PKK kongresinin tarihini hükümetin adımları belirleyecek

22.03.2015 Habertürk
Kurdî bixwîne

Diyarbakır’daki Newroz/Nevruz kutlamaları öncesi üç şeyden kaygılanılıyordu: Meteorolojinin duyurduğu gibi yağmur yağması, Suriye’de Haseke’deki gibi bir (IŞ)İD saldırısı, Cuma Batman, Cumartesi Van’da olduğu gibi güvenlik güçleriyle gerginlik yaşanması. Yağmur yağdı, ama insanlar hazırlıklı olduğu için kutlamaları pek etkilemedi. Diğer endişeler de gerçekleşmeyince son yıllarda alıştığımız türden coşkulu, sakin, tam bayram havasında bir Diyarbakır Newroz/Nevruz’u daha yaşadık. Ama bunun daha önce örneklerini gördüğümüz türden "tarihi" bir Diyarbakır Newroz/Nevruzu olduğu söylenemez.

BEŞ YIL ÖNCE

Diyarbakır ve Newroz/Nevruz yanyana telaffuz edilince akıllara hemen, Abdullah Öcalan’ın çözüm sürecine destek açıklamasını yaptığı ve PKK güçlerinin ülke dışına çekilmesini istediği 2013 yılı geliyor. Sahiden çok tarihi bir gündü.
Ama yıllarca bu şehirde Newroz/Nevruz izlemiş bir gazeteci olarak benim için en anlamlısı 2010 Newroz/Nevruzuydu. Çünkü o gün sadece bir bayram şenliğine değil aynı zamanda siyasi bir kimliğin, duruşun aleni deklarasyonuna tanık olmuştum. Sadece Öcalan ve PKK çizgisinin iyice kök salmış olduğunu değil, Kürtlük bilincinin, kimliğinin çok geniş kitleler tarafından alenen ve çekinmeden sahipleniliyor olmasını kastediyorum. Kısacası 2010 Diyarbakır Newroz/Nevruzu benim için Kürt sorununda, geri dönülmesi mümkün olmayan bir eşiğin aşılmış olduğunun temsiliydi. 
O gün bu gündür, özel olarak Kürt siyasi hareketi (KSH), genel olarak da Kürtler, her ne kadar Türkiye’de siyaset ve çözümle alakalı süreçler inişli çıkışlı bir grafik izlese de hep üstüne koydu, daha da güçlendi ve geniş bir özgüvene sahip oldu.

ÖCALAN’IN ACELESİ YOK

Dünkü Diyarbakır Newroz/Nevruzu o kadar "tarihi" değildi çünkü özellikle siyasi iktidar ve ona yakın çevreler Öcalan’dan gelecek mesaja çok büyük bir anlam yüklemişlerdi. Beklenen, Öcalan’ın Kandil’e, ana ve belki de tek gündem maddesi, Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi kesin bir şekilde noktalama olacak bir kongreyi "acil olarak" toplama çağrısı yapmasıydı.
Aslına bakılacak olursa Öcalan’ın mesajında siyasi iktidarın beklentilerinin çoğu karşılanmıştı ama kongrenin bir an önce yapılmasına yönelik herhangi bir vurgu yoktu. Tam tersine "Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp Parlamento üyeleri ve İzleme Heyeti’nden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu’ndan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız" diyerek birtakım şartlar ileri sürdü. Anlaşılan PKK kongresinin tarihini hükümetin adımları belirleyecek. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha izleme heyetine bile karşı çıkmış olduğun düşünülürse, seçimler öncesi böyle bir kongrenin toplanması, imkansız olmasa bile epey zor gözüküyor. 

ARINÇ ROL ÇALDI

Dünkü Newroz/Nevruz’un "tarihi" olamamasının bir başka nedeni de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı kısa açıklamayla Cumhurbaşkanı’nı çözüm sürecindeki tutumu nedeniyle alenen eleştirmesiydi. Diğer bir deyişle "tarihi" çıkış Öcalan’dan değil Arınç’tan geldi. Öyle ki kısa vadede Öcalan’ın mesajının herhangi bir etkisini görmek pek mümkün olmayacak ancak Arınç’ın çıkışının uzun bir süre ülke gündemini meşgul edeceği ve çözüm sürecinin gidişatını da, olumlu ya da olumsuz, muhakkak etkileyeceği açık.
Son olarak: Genellikle şöyle bir hava yaratılmak isteniyor: Kürt Hareketi’nde farklı eğilimler var, İmralı-Kandil farklı düşünüyor gibi... Bana göre Kürt Hareketi kendi içinde daha uyumlu, koordineli hareket ediyor. Bir de dün net bir şekilde gördüğümüz gibi Öcalan'a duyulan sonsuz bir güven var. 
Buna karşılık devlet daha fazla çokseslilik görüntüsü veriyor. Çözüm sürecindeki bir takım gecikme, sıkıntı ve sorunun esas olarak devlet içerisindeki bu çok seslilikten kaynaklandığını da dün net bir şekilde görmüş olmalıyız.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı