther King Jr.'ın en önemli özelliği sivil itaatsizlik. Yani teslim olmuyor ama asla şiddete başvurmuyor. Bu yolla kitleleri, hak arayıcılarını, mağdurları ama aynı zamanda, onun hareketlerinde hep vardır, siyah olmayan insanları da, olaya gerçekten insani perspektifte bakan insanları da katabilen bir sivil haklar, medeni haklar mücadelesini yürütebilmiş bir isim.
Nitekim 1964'te Nobel Barış Ödülü’nü, hak edilmiş bir ödülü almıştı Martin Luther King Jr. Kendisiyle ilgili, sizler de görmüşsünüzdür, çok filmler çekildi, kitaplar yazıldı. Ben bunların bazılarını Amerika Birleşik Devletleri'nde izledim. Bazılarını Türkiye'de de gördüm ve her seferinde insan etkilenmeden yapamıyor. Çok büyük zorluklara karşı, çok büyük acımasızlıklara karşı... Mesela bilirsiniz o meşhur lokantaya alınmayan siyahlar gidiyorlar, oturuyorlar ve onlara beyazlar, kadınlar, erkekler hiç fark etmiyor, en acımasız bir şekilde saldırıyor ve onlar o lokantada o kafede koltuklarından kalkmamak için direniyorlar. Ya da otobüse herkes gibi ya da beyazlar gibi önden binenler. Bunların hepsinin başına gelenler, cezaevleri, saldırılar, linç girişimleri ama sonunda başarıya ulaşan bir mücadele. Martin Luther King Jr. sivil itaatsizliğin tek örneği değil, başka çok örnek var ama en çarpıcılarından ve en saygıyı hak edenlerden birisi.
Dolayısıyla Türkiye'nin olayına da baktığımız zaman siz haklıysanız, mağdur edildiğinize, haklarınızın gasbedildiğine inanıyorsanız burada sizler gibi mağdur olanlar, sizler gibi haklarının yenildiğini düşünenlerle birlikte bu mücadeleyi barışçıl bir şekilde yürütüp, sakin ama kararlı bir şekilde yürütüp pekâlâ başarıya ulaşabilirsiniz. Nitekim Martin Luther King 1968'de suikaste kurban gitti, öldürüldü. Amerika Birleşik Devletleri'nin suikastleri meşhurdur. Bir cezaevi kaçkını, cezaevinden kaçmış birisi yakalandı, bundan da mahkum edildi ama hâlâ kim neden öldürttü meselesi Martin Luther için tartışılmaya devam ediyor. Ölümünden sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük ödüllerinin kendisine verildiğini de biliyoruz. Artık şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde yıllardır Martin Luther King ülkenin en büyük sembollerinden birisi hâline geldi. Ama 60'lı yılların başında şiddet tekelini elinde tutan devletin ve onun destekçilerinin gözünde bir tür anarşist, kaçkın birisiydi. Buna rağmen mücadele etti. Hani nasıl deniyor? Haklıydı, kazandı. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
16.11.2025 İlk gizli tanığım “Meşe”yi geri istiyorum!
15.11.2025 Sakin olan yine kazanacak
14.11.2025 Ekrem İmamoğlu’na erişimi engellemek mümkün mü?
13.11.2025 CHP’yi kapatabilirler mi?
12.11.2025 CHP iddianameye hazır mıydı? | Murat Aksoy değerlendiriyor
11.11.2025 “Al evine besle” acımasızlığında son nokta
10.11.2025 Selahattin Demirtaş çıkınca…
09.11.2025 Yakmak istediğim fotoğraflar!
08.11.2025 Yeniden: Ekrem İmamoğlu mucizesi
07.11.2025 Benim küçük gözaltım
16.11.2025 İlk gizli tanığım “Meşe”yi geri istiyorum!
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı