Liberallerle Kürtlerin yarım kalan aşkı

04.05.2014 Vatan

Türkiye’de iktidar savaşlarının üç temel odağı olduğuna inanıyorum: AKP, Fethullah Gülen cemaati ve Kürt siyasi hareketi (KSH). Siyasi süreçlere müdahale edebilmek isteyen diğer siyasi aktörler de bu üç odak arasındaki ilişkileri, ittifak ve çatışmaları gözleyerek kendilerine bağımsız, en azından özerk bir alan açmaya çalışıyor ya da sık sık olduğu gibi bunlardan herhangi birinin (veya aynı anda birkaçının) peşine takılıyorlar.

Liberallerin yeni aşk arayışı

Tam da bu noktada en fazla dikkati çekenlerin başında, nicelik olarak çok güçlü olmamalarına rağmen nitelikleri nedeniyle "liberal" (bu tanım etrafında çok uzun tartışmalar yapılabileceğinin farkındayım ama kimleri kastettiğimin anlaşıldığını varsayarak bu tartışmaya bu yazıda girmeyeceğim) olarak adlandırılan kişiler var. Bu kişilerin bir dönem geniş ölçüde desteklemiş oldukları AKP’ye yönelik hayal kırıklıklarını 2012 yılı kasım ayında "Liberaller ile AKP’nin aşk ve nefret ilişkisi" başlığıyla ele almaya çalışmıştım. O günden bu yana nefret iyice derinleşti ve liberal olarak tanımlanan bazı isimler yeni bir "aşk" arayışıyla Kürtlere, dolayısıyla KSH’ye yöneldiler. Ancak dün tartışmaya başladığımız Mehmet Altan’ın "Batı’da faşizm, Doğu’da özerklik mi?" başlıklı yazısı bize bu aşkın daha başlamadan hüsranla sonuçlanmakta olduğunu gösteriyor.

Bazı itirazlar

Bu uzun girişin ardından Altan’ın yazısına neden hiç katılmadığımı izah etmeye, dün bıraktığım yerden devam etmek istiyorum.

İlkin: Yıllarca devlet eliyle Kürtlere inkâr, ret, baskı ve zulüm reva görülürken ülkenin batısından çok cılız itirazlar yükseldi. Hâl böyleyken bugün Kürtlere "özerklik alacaksınız diye bizi faşizme mahkûm mu edeceksiniz?" diye sitem etmek hakkaniyetli bir tutum olmaz.

Ardından: Sanıyorum sorununun temelinde liberallerin fazla tezcanlı olması var. Buna karşılık Kürtler ve KSH sabretmeyi biliyor. Bugünkü noktaya yıllar süren ve ağır bedeller ödedikleri bir süreçle vardılar ve bu kazanımlarını riske atmak istemiyorlar. Çözüm sürecinin ağar aksak gitmesi, hükümetin ve özellikle Başbakan’ın kendilerini oyalamaya çalışması gibi hususlar onları örneğin liberaller kadar tedirgin etmiyor. Çünkü güçlerine güveniyorlar ve devletin bu sorunu çözmekten başka bir seçeneği olmadığını biliyorlar.

Üçüncü olarak: KSH’nin en önemli kazanımı devlet tarafından muhatap alınmak. İmralı (Öcalan) ile doğrudan, Kandil (PKK) ile dolaylı ve örtülü görüşmeler, bu hareketin en büyük hayalinin gerçekleştiği anlamına geliyor.

Dördüncü olarak: KSH’nin AKP ile arasını açmasının yegâne gerekçesi kendisine çok daha güçlü ve iyi bir muhatap bulması olabilir. Ne var ki, son yerel seçimlerde gördüğümüz gibi Kürtlere sunulabilen tek seçenek CHP oldu. Halbuki CHP Kürt sorunu konusunda "kimse konuşmazken biz rapor hazırlamıştık" demenin ötesinde ciddi bir şey söylemiyor. Daha önemlisi, CHP "Kürt realitesini tanıma" aşamasından "Kürt siyasi hareketini tanıma" aşamasına geçmiş değil, geçecek gibi de görünmüyor. Yani KSH’nin kendisini muhatap bile almayan bir muhalefet partisi uğruna yıllardır tek başına iktidarda olan AKP ile bağlarını kopartmasını beklemek hiç gerçekçi değil.

Son olarak: KSH, özellikle İslam dinine karşı katı tutumunu yumuşatarak kitleselleşme önündeki en ciddi engellerden birini kaldırmış oldu. Sonuçta KSH günümüzde, tarihinin en güçlü, özgüvenli dönemini yaşıyor. Orta Doğu gibi zor bir coğrafyada, sadece Türkiye’de değil, Suriye, Irak ve İran’da da önde gelen siyasi aktörlerden biri olabilmenin ve böyle kalabilmenin ilk şartı sürekli değişen koşulları doğru okumak, ilişkileri bunlara göre değiştirip geliştirmek, kısacası iyi siyaset yapmaktır. Dolayısıyla diğer siyasi aktörlerin KSH’ye bir şey öğretmekten çok ondan bir şeyler öğrenmeye çalışması daha isabetli olabilir.
Daha söyleyeceklerim var. Devam edeceğiz.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Kürt milliyetçileri Türk demokratlara ihanet mi ediyor? 03.05.2014
2 Liberallerle Kürtlerin yarım kalan aşkı 04.05.2014
3 Devlet mi Öcalan'ı, Öcalan mı devleti kullanıyor? 05.05.2014

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı