Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 1 Sanki Türkeş 3 Kasım’da öldü

13.07.2003 Vatan

Ülkücü hareket tam bir kriz içinde. Ülkücüler şaşkın, üzgün, hayal kırıklığına uğramış, yılgın ve yorgunlar. Karamsarlar da var, iyimserler de. “Neler atlattık biz” diyenler de var, “yoksa bu iş bitiyor mu?” diye soranlar da. Ortak nokta tümünün kafasının karışık olması. İç demokrasi kanallarının eksikliği, eleştiri/özeleştiri geleneğinin olmaması işleri daha da karıştırıyor.
“Alparslan Türkeş tüm partililer adına düşünür, konuşurdu” diyen Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür, ülkücü hareketin bugünkü durumunu şöyle özetliyor: “Sanki Türkeş yeni ölmüş gibi.” Gerçekten de 4 Nisan 1997 günü başbuğlarını kaybeden ülkücülerin derin bir krize gireceği sanılmış, 18 Mayıs 1997’deki kavgalı MHP kongresi bu tahminleri güçlendirmişti. Fakat Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde oy patlaması yapıp ikinci parti çıkınca herkesi şaşırdı. “Ülkücü hareket iktidara gelecek” sloganı bundan sonraki hedefin “tek başına iktidar” olduğunu gösteriyordu. Artık çıta yükselmişti. Bu yüzden üç buçuk yıl sonra yaşanan hayal kırıklığı o ölçüde büyük oldu. Yıllar sonra, “Ülkücü hareket engellenemez” sloganına dönüldü. Yaklaşık 40 yıllık ülkücü hareket, son anda AKP trenine atlayan birkaç kişi de olmasa, 3 Kasım 2002 seçimlerinde, TBMM’ye ilk kez temsilci yollayamamış olacaktı. Seçimden yenik çıkan sadece MHP değildi. Muhalefetteki Büyük Birlik Partisi (BBP) de hiçbir varlık gösteremedi, yine muhafetteki DYP ile seçim ittifakı yapan Aydınlık Türkiye Partisi (ATP) de baraj altında kaldı, DYP ve ANAP’taki ülkücü kökenliler de milletvekilliğine veda etti.

Gitti onca yılın emeği

Peki yenilginin altında hangi sebepler yatıyor? Kuşkusuz hedef tahtasında başta Bahçeli olmak üzere MHP yöneticileri ve bakanlar yer alıyor. İlk günlerdeki “Apo’yu asamadılar, türbanı çözemediler” sözleri zamanla unutulmuş, yerlerini daha kapsayıcı ve sert eleştiriler almış. ATP eski genel Başkanı Tuğrul Türkeş “MHP yüzde 18’lik seçmen kitlesini tatmin edecek hiçbir şey yapmadı. Bunun altında ona yılın emeği, birikimi ve fikri altyapısı var. Taş üstüne taş koymuş değiller.”
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ise daha sert: “Millet sağın liderliğini MHP’ye vermişti. MHP bu imkanı tarif edilemeyecek kadar kötü kullandı. Tam bir hovarda gibi harcadı ve ülkücü duyarlığı yok etti.”
Bir süredir yeniden MHP saflarında politika yapan Namık Kemal Zeybek ise, IMF politikalarına gerekli tavrın alınmadığını söyleyip “ideolojik netlik” olmamasını esas sorun olarak görüyor: “Eğer netlik olsaydı, Mavi Akım projesi geldiği zaman bizim arkadaşlarımız oy vermezlerdi.”
Hareketin en eski isimlerinden Sadi Somuncuoğlu da, Zeybek’in bıraktığı yerden devam ediyor: “Partinin bir kimlik erozyonuna sürüklendiğini, bir uçuruma doğru gittiğini, Türkiye’nin meseleleri hakkında bir proje ortaya konmadığını, milletin dertlerine merhem olunamadığını üç yıldır söylüyordum.”

Yine medya suçlanıyor

Halen Bahçeli ile birlikte çalışan MHP eski Grup Başkanvekili Mehmet Şandır “Önce ülkem, sonra parti dedik. ‘İktidardayken muhalefet olmaz’ ilkesiyle hareket ettik” diyor. Ulaştırma eski Bakanı Oktay Vural da, siyasi istikrar adına kendilerini feda ettiklerini söylüyor: “Arzularımız, isteklerimizi yerine getirme konusunda bir tatmin sağladığımız söylenemez. Hem böyle bir güce sahip değildik, hem de yapısal reformların zeminini hazırlamayı tercih ettik. Başka aktörlerin de bulunduğu bir senaryo içinde yer aldık. Vizyonumuzu, vaatlerimizi yerine getirme konusunda, sınırlı imkanlarla, sınırlı bir senaryoda hareket ettik. Taşın altına elimizi soktuk.”
Bahçeli’nin yakın danışmanlarından, eski DDY Genel Müdürü Doç. Vedat Bilgin ise “Özellikle AB sürecinde tekelci sermayenin Avrupa ile ve Avrupa sermayesiyle kurduğu ilişki yoğunluğu medyanın etkileyici gücüyle birleştiğinde başlıbaşına siyasette yön verici etkiler yaratmıştır” diyor ve bu “egemen güçlerin” MHP’yi ve onun savunduğu ilkeleri bir ayak bağı olarak gördüğünü ileri sürüyor.
Ama en azından başlangıçta böyle değildi. Doç. Bilgin’in tarif ettiği güçler, “MHP zaten değişti” diyerek 57. hükümetin kurulmasını teşvik etmiş ve krize kadar da desteklerini esirgememişlerdi. AB sürecinin hızlanmasıyla birlikte, bir taraf “MHP Türkiye’nin önünü tıkıyor”, diğer taraf da “MHP’siz bir hükümet tezgahlanıyor” diyerek tekrar birbirine güvenmemeye başlayacaktı.

Eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın’dan Bahçeli’ye sert eleştiri:

“Seçim kararını hiçbirimize söylemedi”

12 Ekim’deki kongrede adaylığını koymaya hazırlanan Koray Aydın, 3 Kasım yenilgisinden esas olarak Devlet Bahçeli’yi sorumlu tutuyor: “Seçime gitme kararını hepimiz televizyonlardan duyduk. Yani MHP’de bu konu hakkında hiç kimsenin bir bilgisi yoktur. Liderimiz bu konuyu kendi iradesinde, hiç kimseyle tartışmadan, konuşmadan, hiçbir resmi organımıza bunu getirip konuşmadan hatta hiç kimsenin bilgisi bile olmadan birdenbire ortaya atmıştır. Lidere uyum göstermeye uygun yapımızdan dolayı biz de camia olarak bunun arkasından gittik. Netice olumsuz olunca da bunun artık konuşulmaya ve tartışılmaya ihtiyaç duyulduğu kanaatindeyiz. MHP kendi kurumsal kimliğini tam oturtamadığı, de tam müesseseleşemediği, kendi içinde oluşturduğu müesseselere inisiyatif tanınmadığı için meramını anlatamayan, konuşmayan, dilsiz bir parti haline bürünmüştür. Sadece ve sadece Genel Başkanımızın Salı günü grup toplantılarında yaptığı konuşmalarla kamuoyu yönlendirilmeye çalışılmıştır. Bu, biraz liderin kişiliğine bağlı bir stratejidir. Yani partinin stratejisi değildir. Liderimiz bu konularda kendine öyle bir üslup benimsemiştir. Kendisi de pek medyayı kullanmamıştır. Halbuki önemli konularda mutlaka medya kullanılarak toplumun bilgilendirilmesi gerekir. Hatta ben bunu şart olarak da görüyorum. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye iki kriz geçirmiş. Bu krizlerde MHP’nin hiçbir günahı yok. Ama krizin ana nedenlerini bile toplumla paylaşmamış, topluma anlatmamış. Sanki suçlu gibi. Halkın bir müddet sonra bizi de bu işin sorumluları arasına katmaya başladığı seçim sonuçlarından anlaşılıyor.”

Ülkü Ocakları Başkanı Atilla Kaya’dan Koray Aydın’a:

“Vurgun bizi fena vurdu”

MHP lideri Bahçeli’nin en büyük destekçisi olan Ülkü Ocakları’nın başkanı Atilla Kaya, eski bayındırlık Bakanı Koray Aydın’ın adının karıştığı yolsuzluk olayları yüzünden çok oy kaybettikleri görüşünde. “Kimseyi suçlamak için söylemiyorum ama bizim yetki alan, bakanlık yapan, göreve gelen insanlarımız da ülkücü hareketin beklentilerini karşılama noktasında yetersiz kaldılar. Hatta yetersizliğin ötesinde ülkücüleri biraz dışlayan, horgören, yani ne oldum delisi bir anlayış sergilediler. ‘Bir daha bu koltuktan gitmem’ diye düşünerek, biraz da birtakım kesimlere hoş görünme kaygısıyla kendi tabanımızı, kendi insanımızı, herşeyini varıyla, yoğuyla, yıllarını bu harekete vermiş insanları mağdur ettik. Bu da önemli bir handikap oldu MHP için. Diğer taraftan da MHP’nin 1999 seçimlerinden önceki en vurucu sloganlarından birisi yoksulluk ve yolsuzluklarla mücadeleydi. Geçmişin birikimi neticesinde yaşanan ekonomik kriz yüzünden maalesef yoksulluk derdine çözüm üretme konusunda yetersiz kalındı. Ondan sonra Bayındırlık Bakanlığı’nda muhatabı olduğumuz ‘Vurgun Operasyonu’, yaşanan hadiseler geldi. Tabii bu yargıya da aksetmiş, henüz neticelenmemiş bir konu ama bizde güzel bir deyim var, şuyuu vukuundan beter diye. Dolayısıyla olmuş ya da olmamış, neticede insanlarda ‘bunlar da yolsuzluğa bulaştı şeklinde’ bir anlayış yerleşti. Seçim propagandası döneminde, her adayın karşılaştığı 3-5 sorudan biri de bu yolsuzluklardı.”

Genel seçimlerde MHP oyları

1973 362 208 %3.38
1977 951 544 %6.42
1995 2 301.342 %8.18
1999 5 606 583 %17.98
2002 2 622 545 %8.3



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 1 Sanki Türkeş 3 Kasım’da öldü 13.07.2003
2 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 2 Milliyetçilik ‘out’ millicilik ‘in’ 14.07.2003
3 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 3 Herkes merakla bekliyor: Bahçeli yeniden aday olacak mı? 15.07.2003
4 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 4 Ramiz Ongun yeniden MHP genel başkanlığına aday 16.07.2003
5 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 5 Koray Aydın: "Değişimin önünde duramayacaklar" 17.07.2003
6 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 6 Ümit Özdağ: Bugünkü milliyetçiler Ziya Gökalp’in bile çok gerisindeler 18.07.2003
7 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 7 Namık Kemal Zeybek: Başarılma şansı düşük, ama sıfır da değil 19.07.2003
8 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 8 Muhsin Yazıcıoğlu: MHP yakaladığı fırsatı hovarda gibi harcadı 20.07.2003
9 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 9 Tuğrul Türkeş: ATP olarak 3 Kasım’da yenilmedik 21.07.2003
10 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 10 Yılma Durak: Parti içi demokrasi şart 22.07.2003
11 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 11 Atilla Kaya: Çizgisi kırık olan aday olmasın 23.07.2003
12 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 12 Ozan Arif: Bahçeli gönüldaşlarına aslan Ecevit'e Siyam kedisi kesildi 24.07.2003
13 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 13 Musa Serdar Çelebi: Ümidimiz MHP’nin ehil ellere geçmesi 25.07.2003
14 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 14 Sadi Somuncuoğlu: Bu olayla MHP millet vicdanında mahkum oldu 26.07.2003
15 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 15 Cüneyt Öztürk: Kişiler değil programlar yarışsın 27.07.2003
16 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 16 Muharrem Şemsek: MHP devlet çarkının parçası oldu 28.07.2003
17 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 17 Kemal Can: Adaylar arasında pek bir fark yok 29.07.2003
18 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 18 Süleyman Seyfi Öğün: MHP merkezi seçti ve kaybetti 30.07.2003
19 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 19 Değişim zorunlu ama çok zor 31.07.2003

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı