HDP’nin zor seçimi

06.12.2014 Habertürk
Kurdî bixwîne | Читать на русском

Demokratik Toplum Partisi (DTP), yüzde 10 ülke barajı nedeniyle 2007 genel seçimlerinde, “Bir Umut Adayları” adı altında toplanan bağımsız adayları destekledi ve 22 milletvekilliği elde etti.
Arada DTP kapatıldı, yerine kurulan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) de 2011 genel seçimlerinde, yine yüzde 10 barajı nedeniyle “Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu” adıyla katılan bağımsız adayları destekledi. 47 ildeki 64 adaydan 36’sı seçildi, bunlardan Hatip Dicle’nin vekilliği mahkeme kararıyla AKP’li Oya Eronat’a geçti.
BDP kapatılmadı ama yerini Halkların Demokrasi Partisi’ne (HDP) bıraktı ve önümüzdeki genel seçimlere HDP’nin parti olarak mı gireceği, yoksa yine bağımsız adayları mı destekleyeceği henüz belli değil.

YA HEP YA HİÇ

Gerçekten zor bir durum. Yine bağımsız adaylarla girilmesi durumunda, bu yöntem konusunda epey tecrübeli olduklarını da hesaba katarsak HDP’lilerin 40 milletvekilini aşması şaşırtıcı olmaz. Ancak seçimlere parti olarak girmeleri ve tabii ki barajı aşmaları durumunda, zaten milletvekili çıkarttıkları seçim bölgelerinde sayıyı iyice artırabileceklerini, hatta bugüne kadar sandalye kazanamadıkları bazı büyük illerde şeytanın bacağını kırabileceklerini düşünebiliriz. Böylesi bir durumda toplam milletvekili sayısı kolaylıkla 50’yi aşabilir.
Sandalye sayısının artmasından çok, HDP’nin seçimlere parti olarak girmesinin siyasi anlamı önemli. Ve bu sadece HDP’nin değil, genel olarak Kürt siyasi hareketinin geleceğini yakından ilgilendiren bir konu. Nitekim şu ana kadar gerek İmralı (Abdullah Öcalan), gerek Kandil (PKK/KCK), gerekse HDP’den yapılan açıklamaların tümünde seçimlere parti olarak girilmesi eğiliminin ağır basıyor.
Bu yaklaşımı en iyi HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, önceki gün yayınlanan söyleşimizdeki şu sözleri özetliyor: “Savunduğumuz şeylerin yüzde 10 bile değeri yoksa varsın parlamentoda olmayalım. Biz değil parlamentonun kendisi düşünsün. Bizim yokluğumuzun yaratacağı eksikliği ve boşluğu parlamento içine sindirebiliyorsa... İki dönem çok kritik olduğu için bunu yaptık ama bu dönem hem devletin bakışı değişmiyorsa hem de bizim savunduğumuz değerler sahiplenilmiyorsa varsın parlamentoda olmayalım.”

İMRALI VE KANDİL FAKTÖRÜ

Demirtaş yine de HDP yönetimi olarak kesin bir karar almadıklarını söyleyerek seçimlere yine bağımsız adaylarla katılma kapısını açık bırakıyor. Zira Cumhurbaşkanlığı seçimleri çok umut verici olsa da yüzde 10’u aşmanın kesin olmadığını biliyorlar. Ayrıca parti tabanında da gereksiz risklere girmek yerine, eskisi gibi belli bir sayıda milletvekiline razı olma eğilimi ağır basıyor.
Fakat HDP’nin kararını esasen çözüm sürecinin gidişatı belirleyecek. İlginçtir çözüm sürecinde, pek gönüllü olmasalar da, kader birliği etmiş olan AKP ile HDP arasında bu konuda hiçbir uyum, anlayış birliği gözlenmiyor. Örneğin, hayli düşük olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi’nin barajı kaldırma ihtimaline iktidar partisinin gösterdiği aşırı tepki HDP’lilerin süreç konusunda canlarının iyice sıkılmasına yol açtı.
Şahsen HDP’nin yüzde 10 barajını aşmasının imkansız olmadığını düşünüyorum. Ancak zamanın ve HDP’nin maddi imkanlarının azlığı, medya ilgisi ve desteğinden büyük ölçüde mahrum olması gibi nedenlerle bu hedefe ulaşması hiç de kolay olacağa benzemiyor.
Herhalde bütün bu hesapları HDP’liler de yapıyordur. Bununla birlikte, İmralı ve Kandil’den gelecek mesajlar ışığında HDP’nin seçimlere parti olarak katılma kararı alma ihtimalini hiç yabana atmamak gerekir.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
20.10.2024 Doğrusuyla yanlışıyla Kürt hareketi üzerine yedi öne çıkan önerme
14.10.2024 Türkiye’nin Selahattin Demirtaş’a ihtiyacı var
13.10.2024 “Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!”
09.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 26 gün - 7 Ekim’in birinci yılında Ortadoğu
08.10.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Türkiye’nin gündeminde “muhâlefet boşluğu” var
08.10.2024 Mümtaz’er Türköne ile söyleşi: Silivri Postası
06.10.2024 Özgür Özel üzerine bazı gözlemler ve notlar: Pirinç/bulgur paradoksu
03.10.2024 Aydın Selcen ile söyleşi: İran-İsrail gerginliğinin geleceği
03.10.2024 Arzu Yılmaz ile söyleşi: Ortadoğu alt üst olurken Türkiye ve Kürtler
02.10.2024 Transatlantik: İsrail İran’a cevap verir mi? Lübnan’da Hizbullah’ın geleceği – Walz-Vance münâzarası
20.10.2024 Doğrusuyla yanlışıyla Kürt hareketi üzerine yedi öne çıkan önerme
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı