Türkiye’nin Kürt sorunu - 14

04.02.2004 Vatan

DR. MAHMUT ORTAKAYA “Silah, işin kolayına kaçmaktır” Mahmut Ortakaya “Sağlıktan ve özgürlükten tasarruf edilemez” deyişinin sahibi. Diyarbakır Tabip Odası eski Başkanı 66 yaşındaki Ortakaya ile Kürt sorununun dünü, bugünü ve yarınını konuştuk: Yasal Kürt siyasetçiler ve aydınlar, Kürt olmayanların kaygılarını giderme konusunda gereken çabayı gösterdi mi? Ortakaya: Hayır. Göstermedik. O sıkıntı var. 20-25 yıl süren şiddet ortamına karşı duramadık, “Bu yanlıştır, yetersizdir, doğru değildir” diyemedik. Bu da sanki şiddet taraftarıymışız gibi bir hava yarattı. Şiddete karşı çıkıp demokratik talepleri dile getirebilseydik bize inanılacaktı. Yani aydınlar olarak inisiyatif alamadık, fırsatı kaçırdık. Şiddet, geldiği yerde demokratik arayışları susturuyor. Devletin de hesabına geldi, bunu iyi kullandı. “Şiddetle mücadele ediyorum, bölücülerle savaşıyorum” diyerek ülkedeki aydın Kürtlerin sesi soluğunu kesti. Uzun zamandır çatışma yok... Ortakaya: Yok, şimdilik bir mütareke söz konusu ama iki taraf da şiddeti doğurabilecek potansiyeli ayakta tutuyor. Halbuki devlet hak taleplerini karşılayarak şiddete son verebilirdi. Veya Kürt sorununu şiddetle çözme iddiasında olanlar da, 25 senenin sonunda bunun silahla olmayacağını anlayarak bu işe son verebilirlerdi. İnandırıcı olamıyor. Siyasette güveni üretemezseniz sözlerinizin bir anlamı yok. Bu şiddet ortamı demokratik alanların yetersizliğinden dolayı ortaya çıkmadı. Hani derler ya “sözün bittiği yerde silah konuşur...” Biz daha sözü bitiremedik ki! Ne Kürtler, ne de Türkiye’deki ilerici, toplumsal, evrensel düşünenler sözü bitirmedi. Türkiye’de sözün hakkı yeterince verilmemiştir. Bugün neredeyiz... Ortakaya: Bugün gene aynı yerdeyiz. Aydınlar, ilericiler söz haklarını kullanamıyorlar. Kullanamayınca inisiyatif yanlışa gidiyor, yanlışın güdümüne giriyor. Paketler var... Ortakaya: Sanal gibi geliyor, oturmuyor. Kim kullanacak? Kullanamadığınız zaman istediğiniz kadar olsun! Demokratik platformda en iyi şekilde güven sağlayarak görüşlerinizi dile getirirseniz bu size bir inisiyatif sağlar. Yoksa o şiddeti, silahı geçemezsiniz. Türkiye’nin Kürt sorunun çözümü için en öncelikli adım nedir? Ortakaya: Bunu yalnız devletin ve Kürtlerin sorunu olmaktan çıkarmak lazım. Bu hem Kürtlerin, hem devletin hem de Kürt olmayan Türklerin, aydınların sorunudur. Türkler müttefikimiz olamazsa yalnız kalıyoruz, bölücü ve ayrılıkçı oluyoruz. 1960’ların sonunda ve 1970’lere gelindiği zaman Kürt-Türkler arasında beraberlik ve bütünlük vardı. Yani Kürt olmayan Türk aydınları Kürtlerin sorunlarını destekliyordu. Şiddet milliyetçilik ve şovenizmi tırmandırınca iki tarafta da aydınlar çekilmeye başladı. Bizim yanımızda olan Türkler, karşı çıkmadılar fakat sustular. Çünkü Kürtlerin yanında olmak vatan hainliğiyle eş tutuluyordu. 1970-80 ve 90’lardaki hareket Kürt olmayan aydınların, ilericilerin, demokratların, hümanistlerin, evrenselcilerin desteğini alamadı, yalnız kaldı. Siviller ses çıkarmadıkları için inisiyatifi kaçırdılar, bunu geri kazanmanın tek yolu sözü kullanmaktır. Türk kamuoyunu rahatsız eden olaylardan biri de üçüncü şahısların işin içine girmesi... Ortakaya: Bir, gerçekten insanlarımızın refaha, daha özgür ortama kavuşmasına inanan gönüllü insanlar var; bunlar Türkiye’den de olur, yabancılardan da. Bir de bunu kullananlar var: Casusu, ajanı var; o başka bir şey. Kürtlerin sorunu Türkiyelilerin ve Türkiye’nin sorunudur. Dışarıda ve içeride olsun, mesela Irak’ta, İran’da, nerede olursa olsun, Türklerin ve Türkiyelilerin, Türkiye’nin, Kürt meselesinde evet demediği bir şey olmaz. Bakın Irak’ta, Türk devletinin ve Türkiyelilerin kabul görmediği bir çözümü üretemedik. Onun için Kürtlerin en yakın dostları Türklerdir. Bu meseleyi Türklerle birlikte halletmek gerekiyor. Sivilleri devreye sokamadığımızda, devlet yalnız kalıyor. Yalnız kaldığı zaman da farklı kararlar veriyor. İçerde ve dışarıda Kürtlerle ilgili meselenin çözümünde Türk dostlarımızı yanımıza almamız şart, Iraklıların da Türkiye’yi yanına alması gerekiyor. Başka türlü olmaz. Şu anda AB’yi en çok Kürtler istiyor... Ortakaya: Yanlış yapıyoruz, kolayına kaçıyoruz. Kürtler silahlı eylemle işin kolayına kaçtılar. Demokratik mücadele ağır ve zor bir eylemdir. Yorulmak gerekiyor, çalışmak gerekiyor; silahlı eylem basit, kolay. Zoru seçmek gerekiyor. Avrupa aracılığıyla özgürlük havasına sahip çıkmak da yanlıştır. İçeride Türklerle birlikte özgürlüğü aramamız ve iç dinamiklere bunu yüklememiz gerekiyor. AKP DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ İHSAN ARSLAN “Irak Kürtlerini döverken kendi Kürtlerinizi okşayamazsınız” AKP Diyarbakır Milletvekili ve Mazlum-Der eski Genel Başkanı İhsan Arslan sorularımızı şöyle yanıtladı: Kürt sorununun geldiği nokta nedir Türkiye’de ve genel olarak? Arslan: Bir dönüm noktasındayız. Dışarıdaki silahlı güçlerin geleceği belirsiz. ABD’nin bölgede ne yapacağı daha tam kesinleşmiş değil. Muhtemel değişimler karşısında PKK’nın yönetim kadrosu da kararsız görünüyor. DEHAP da bir alternatif, bir Türkiye partisi olamadı. AK Parti iktidarının AB uyum yasalarını peşpeşe çıkartmış ve 2004’te bunların uygulamasına ağırlık verecek olması nedeniyle zaten DEHAP’a söyleyecek fazla söz kalmıyor. Başbakan Erdoğan Kürt sorununun varlığını kabul etmedi... Arslan: Başbakanımızın hep birlikte yaşadığımız tecrübeden ders almış olduğunu görüyorum. Israrla sorunu dile getirmek sorunu çözme açısından bir fayda getirmez. Başbakanımızın tavrı sorunu görmezden gelmek, inkar etmek anlamında yorumlanmamalı. Ülkenin başkaca da çok önemli sorunları vardır, bunları süreç içinde ve uygun konjonktürlerde çözmek herkes için daha olumlu sonuçlar doğuracaktır. Yani sürekli gündeme getirilmemesini istiyorsunuz... Arslan: Kesinlikle. Sorunu biliyoruz, bu bir vakadır. Buna herkes başka bir ad verebilir, biz bu sorunu doğuran kaynakları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Teşvik yasasıyla ekonomik açıdan bu sorunun büyümesine kaynaklık eden unsurları; uyum yasalarıyla siyasal ve kültürel sıkıntıları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Bunlara ek olarak siyasi açıdan her fikrin kendini ifade etmesinin önünü açarsanız birilerinin Kürt sorunu adına ne diyeceğini merak ediyorum doğrusu. Topluma Kazandırma Yasası niye başarılı olamadı ? Arslan: Bu yasa düşünce olarak çok doğruydu, ama konjonktür henüz müsait değildi. Devletin yapısı, sorunu çözmeye olumlu katkı sağlayacak daha çerçeveli, daha kapsamlı bir yasayı hazırlamaya müsait değildi. Kaldı ki daha olumlu bir yasa çıksaydı bile PKK unsurlarının buna tam cevap vereceklerini sanmıyorum. ABD’nin onlarla ilgili tutumu çok önemlidir. Daha sonra daha geniş bir yasa olabilir mi? Arslan: Bu da çok yanlış olur. Kısa vadede aynı konuda yeni bir yasanın çıkmasının doğru olmayacağı hususunda konsensus var. İkide bir “O olmadı şunu deneyelim” demek bizi yıpratır. Kuzey Irak’ta neler oluyor? Arslan: Türkiye olarak Irak’ta olup bitenleri doğru algılamakta zorlanıyoruz. Çünkü bazıları irademizin dışında oluyor, hatta bazıları ABD’nin de hesaplayamadığı gelişmeler. O da duruma göre politikasının yönünü belirliyor. Keşke biz de böyle dinamik bir politika izleyebilseydik. Yarınları göremiyoruz, böyle olunca, Kürt olayına geleneksel yaklaşımımızdan kaynaklanan bir tutukluğumuz var. Mesela 1970’lerde Saddam’la Kürtler arasında yapılmış ittifakın da gerisinde beklentilerimiz var. Halbuki bu mümkün değil. Kuzey Irak’ta, Kürtlerin isteği, ABD’nin hesapları, komşu ülkelerin kaygı ve beklentileri üçgeninde yeni bir yapılanma beklemek lazım. Irak Kürtlerine yönelik resmi çıkışlar Türkiye’deki Kürtlerde rahatsızlık yaratıyor mu? Arslan: Gerek Irak, gerek Kuzey Irak’la alakalı politikamızı gözden geçirmeliyiz. Eğer bu politikamız devam ederse hem içerdeki Kürtleri rahatsız ederiz, hem de dış politikamızda zarar görürüz. Kürt olayı bir bütündür; Irak Kürtlerini döverken kendi Kürtlerinizi okşayamazsınız. Sınırın iki yakasında oturan Kürtlerin duygusal açıdan da olsa birbiriyle bağlılığı vardır. Türkiye Kürtlerinin özgürlüklerini daha rahat yaşayabilmelerini sağlamalıyız. Kültürel haklar anlamında azami imkan tanımalıyız. Ardından bölgenin ekonomik kalkınmışlığını da diğer bölgelerin seviyelerine yakın bir duruma getirmeliyiz. Bu olduğu takdirde Türkiye Kürtleri Türkiye’de olmaktan ve Türkiye’yle birlikte Avrupalı olmaktan mutluluk duyacaklardır. Kendilerini başka yerde düşünmelerini gerektirecek bir sebep kalmayacaktır. Iraklı Kürtlere gelince, onlara eskisinden daha farklı bir şekilde sıcak davranmalıyız, hukuklarına saygılı olmalıyız ve belki de onları himaye etmeliyiz. Amerikalılarla dost olmaktansa, İsraillerle işbirliği içinde olmaktansa Türkiye ile dost olmayı daha çok arzuladıklarını biliyorum. Türkiye’nin de bunu böyle bilmesi ve Kürt politikasını da buna göre belirlemesi lazım. KEMAL PARLAK “PKK tabanında kayma var” DEMOS (Demokratik Uzlaşma) girişiminin başlatıcılarından Dr. Kemal Parlak görüşlerini şöyle özetledi: “Kuzey Irak’ta Kürtlerin belli bir statü kazanması Türkiye’de de benzer bir talep olacağı anlamına gelmez. Çünkü bir Pan-Kürt hareket söz konusu değil, fakat Türkiye’deki Kürtleri bir şekilde etkilemesi de kaçınılmazdır. PKK’nın yayınlarında Irak Kürtleriyle ilgili ‘emperyalist işbirlikçileri’ gibi suçlamalar çıktı, ama son dönemlerde çok açıkça bunu telaffuz etmemeye başladılar, çünkü ciddi bir taban kayması oldu. Güçlü oldukları bölgelerde ‘Öcalan’ın sağlığı’nı gündeme getiren eylemler yapılıyor, ama bunlar nicelik ve nitelik olarak eski eylemlerin çok gerisinde. Irak’ın en istikrarlı bölgesi Kuzey Irak. ABD ile ister müttefik deyin, ister dost, sonuçta paralel bir duruşları var. Bu Öcalan’ın söylediği gibi işbirlikçilik filan da değil çünkü onlarca yıllık bir mücadele söz konusu. Kaldı ki Türkiye ABD ile stratejik ortaklıktan bahsediyor, Amerikalıların dost veya müttefiki olan Kürtleri dışlayarak, sadece denklemin içinde olmayan Türkmenlerle nasıl olacak? Kuşkusuz Türkmenlerin ilerideki denklemlerde olması, demokratik-kültürel haklarını alması gerekiyor. Ama bugünkü reel politikada yoklar. Türkiye’deki bütünlüğü koruyan, Kürtlerin Türkiye’yi seven, Türkiye’ye sahip çıkan anlayışlarının gelişmesine yardımcı olacak politikalar üretilmeli. Şu andaki politikalar bu anlayıştan çok uzak. Türkiye demokratik gelişimi sağladığı, anayasal vatandaşlık kavramını geliştirdiği ve kültürel-demokratik haklarla ilgili yasal düzenlemeleri yapıp bunları pratiğe geçirdiği zaman sorun hallolur. Şu ana kadar ki yasal Kürt siyasal hareketi çok başarılı değil. Tabii ki artıları var, ama daha olumlu politikalar geliştirilebilirdi, olmadı. Yasal Kürt siyasetindeki tıkanıklığın aşılması için çabalar, tartışmalar var. Kuzey başta olmak üzere Irak’ın şekillenmesi bu tıkanıklığı açacaktır. İkinci olarak, sadece Kürtlerin değil Türkiye’deki diğer siyasi partilerin de ciddi bir tıkanıklığı söz konusu. Dolayısıyla Türkiye’deki tüm siyasi hareketlere büyük görevler düşüyor. Kuşkusuz binlerce militanın hâlâ silahlı olması birçok şeyin gelişini engelliyor. Artık silahlı güçlerle demokrasiyi savunma iddiasının hiçbir inandırıcılığı yok.” TÜRKİYE TARTIŞIYOR Tartışırsak sorun çözülür Aslında sorunun bu boyutlarda tartışıldığı bir ortam yaratılmışsa bu da bir gelişmedir. Ancak hâlâ bunun bir Kürt sorunu olduğunu kabullenmeyen zihniyet bizi ve Türkiye’yi kısır döngüye çeviriyor. Bu sorunu tartışalım, bunun için platformlar oluşturalım. İlle Kürtlerin dediği olacak diye bir şey yok. Ama tartışırsak bu sorunun çözüleceğine inanıyorum. Çetin Fırat-İstanbul Kim kimi sömürüyor acaba? PKK her zaman Türkiye cumhuriyetinin Kürt vatandaşlarını sömürdüğünün propagandasını yapmıştır. Bu doğru değil. 1993’lerde Tunceli’den alınan vergi 30 milyar, buraya yapılan yatırım on katıdır. Bu mu sömürü? Kürt kökenli arkadaşlarım da var ve onları seviyorum. Bölücülere duyururum. Hamdi Ünlü Devletimiz için canımızı bile veririz Doğrusu biz sorun olmak istemedik. Yıllarca bölücü diye adlandırıla adlandırıla nerdeyse güzelim Antalyaları, İstanbulları bırakıp bölücü olacaktık. Ya kendimizi anlatamadık ya da anlaşılmak istenmedik. Evet Türk olarak devletimizde bir Türk'ten daha çok ayrıcalık gördük, hatta cumhurbaşkanı bile olduk. Ama Kürt olunca ağzımızı bile açamadık. Oysa biraz hoşgörü ve güven verilse devletimiz için canımızı bile verebileceğimiz görülecektir. Gülüstan Fırtına-Van Kürtler, bırakın bu saçmalıkları Ey Kürtler! Size sesleniyorum. Batı’ya karşı birlikte savaşmadık mı? Çanakkale’de savaşan 250 bin kişiden hiç mi Kürt asıllı yoktu? Elbette vardı. O zamanlar Misak-ı Milli için savaştınız, şimdi aynı Batı’nın kışkırtmasıyla Misak-ı Milli’nin bölünmesi için uğraşıyorsunuz. Bırakın bu saçmalıkları. Batı’nın kışkırtmalarına kulak asmayın, onlardan kurtulun, onları duymayın. Gelin insanca, kardeşce bir bütün halinde yaşayalım. Ömer Erdem-Üsküdar “Kandırılmış”, “aldatılmış” ve sonra reddedilmiş Kürtlerden “kurucu unsur” olarak söz etmenin hiçbir siyasi ve tarihi dayanağının olmadığına inanıyorum. Kürtler olsa OLsa “kandırılmış”, “aldatılmış” ve sonra da reddedilmiş unsurdur. Bu politikalar bugün de devam ediyor. Bu devletin yüce büyükleri, Kıbrıs'taki 150 bin Türk için bırakın federal veya konfederal bir yapıyı, etnik temele dayalı bir devlet isterken, Kuzey Irak'taki milyonlarca Kürt için federasyonu çok görüyor, Kerkük'ün, Kürt yönetimine bırakılmasını savaş ve müdahale sebebi sayıyor. Hani Kürtler ve Türkler kardeşti? Abdullah Kıran-İstanbul Kürtçe konserden fazlası olmaz Yıllarca milleti sağcısın-solcusun diye birbirine düşman ettiler, şimdi de Türksün-Kürtsün diye aynı oyunu oynamaya çalışıyorlar. Yıllarca beraberce yaşayan Türkler ve Kürtler bundan sonra mı Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayamayacak? Son zamanlarda Kürtlere tanınan dil özgürlüğü de tamamen reform niteliğindedir. On yıl önce bu haklardan kimse bahsedemezdi. Artık Kürtçe konserler verilebiliyor mesela. Daha fazlası da olmaz. 30 bin askerimizi şehit edenlerin devlet kurmasına müsaade etmeyiz. Savaş Bayram-Kayseri Dünyadaki her şeyi yaşamak istiyoruz Türkçü ya da Kürtçü yok, Kürt sorunu var ve çözülmesi gerekiyor. Ne kadar erken çözersek o kadar erken gelişir ülkemiz ve dünya, TC pasaportuna vize vurulmadan gezilebilir hale gelmiş olur. Ülke kocaman bir hapishane olmuş, kimse özgürce seyhat edemiyor... Üç tarafı deniz, üstü ve altı mayınlarla kapalı bir ülkede yaşıyoruz. Biz dünyalı olmak istiyoruz, dünyadaki her şeyi yaşamak istiyoruz. Orhan Ercan-Hamburg Yorumcular bizi yaralayıp incitiyor Televizyonlara emekli general ve emekli devlet görevlileriyle Irak Türkmen Cephesi mensuplarını çıkartıp Kürtleri tehdit etme ve aşağılama, bu ülkenin kadim halkı olan Kürtleri yaralayıp incitiyor. Irak Türkmenlerinin bu ülkenin kuruluşu ve muhafazasında hiçbir katkısı yokken Kürtlerin katkı ve fedakârlıkları ortadadır. Kürtlerle ilgili görüş ifade edenler ve köşe yazarları bunu bilmeli ve düşünmeli. Kadir Akgüneş-Malatya Bu politikalarla AB’ye girmek zor Tarih boyunca Türk milletiyle hep kardeşçe yaşadık, hep birlik ve beraberlik istedik. Ama onlar bizi inkar ediyor. Aslında bunu yapan Türkler değil bazı çıkarcı ve rantçılar. Onlara hiç düşman olarak bakmadık, bakmayacağız. Bazıları bizi birbirimize düşürmek için her türlü kötü yöntemleri denedi, ama başaramayacaklar. Bu politikalarla Türkiye AB’ye giremez. Kürt sorununu çözmediği takdirde Ortadoğu, AB ve ABD’den kopacaktır. A.Hakim Şen-Siirt Aydın sıfatındaki kin odakları Bir Talabani, Barzani peşmergesi çıkıp benim öz yurdumdaki kardeşlerime hükmedemeyecektir. Kendilerini aydın sıfatına sokan bazı ayrılık ve kin odakları bunların maşası olarak satır aralarında verdikleri mesajlarla hem bizleri, hem Kürt kardeşlerimizi üzmekte ve kızdırmaktadır. Kuzey Irak’ta kurulacak bir Kürt devletinin bize zarar vermeyecğini söylemek bile tehlikelidir. Ayhan Karaçeper-Karaköy Ya diğerleri de isterse? Türkiye’de farklı toplulukların bulunduğu gerçektir, ancak bunların dillerini kullanma hakkı yasallaştırılmış bir şekilde verilirse Türkiye nasıl vatandaşları arasında bütünlük sağlıyabilir ki? Kendi çaplarında konuştukları dillere karışılmıyorken neden daha fazlasını isteme gereği duyuyorlar? Neden parçalanmaya gidiliyor? Belki “haksızlık” ama Kürtlerden sonra başka bir topluluğun da böyle bir şey istemiyeceğini nerden biliyoruz? Ali Eren-İzmir


Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 1 22.01.2004
2 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 2 23.01.2004
3 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 3 24.01.2004
4 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 4 25.01.2004
5 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 5 26.01.2004
6 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 6 27.01.2004
7 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 7 28.01.2004
8 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 8 29.01.2004
9 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 9 30.01.2004
10 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 10 31.01.2004
11 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 11 01.02.2004
12 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 12 02.02.2004
13 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 13 03.02.2004
14 Türkiye’nin Kürt sorunu - 14 04.02.2004
15 Türkiye’nin Kürt sorunu - 15 05.02.2004
16 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 16 06.02.2004

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı