Türkiye’nin Kürt Sorunu - 6

27.01.2004 Vatan

OHAL ESKİ VALİSİ HAYRİ KOZAKÇIOĞLU

"Vaktiyle Suriye’nin yaptığını bugün ABD yapıyor"

Uzun süreli Olağanüstü Hal Bölge Valiliği sırasında Kürt sorunu konusunda geniş bir deneyi sahibi olan DYP eski Milletvekili Hayri Kozakçıoğlu sorularımızı şöyle yanıtladı:


Kuzey Irak’taki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kozakçıoğlu:
Kuzey Irak bizim irademizin dışında, Batı ülkelerinin ve ABD’nin beyninde oluştu. Böyle olacağı 1991’de Birinci Irak Savaşı sırasında Amerikan yetkilileri tarafından söyleniyordu. Tepedekiler söylemiyordu ama orta pozisyonda bulunan kişiler bugünkü tabloyu o gün çiziyorlardı. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir devleti bu bölgede pek fazla istemedikleri için aleyhindeki oluşumlara daima kucak açıyorlar... Şimdi AB de aynı hikaye. Görecekseniz ileride başka kriterler koyacaklar; şimdi Kıbrıs diyorlar, bir süre sonra Güneydoğu’yla, Kuzey Irak’la, hudutlarla ilgili pek çok kriter dayatacaklar. Yıllarca Irak’ın toprak bütünlüğü dedik de ne oldu? Kendin sağlayamayacaksan, Irak’ın toprak bütünlüğünü sonuna kadar savunmanın bir anlamı yok; savunsan ne olur savunmasan ne olur? Irak’ınkinden bütünlüğünden ziyade senin toprak bütünlüğün önemli.

Ne yapmalı peki?
Kozakçıoğlu:
Kendi sorununu en iyi şekilde, başkalarının müdahalesine, isteğine, tavsiyesine kalmadan çözümleyeceksin. Güneydoğu’da yüzlerce çocuk var üniversite sınavına girip kazanamamış. İş de yok. Kendisini dağda çağıran var. Bu yanlış düzenin değişeceği vadinde bulunan, maddi imkan sağlayan, manevi pozisyonlar veren örgüt var. Yıllardan beri diyorum ki, bu yeterli ölçüde eğitim alamamış bulunan okulların mezunları için bir kontenjan düşünelim. Bunlar kendi aralarında imtihan yapsınlar, yüzde 40’ına üniversite kapısı açalım. Ama ilk olarak birer yıl hazırlık okusunlar. Çünkü bu çocuğu alsan da öteki çocukla aynı sınıfa koysan da çocuk orada da zarar görecek, kazandığının anlamı çıkmayacak.

Bugün de bir işe yarar mı?
Kozakçıoğlu:
Bugün de yapılsa yine yarar. O bölgenin meselesi ayrı bir bayrak altında ayrı bir devlet kurmak değil. Şimdi PKK da biliyor ki ayrı bir devlet kurmak, Türkiye’den toprak koparmak kolay bir olay değil. Ne demişlerdi bir zamanlar: “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer...” Söylenmiş en yanlış laf bu. Bunun anlamı “Diyarbakır’a Ankara yetmez, çaresini Ankara bulmaz, AB bulur...” Böyle bir şey olur mu?

Toplunma kazandırma yasası niye yürümedi? Kozakçıoğlu:
Bu yasa yanlış teşhise dayalı yanlış önlemin tipik örneğidir. Bu Türk hükümetinin aklından çıkmış bir önlem de değildir. ABD Irak’ta teşhiste ve o teşhise dayalı önlemde nasıl yanlış davranıyorsa bu yasada da aynı yanlışı yaptı. ABD “bu adamlar benim başımdan gitsin, Türkiye de her seferinde Irak topraklarındaki PKK’lıları gündeme getirmesin” istiyordu. Bizimkiler de ABD’nin gönlü olsun diye bu yasayı çıkararak belki ileride daha umutla doğacak çocuğu da öldürdüler. Topraklarımız dışında bulunan insanların gelip teslim olması için gereken hiçbir şart sağlanmadan, hiçbir düzenlemeler yapılmadan gelip ona “burada teslim ol” demek doğru bir olay değildi. Teslim olacak kişiye güven verilmesi lazımdı.

Af mı çıkarılmalı?
Kozakçıoğlu:
Vaktiyle Suriye’ye kızıyorduk, teröristleri Bekaa Vadisi’ndeki kampta besliyor, eğitiyor diye. Bekaa Vadisi Suriye’nin hakimiyetindeydi. Bugün ABD’nin pozisyonu da aynıdır. ABD silahıyla barınmasına göz yumduğu müddetçe PKK’lı neden gelip teslim olsun? Terör olayı kendine has bir yaşam tarzı çıkarmış. Orada 40-45 yaşında insanlar var, yıllardır dağdalar. Adamın mesleği, toprağı yok, diyelim ki silahını bırakıp geldi, ne yapacaksın adama? Var mı kanunda böyle bir şey? Yok. Bu bölge için ekonomi, eğitim, kültür ve diğer toplumsal alanları kapsayan komple bir özel program geliştirilmeli.

Bu kişiler sonuçta Türk vatandaşı. Üçüncü şahısları devreye sokmadan Türkiye onlarla uzlaşamaz mı?
Kozakçıoğlu:
Kuzey Irak’taki yönetim şekillensin, Türkiye ile Irak yönetimi -Kuzey Irak dahil- arasında hava yumuşasın, bunların PKK’ya ihtiyaçları azalır ve teröristleri ortada bırakırlar. PKK’lılar da o zaman yıllardır nasıl kullanılmış olduklarını anlayacaklar. Bu yüzden yasanın erken çıktığını düşünüyorum. Biraz daha beklenseydi onları kazanmak daha kolay olacaktı. Yine hepsi olmasa bile büyük bir bölümü ülkeye dönecektir. Türkiye’nin yine onları kazanması gereklidir çünkü onlar da Türk vatandaşıdır, Türk insanıdır.

Yasal siyaset imkanı da açılmalı mı?
Kozakçıoğlu:
Yasal siyasetten Türkiye’nin korkmaması lazım. İleride izin verin, korkmayın bir şey çıkmaz. Kimse Türkiye’de etnik ya da dini bir grubun tüm mensuplarının aynı kişiye oy verdiğini sanmasın. Adam diyorsa ki “bu bayrak benim bayrağım, bu devlet benim devletim, bu vatan benim vatanım, bölünmez”, ne isterse ver, hiçbir problem çıkmaz. Ama “ben bu bayrağı sevmiyorum, bu devleti istemiyorum” diyorsa versen de problem çıkar...

Paketlere ne diyorsunuz?
Kozakçıoğlu:
Benim zamanımda plak, kaset yasaktı. Rahmetli Turgut Özal başbakandı, konuyu götürdüm kendisine; inceledik, bir-iki ay değerlendirdikten sonra MGK’ya taşıdık. MGK başta tereddütlüydü ama Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in ciddi ve olumlu yaklaşımıyla bunlar serbest bırakıldı. İlk 2-3 ay bir sürü Kürtçe plak, kaset çıktı. Sonra baktık ortada pek fazla kalmadılar. O günlerde Zaho’ya geçtik, çarşıda inanır mısınız İbrahim Tatlıses’in, Emel Sayın’ın kasetlerinden, plaklarından geçilmiyordu. Bir şeyleri çok yasakladığınız zaman biraz rağbet olacakmış gibi zannediliyor halbuki serbest bıraktığınızda o balon da sönüyor. Müziktir, kültürdür, sanattır bunlardan zarar gelmez.
Özal bu konuda iddialı projeler üretiyor muydu?
Kozakçıoğlu:
Kültürel bazda makul olan isteklerin ve uluslararası kriterlere uygun özgürlük ve haklarının tanınmasıyla belli bir mesafe alınacağını; bununla beraber bir de ekonomik programın uygulanması gerektiğini savunuyor, GAP’a da böyle bir anlam yüklüyordu.

YDH KURUCUSU KÜRT AYDIN ÜMİT FIRAT:

"Eve dönüşü Öcalan uygulatmadı"


Ümit Fırat, PKK’dan bağımsız hareket eden az sayıdaki Kürt aydınlarının önde gelen isimlerinden biri. Yeni Demokrasi Hareketi’nin kurucularından olan Fırat, halen Serbestî Dergisini çıkaranlardan biri. Fırat, sorularımızı şöyle yanıtladı:


Uyum paketleri nasıl algılanıyor?
Fırat:
Tabii ki iyiye gidiş sayılır. Ama yanlış anlamalar da çok. Örneğin bir kurs açabilmek, anadilde eğitim anlamına gelmiyor. Zaten kimse Kürtçe kurs açma iznini de alamadı. Yani, Kürtçe henüz Çince statüsüne bile ulaşılabilmiş değil. Ayrıca Kürtler’in, “Kürtçe kurs açılsın da çocuklarımı göndereyim” diye bir dertleri de yoktu. Bir de, anadil eğitimi ile anadilde öğretim farklı şeylerdir.

Şu ana kadar kabul edilen yasal değişiklikler uygulamaya geçtiği takdirde sorun bir ölçüde halledilmiş olacak mı?
Fırat:
Henüz hissedilen bir uygulama yok. Tabii ki sorunlar yalnız yasalarla değil, anlayış ve uygulamalarla da halledilir. Elbette bu yasalar, daha iyi şeylerin ifade edilmesine, tartışılmasına da bir zemin hazırlarlar. Yıllardır çıkmayan önemli kanunlar TBMM’den geçti. Silahlar olmadan da bir şeylerin gerçekleştirilebileceği görüldü. Düşüncelerinizi, önceki yılların baskı ve tehditlerinden kısmen de olsa uzaklaşmış olarak ifade edebiliyorsunuz. 1990’ da, Saddam’ın Kuveyt işgalinden sonra “Kürtler için nihayet bir şansın doğduğunu” söylemiştim. Pek çok arkadaşımla, “Kürtler’in ABD ve İsrail’le ne tür sorunları olduğunu” tartışmıştım. Kendilerini “Kürtler adına yetkili” gören birileri, MOSSAD ajanı olduğumu bile söylediler. Ciddi tehditler aldım. O dönemde, Kürtler arasında gelişmekte olan hakim görüşü onaylamıyor ve itaat etmiyordum; ama size sorunlarınızı ve çözüm arayışlarını tartışmak gibi konularda bile hiçbir hak tanınmıyorsa, birilerinin silahlı mücadelenin tek alternatif olduğunu dayatması kaçınılmaz oluyordu. İstediğiniz kadar barışçı olun, silahlı mücadele karşıtı olun, bir şey ifade etmezdi.

Topluma kazandırma yasası neden yürümedi?
Fırat:
Abdullah Öcalan ima yollu bir açıklamada bulunsa, yüz binlerce insan sokağa dökülüyor. Hatta kimi zaman kendiliklerinden sokaklara çıkıyorlar. Kendilerini yakmaya hazır binlerce militana sahip. Ona yakınlığıyla bilinen bir parti 2 milyon oy alıyor. Ama Öcalan, o insanların hiçbiri kadar özgür değil. Bu ona dokunuyor tabii. Bu kadar geniş bir etki alanı var, ama kendisi hapiste. Önce idamdan kurtulmak istiyordu, bugün de dışarıda olmak istiyor. 4-5 yıl önce kimse “Abdullah Öcalan’a özgürlük” diyemezdi, çünkü idam sehpasının önündeydi. Bu gün durum farklı. Öcalan, kendisini dışlayan bu kanunla bir fırsat yakaladı ve kanunu uygulatmıyor. Aynı kanun, Öcalan’ın beklentisine uygun olarak 1999 yılında çıkmış olsaydı, büyük ölçüde uygulanırdı.

Peki nasıl olabilir PKK’nın silahsızlandırılması?
Fırat:
Siyasi genel af çıkarılmalıdır. Risklidir, ama sorunu başka şekilde çözemezsiniz. Öcalan partisinin başına geçmelidir. Legal siyaset yapması, önemli ölçüde Kürtlerin önünü açabilir. Yasaklı olması, onun siyasi çekiciliğini ve cazibesini artırıyor.

Kürt olmayan kesim bunu kabul edebilecek mi? Sonuçta ciddi bir Türk milliyetçiliği de var bu ülkede.
Fırat:
Ne yapalım? Varsa var, o da var bu da var. Başka ülkelerde de var benzeri olaylar. Bunu herkesin uygun bulması ve tatmin olması beklenmemeli; bir toplumsal ve siyasi uzlaşma olarak görmek gerek.

PKK siyasallaşmalı mı diyorsunuz?
Fırat:
PKK zaten siyasaldır, ama legalleşmemiştir. Dolaylı ilişkilerle faaliyetini sürdürüyor.

Yeni dönemde PKK’dan bağımsız Kürt entelijansiyası ortaya çıkacak mı?
Fırat:
PKK açıkça legal bir zemine taşınmadığı müddetçe aydınların sıkıntısı olacaktır. Birileri yasaklıysa siz de rahat eleştiremiyorsunuz, eleştirdiğinizde saygınlığınız da olmuyor. Kısıtlamalar kalktığı ölçüde eleştirilerin etkisi de artar. Özgür bir Kürt olarak yaşamak, kendisini ifade etmek isteyen, “Kürtler, ellerini mutlaka ağır taşların altına mı sokmalı?” diyen insanlar var. Bugün bunların birçoğu etik kaygılarla sessiz kalmayı tercih ediyorlar.

AKP Kürt sorununa nasıl bakıyor?
Fırat:
AKP içerisinde kötü düşünmeyen, Kürt kökenli veya Kürt kökenli olmayan, Kürtler için nispeten iyi şeyler düşünen, az sayıda milletvekili var. AKP’nin bir genel başkan yardımcısı Kürt’tür. Ama AKP’nin çekirdek kadrosundaki insanlar, konuyu ne siyasi ne de tarihsel olarak kavrayabilmiş değiller. Kürt meselesi yoktur demekle bu mesele yok olmuyor. Okullarda okudukları “resmi ders kitapları”ndan öğrendikleri kadar bilgililer. Ne Tayyip Erdoğan’ın, ne de Abdullah Gül’ün, mesele hakkında herhangi bir derinliğe sahip olduklarını düşünmüyorum.

TÜRKİYE TARTIŞIYOR

Kürt değil Kürtçülük sorunu

Meseleyi çokları gibi “Kürt sorunu” şeklinde nitelediğiniz için dizinizi okumadım. Kürt milliyetçiliğine dayalı ırkçı bir harekete, “Kürtçülük” değil de “Kürt” ya da “Kürtlük” sıfatının yeğlenmesi sakat bir yaklaşımdır. Bu tanımlama; kasıtlı değilse bile farkında olunmadan, Türkiye’deki Kürt varlığını bütünüyle karşıt kampa itecek ve hatta görüş, düşünüş ve inançta ayrı Kürt insanı içinde, ister-istemez birleştirici işlev görecektir. Yazı dizisinin başlığını “Türkiye’nin Kürtçülük Sorunu” olarak değiştirmeli; konuyu işlerken ve anlatırken de, soruna bu açıdan bakmalısınız.
Hüsamettin Tacettin-İskenderun

Türkiye her yönden güçlü

Türkiye bugüne kadar hep korkularla savaştı, korkunun ecele faydası olmadığı gibi yararı da yoktur. Türkiye'yi yönetenlere sesleniyorum: burası Türkiye, Kuzey Irak'ta 3-4 milyon Kürtten çekinip, “burası Kürtlerin merkezi haline gelip sonrada ülkeyi bölmeye çalışırlar” diye düşünmek Türkiye gibi her yönden güçlü bir ülkeye yakışmamaktadır. Bence Kuzey Irak'ta kurulacak bir Kürt devletinin Türkiye'ye hiçbir zararı olmayacaktır.
Yaşar Şan-Hınıs

Türk-Kürt düşmanlığı yok

Türkiye büyük çoğunluğu birbiriyle kaynaşmış 20 civarında etnik gurubun bir araya geldiği bir ülkedir. Müşterek dil Türkçedir. Siyasi, ekonomik ve sosyal yaşantımızda etnik guruplar arsında ayırımcılık yapılmamaktadır. Ülkedeki bu etnik kaynaşmanın ölçüsü o kadar büyüktür ki, Güneydoğu’da yaşanan olaylara rağmen Türk-Kürt düşmanlığı yaratılamamıştır. Bu nedenle olaya Kürt Sorunu olarak yaklaşmak ciddi bir hata olacaktır. Herhangi bir etnik grup baz alınarak ortaya çıkartılacak bir sorun, süratle diğer etnik grupları da etkileyecektir. Belirli bir etnik gruba verilecek özel haklar, diğer etnik guruplar için de bir emsal teşkil edecektir
Ergün Demirel-İstanbul

Kuzey Irak Kürt Filistini oluyor

Bir zamanlar Yahudiler için Filistin neydiyse Kürtler için Kuzey Irak o oluyor, “Kürt Filistini” olmaya doğru gidiyor. Kuzay Irak tüm Kürtleri cezbediyor artık. Aslında Kuzey Irak'ı cazibeli kılan Türkiye'nin buna kendi topraklarında bir alternatif yaratamamasıdır. Bu alternatif özel harp daireleriyle, kontrgerillayla, kırmızı çizgilerle ve her eve bir karakolla yaratılamaz.Çözüm Kürtlere bu vatanı sahiplenme sorumluluğu ve bu sorumluluğu taşımaktan gurur duyma hissini verebilmekte yatmaktadır.Çözüm her ayın son cumasında değil çözüm Diyarbakır’dadır.
Rojhat Ruhani-Mardin

Önemli olan empati kurmak

Kürtlük meselesi, demokratlığın, dindarlığın, insanlığın, kardeşliğin, doğu efendiliğinin, batı mösyölüğünün, hak ve hürriyet savunuculuğunun doğruluk testinden geçtiği nazik bir platformdur. Allah’ın tüm çağdaş dünyayı sınamasıdır. İran şeriatçılığını, Suriye diktatörlüğünü ve Türkiye laik-demokratlığını aynı politik çizgide buluşturan biricik sorundur. Her sorunun özel dili vardır. Her konuya Türkçe, Arapça, Farsça bakılmaz. Kürt sorununu doğru okuyabilmenin yolu, Kürt hayalini başına geçirip, Kürt halet-i ruhiyesini yaşamaktır. Empati kurmaktır.
Metin Eminoğlu-Bingöl



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 1 22.01.2004
2 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 2 23.01.2004
3 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 3 24.01.2004
4 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 4 25.01.2004
5 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 5 26.01.2004
6 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 6 27.01.2004
7 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 7 28.01.2004
8 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 8 29.01.2004
9 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 9 30.01.2004
10 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 10 31.01.2004
11 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 11 01.02.2004
12 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 12 02.02.2004
13 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 13 03.02.2004
14 Türkiye’nin Kürt sorunu - 14 04.02.2004
15 Türkiye’nin Kürt sorunu - 15 05.02.2004
16 Türkiye’nin Kürt Sorunu - 16 06.02.2004

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı