AKP Neydiler Ne oldular? 16

13.10.2003 Vatan

PROF. ALİ YAŞAR SARIBAY:
“AKP kimliksizliğe mahkum”

Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay yıllar önce MSP’yi gelenek-modernlik ilişkisi kapsamında incelemeşti. Prof. Sarıbay AKP’yi ise post-modernizm bağlamında ele alıyor: 

AKP bir koalisyon mu?
Sarıbay:
Hem politik zihniyet, hem sosyolojik profil açısından AKP bir koalisyon. Özal’ın su seviyesine çıkardığı bir inşaatın tamamlanma girişimi gibi.

AKP neden “muhafazakâr demokrat” olmakta ısrar ediyor?
Sarıbay: İki sebeple: 1) Tabandaki dindar kesimle bir bağı olduğunu unutturmamak için. 2) Dış dünyaya, kurulu düzenin “makul” bir politik aktörü olduğunu göstermek için. AKP’nin şaşırtıcı görünen politik kimlik meselesi, Türkiye’nin reel-politik hayatının doğası dikkate alınırsa daha anlaşılabilir hale gelir. 1950’lerden itibaren demokrasinin üzerine inşa edilmek istediği zemin, partilerin politik hayatı kendi ideolojilerine göre yönlendirme olanağını hep sınırlı kıldı. Bununn tersine, politik hayatın “gerekleri” partileri yönlendirdi. AKP bunun istisnası olamadı; dahası olmaması gerektiğini herkesten önce kendisi kabul etti ve ettiğini her vesileyle ispata yöneldi. Bu açıdan, AKP de diğer bütün partiler gibi “kimliksizliğe” mahkum görünüyor. 

AKP'yi İslam ve İslamcılık bağlamında nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sarıbay: AKP’nin reel-politikaya mahkum olması, onu “her şeyi kapan parti” konumuna yaklaştırıyor. Bu yüzden, İslam’ın demokrasiye yapabileceği katkılar -her ne ise- üzerinde durmaktan vazgeçip; İslam’ı reel-politik sisteme uyarlama ve bu yolla meşruluk kazanma zihniyetini olduğu gibi sürdürmektedir. Reel-politik anlayışta, “güçlü” bir merkez partisinin güçlü bir politik sistemin olmazsa olmaz koşulu olduğu efsanesi; hemen her partinin “her şeyi kapan parti” niteliğini kazanarak o anlayışa uygun bir rolü ifa etme hevesini kışkırtmış, politika oyununun kuralı olmuştur. Bu kuralı AKP de kabul etmiş göründüğü için; “her şeyi kapan parti” olarak İslami politik-ideolojik değerlerin geniş kitlelerce benimsediğine dair sanal bir izlenim vermekte; ama bunu yaparak hem reel-politik kertede, hem de çekirdek seçmen tabanında meşruluk bulmaya girişmektedir. Bu anlayış doğrultusunda AKP’nin kendisini “İslamcı” olarak tanımlaması giderek imkansız hale gelmektedir. 

AKP'nin bir tabanı var mı ya da oluşuyor mu?
Sarıbay: Global kapitalizmin tüketimciliği İslami kesimlerin de direncini kırıyor. Postmodern kültürde her şey gölge oyunu mahiyetine büründüğü için, Türkiye’de politika da bir gölge oyunudur. Bu sebeple, değerlerden ideolojilere, tutumlardan inançlara kadar neredeyse her şey en kötüsünden bir gölge, en iyisinden bir isimden ibarettir. AKP bu doğrultuda başarılı bir gidişat sergiler gibidir. Dolayısıyla, ismi “İslam”, uygulamaları “liberal”, tutumu “demokrat”, yönü “Batı” olan bir politik kimlikle, global kapitalist tüketimciliğin nimetlerini tatmış bir tabana ters gelmesi zor görünmektedir. Bu da şaşırtıcı değil: Postmodern bir darbeden sonra, ancak böyle postmodern bir demokrasi gelebilirdi. 



PENDİK BELEDİYE BAŞKANI EROL KAYA

"Özal nostaljisi gereksiz


İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları arasında adı geçen Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya, partisini şöyle değerlendiriyor: “Türkiye’de siyaset, onlarca yıldır sahici olmayan bir zeminde, muğlak ve müphem ideolojilere sahip partiler tarafından yapılmaktadır. AK Parti bugün öncelikle siyasetin gerçekçi bir eksene oturması için gayret göstermekte ve kendisine ciddi bir siyasal kimlik tanımlayarak bazı ilke ve değerlerle kendisini bağlamaktadır. Keşke tüm partiler siyaset alanında siyasal kimlikleriyle bulunsalar, bu kimliklerin gereği olan davranış ve tavırları geliştirseler. AK Parti’nin gerek kurumsal yapısı ve güttüğü siyaset tarzı, gerekse güçlü bir şekilde iktidarda olması artık siyasetin içi boş şekilde yapılmayacağını gösteriyor.
AK Parti’nin siyaset alanını genişletmeye ve siyaset kurumunu güçlendirmeye yönelik çabaları siyasete kalite getirecek, yozlaşan siyasetin güvenirliliğini arttıracaktır. Turgut Özal da 12 Eylül öncesinin ayrıştırıcı üslubuna karşı farklı eğilimleri bir araya getiren bir anlayışla hareket etmişti ki, bu da önemli bir açılımdı. AK Parti’nin, Özal’ın kimi yaklaşımlarını paylaşabileceğini kabul etmek gerekir. Bugün de Türkiye AK Parti’yle hem dünyayla buluşma, hem de yerel ve toplumsal kültürü önemseyerek kalkınma hamlesi yapma fırsatına kavuşmuştur. Ancak AK Parti yeni bir siyasal kimlik tanımlaması yapıyor. Yine farklı çizgilerden gelen siyasetçilerin bir buluşma noktası, tabii ki belli ilke ve değerler etrafında. Ama bu sefer yeni bir siyaset tarzı ve anlayış sözkonusu. Artık Özal nostaljisi yapmak yerine, önümüze bakmamız gerekir.” 


PROF. AHMET İNSEL’İN GÖZÜYLE AKP:

"Amerikalı Cumhuriyetçilere benziyorlar"


Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ahmet İnsel, AKP’yi birçok alanda başarılı buluyor:

AKP’yi ve hükümeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsel:
AKP, iktisat politikalarında büyük yanlışlar yapmadı. Ne çok dogmatik bir neo-liberal politika, ne de mali disiplini bozan bir büyüme balonu politikası uyguladı. Yakın çevresine rant yaratma çabası şimdilik diğer partilerden daha az belirgin. Yolsuzlukların üzerine kısmen gidebiliyor. AKP, demokratikleşme konusunda da tutarlı ve kararlı bir politika izledi. Siyasal gücün yeniden parlamento merkezli olması ve bu anlamda demokrasinin olağanlaşması ve siyasetin sıkıştığı dar alandan çıkması açısından büyük bir adım atıldı. Sivil-askeri bürokrasinin engelleyici müdahaleleri devam etmekle birlikte, birçok alanda belirleyici olmaktan çıktı. Buna karşılık, Irak, Kıbrıs gibi diğer dış politika alanlarında AKP’nin tutarlı bir çizgi izleyemediğini, çok çabuk geri adımlar attığını, bir noktadan diğerine savrulduğunu gördük. Bu yalpalamalardan siyasal olarak AKP sorumlu. Meclisin tezkereyi reddetmesinin ardından oluşan yeni olumlu havayı değerlendirerek, dış politikada yeni bir hat belirlemeye, devlet bürokrasisinin yıllanmış kalıplarını kıracak yeni hamleler yapmaya girişmedi. Bu kalıplara tabi olmaya yatkın olduğunu gösterdi.

Bütün bunlar olup biterken İslam ve İslamcılık nerede?
İnsel: AKP’nin İslamcılığı, kültürel muhafazakârlık seviyesinde kalan bir “dinî yaşam tercihi” özgürlüğü talebiyle sınırlı. AKP’yi Avrupa’daki hıristıyan-demokrat partilerden ziyade, ABD’deki Cumhuriyetçi Partiye benzetmek daha doğru. Kadın, aile, çocuk gibi konularda muhazakârlık dozu şiddetle ve hemen artıyor. Siyasal İslam anlamındaki hareketler AKP içinde zayıf olarak var olsalar da, etkili durumda değiller. AKP’nin politikası, Türkiye’de dinibütün müslüman nüfusun dini tercihleri nedeniyle ayrımcılığa, dışlanmaya maruz kalmaması üzerine kurulu. Bugün biraz daha geri planda kalan üniversitelerde türbanın, İmam-Hatip okullarının konumu, hatta kamu alanlarında başörtüsünün varlığı sorunlarını AKP’nin yokmuş gibi davranması mümkün değil.
 
AKP'nin AB'ye tam üyelik çabalarına Avrupa'da hâlâ inanmayanlar var mı?
İnsel: Bunların önemli bir bölümü, aslında, Türkiye’nin üyeliğini kategorik olanlar istemeyenler. Bugün AKP’yi bahane ediyorlar, dün insan hakları ihlallerini veya askerin siyasal konumunu dile getiriyorlardı. Şu anda bir kesim Avrupalı için, Avrupa kimliğinin “ötekisi” Türkiye. Ama Avrupa’nın belli başlı yayın organları, AKP için kullandıkları “İslami parti” tanımlamasını geçtiğimiz aylarda genel olarak terk edip, “müslüman demokrat” veya “muhafazakâr müslüman” parti gibi tanımları kullanmaya başladılar. Daha zor ama belki ileride AKP’yi “muhafazakâr demokrat” olarak da tanımlayabilirler. Şimdilik, hâlâ AKP’nin İslamcılık konusunda takiyye yaptığı kanısı yaygın. Bu biraz da işi kolay tarafından analiz etmek rahatlığı sağlıyor.


TÜRKİYE TARTIŞIYOR

12 Eylül hukuku sayesinde
AKP, Anayasayı değiştirebilecek bir çoğunlukla iktidarda bulunuyorsa bunun nedeni 12 Eylül hukukudur. YÖK yasa tasarısıyla üniversiteleri kontrol altına almak istemeleri, İmam Hatip liselerinin önünü açma girişimleri tam bir 12 Eylül anlayışıdır. Çeşitli kesimlerden yükselen muhalefete karşı otoriter tavırlar sergielemeleri de demokrasiyi ne kadar sindirebildiklerini göstermektedir. 12 Eylül’de ne ekildiyse bugün onlar biçilmektedir. Tohum bu, toprak bu. Daha fazlasını beklemek fazla iyimserliktir.
Erman Örmen-İstanbul

En önemlisi karın tokluğu
AKP halkın isteklerini analiz edebiliyor. Şu an bulundukları konumda halkın desteği olmadan kalamayacaklarının farkındalar. Dolayısıyla ilk olarak ele aldıkları sorun ekonomi oldu. Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu duruma bakılırsa, ekonominin iyi yönde gelişiyor olduğu söylenebilir. Bu gelişmelerin şimdilik insanlara büyük bir rahatlama getirmediği açık, fakat halk, az da olsa beklentilerinin karşılandığını fark ediyor. Benim de birçok insan gibi endişelerim var, fakat çoğu insan için karın tokluğu birçok şeyden daha önemli.
Mustafa Öz –Adana

İslam dünyasına model oluyor
Çevrenin merkeze yürüme isteğine, merkezin kısmen de olsa kucak açması sonucunda ortaya çıkan Ak Parti doğru planlammış bir hareket olduğunu kanıtlamış oldu. Türkiye’yi çok iyi okuyabilen Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları ideal bir Türkiye hareketi oluşturdular. Bu ideal inanıyorum ki İslam dünyasına da model teşkil edecektir. Bu süreç ilerledikçe Türkiye ve dünya önemli bir lider kazandığını görecektir. AB yolunda atılan samimi adımlar, kalkınma için gösterilen çabalar, devlette yeniden yapılanma ve verimlilik çalışmaları meyvelerini vermeye başladı bile.
Vedat Kahyalar-Adana

Atatürkçülük din olmamalı
Kemalizm konusunda Bülent Arınç'a katılıyorum. Artık çağdışı düşünceleri bir kenara bırakıp ileriye dönük adımlar ve içten gelen gerçek projelerle ülkemize az da olsa katkıda bulunmalıyız. AB’nin bile, bizim Kemalizm'den hemen kurtulmamızı istediği bir dönemde artık bu tartışmalardan sıyrılmalıyız. Atatürkçülüğü "din" olarak kullanmamalıyız. Atatürk'ü sevmekte her an için özgür olmalıyız. Zoraki bir Atatürk sevgisi yaratmanın ne kadar doğru olduğu tartışmalıdır.
Yaşar Şan-Hınıs



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 AKP Neydiler Ne oldular? 1 28.09.2003
2 AKP Neydiler Ne oldular? 2 29.09.2003
3 AKP Neydiler Ne oldular? 3 30.09.2003
4 AKP Neydiler Ne oldular? 4 01.10.2003
5 AKP Neydiler Ne oldular? 5 02.10.2003
6 AKP Neydiler Ne oldular? 6 03.10.2003
7 AKP Neydiler Ne oldular? 7 04.10.2003
8 AKP Neydiler Ne oldular? 8 05.10.2003
9 AKP Neydiler Ne oldular? 9 06.10.2003
10 AKP Neydiler Ne oldular? 10 07.10.2003
11 AKP Neydiler Ne oldular? 11 08.10.2003
12 AKP Neydiler Ne oldular? 12 09.10.2003
13 AKP Neydiler Ne oldular? 13 10.10.2003
14 AKP Neydiler Ne oldular? 14 11.10.2003
15 AKP Neydiler Ne oldular? 15 12.10.2003
16 AKP Neydiler Ne oldular? 16 13.10.2003
17 AKP Neydiler Ne oldular? 17 14.10.2003

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı