Çare Hatip Dicle mi?

13.11.2014 Habertürk
Kurdî bixwîne

Bombayı Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu’nun deneyimli isimlerinden Erdem Gül patlattı. “AKP'nin HDP'yi dizayn planı: Demirtaş gitsin, Dicle gelsin” başlıklı kulis haberinde iktidar partisinin, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’tan şu nedenlerle rahatsız olduğunu yazdı:
1)  CHP ve sola fazla yakın olması;
2)  17 Aralık sürecinde R. Tayyip Erdoğan aleyhine çıkışlar yapması;
3)  Gülen cemaatine karşı açık tavır almaması;
4)  Son 6-7 Ekim olayları sırasındaki tavrı.
Yine aynı haberde, son dönemlerde hükümet çevrelerinin takdir ettiği açıklamalar yapan, örneğin Cemaat’e yönelik operasyonlara olumlu yaklaşan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Hatip Dicle’nin siyasi iktidar tarafından tercih edildiği yazıldı.

HDP’DE LİDER SORUNU YOK

Kimileri “olur mu böyle şey!” diye haberi inandırıcı bulmadı. Kuşkusuz “olur mu böyle şey!” itirazı haklı, ancak anladığım kadarıyla haber de büyük ölçüde doğru. Erdem’in sıraladığı gerekçelerin hepsi isabetli fakat sanıyorum Demirtaş’tan duyulan rahatsızlığın en önemli nedeni, onun, geleceği hakkında kuşkular bulunan HDP gibi yeni bir partiye kısa sürede ciddi bir dinamizm katmış olmasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasındaki performansı ve elde ettiği oyla Demirtaş hem partisinin geleneksel tabanıyla ilişkisini kuvvetlendirip hem de onu yeni alanlara taşıma imkanı yakalayarak çözüm sürecine olumlu anlamda katkıda bulundu.
Bu noktada süreç konusunda (iyi ki) iflah olmaz bir iyimser olan Hüseyin Yayman’ın şu tespitine katılmamak elde değil: “Demirtaş’ın söylemi, aldığı oy, politik duruşu son tahlilde Kürt siyasi hareketinin, hükümetin ve ülkenin faydasına bir çizgi.” 
Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: HDP’nin bir liderlik sorunu yok, ancak siyasi iktidardan bazı kişilerin HDP liderliğiyle sorunları var. Zira HDP’nin de bir parçası olduğu Kürt siyasi hareketi (KSH) sistemli bir şekilde güçlenirken iktidar partisi, özellikle Kürt seçmen desteği açısından belli bir gerileme yaşıyor, ki Kobani krizi bunu daha da hızlandırmışa benziyor. Yani şu anda sürecin iki tarafı arasında KSH lehine bir eşitsizlik söz konusu ve hükümet çevreleri daha fazla güçlenerek arayı kapatmak yerine genel olarak KSH’ne, özel olarak HDP’ye güç kaybettirmeye çalışıyorlar.

 
DİCLE’NİN MİSYON VE FONKSİYONLARI

Olayın Hatip Dicle ilgili boyutunu ele alacak olursak, öncelikle çok bariz bir dizi çelişki karşımıza çıkıyor. Örneğin yakın bir zamana kadar Dicle KSH içinde “en şahin” isimlerden biri olarak görülüyordu. Bu nedenle milletvekilliği hakkının gasp edilmesinden ve KCK Davası’ndan (yine) yıllarca içeri tutulmasından AKP çevreleri hiç mi hiç rahatsız olmadı, hatta tam tersi bile söylenebilir.
Öte yandan Dicle, Demirtaş’ın HDP’ye eşbaşkan seçilmesinden kısa bir süre sonra, KSH bünyesinde kilit bir pozisyona sahip olan, bazı açılardan bakıldığında HDP’den yer yer daha önemli olan DTK’nın eşbaşkanlığına seçildi. Belli ki birileri onun Ankara değil de Diyarbakır’da bulunmasını “pasif bir konum” olarak algılıyor. Bu da onların Diyarbakır’ın KSH için nasıl bir anlam ifade ettiğini tam kavrayamadıklarını gösteriyor.
Son olarak Dicle’nin, şu anda tıkanmış gibi gözüken sürecin yeniden rayına oturması halinde zaten daha fazla misyon ve fonksiyon üstleneceğini, Abdullah Öcalan ile doğrudan görüşme ve çalışma imkanı bulacağını biliyoruz.  
Aslında başta söylememiz gerekeni söyleyerek yazıyı noktalayalım: HDP’yi siyasi iktidardan veya ona yakın birilerinin dizayn etmeye kalkması ne akıl kârı, ne doğru, ne de mümkündür.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
05.03.2025 CHP soruşturma yağmurundan nasıl etkileniyor? Hatem Ete ile söyleşi
02.03.2025 Yeni çözüm sürecine yönelik bazı itirazlar ve bunlara cevaplarım
26.02.2025 Kardeşim Ahmet Sever’e veda
25.02.2025 AK Parti diye bir parti kaldı mı?
24.02.2025 AKP’nin transferleri: “Kazan kazan” mı?
23.02.2025 AKP Türkiye’yi dönüştürürken kendisi de dönüştü
23.02.2025 AKP Kongresi: Dağ da yok fare de
22.02.2025 Tarihi ve çok zor bir dönemden geçiyoruz
21.02.2025 Haftaya Bakış (255): TÜSİAD ve Erdoğan çatışması | CHP tartışmaları | İmralı heyeti Irak’ta
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı