Türkiye’nin Kürt Sorunu - 10

31.01.2004 Vatan

HEP ESKİ GENEL BAŞKANI FERİDUN YAZAR "Yemin töreni çözüme indirilmiş en büyük darbeydi. Kim yönlendirdi, hâlâ çözemedik" Yasal Kürt siyasetinin ilk partisi olan HEP’in eski genel başkanı Feridun Yazar, bu geleneğin neden başarılı olmadığı yolunda çarpıcı açıklamalarda bulundu: HEP olayı nasıl başladı? Yazar: PKK hareketi, devletin demokratik yolları tıkanması nedeniyle geniş kitleler tarafından onay ve ilgi görmeye başladı. PKK eylemleri 12 Eylül darbesinin önemli nedenleri arasında gösterildi. Ama 12 Eylülcüler uygulamalarıyla insanların Apo’nun yanına dağlara çıkmasına vesile oldu. Kötü muameleler, işkenceler ve Diyarbakır Cezaevi’nde olup bitenler biliniyor. Apo’yu ve PKK’yı böyle güçlendirdiler. SHP’nin kuruluşuyla birlikte silahlı mücadelenin dışında kalan Kürt aydın ve politikacıları burada yer aldık. Epey de başarılı olduk. Yedi milletvekilinin Paris Kürk Konferansı’na gidişiyle ihraç olayı yaşandı. Tepki olarak istifa edip HEP’i kurduk. Kürtler ağırlıklı olduğu için belki, diğerleri ayrılınca parti tamamen Kürtlerin elinde kaldı. Böyle olunca da çok lokal bir parti haline dönüştü. HEP-DEP-HADEP-DEHAP geleneği başarılı olabildi mi? Yazar: Ciddi bir gelişme gösterilemedi. Çünkü Kürt partisi olarak kendisini aşamadı. “Türkiye partisiyim” demekle olmuyor. Mesela Çetinkaya mağazasında yangın çıkarılma olayının ardından “PKK da yapsa kınıyor musunuz?” dediler “PKK da yapsa kınıyorum” dedim. Birçok gazetede manşet oldu. Helikopterle Cudi Dağı’na attılar benim açıklamamı ve bizi dağdakilerle karşı karşıya getirdiler. Bizim demokratik açılımımıza da engel olmaya çalıştılar. Yani kendimizi aşmada devlet ve PKK’dan engeller çıktı. İkisi de istemiyordu. Meclis’teki yemin töreni ve bayrak indirme olayı Kürt olmayan kamuoyu önünde çok olumsuz bir imaj yaratmadı mı? Yazar: Bunları yaratanlarla da tartıştığım için söyleyeceklerimi çok rahat söyleyebilirim. Bunları Kürt sorununu Türkiye halkına anlatılmasının önlenmesi için yapılan en büyük iki hareket, Kürt sorununun demokratik çözümünün engellenmesi için yapılmış en büyük iki darbe olarak görüyorum. Bilerek mi? Yazar: Onu hâlâ hiçbirimiz çözemedik. Mesela Leyla Zana ile Hatip Dicle’yi buna kim yönlendirdi? Niye oldu? Onlar kimsenin yönlendirilmediğinde ısrarlılar. Bunu sizin aklınıza sokan birileri oldu, durup dururken sen bunu rüyanda mı gördün. Sen gidip sarı kırmızı takacaksın, çıkıp Kürtçe konuşacaksın falan... Böyle şey olmaz. Bu bir yerlerden yönlendirildi. Kim yönlendirmiş olursa olsun, ister derin devlet, ister PKK, ister dış kaynaklı olsun veya rüyasında görmüş olsun. Kürt sorununun Türkiye’de demokratik yollarla çözülmesinin engellenmesi konusundaki en büyük darbelerden biridir. Türkiye’de “demokrasi kahramanı” da olamadılar... Yazar: “Onlar hâlâ içerde mi?” diye soranlar var. Çünkü Türkiye kamuoyunda gerekli olan etkiyi yaratamadılar. Türkiye’nin AB’ye giriş sorunu olmasaydı Avrupalılar da unutmuştu, hiç ilgilenmemişti Kuzey Irak’taki gelişmeler buraya nasıl yansıyor? Yazar: Irak Kürtlerinin siyasi çıkışları Türkiye’deki Kürtlerin de hoşuna gidiyor, işin doğrusu. Bir yerde resmileşiyorlar, meşrulaşıyorlar, dünyada bir kimliğe sahip oluyorlar. Türkiye’deki Kürt işadamları orada iş yapmak istiyor. Kendilerine kolaylık sağlanacağını da düşünüyorlar. Ama aklı başında, demokratik düşünen, Türkiye’yi tanıyan, bilen, Avrupa’nın politikasını azıcık bilen hiçbir Kürdün orayı cazibe merkezi olarak gördüğüne tanık olmadım. Ama siyasi başarılarını istiyorlar. Burada ilginç olan Öcalan Talabani-Barzani’yi Amerikancı ve İsrailci olarak görüp eleştiriyor, ama mesela İsmail Beşikçi bu gelişmeleri olumlu buluyor... Yazar: Evet bir farklılaşma var. PKK’nın bu kadar yıldan sonra “demokratik cumhuriyet” demeye başlaması PKK’lı olmayan Kürtlerin hiç hoşuna gitmiyor. Hatta bugüne kadar PKK’ya sempatiyle bakan kesimlerin bile hoşuna gitmediğini söyleyebilirim. Ve bu da Irak’taki Kürt politikasını daha cazip kılıyor, Kürtlere daha çok şey kazandıracağı intibasını uyandırıyor. O zaman “PKK yıllarca çatıştı, ama Talabani ve Barzani diplomasi sayesinde daha ileri noktaya geldi” denebilir mi? Yazar: Evet, yani aşağı yukarı öyle. Fakat Türkiye ve Irak Kürtlerinin konumunun farklı olduğunu unutmayalım. Irak’ta Kürtler anayasal olarak tanınmışlardı, Türkiye’deyse yeni yeni kabul edilmeye başlandı. Talabani ve Barzani’yi de çok iyi tanırım. Kişisel olarak ciddi bir şekilde görüşmüşümdür. O kadar görüştük, hiçbir zaman bize, eminim ki başka kişilere de “Şöyle yapın ya da yapmayın” dememişlerdir. Türkiye’deki Kürtlerin kendi doğrultularında hareket etmesini ve Türkiye’ye sıkıntı yaratmalarını istememişlerdir. KADEK orada duruyor? Yazar: Devlet olumlu adımlar atsın o sorun kendi kendine çözülür. Hiç ABD’ye de gerek yoktur. Türkiye kendi gücünün farkında değil. Türkiye devlet olarak oradaki Kürtlerle ciddi bir dostluk ve işbirliğine ,girsin şu veya bu biçimde PKK olayı çözülecektir. Devlet PKK ile görüşebilir mi? Yazar: Devletin bu konuda kompleksi var. Halbuki devletler komplekse kapılmamalı. ABD görüşüyor, Almanlar, Fransızlar da görüşüyor, herkes görüşüyor. Yani insaf! Başkaları düşmanınla görüşüyor, onu senin aleyhine besliyor, sen hiçbir şey yapmıyorsun! KAPATILAN HADEP’İN GENEL BAŞKANI MURAT BOZLAK: “Bayrak indirme tam bir provokasyondu” Genel Başkanı olduğu HADEP Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan, kendisi de siyasi yasaklı olan Murat Bozlak sorularımız şöyle yanıtladı: Şu anda Kürt sorunu ne durumda? Bozlak: AB hedefi doğrultusunda kimi yasal düzenlemeler sayesinde daha ılımlı bir yaklaşım süreci içerisine girdik ama geçmişteki statükocu anlayışın tamamen çözüldüğünü söylemek mümkün değil. Hâlâ Kürtlerin yok sayıldığı dönemi yaşıyoruz. Pratikte sorun çıkar mı? Bozlak: Hayır, hiçbir sorun çıkmaz. Sorun sadece kafalarda. Türkiye’de zihinsel bir devrim gerekiyor. Yani yasalardan önce bu bakış açısı, bu algılama biçiminin öncelikle değişmesi gerekiyor. Atılması gereken en acil adım nedir? Bozlak: Hepsi tamamen içiçe geçmiş, hepsi eş düzeyde taleplerdir. Bu taleplerin karşılanmayacak bir yanları da yoktur Eve dönüş yasası yürümedi... Bozlak: Bir genel af gerekli. Hatta gelişi rahatlıkla sağlayabilecek yasal bir düzenleme bile yetebilir. Ama gelip arkadaşını ihbar etmesi istenirse kimse gelmez. Diğer taraftan devletin de beklentileri var... Bozlak: KADEK’i dışarıdan izliyorum. Açık ve net olarak dönmek istediklerini, silahlı mücadeleden vazgeçeceklerini belirtiyor ama bunun koşullarının yaratılmasını istiyorlar. Burada esas iş devlete düşüyor. Yasal düzenlemeler yapacak olan hükümettir, parlamentodur. Meclis cesur davranmalı. Geçmişe takılıp kalmamak gerek. 1999’dan bu yana bölgede son derece müthiş bir yumuşama havası var. İnsanlar yeni bir çatışma ortamının yaşanmamasını istiyor. Partinizin kongresinde Türk bayrağı indirildi... Bozlak: DGM’de o davanın dosyası var. Bağımsız, tarafsız kişiler tarafından incelensin. Yine kongre görüntüleri var. Bayrak olayı tam bir provokasyondur, çok uğraştık ama bir türlü izah edemedik. Mahkemedeki izahımız değil, Türkiye’de kamuoyunun bunu nasıl algıladığı önemli. Bunun ciddi sıkıntılarını çektik. Oysa bunun bizimle asla ilgi yoktu. 1995’te seçim oldu, 1 milyonun üzerinde oy aldık. Bizimki gibi sürekli önü kesilen, baskılara maruz kalan bir siyasi partinin aldığı 1 milyon oy müthiş bir halk desteği demekti. O seçimlerden sonra sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel parti genel başkanlarına yemek verdi köşkte. Bizi de davet etmişti, HADEP Genel Başkanı olarak katıldım. Sayın Mesut Yılmaz hükümeti kurmakla görevlendirilmişti, o da barajı aşamadıkları için parlamento dışında kalan iki partiyi, MHP ve HADEP’i ziyaret etti. Böyle bir kabul gören, 1 milyon oy almış bir siyasi partinin kalkıp bayrak indirme gibi bir olayın içine girmesinin mantıklı bir yanı var mıdır? Bu HADEP’in önüne kesmeye yönelik bir provokasyondu. Biz bunu şiddetle ret ettik. Kongre kararı olarak bunu zabıtlara da geçirdik. Fakat kimse bunu görmedi, görmezlikten geldi. Verdiğimiz beyanatlar hep atıl kaldı. Dolayısıyla bayrak indirmiş bir parti olarak zihinlere yer ettik. Ya yemin töreni? Bozlak: Bu parti kararı değildi, milletvekili arkadaşların tamamen kendi bireysel tavırlarıydı. Fakat bu olaya da son derece abartılı yaklaşıldı. TÜRKİYE TARTIŞIYOR Türkten başta dost istiyorlarsa Başkalarına saygı duymak, kendimize olan saygıdandır. Türkler Kürtlere saygı göstererek kendilerine saygı göstermiş olacaklardır. “Türkün Türkten başka dost yoktur” gibi çok yanlış bir düşünce ile hareket edilmeye devam edildiği sürece, Türkten başka bir dost bulmaları zaten imkansız olacaktır... Fırat Öztaş Başbakan Erdoğan bu diziyi okumalı Kürt sorunu Türkiyenin acilen çözülmesi gereken temel sorunudur. Bu konuda herkesin duyarlı yaklaşımı hayli önemlidir. Ne şovenist Türk milliyetçiliği ne de ilkel Kürt milliyetçiliği bu soruna çözüm üretemez. Bu yazı dizisini Başbakan Erdoğan’ın okumasını dilerim. Çünkü bir zamanlar, bu sorun için “düşünmezseniz öyle bir sorun olmaz” diye bir cümle sarfetti malesef. Çözüm bulunmazsa sorunun tarafları başkaları tarafından kullanılmaya terk edilir. Asıl tehlike buradadır. Orhan Özyakışır-İstanbul Kürdün suçu ne Yarabbi! İstanbul’dan bir vatandaş buyuruyor: “Türke rağmen Kürt olmaz'.” Neymiş bu Türklük? Bu ne öfke! Türke rağmen İngiliz, Arap, Ermeni, Yahudi olur da şu talihsiz Kürdün suçu ne Yarabbim! Bazıları kendilerini ilah sanıyorlar. “Ben kabul etmesem olmaz” diyor. Yoksa vahiy Ademoğularına inmeye devam mı ediyor? Çok üzgünüm, çok, çok.... Ferhat Zilan-Diyarbakır Sorun yaşam standartlarında Niye hayali sorunlar yaratıyorlar? Hepimiz aynı toprağa basmıyor muyuz? Hepimiz aynı bayrağın gölgesine sığınmıyor muyuz? Nedir bu kurmaca ayrımcılık? Yok Kürtçe yayın yapılsın, yok şu haklar verilsin! Kürtçülük sorununu çözmenin yolu, hem Kürtlerin, hem Türklerin yaşam standartlarını yükseltmektir. O zaman elli Kürt devleti kutulsa “biz gitmeyiz, onlar gelsin” diyeceklerdir. Türkiye topraklarında yaşıyorsanız hepiniz Türksünüz demektir. Esra Ummak-Mersin En önde savaşmaya hazırım Çanakkale’de atalarımız, yurdumuzun her tarafından gelip emperyalist güçlere karşı hep birlikte savaşmış ve yurdu kurtarmışlardır. Ben öncelikle, Yürk, Arap, Çerkezler gibi rahatça “ben Kürdüm” diyebilmeliyim. Kürtlere artniyetle bakılmamasını istiyorum. Bir Kürt olarak, vatanın bölünmezliğine karşı en önde kan dökmeye hazır olduğumu belirtmek istiyorum. Mehmet Dağlar-Şanlıurfa Motor güç olabilecek enerji Kürtler tarihlerinde ilk defa, devlet sahibi olma kompleksine kapılmadan, Türk halkı ve devletiyle beraber demokratik bir yapılanmanın esas çözüm olduğuna inanmışlardır. Birçok alanda Türkiye’ye çıkış yaptırabilecek, motor güç olabilecek bir enerji ve gelişim potansiyeline sahiptirler. Kürt sorununun çözümü, Türkiye’ye hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kadar çok şeyler kazandıracaktır. Şadiye Manap-Mardin H Tipi Cezaevi


Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 1 22.01.2004
2 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 2 23.01.2004
3 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 3 24.01.2004
4 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 4 25.01.2004
5 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 5 26.01.2004
6 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 6 27.01.2004
7 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 7 28.01.2004
8 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 8 29.01.2004
9 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 9 30.01.2004
10 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 10 31.01.2004
11 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 11 01.02.2004
12 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 12 02.02.2004
13 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 13 03.02.2004
14 Türkiye’nin Kürt sorunu - 14 04.02.2004
15 Türkiye’nin Kürt sorunu - 15 05.02.2004
16 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 16 06.02.2004

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı