Herkesin gözü ve aklı HDP’de

02.03.2015 Habertürk
Kurdî bixwîne

Ne zamandır Türkiye’de siyaset Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekseninde şekilleniyor. Genellikle inisiyatif kendisinde, muhalefet onun yapıp ettiklerine tepki vererek etkili olmaya çalışıyor. Gezi direnişi ve 17-25 Aralık sürecinin ilk dönemi bu açıdan istisnai durumlardır. Ama bunların ötesinde çok daha büyük bir istisna var: Kürt siyasi hareketi (KSH).
KSH’nin kendisini ülkedeki kısır siyasi çekişmelerden olabildiğince uzak tutarak bağımsız gündemini hayata geçirmeye çalışması Erdoğanseverler ve sevmezleri fazlasıyla rahatsız ediyor. Her iki taraf da KSH’yi ayrı ayrı kendi yanlarına çekmeye, onu diğeriyle olan kavgalarında bir tür silah olarak kullanmaya çalışıyor. Bunu başaramayınca da, çatışan tarafların her biri, KSH’ni karşı tarafın yanında olmakla itham ediyor.

GİZLİ ANLAŞMA İDDİALARI
Örneğin Öcalan’ın silah bırakma çağrısının 15 Şubat’ta yapılacağının duyulması üzerine muhalefet, başta Abdullah Öcalan olmak üzere KSH’ni "Erdoğan’la gizlice anlaşma yapmak"la suçladı. Kandil’den veto gelince de, bu kez Erdoğan yanlıları, Öcalan’ı ayrı tutmaya çalışarak, PKK/KCK ile HDP’yi, AKP’nin iç ve dış düşmanlarıyla işbirliği yapmakla itham ettiler. Nihayet açıklama 13 gün gecikmeli yapılınca da tekrar başa dönüldü: Birbirinden farklı muhalif unsurlar KSH’ni ihanetle suçluyor.
İlginçtir, aralarında KSH’ne geleneksel olarak düşmanca yaklaşmış, ona ellerinden gelen kötülüğü yapmış olanlar da var, yaşananları Kürt sorunu olarak bile görmeyenler de. Görenler de var kuşkusuz, ama onlar da çözüm sürecine alternatif elle tutulur herhangi bir öneri getirmiyor, "Önce Erdoğan sorununu çözelim, gerisi kolay..." şeklinde özetlenebilecek ciddiyetten uzak yaklaşımlar sergiliyorlar.   
Ve hemen bir tehdit: "HDP, AKP ile anlaştığı için barajı geçemeyecek." Akabinde o malum komplo teorisi: "Zaten barajı geçemeyeceklerini bile bile parti olarak seçime giriyorlar, zira Erdoğan’la anlaştılar."

"BAS GEÇ"ÇİLERİN ÇARESİZLİĞİ
Şurası kesin: Muhalefet yapmayı Erdoğan karşıtlığına indirgeyen çok sayıda kişi, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmak yerine, özellikle seçimlerde ona darbe indirebileceğini düşündükleri partileri/adayları desteklediler ama hep hüsrana uğradılar. Fakat bazıları pes etmemiş olacak ki, yine "istemeye istemeye" oy verecek parti arayıp HDP’de karar kılmışlardı. Şimdiyse o oyların, 28 Şubat açıklaması nedeniyle HDP’ye gitmeyeceği ileri sürülüyor.
Olabilir. Fakat bu tür "bas geç"çi oylar HDP’ye ne tek başına barajı aştırırdı, ne de şimdi gelmeyeceği için HDP’yi barajın altına çekebilir. Kuşkusuz her siyasi parti için, hele HDP gibi barajın kıyılarında dolaşıyorsa, her bir oy değerlidir. Ancak HDP’nin bu türden ödünç oylara mahkum olduğunu sanmıyorum.
Kaldı ki 28 Şubat açıklamasının HDP oylarını düşüreceği iddiasını ciddiye almak da pek mümkün değil. Hatta kolaylıkla tam tersini ileri sürebiliriz. Zira bugüne kadarki değerlendirmelerimizde hep herhangi bir çatışma yaşanmaması halinde HDP’nin barajı aşma ihtimalinin çok güçlü olduğunu söylemiştik. 28 Şubat açıklaması çatışmasızlık durumunu perçinlediğine göre HDP’nin önü iyice açılmış demektir.

KÜRTLERİN MERKEZE YOLCULUĞU
Cumartesi günkü yazımda HDP’yi 1990’lı yıllardaki Refah Partisi’ne benzetmiş, dün dindarların RP üzerinden sistemin merkezine yaptıkları ve AKP aracılığıyla tamamlanan yolculuğun bir benzerinin bugün Kürtler için söz konusu olduğunu ileri sürmüştüm. HDP ile KSH’nin diğer kişi ve kurumları (Kandil, İmralı...) bu yolculuğun aracılarıdır. Onlar yanlış yapsa bile en fazla Kürtlerin merkeze taşınmasını geciktirebilirler.
7 Haziran seçimleri bu açıdan tam bir dönüm noktası olabilir. 28 Şubat açıklamasıyla eli iyice güçlenen HDP, herkes için demokrasi, özgürlük, adalet ister ve bunu inandırıcı bir şekilde ifade ederse, sadece Kürtleri merkeze taşımakla kalmaz, tüm Türkiye için sahici bir iktidar alternatifi olabilir.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
30.01.2025 Suat Toktaş gazeteci olduğu için tutuklandı
29.01.2025 Transatlantik: Rusya-Suriye ilişkileri | Trump'ın Ukrayna politikası | Gazze ateşkesinde son durum
26.01.2025 Çözümsüzlük için Kandil’den medet ummak
24.01.2025 Haftaya Bakış (251): Grand Kartal Otel faciası | Özdağ tutuklandı | Ayşe Barım gözaltına alındı | İkinci İmralı ziyareti
23.01.2025 Diyarbakır yeni çözüm sürecini tartışıyor | Serra Bucak, Vahap Coşkun, Mehmet Kaya ve Nahit Eren değerlendirdi
22.01.2025 Transatlantik: Trump nasıl başladı? | Unuttuğumuz Suriye | Gazze ateşkesi
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
19.01.2025 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: “Kürtler açısından önemli olan PKK’nin silah bırakması değil Suriye’deki kazanımların korunması”
17.01.2025 Haftaya Bakış (250): Boğaziçi direnişinin 1000.günü | CHP'nin iktidara cevabı | Yeni çözüm sürecinin gidişatı
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı