Davutoğlu’nu dinlerken…

26.02.2015 Habertürk

Kendisini çok uzun süredir bilip tanımama rağmen Ahmet Davutoğlu’nu ilk kez genel başkan seçildiği AKP Kongresi’nde dinlemiş ve beklediğimden de başarılı bulmuştum. Daha sonra farklı vesilelerle yaptığı konuşmalara televizyonda denk geldim. Ama bir siyasetçiyi konuşma yaptığı ortamda canlı dinlemek biz gazeteciler için kesinlikle çok daha farklı ve yararlı oluyor.
Bu girişin ardından Davutoğlu’nun partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmadan bazı izlenimlerimi aktarmak istiyorum:
* Öncelikle,  Meclis’te AKP grup toplantılarında defalarca Recep Tayyip Erdoğan’ı dinlemiş biri olarak Davutoğlu’nun bu mirasın kaçınılmaz olarak gölgesinde kaldığının altını çizmek lazım. Erdoğan’lı grup toplantılarının bambaşka bir atmosferi vardı. Davutoğlu’nun bunu yakalayabilmek için epey bir zamana ihtiyacı olduğu kesin.
* Daha önemli bir mesele de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neredeyse her gün değişik vesilelerle konuşması. Örneğin AKP Grup toplantısından kısa süre önce TÜRGEV’in bir faaliytende konuşan Erdoğan “mini etek/dekolte” üzerine çıkışıyla gündeme ağırlığını koydu.
* Üstelik Erdoğan, “partili cumhurbaşkanı” saptamasını doğrular bir şekilde konuşuyor ve Davutoğlu’na diyecek pek bir şey bırakmıyor. Örneğin Davutoğlu’nun dünkü konuşmasının en çarpıcı bölümü, MHP lideri Bahçeli’ye “Sen edep nedir bilir misin?” diye seslenerek Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’e sahip çıkmasıydı. Ancak Erdoğan ondan bir gün önce Bahçeli’ye “Sen Genelkurmay Başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi olamazsın” diyerek çıtayı epey yükseğe çekmişti.
* Davutoğlu konuşmasında sık sık siyasi liderlikten üniversite hocalığına geçiş yapıyor. Özellikle tarihle ilgili konulardaki uzun açıklamalarının dinleyicilerin (hele bunların belli bir kısmı tezahürat için gelmiş gençlerse) ilgisini dağıtabiliyor.

SİYASİ NOTLAR

Davutoğlu’nu dinlerken aldığım bazı siyasi notlara gelince:

 Üç muhalefet partisinin İç Güvenlik Paketi’ni engelleme yolunda ortak hareket etmesi ve bunda şu ana kadar epey başarılı olması Başbakan’ı çok rahatsız etmiş. Tabii bir de şaşırtmış. Zira AKP iktidarı bugüne kadar muhalefet partilerinin arasındaki uzlaşmaz çelişkilerden yararlanmayı iyi bilmişti. Bu sefer de, öncelikle HDP’nin, ardından kısmen CHP’nin direnciyle karşılaşacaklarını ancak MHP’nin açık ya da örtülü desteğiyle paketi çok zorlanmadan geçireceklerin hesaplamış olmalılar. Ama MHP bu planı bozdu.
 Başbakan milletvekillerine, parti yönetimlerinin HDP ile birlikte hareket etmiş olmasını seçim sürecinde MHP tabanına anlatmaları talimatını verdi. HDP’nin bu şekilde şeytanileştirilmesinin, siyasi iktidarın çözüm sürecine hayati önem atfetme iddiasıyla çeliştiği ortada.
 Kaldı ki Türk milliyetçiliğine yakın olan seçmen tabanının HDP ile bir şekilde yakınlaşmaya kazan kaldıracağı da kesin değil. Öyle olsaydı, doğrudan Abdullah Öcalan ve PKK ile görüşülerek yürütülen çözüm süreçlerini seçimlerde propaganda malzemesi olarak kullanan MHP ve kısmen CHP, Erdoğan ile AKP’ye ciddi darbeler indirmiş olurlardı.

Başbakan Davutoğlu, İç Güvenlik Paketi’ni, esas olarak, hatta sadece Kobani gerekçesiyle patlak veren 6-7 Ekim 2014 olaylarıyla meşrulaştırmaya çalıştı. 6-7 Ekim’de yaşananların ne derece önemli olduğunun farkındaydık ancak siyasi iktidar için bir tür “milat” olduğunu da bu vesileyle öğrenmiş olduk. Ancak ortada çok ciddi sorular var: Ülkeyi yönetenler Kürt siyasi hareketinin sokaktaki gücünü sahiden anti-demokratik yasal düzenlemelerle kırabileceğini mi düşünüyorlar? Devletin özellikle 1990’lı yıllardaki uygulamaları ve son dönemdeki KCK operasyonları gibi örneklerin tam aksi sonuçlar verdiğini göremiyorlar mı?




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
05.10.2025 “Erdoğan’ın kalabalık içindeki hüzünlü yalnızlığı”
03.10.2025 CHP’nin “değerli” yalnızlığı
02.10.2025 CHP’nin TBMM’de Erdoğan boykotu yanlış mıydı?
01.10.2025 Trump’ın Gazze planı Erdoğan’ı çok zorlayacak
30.09.2025 AK Parti’de çarşı karıştı mı?
29.09.2025 Turgay Ciner operasyonunun anlamı
28.09.2025 Bazı muhalif medya kuruluşları ve siyasetçilerin hiç tuhaf olmayan süreç karşıtlığı
28.09.2025 Özgür Özel Erdoğan’ın üstüne üstüne gidiyor
27.09.2025 Trump’ın ipiyle kuyuya inilir mi?
27.09.2025 Yüksel Genç ile söyleşi: Sürecin toplumsallaşması için kimler hangi adımları atabilir?
05.10.2025 “Erdoğan’ın kalabalık içindeki hüzünlü yalnızlığı”
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı