Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 5 Koray Aydın: "Değişimin önünde duramayacaklar"

17.07.2003 Vatan

1997’de Devlet Bahçeli MHP Genel Başkanı seçilirken en önde gelen destekçilerinden biri de Koray Aydın’dı. Ancak Aydın bu kez kendisi için kongre çalışması yapıyora benziyor. Bu süreçte Aydın’ın karşısına Bayındırlık Bakanlığı sırasındaki yolsuzluk iddiaları çıkarılıyor. Ülkücü hareketi yakından takip eden gazeteci Kemal Can, bu iddiaların MHP’nin oy kaybında etkili olduğunu kabul etmekle birlikte şöyle devam ediyor: “Ancak ‘öz taban’ açısından Aydın vakasının en sarsıcı mesele olduğunu düşünmek pek doğru olmaz. Aydın’ın, olsa olsa ‘öz tabanda’ prestij sarsıcı bir portre olarak algılandığı söylenebilir. Aydın da, ‘mağduriyet’ kalkanını kullanarak, partinin yıpratılması için kendine saldırıldığında sahip çıkılmadığı argümanını kulandı, kullanıyor ve kullanacak.” Nitekim Aydın “TBMM’deki gizli oylamada aklandım” diyor ve TBMM’de aleyhine bir karar çıkması ihtimalinin de adaylığını etkilemeyeceğini belirtiyor. Aydın sorularımızı şöyle yanıtladı:

Aday oluyor musunuz?
Aydın:
Arkadaşlarımızla beraber bu kongreyi MHP’nin yeniden yapılanmasının zemini yapmak istiyoruz. Yoğun bir çalışma içerisindeyiz. İl kongrelerinin bitmesiyle beraber içimizde bir değerlendirme yapacağız. Bunun sonucunda bana ‘aday ol’ derlerse onu uygulayacağım.

Ülkücüler genel olarak neden umutsuz?
Aydın:
MHP genel merkezinin, liderimizin, partinin yönetimini elinde tutmak için hukuku hiçe sayarak her yolu mübah sayan bir anlayışı sergilemesi bu umutsuzluğun sürmesine neden olmaktadır. Şu anda parti içinde fesihler, görevden almalar had safhaya ulaşmıştır. Her gün bir ilçe, bir il görevden alınmaktadır. Nedeni keyfiliktir. Sadece yapılacak il kongrelerinde ve onunla oluşacak üst kurul delegelerinde avantaj kullanmaya yönelik bir ülkücü kıyımı yaşanmaktadır. Ama hava şudur: MHP’de bir değişim ihtiyacı vardır, taban bunu açıkça söylemektedir. Ve bu değişim ihtiyacı önünde durulamayacak kadar da büyük bir boyuta ulaşmıştır. MHP kongresinde bir değişim kaçınılmazdır. Bu, yeniden yapılanmayı da kesinlikle beraberinde getirecektir, bunun hiçbir şekilde önünde durmak mümkün değildir.

Parti içi demokrasi mi istiyorsunuz.
Aydın:
Doğrudur. Önce parti iç hukukumuzu netleştirmeliyiz. Hukuk hepimize lazım. İç hukuk tüzük demektir. Bazı arkadaşlarımız bu konuda çalışıyorlar. Ama sadece MHP değil yan kuruluşlar da yeniden yapılandırılmalıdır.

Ülkü Ocaklarını mı kastediyorsunuz?
Aydın:
Sadece ocakları kastetmiyorum, ama şu anda en temel tartışma konusu ocaklar. Buralarda problem var, bunların konuşulması gerekir. Hepimiz oralardan yetiştik, bunları konuşmak törelere karşı olmak anlamına gelmez. Oraların revize etmeli, müesseseleştirmeliyiz. Şu anda ülkü ocaklarının ne olduğunu bile söylemek zordur. Yani dergi midir, vakıf mıdır, teşkilatlanma modeli nedir? Başkanların değiştirilmesinde hangi usuller uygulanır? Bizim zamanımızda ocak başkanları en fazla iki yıl görev yapardı. Hareketin ileri gelenleri bir araya gelirdi, nitelikleri uygun kişiler masaya yatırılırdı. Şimdi ise sadece atanma söz konusu. Bu atanmalar da kişilerin, grupların, genel başkanların işte haklarını, hukuklarını, hareket içindeki konumlarını tayin etmede öncelik almaya yönelik atamalar şeklinde olmaktadır. Bu da liyakatı, kabiliyeti, üretkenliği ortadan kaldıran bir statik yapı haline dönüştürülmüştür.

Ülkücü hareket birleşmeli mi? Mümkün mü bu?
Aydın:
Ülkücü aile dağılmıştır. Halbuki birleşmemiz halinde yaratacağımız zemini bir zıplama aracı olarak kullanabiliriz. ATP ve BBP’de olan arkadaşlar da böyle düşünüyor. Şu anda aramızda çok büyük bir trafik var. Bir araya geliyor, konuşuyor, birlikte yemekler yiyoruz. Bence bu çatı çatılmıştır. MHP’nin yeni liderinin olaya samimiyetle yaklaşması birleşme için yeterli olur. Biz bu konuda kararlıyız. Yani bu kongrenin bir birlik kongresine dönüştürülmesi, kongreden sonra atılacak seri adımlarla bunun gerçekleşmesini arzu ediyoruz. Benim kişiliğim ve kimliğimin de birleşme zemini için uygun olduğunu düşünüyorum. Çünkü 1980 sonrasından beri bu partide bir gün bile ayrılmadan görev yaptığım için her dönemin ayrılıklarını yaşadım. Parti içinde herkes bilir ki Koray Aydın hep birlikten yana tavır koymuş ve bu ayrılıkları toparlamak için her dönem gayret sarfetmiş bir insandır. Yani ben kendimi bir kavşak noktası olarak görüyorum. Her dönemin dışlanmışları da dahil olmak üzere, herkesle de çalışabilecek gönül zenginliğimin olduğunu da bu hareketin mensupları çok iyi biliyorlar. Benim en iddialı olduğum konu budur. Yani MHP kongresinden sonra en kısa sürede bütün ülkücüleri bir araya getirecek bir çalışmayı yapacağız ve bunu da kolaylıkla başarabileceğimizi düşünüyorum.

TANIL BORA

Lider, teşkilât, doktrin: Üçü de krizde

Tanıl Bora ile Kemal Can imzalı “Devlet, Ocak, Dergah” ülkücü hareket üzerine yapılan en kapsamlı çalışma olma özelliğini koruyor. Kitabın ikinci cildi "Kuzgun ve Devlet" yazı dizimizden sonra, Şubat 2004'te İletişim Yayınları tarafından yayınlandı. Tanıl Bora, hareketin krizini yorumladı: “Lider-teşkilât-doktrin, MHP’nin ananevî doktriner şiârıydı. Neredeyse ‘kutsal üçleme’ gibi, davaya sadakatin ölçüsü olarak kullanılageldi. Gerçi bir süredir geçerliliği tartışılıyor. Asıl önemlisi, sacayağının üç unsuru da krizde. Doktrin, krizin en derin olduğu alan. Ülkücü hareket son yirmi yılda önemli ideolojik revizyonlar ve çalkanmalar geçirdi. Şimdi bütün bunların getirdiği bir krizle karşı karşıyalar. İdeolojik ‘sulanmayı’ terkedip ‘öze dönme’ talebi güçlü; fakat bunun yeniden marjinalleşmeye yol açacağı endişesi de çok güçlü. Ayrıca dönülecek ‘öz’ü tanımlamakta da ihtilâflar ve farklı teklifler sözkonusu. Kolay aşılacak bir kriz değil. Alparslan Türkeş’in ölümünden sonra başgösteren liderlik sorununa, Devlet Bahçeli makûl bir çözüm getirmişti. ‘Başbuğluğun’ Türkeş’e mahsus bulunduğunu, kendisinin ‘sadece lider’ olduğunu söylemiş ve bu formül herkesi rahat ettirmişti. Bu aynı zamanda, ‘teşkilât’la birlikte davranan, ‘eşitler arasında birinci’ gibi bir liderliği de imâ ediyordu. Ancak ülkücü hareketin bir liderler hiyerarşisine dayanan yapısı, böyle bir işleyişe elveremezdi. Nitekim Bahçeli de, özellikle hükümet döneminde, efsanevî bir başbuğ olarak değil ama bir basiretli büyük ‘devlet adamı’ olarak yüceltildi, kerametli bir konuma yerleştirildi. Yükselme döneminde tutan bu formül, seçim yenilgisiyle birlikte geçersizleşti. Şimdi Bahçeli’nin liderlik konumu tartışılıyor ve çok sert suçlamalara da konu oluyor. Bahçeli devam ederse, bu tartışmaların açtığı yaraların sarılması zor olacak; yeni bir genel başkan çıkarsa, onun ‘lider’ olarak takdimi ve ‘dizayn edilmesi’ epey zahmet gerektirecek. Teşkilât, bir bakıma, sacayağının en az sorunlu unsuru. Zira ülkücü hareket zaten kendini bir teşkilât ‘asabiyyesi’ ile vareden bir yapı. Yani neredeyse başlıbaşına amaç, teşkilât. Dolayısıyla durduğu yerde duruyor. Ama bir bakıma da çok sorunlu bir unsur. Zira teşkilât, bünyevî olarak, kendi içine kapanmaya yatkın ve bu da korktukları ‘marjinalleşme’ riskini büyütüyor.”

ADAYLARDAN AYTEKİN YILDIRIM

"Hedefim yüzde 40 oy"

MHP Genel Başkanlığı için resmen adaylığını açıklayan ilk kişi Aytekin Yıldırım oldu. 1968’de, Ankara’da SBF öğrencisiyken Alparslan Türkeş’in talimatıyla Ülkü Ocakları Birliği’nin kuruluşuna katılan Yıldırım üç yıl genel başkanlık görevini yürüttü. Ardından uzun bir süre MHP ve ülkücü kuruluşlarda herhangi bir görev üstlenmedi. MHP lideri Devlet Bahçeli’den beş yıl randevu bekleyen Yıldırım, 3 Kasım seçimlerinde AKP’den adaylık için başvurdu, reddedildi. Yıldırım, adaylığını şöyle anlattı: “Şu anki MHP yönetimini çok fazla tenkit etmek istemiyorum. Kendileri de çok büyük hatalar yaptıklarını fark ediyor, iç muhasebe yapıyorlar. Zaten Devlet Bey de 3 Kasım akşamı, bu feci mağlubiyetin ardından bir daha aday olmayı düşünmediğini söyledi. Devlet Bey’in mertliğine, ilkeli tutumuna güveniyorum. Kendisi gerçekten MHP’ye bazı yenilikler getirmiştir. Sözünün eri, ilkeli, menfaatleri için hareket etmeyen bir lider. MHP yerine başka bir parti olsaydı hükümet çoktan bozulurdu. Biz çok geniş ve dürüst bir kadro yelpazesine sahibiz. ANAP’ın, DYP’nin yaptığı ülke hizmetlerinde bu arkadaşlarımız büyük roller üstlendi. Ben onlara güvendiğim için, MHP’nin başında başarılı olacağıma, Türkiye’yi büyük, güzel ülke haline getirebileceğimize inanıyorum. Teşkilatlarla dinamik bağlarımız devam ediyor. Her il ve ilçede görüştüğümüz binlerce arkadaşlarımız var. Güzel bir ismimiz var, yıpranmamış bir ismimiz. Bana teşkilatta şimdi konulan isim ‘iktisatçı başkan’. Diyorlar ki ‘Başbakan olun da bize anlattıklarınızı yerine getirin.’ Türkiye’yi bir trilyon dolarlık gayrisafi milli hasılayla, 25 yıl içerisinde fert başına 20 bin dolar düşen bir ülke yapacağız. İsteseydim profesör olurdum, ama ben kendimi yetiştirdim. Arkadaşlarıma güveniyorum, onlara yapılması gerekeni tarif edeceğiz, kendilerine hürmetkar olacağız, yeni gelenler de eskilerin çalışmalarına saygı duyacaklar. Kongreden camianın doğruyu bulacağına inanıyorum. Seçilirsem birinci hedefim MHP’yi yüzde 40 oy hedefine ulaştırmak.”

TABAN KONUŞUYOR

Halk Apo yerine bizi astı
Genel başkan Devlet Bahçeli'nin yapmış olduğu ilk yanlış koalisyona katılmaktır ikincisi Ülkü Ocakları’nı dışlamaktır. Hata sadece Genel Başkan da değildir. Bizlerde de birçok hata vardır. Küskün ülkücüleri bir çatı altında toplayamadık. Onlar da başka partilere gimek zorunda kaldılar. Ülkücüler olarak biz Genel Başkan’ın bu denli suskun ve sakin kalacğını tahmin edemiyorduk. Seçim konuşmalarındaki heyecanını sanki bir anda kaybetmişti. Kendimizi vatandaşlara anlatamadık. Vatandaş da bizi bir suçlu gibi algıladı. Bu nedenle 3 Kasım seçimlerinde katil Apo’nun yerine bizi idam etti. Bakan ve milletvekilleri de Genel Başkan’a destek çıkmadılar. Hükümetin içinde bunalım yaratan olayları ne mecliste ne de görsel ve yazılı basına detaylı bir biçimde aksettirmediler. Ülkücü gençlerin birçoğunun MHP’ye güveni kalmadı. Diğer partilere yem oldular.
Celal Sarı

Herkes suçlu
Geçen seçimlerde üç ülkücü parti seçim işbirliği yapsalardı baraj aşılacaktı ve Meclis’te 60 civarında ülkücü milletvekili olacaktı. Taban baştakilere bakıyor. Ya birlik sağlanacak ya da tabanda dağılma artacaktır ve ilk seçimde kötü netice kaçınılmaz olacaktır. Parti başkanlığından daha önemli olan MKYK’dır. Neticede bir başkan olacaktır. Diğer başkanlar veya adaylar anlaştıkları bir başkanın yanında yardımcılık görevini üstlenmelidirler. Geçen dönemin MKYK üyeleri ve milletvekilleri bütün kabahati Sayın Bahçeli’ye atıp sıyrılamazlar. Neden Ali Güngör gibi çıkmadılar da şimdi konuşuyorlar?
Erol Akın-İstanbul

Tartışma yeri gazete değil
Düne kadar hiç haberini yapmadığınız, görmezden geldiğiniz bir hareketi, bugün nedense pek ayrıntılı olarak inceleyip tartışma ortamına getirmeniz ilgi çekicidir. Ülkücü hareketin bir sıkıntısı varsa bunun tartışma yeri gazete sayfaları değildir. Ülkücü terbiye sınırlarının dışına çıkarak dava arkadaşlarını uluorta yeren açıklamalar yapan herkesi kınıyorum. MHP’nin geleceğine gelince: biz sapasağlam buradayız, liderimiz Devlet Bey’dir. 3 Kasım seçimleri sonumuz olmamıştır. Bir başka kişinin önderliği gerekirse de ülkücü irade bunu kendine yakışır bir şekilde yapacaktır. Sanırım bu sözler gazetenizde yayınlanmayı hak etmeyecektir.
Murat Küçük-Eskişehir

Ozan Arif ile konuşun
Yazı diziniz gerçekten çok güzel, çünkü böyle bir konuda bizim de belli kişilerden birşeyler duymamız gerekiyor. Biz de aynı soruları soruyoruz kendimize. İsteğim, parti içindeki gruplardan ziyade dışardan ama davayı ve ülkücü hareketi yakından takip eden isimlerle konuşmanız. Mesela Ozan Arif.
Ali Gök-Muğla

Bıyık uçlarıyla uğraştılar
“Nereye gitti bu ülkücüler?” diye sormuşsunuz. Biz buradayız. Bir yere gitmeyiz, Türkiye’yi bekleriz. Ama kırgın, kızgın ve üzüntülüyüz. Önce ülkücüleri, sonra halkı küstürdüler. Tek yaptıkları bıyık uçlarını yok etmeye çalışmaktır. MHP’siz Türkiye olmayacağı gibi, 9 Işıksız MHP de olmaz. Tanrı Türkü asıl şimdi korusun!
Seçkin Şahin

“Devlet-i ebed müddet
Rahmetli Arvasi ülkücüleri üç kısma ayırırdı: 1) Ülkücüler 2) Ülkücü geçinenler 3) Ülkücülerden geçinenler. Bugün ülkücülük ikinci ve üçüncü grubun uhdesindedir. Ülkücülerse toplumun farklı kesimlerinde “devlet-i ebed müddet” fikrinin tohumlarını ekmek, filizlerini yeşertmekle meşgul.
Aydın Mürtezaoğlu-İstanbul



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 1 Sanki Türkeş 3 Kasım’da öldü 13.07.2003
2 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 2 Milliyetçilik ‘out’ millicilik ‘in’ 14.07.2003
3 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 3 Herkes merakla bekliyor: Bahçeli yeniden aday olacak mı? 15.07.2003
4 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 4 Ramiz Ongun yeniden MHP genel başkanlığına aday 16.07.2003
5 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 5 Koray Aydın: "Değişimin önünde duramayacaklar" 17.07.2003
6 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 6 Ümit Özdağ: Bugünkü milliyetçiler Ziya Gökalp’in bile çok gerisindeler 18.07.2003
7 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 7 Namık Kemal Zeybek: Başarılma şansı düşük, ama sıfır da değil 19.07.2003
8 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 8 Muhsin Yazıcıoğlu: MHP yakaladığı fırsatı hovarda gibi harcadı 20.07.2003
9 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 9 Tuğrul Türkeş: ATP olarak 3 Kasım’da yenilmedik 21.07.2003
10 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 10 Yılma Durak: Parti içi demokrasi şart 22.07.2003
11 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 11 Atilla Kaya: Çizgisi kırık olan aday olmasın 23.07.2003
12 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 12 Ozan Arif: Bahçeli gönüldaşlarına aslan Ecevit'e Siyam kedisi kesildi 24.07.2003
13 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 13 Musa Serdar Çelebi: Ümidimiz MHP’nin ehil ellere geçmesi 25.07.2003
14 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 14 Sadi Somuncuoğlu: Bu olayla MHP millet vicdanında mahkum oldu 26.07.2003
15 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 15 Cüneyt Öztürk: Kişiler değil programlar yarışsın 27.07.2003
16 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 16 Muharrem Şemsek: MHP devlet çarkının parçası oldu 28.07.2003
17 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 17 Kemal Can: Adaylar arasında pek bir fark yok 29.07.2003
18 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 18 Süleyman Seyfi Öğün: MHP merkezi seçti ve kaybetti 30.07.2003
19 Nereye Gitti Bu Ülkücüler? 19 Değişim zorunlu ama çok zor 31.07.2003

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı