Öcalan Demirtaş’ın üzerini çizdi mi? Çizer mi?

04.03.2015 Habertürk
Lazuri iqitxi

Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, 28 Şubat’ta açıklanan Abdullah Öcalan’ın silahları bırakma çağrısına aykırı hareket ettiğini ilan ettiler. Siyasi iktidar, Demirtaş’tan pek hoşlanmadığını daha önce de değişik vesilelerle (örneğin 6-7 Ekim olayları) alenen göstermişti.  Ancak bu sefer iki nedenle durum biraz daha farklı:
1)  Seçimlere 100 günden az bir süre kaldı. En çok merak edilen husus HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği. Partinin seçimlerde en büyük kozlarından birisi bizzat Demirtaş olduğu için bu tür saldırılar daha fazla önem kazanıyor.
2)  6-7 Ekim sonrasında örtülü bir şekilde dile getirilen, Demirtaş’ın Kandil ile birlikte Öcalan’ı zor durumda bıraktığı iddiası (ki daha sonra Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan olup bitenlerin İmralı’nın bilgisi dahilinde olduğunu açıklayarak bunu tekzip etmişti) bu sefer daha aleni bir şekilde dillendiriliyor. Arınç’ın Demirtaş’tan “proje” olarak söz etmesi tek başına yeterli.

ZANA ÖRNEĞİ

Peki sahiden Demirtaş bir “proje” olabilir mi? Öcalan’a rağmen HDP’yi bambaşka bir kulvara taşıyabilir mi? Çözüm sürecini rayından çıkarabilir mi? Bu sorulardan hareketle başlığa çıkarttığımız iki soruyu da masaya yatırabiliriz: Öcalan Demirtaş’ın üzerini çizdi mi? Çizer mi?
Öncelikle siyasi iktidarın en tepe isimlerinin Öcalan’ı bu kadar parlatmalarının, hele zamanında Erdoğan’ın “ben olsam asardım” dediğini de akılda tutacak olursak, yadırgatıcı olduğunu vurgulamak lazım. İkinci olarak, Öcalan Demirtaş’tan şikayetçiyse bunu siyasi iktidarın temsilcileri üzerinden değil doğrudan, mesela İmralı’ya gelen HDP’li milletvekilleri, heyete yakında eklenen ve hükümet çevrelerinde “Demirtaş’ın alternatifi” olarak gösterilmek istenen Hatip Dicle veya ziyaretine gelen aile üyeleri aracılığıyla yapardı.
Öcalan’ın 1999’dan bu yana gerek PKK, gerekse yasal partilerin yönetim mekanizmalarına doğrudan müdahale etmiş, bir dönem Batılıların kendi yerine hazırlamakta olduğunu düşündüğü Leyla Zana’nın önünü kesmiş olduğunu vb. biliyoruz. Dolayısıyla HDP yönetimine müdahil olması teorik açıdan mümkün. İmralı heyetinin düzenli ziyaretleri sayesinde bu tür müdahalelerin daha kolaylaştığı da aşikâr.
Diğer bir deyişle, Öcalan’ın, Demirtaş’ın üzerini çizdiğini sanmıyorum ama isterse çizebileceğinin de altını çizmek lazım. Zira Öcalan, yıllardır yürüttüğü mücadelenin meyvelerini çözüm süreciyle ve varıldığı söylenen müzakere aşamasıyla toplama noktasına gelmişken hareketinin içinden birinin bunu sabote etmesine kesinlikle izin vermez. Hele Arınç’ın ileri sürdüğü gibi Demirtaş’ın bir “proje” olduğunu düşünüyorsa kesinlikle duruma sert bir şekilde müdahale eder.

MASADA GÜÇLÜ OLMAK

Öcalan, HDP ne kadar güçlü olursa müzakere masasında kendi elinin de o kadar güçlü olacağını görebilecek kadar deneyimli ve becerikli bir siyasetçi. Bütün imkansızlıklara rağmen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 9.8’ini almış olan Demirtaş’ın liderliğindeki HDP’nin şu ulusal ve bölgesel konjonktürde barajı aşıp güçlü bir şekilde Meclis’te yer alma ihtimalinin arttığını da herhalde görüyordur. Dolayısıyla Öcalan’ın seçimlere bu kadar az süre kalmışken Demirtaş’ı itibarsızlaştırmaya yönelik adımlar atması gerçekçi gözükmüyor.
Peki Demirtaş bir proje mi? 2007 yılında DTP içinden bir tanıdığım bana “Nurettin ve Selahattin  Demirtaş kardeşleri dikkatle takip et. Partinin başına muhakkak ikisinden biri geçecek” demişti. O sırada Nurettin 35, Selahattin 34 yaşındaydı. Nasıl o kadar emin olduğunu sorduğumda “Çünkü Öcalan öyle istiyor” cevabını almıştım. Başka soruya da gerek kalmamıştı.
Özetle: Benim bildiğim Selahattin Demirtaş bir Abdullah Öcalan projesidir.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
04.12.2024 Transatlantik: Suriye’de neler oluyor? Neler olabilir?
02.12.2024 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: "PKK’nin Öcalan’a bağlılığı özde değil, ağırlıklı olarak sözdedir”
01.12.2024 RTÜK İslam dinini kurtarabilir mi?
27.11.2024 Transatlantik: Lübnan’da ateşkes - Ukrayna savaşında son durum - Trump gün sayıyor
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı