Neden “Biji Erdoğan” veya “Biji Davutoğlu” olmadı?

20.11.2014 Habertürk
Lazuri iqitxi

Cengiz Çandar Suruç’ta kaleme aldığı dünkü yazısına şöyle başlamış: “Gecenin karanlığını yırtan uçak sesleri duyulunca, soluk ışıkların altında öbek öbek toplanmış Suruç'luları bir sevinç dalgası yaladı; içlerinden biri ‘Biji Obama’ (Yaşasın Obama) diye haykırdı. Bir diğeri ‘Her Biji Obama’ (Bravo Obama) diye bağırdı. Urfa'dan birlikte geldiğimiz dostlardan biri, ‘Birazdan bombardıman başlar’ dedi, ‘Hep böyle oluyor. Önce bir süre uçuyorlar. Herhalde tespit yapıyorlar. Sonra belli yerleri vuruyorlar.”
Görüldüğü gibi Kobani direnişiyle birlikte duyar olduğumuz “Biji Obama” sloganının ardında derin komplolar aramak çok anlamlı değil. Kobani’de (IŞ)İD’in kazanmasını istemeyenler, kenti savunan güçlere kim yardım ediyorsa onu alkışlıyorlar. Diğer bir deyişle, iki ayı aşan (IŞ)İD kuşatmasını sınır boyunda yürekleri ağızlarında izleyen Kürtler pekala “Biji Erdoğan” veya “Biji Davutoğlu” da diyebilirlerdi. Ancak Ankara başından itibaren, gerek (IŞ)İD’i, gerek PYD/YPG’yi, buna bağlı olarak KCK/PKK’yı, ABD’nin öncülük ettiği uluslararası koalisyonu ve nihayet bütün bunlardan hareketle Kobani’yi yanlış okudu.

ÖNCE SİLAHLANDIRIP SONRA SİLAHSIZLANDIRMA

Bu yanlış okumanın Türkiye’deki çözüm sürecine de, 6-7 Ekim olaylarında gördüğümüz gibi, olumsuz etkileri olduğu açık. Örneğin dün değindiğim gibi hükümet Kobani konusunda farklı bir tutum izlemiş olsaydı PKK’nın Türkiye’deki silahlı güçlerinin yarım kalan çekilmesi de pekala tamamlanabilirdi. Gelinen noktada çözüm sürecinin ana hedeflerinden olan “PKK’nın silahsızlandırılması”na orta vadede ulaşabilmek mümkün gözükmüyor. Hatta tam tersi bir durumla karşı karşıyayız: Suriye ve Irak’taki (IŞ)İD tehdidi, silahlardan arındırılmış değil tam tersine daha iyi silahlandırılmış bir PKK’yı dayatıyor.
Bunun çok kolay olmayacağı muhakkak. Nitekim Ankara’nın özel olarak Kobani, genel olarak Rojava konusundaki en büyük kaygısı, PYD/YPG’nin (IŞ)İD’e karşı üstünlük sağlamasının birçok açıdan PKK’yı güçlendireceği gerçeğiydi. Bu da çözüm sürecindeki güçler dengesini PKK lehine iyice bozabilirdi.
Acaba şu aşamadan sonra Rojava’da Ankara’nın kaygı ve tereddütlerini giderebileceği formüller bulunabilir mi? Evet, Kobani’ye peşmerge takviyesiyle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) devreye sokularak PYD’nin etkinliği bir ölçüde azaltıldı. Ama bunun Ankara için yeterli olmayacağı açıktır. Eğer Başbakan Davutoğlu’nun altını çizdiği gibi çözüm sürecinin yüzde 100 “yerli” olması isteniyorsa hükümetin Kürtlere, özel olarak Kobani, genel olarak Rojava’da “yabancı” güçlere ihtiyaç duymayacakları ortamları sunması gerekir.
Şunda anlaşmak lazım: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk kamuoyunda genellikle tasvip edilen “Kobani niye önemli? Bizi niye bu kadar ilgilendiriyor?” çıkışları Kürtlerin büyük kısmında rahatsızlık yaratıyor. Kobani’de savaşırken hayatlarını kaybeden kadın-erkek gençlerin Türkiye’nin dört bir tarafında kaldırılan cenazeleri, sivillerin günlerdir sınır boyunda nöbet tutuyor olması bunun kanıtı.

KAMU DÜZENİ MESELESİ

Son olarak, PKK’nın kırsal alandaki silahlı varlığından ziyade kent merkezlerindeki milis yapılanmalarının hükümet için öncelikli sorun haline geldiğini sık sık yapılan “kamu düzeni” vurgularından anlıyoruz. Bu bağlamda, hakkında epey spekülasyon yapılan YDG-H adındaki “gençlik” yapılanmasının hem Kandil, hem de İmralı’nın pazarlık gücünü epey artırmış olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Kandil’den kafa karıştıran açıklamalar gelse de taraflar çözüm sürecini kaldığı yerden sürdürmekte anlaşmış gözüküyorlar. Eğer karşılıklı güvensizliği azaltacak adımlar atılabilirse zor gözüken eşikler aşmak pekala mümkün olacaktır.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı