Demirtaş’ın yakaladığı ve Demirtaş’la yakalanan fırsatlar

16.07.2014 Vatan
Lazuri iqitxi

"Çatı adayı" Ekmeleddin İhsanoğlu siyasetten gelmiyor, siyasi bir üslup kullanmaktan geri duruyor, normal şartlarda AKP’ye oy vermesi düşünülecek olan seçmeni yanına çekmeyi esas aldığı için ne AKP hükümetini ne de AKP adayı Başbakan Erdoğan’ı doğrudan ve sert bir şekilde eleştiriyor. Bunun isabetli bir strateji olup olmadığını 10 Ağustos gecesi anlayabileceğiz. Ama bugünden bakıldığında İhsanoğlu’nun bu çizgisi nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’la siyasi anlamda yarışmada HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın yalnız kaldığını görüyoruz.
Bu, kuşkusuz son dönem siyaset dünyasının yıldızı parlayan ender isimlerinden olan Demirtaş için önemli bir fırsat. Demirtaş eğer CHP+MHP’nin aday tercihleriyle bilinçli bir şekilde yaratmış oldukları siyasi boşluğu doldurabilirse HDP’yi, oradan hareketle de Kürt siyasi hareketini (KSH) yeni alanlara taşıyabilir. Fakat her fırsatta olduğu gibi bu durumda da riskler söz konusu.
Özellikle şu noktanın altını çizmek istiyorum: Demirtaş KSH’nin ortaya çıkardığı siyasi bir figür. Bugün kendisinde net bir şekilde gözlenen özgüvende KSH’nin yıllar boyunca sürdürdüğü mücadelenin ve bugün vardığı noktanın payı büyük. Demirtaş, yeni kesimlere açılmak uğruna eğer Kürt seçmeni ihmal ederse ummadığı tatsız sürprizlerle karşılaşabilir. Kampanya boyunca herhalde bu hassas dengeyi gözetecektir ancak şu ana kadar Kürt kimliğinin nispeten ikincil planda kaldığını düşünüyorum.

Laiklik faktörü

Prof. İhsanoğlu, muhafazakâr kimliğiyle bilinen, bunu gizlemeyen, tam tersine altını çizen bir kişi. Zaten CHP ile MHP de onu seçerken bu özelliğini dikkate almışa benziyorlar. Ancak Erdoğan’ı seçtirmemek için karşısına muhafazakâr bir aday çıkarmanın ne derece akılcı olduğunu pek tartışamadık. Son yazımda Ortadoğu’da farklı İslamcı gruplar arasında yaşanan bitmek bilmez savaşlar yüzünden İslamcılığın cazibesini yitirmeye başladığını ileri sürmüştüm. Bunu pekala ülkemize de uyarlayabilir ve Gülen cemaatiyle AKP arasındaki savaşın dindarlarda yarattığı rahatsızlıktan hareketle İslam dininin siyasetle aşırı irtibatlandırılması yüzünden laikliğin yeniden değer kazanmakta olduğunu düşünebiliriz. Tabii geçmişteki "laikçilik" olarak tanımlayabileceğimiz dayatmacı anlayıştan farklı, çağdaş ve özgürlükçü laiklik yorumlarını kastediyorum.
Bu açıdan bakıldığında CHP’nin en azından şu aşamada fazla bir şansı olmadığı anlaşılıyor. Kaldı ki CHP yönetiminin İslamcılığın içinde bulunduğu krizin pek farkında olduğu da söylenemez. Buna karşılık KSH’nin durumun farkında olduğunu, Suriye’de ve kısmen Irak’ta El Kaide ve türevi yapılanmalara karşı yürüttükleri etkili mücadeleden anlayabiliyoruz. Dolayısıyla Demirtaş, iki muhafazakâr adaya karşı dozu iyi ayarlanmış bir şekilde laiklik yanlısı dil geliştirebilirse, bunun etkilerini orta ve uzun vadede de görebiliriz.

Barajın sınanması

HEP’ten bu yana nice parti geldi geçti, bunlar yerel ve genel seçimlere katıldılar ancak özellikle genel seçimlerdeki yüzde 10 barajı nedeniyle hiçbir şekilde KSH’nin gerçek oyunu görme imkanı olmadı. Demirtaş’ın adaylığı bu bilinmezliği de büyük ölçüde sonlandıracak ve HDP’nin 2015 genel seçimlerine kendi adıyla katılıp katılmayacağı da 10 Ağustos akşamı netleşecek. Daha önce Tarhan Erdem, BDP’nin yüzde 10’u aşabileceğini ileri sürmüş ve pek destekçi bulamamıştı. Ben de inanmamıştım. Ancak bugün HDP’nin bu güce ulaştığını, Demirtaş’ın adaylığının da bunu daha da kolaylaştıracağını düşünüyorum.
Öte yandan Demirtaş’ın adaylığı Kürt sorununun çözümü, dolayısıyla Türkiye’nin kaderi açısından da iyi bir fırsat. Çünkü zaten çözüm süreciyle birlikte iyice yumuşamış olan atmosfere son derece uygun bir isim Demirtaş: Kendi ayakları üzerinde duruyor ancak karşısındakileri diz çöktürmek gibi bir arayışı yok. Meydan okumuyor ama boyun da eğmiyor.
Ve siyaset yapıyor.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı