Türkiye’nin Kürt Sorunu - 5

26.01.2004 Vatan

AKP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MİR DENGİR FIRAT

“Devlet elemanları değişikliklere bigane kalıyor”


Mersin Milletvekili Mir Dengir Fırat AKP’de siyasi işlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı görevini yürütüyor. Aslen Adıyamanlı olan ve partisinin Kürt politikasında etkili olan Fırat sorularımızı cevaplandırdı:

Partiniz Kürt sorununa nasıl bakıyor?
Fırat:
Türkiye’de herhalde bu sorunu kendi programına taşımış olan ilk parti AK Parti’dir. “Kimimizin Güneydoğu, kimimizin Kürt, kimimizin terör sorunu dediğimiz olay maalesef Türkiye’nin bir gerçeğidir” şeklinde giriyoruz programımızda ve uzun dönemli çözüm önerilerimizi de getiriyoruz. Bu sorunu çözmediğimiz sürece Türkiye’nin müreffeh bir ülke olabilmesi mümkün değil. Bundan önceki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bir sözü vardı: “Bu 29. isyandır; bastırırız, otuzuncuyu da bastırırız.” Olaya bu mantıkla yaklaşabilmek mümkün değil. Birinciyi, ikinciyi anlayabilirsiniz ama üçüncüsü varsa o zaman “bu bölgede yaşayan vatandaşların sorunu nedir, niye bunu yapıyorlar?” sorusunu devlet kendisine sormalıdır. Türkiye’nin temel sorunlarından birisi demokratikleşme, insan hak ve özgürlükleri ve bunun yanında hukuk devletidir. Bu üç unsur olsa inanıyorum ki bu sorun da ortadan kalkar ya da çok marjinalleşir. Devletin yaptırdığı kamuoyu yoklamalarında gözüküyor ki o bölgede yaşayan, Kürdüm diyen, anadili Kürtçe olan vatandaşların yüzde 98’i Türkiye’den ayrılmayı, yeni bir devlet kurmayı veya başka birileriyle birleşmeyi istemiyor. AK Parti olarak uyum paketleriyle anti-demokratik birçok yasayı değiştirdik. Bu ideal bir nokta mıdır? Hayır değil, çünkü statükocu kesimlerin direnişiyle karşılaşıyoruz. Bir diğer sorun, insan hak ve özgürlüklerinin önü çok açıldığı halde bunları tatbik edecek olan devlet elemanlarının bu değişikliklere bigane kalmaları. Buna mahkemeler de dahil. Maalesef bu adaptasyon, kanun çıkarmaktan çok daha zor. O bakımdan hükümet olarak 2004’ü uygulama yılı olarak aldık. Çeşitli seminerler, eğitimler yapılacak. Adli, idari personelin, emniyet güçlerinin eğitiminden sonra bir rahatlama olabilir. Ama yine çözülmüyor, örneğin korucu sorunu devam ediyor. Çeşitli nedenlerle köylerini boşaltanların arazilerini işgal etmişler. İnsanlarımız köylerine dönmek istiyorlar ancak kaynak sorunumuz var. İcap ediyorsa uluslararası platformlara başvurup köye dönüşü sağlamalıyız.

Yasa dağdakileri topluma kazandırmada etkili olamadı...
Fırat:
Bu noktada terör örgütünün propagandası etkili oldu. Mutlaka topluma kazandırılmaları lazım. Bu insanlarda Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfus cüzdanları var. Bunlar bizim çocuklarımız, bizim vatandaşlarımız. Devlet dönüp birçok şeyi kendisine sormalı ve o örgütü minimize etmeli. Bu da ancak şefkatle, kucağını açarak, bu insanlara belki iş, aş bularak mümkün olabilir

Kuzey Irak’la ilgili kırmızı çizgi söylemi Güneydoğu’da rahatsızlık yaratıyor...
Fırat:
Dünyada Kürtlerin en çok yaşadığı ülke Türkiye’dir. Ve Irak’taki Kürtlerle ilişkilerimiz çok iyiydi, o bölgede PKK’ya karşı Barzani ve Talabani kuvvetleriyle müşterek operasyonlar yaptı Türk Silahlı Kuvvetleri. Bu çatışmalarda Barzani güçleri iki bine yakın kayıp verdi. Tabii Türkiye de Saddam’dan kaçan Kürtlere kucağını açtı. Bu kişiler bizim akrabamız, yakınlarımız; hakaret ederek, aşağılayarak bir yere varabilmek mümkün değil. Bu yanlış bir tutum. Eğer Türkiye Ortadoğu’daki çıkarlarını korumak istiyorsa bu unsurlarla iyi geçinmek durumundadır. Bir Türkmeni nasıl kardeş görüyorsa Kürtlere de aynı şekilde yanaşsaydı bugünkü krizlerin çoğu çıkmayacaktı. Belki bugün bizim askerimiz Irak’ta barış gücü görevini üstlenecekti. Ama çeşitli provokasyonlarla ortamı germeye çalışanlar var. Gazeteleri açıyorsunuz, o bölgedeki insanlara, onların liderlerine karşı hakaret almış başını gitmiş; tehditvari bir sürü beyanlar görüyorsunuz yetkili veya yetkisiz kişiler tarafından. Bir kere farkına varmamız gereken şey artık Irak’la değil ABD’yle komşu, sınırdaşız. Buna göre bir siyaset belirlememiz lazım. Artık Saddam rejimi yerine Amerikan rejimi var. Biz orada ancak ABD’yle anlaşarak operasyon yapabiliriz veya o bölgede yaşayan gruplarla işbirliğine gitmemiz gerekir. Güneyde Şiiler kaynıyor, kendi başlarına yeni bir devlet ilan ettiklerini söylüyorlar; Sünni-Arap kesim bizim tır şoförlerimiz de dahil olmak üzere Amerikalılara saldırıyor. Biraz istikrar olan yer Kuzey Irak. İstikrarsız bir bölgede istikrarlı bir adacık varsa bunun Türkiye’nin yanında olması iyi olur. Çünkü Türkiye yeniden yapılandırılan Ortadoğu haritasında yerini almak durumundadır. Almadığı takdirde uzun dönemde çok büyük zararlara uğrar.

Oradaki Kürtlerle stratejik ortaklık Türkiye’deki Kürt sorununun çözümünü etkiler mi?
Fırat:
Hakikaten güçlü bir ülkeyiz, ordumuzla, ekonomimizle, insanımızla güçlüyüz fakat belli fobilerimiz maalesef bizi sınırlıyor. Şu anda oluşum taa körfeze kadar iniyor. İran, Suriye üstünde oynanıyor, Irak’ta, bütün Arap emirliklerinde yeniden yapılanma söz konusu. Fakat biz bu fobimizden dolayı oralara bakamıyoruz çünkü kafamızdaki kırmızı çizgi ancak Kuzey Irak sınırına kadar gidiyor, ondan ötesine geçemiyoruz. Kuzey Irak’taki, Türkiye’deki veya Suriye’deki Kürtlerden korkmamamız lazım; bunlar Türkiye’nin avantajıdır. Bugüne kadar kendi aleyhine kullanılanı Türkiye lehine çevirebilir.

İSLAMCI KÜRT AYDIN ALTAN TAN:

“Bu işin ana ekseni İslam’dır”

Türkiye’de Kürt İslamcılığının önde gelen isimlerinden olan Altan Tan bir dönem HADEP’de Parti Meclisi üyeliği de yaptı. Tan ile AKP’nin Kürt politikasını tartıştık:

Kuzey Irak’ın cazibe merkezi olduğu doğru mu?
Tan:
Uzun vadede gerçekçi değil. Bütün İslam dünyasının cazibe merkezi Türkiye’dir. Hatta İstanbul İslam dünyasının kalbidir. İslam dünyası derken Süryanisi, Keldanisi,Yahudisiyle bütün bir Ortadoğu’yu da katıyorum. Ama kısa vadede Kuzey Irak ekonomik, kültürel olarak olmasa da Kürtlerin moral açısından cazibe merkezi olabilir.

AKP’nin bu konudaki performansını nasıl görüyorsunuz?
Tan:
Çok başarılı değil. Öncelikle AKP’nin bir Ortadoğu politikası yok. AKP, derin devlet ve Türkiye kamuoyu sadece Kürdü görüyor, bunun ötesinde bir perspektifi, projesi yok. Kürt belki Ortadoğu’nun şekillenmesinin bir parçası; en önemli parçası da değil. Bu işin ana ekseni İslam’dır. Bu yeniden şekillenmede İslamcılık sorgulanıyor, “Post-modern İslamcılık” diyenler var, “İslam’da reform” diyenler var... AKP bunların neresinde? Nasıl bir dünya, nasıl bir Ortadoğu ve nasıl bir İslam anlayışı? “İslamcı değiliz, radikal değiliz, muhafazakar demokratız” diyorlar. Bugün Saddam’ı götürenler yarın Hamas’a, Hizbullah’a, hatta tasavvufi İslami akımlara karşı tavır takınacaklar. AKP işte burada şaşırıyor...

Ya Kürt sorunu...
Tan:
Kürt sorununda da hiçbir hazırlığı yok. İslami basında her gün “Kürtler ikinci bir İsrail kuruyor, Talabani ve Barzani sırtlarını Amerika’ya verdiler, İsrail’in bölgedeki ajanı olacaklar” gibi yazılar çıkıyor. Kürtlerin bölgedeki temel istikrarsızlık unsuru olduğunu kabul edelim; bu Kürtler, Talabanisi, Barzanisi ve diğerleriyle İngiltere ve ABD’nin kucağına düştü de, siz yanıbaşınızdaki bu kardeşinizle niye anlaşamadınız?

Siz HADEP’de görev yaptınız. Yasal Kürt hareketi ne yapmalı?
Tan:
Çağı doğru okuyamıyor, sosyalleşemiyor ve liberalleşemiyorlar. Böyle olunca da kadrolarını zenginleştiremiyorlar. Bir huruç hareketi, bir çıkış, bir dönüşüm şart. Aksi takdirde AKP veya yeni bir sosyal demokrat hareketin ya da liberal demokratik bir hareketin Kürt sorununda samimi bir açılım yapması lazım. Mesela, geçmişten bir örnek... Turgut Özal’ı Kürtler büyük oranda benimsediler. Yani ilk dönemlerde kuşkuyla baktılar, ama bir müddet sonra hem samimi olduğuna inandılar bu işte, hem de projesini sevdiler. AKP ise bunu yapamadı. Çünkü “Türkiye’de Kürtlerle ilgili atılacak her olumlu adım PKK’ya yarayacak ve bir müddet sonra bunlar güçlenip ülke bölünecek” diye düşünüyor.

DEHAP İSTANBUL ESKİ İL BAŞKANI METİN TOPRAK

"Ya inkar, ya çözüm"

Bankacılık kökenli olan Metin Toprak bir dönem DEHAP İstanbul İl Başkanlığı yaptıktan sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanlığına adaylığını koymak için istifa etti. Toprak Kürt sorunu hakkındaki görüşlerini şöyle özetledi:
“Geçmişte Türkiye önüne PKK’yı koymuştu ve Talabani ve Barzani’yi de onlara karşı kullanabileceğini düşündüğü için Irak’taki Kürtlere belli hoşgörüyle yaklaşıyordu. Belki de sürecin bu şekle geleceğini ve bu şekilde noktalanacağını tahmin etmiyorlardı. Beş yıldır münferit birkaç olaydan başka bir çatışma ortamı yok. Türkiye ne ateşkesi çift taraflı yaptı ne de çatışmasız dönemden faydalanarak Kürt sorununu demokratik yollardan çözebildi. Önemli bir şansı tepti. Türkiye’nin önünde iki yol var. Ya ret ve inkar politikasını devam ettirecek ve içe kapanacak yani sonu belirsiz bir maceraya sürüklenecek ya da sorunu demokratik ortamda çözmeye çalışacak ve AB yolunda ilerlemesine devam edecek. Bizim tercihimiz ve mücadelemiz ikinci yoldur, demokratik çözümdür ve demokratik bir Türkiye’dir.
Dışarıdaki silahlı insanları ikna yerine imha temelinde yaklaşıp savaşa karar verilirse elbette bir çatışma ortamının doğma ihtimali var. Bütün demokrasi güçlerinin buna karşı çıkması gerekiyor. Böyle bir çatışma önleyebilecek güçteyiz, önlemeliyiz de.
Çözüm paketinde bir anayasa değişikliği olmalı, Kürtlerin vatandaşlık hakkının anayasada güvence altına alınması gerekiyor, koruculuk sisteminin islah edilmesi ve neticede ortadan kaldırılması gerekiyor, köye geri dönüşlerin sağlanması lazım. Bu iç göç Türkiye’nin demokratik yapısını, sosyal dengelerini de alt üst ediyor. Siyasal bir genel affın çıkması gerekiyor, Kürt dili ve Kürdün üzerindeki tüm yasaklamaların, baskıların kalkması gerekiyor, Türkçe’nin yanında ana dilde eğitimin serbest kalması gerekiyor. Böyle bir çözüm paketiyle Türkiye’de ne bir daha silahlı çatışma ortamı yaşanır, ne de çok büyük bir problem yaşanır.yacağını sanmıyorum.”

TÜRKİYE TARTIŞIYOR

Hepimiz Allah karşısında eşitiz

Bu ülkenin bütün vatandaşları, Türk, Kürt, Laz veya Çerkez, hepimiz önce insanız. Doğmadan önce hiçbirimize tercihimiz sorulmadığı için herbirimiz pekala Kürt olarak dünyaya gelebilirdik. Hepimiz Allah karşısında eşitiz. Onlar yıllarca sömürüldüler ve hatta zulüm gördüler. Ortada bir sorun varsa o da insanlık sorunudur ve bu da hepimizin, bu ülkenin sorunudur.
Ali Fuat Yıldırım-Samsun

Kuzey Irak'ın Türk sorunu
Başlattığınız yazı dizisini endişelenerek okuyor, sorunun çözümünde rol alabileceğine inanmıyorum. Türkiye'nin Kürt sorunu yoktur. Asıl sorun etnik değil ekonomiktir. Güneydoğu bölgemizde kişi başına düşen yıllık milli gelir 10 bin dolar olsaydı Kuzey Irak'taki Kürtler Türkiye'ye ilhak olmak isteyecekti. Gündeme getirmemiz gereken Kuzey Irak'ın Türk sorunu, Yunanistan'ın Batı Trakya sorunu, Çin'in Uygur bölgesi sorunu vardır. Umarım bundan sonra bu konuları ele alırsınız. Umarım Türkiye'nin böünmesi için hizmet veren gruplardan değilsinizdir.
Ercan Kahraman

Kürtler neden kırıntıyla yetinsin
Sosyalist sistemin dağılmasıyla pandoranın kutusu açılmıştır. Sovyetler Birliği’nden 16’dan fazla ulus devlet çıktı. Yugoslavya altı devlet, Çekoslavakya, çatışmasız bir şekilde iki devlet olmuştur. O zaman Kürtler neden kırıntılarla yetinsinler? Kürtler Irak’taki gelişmelerin kendileri için hayati, geleceklerini aydınlatan bir model olduğunu bilmektedirler. Kuzey Irak’a yakınlık duyulması, oraya yerleşme anlamında bir cazibe merkezi rolü yüklenmemektedir.
İbrahim Güçlü-Ankara

Akkoç Kuzey Irak'ı görmüş mü?
İlk gün yer alan bazı sözler benim gibi birçok Kürt aydınının kafasını karıştıracaktır. Diyarbakır gibi Kürt aydınların yoğun olduğu bir şehirde sadece "altı kanat önderi" tabir ettiğiniz kişilerle yetinmek bir eksikliktir. Baştan beri Nebahat Akkoç'un Kürtlerle ilgili düşüncesine hep kuşkuyla bakmışımdır. Akkoç acaba Kuzey Irak'ı görmüş mü? Sabih Ataç “İki kimlikliyiz” diyor. Hayatta insanlar için en tehlikeli şey iki ruhlu olmaktır. Barzani ve Talabani’nin bölgedeki devlet ve hükümet başkanlarından ne eksikleri var? Hatta düşünce ve kültür bakımından çoğundan daha ileridirler.
Ali Buran-Mersin

Türkiyeli Kürt de ne demek?
Türkiyeli Kürt olmak diye bir şeyi bir Türk olarak kabul edemiyorum. Bu vatanı Türk insanı kurmuştur ve bu vatanda sadece Türk insanı yaşamalıdır. Kimse bir şeyler için hayal kurmasın, çünkü biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan ve azaltan değil çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Başbakanın dediği gibi kimse ateşle oynamasın.
Semih Güney-Karabük



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 1 22.01.2004
2 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 2 23.01.2004
3 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 3 24.01.2004
4 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 4 25.01.2004
5 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 5 26.01.2004
6 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 6 27.01.2004
7 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 7 28.01.2004
8 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 8 29.01.2004
9 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 9 30.01.2004
10 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 10 31.01.2004
11 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 11 01.02.2004
12 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 12 02.02.2004
13 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 13 03.02.2004
14 Türkiye’nin Kürt sorunu - 14 04.02.2004
15 Türkiye’nin Kürt sorunu - 15 05.02.2004
16 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 16 06.02.2004

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı