“Washington çözüm sürecinin yeniden başlaması için perde arkasından Ankara’ya baskı yapıyor” - Tolga Tanış

17.08.2015 rusencakir.com

Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış ile 14 Ağustos 2015 günü yaptığımız periscope söyleşisinin dökümü:

Tolga yakın zamanda çok konuşulan bir kitap yazdın. Yazıların da çok konuşuluyor. Olumlu ve olumsuz tepkiler de alıyorsun. Sen genellikle Washington ile Ankara arasında bir gerginlikten söz ediyordun, ama birden İncirlik anlaşması diye özetlenen bir anlaşma çıktı. Bu sorunlar bitti anlamına mı geliyor, yeni bir çözüme mi gidiliyor. Ankara-Washington ilişkileri nasıl gidiyor?

Tanış: Bir takım farklılıklar uzun süreden beri vardı. Anlaşmaya rağmen bazıları devam ediyor. Bazı konularda bir gerginlik var. YPG ile ilişkiler, güvenli bölge hâlâ ayrı bir tartışma konusu. Ama bir anlaşma, Amerikalıların Türkiye’yi zorladığı bir konuydu. Uzun süredir devam eden bu farklılıklar, Amerikalıların Ekim ayında Suriye’deki YPG kuvvetlerine Türkiye’nin itirazına rağmen yaptığı silah yardımı, zaten o YPG ile Amerika arasında kurulan ilişkinin ve YPG’nin orada zemin kazanması Türkiye’yi bu anlaşmaya zorladı.

Hafıza tazeleyelim. Kobanî’de bir direniş vardı. ABD’nin dahil olması sayesinde Kobanî düşmedi. Düşmesi beklenirken direnişe destek verildi. Önce Türkiye’ye rağmen ama sonra Türkiye de kapıyı açtı peşmergeye. Devamında Telabyad, sonra Haseki… Burada da özellikle Amerikan basınından okuduğumuz kadarıyla PYD ve YPG ile uluslararası koalisyon arasında mükemmele yakın bir koordinasyon ve işbirliği var. En son New York Times’ta vardı. Koordinat veriyorlar bina bombalanıyor vs… Sanki kırk yıllık stratejik partner gibi çalışıyorlar.

Tanış: Aynen öyle. Bunu resmi olarak kabul etmiyorlar fakat YPG’nin Erbil’deki koalisyon merkezinde iletişim halinde oldukları bir temsilcisi var.

Polat Can…

Tanış: Evet Polat Can. Hatta Necmettin Kerim bir enstitü kurdu. Burada ilk newsletter’ında Polat Can ile yapılan bir röportaj var. O da uzun uzun anlatıyor sürecin nasıl işlediğini, YPG’nin nasıl koordinasyon halinde olduğunu. Bunu bırakmayacaklar. Bu işbirliğinden memnun olduklarını Amerikan yönetimi Başkan seviyesinde açıkladı. Obama en son yaptığı konuşmada bunu ifade etti. Bu koordinasyon devam edecek. Türkiye’nin zaten bu anlaşmaya yanaşması da bu işbirliğinden tedirgin olmasından kaynaklanıyor.

Burada Washington’un Kürtler ile, PYD ile, kurduğu ilişkiyi dengelemek için mi Türkiye anlaşmayı yaptı?

Tanış: Oyunun dışında kalmamak için. Çünkü bir NATO müttefikinden söz ediyoruz. Tamam, YPG çok etkili. Kuzey Suriye’de IŞİD ile savaşan kuvvetler arasında tek varlık gösterebilen, tek toprak kazanan yapı. Fakat Türkiye’nin katma değeri de çok fazla. Koalisyon ile birlikte savaşa destek sunmak isterse katabileceği çok şey var. Hem sembolik olarak… Amerikan kamuoyuna ABD Başkanı Türkiye’yi de ikna ettik, üzerimizdeki risk azalıyor diyebilmesi ve IŞİD karşı kurulan koalisyonun dünyaya mesaj vermesi açısından için önemli. İkincisi somut olarak, İncirlik Üssü’nden yabancı  savaşçıların geçişinin engellenmesine kadar çok açıdan önemli.

Peki İncirlik’ten havalanan uçaklar IŞİD’e saldırdı, dün mü?

Tanış: Geçen hafta, insansız savaş uçaklarıyla… Dün de insanlı uçaklarla.

Sonuç olarak IŞİD’e ciddi darbeler indiren saldırılardır. İncirlik’in kullanılması koalisyonun IŞİD’e karşı etkili bir mücadele anlamına gelecek mi?

Tanış: Nasıl kullanıldığına bağlı. Ben bu aşamada Türkiye’nin bu mücadeleye dahil olmasının sembolik açıdan daha önemli olduğunu düşünüyorum, gelinen şu noktada. Tabii işbirliğinin yolları aranacak ve IŞİD’i daha etkili vurmanın yolları arayacaktır. Ama Pentagon’daki kaygı şu: Geçen hafta üst düzey bir yetkili ile konuştuğumda altı uçak ile geleceğiz dediler. Niye altı uçak? Neden daha fazla değil. Çünkü bunun en tepede başlayıp, sonra azalmasını istemiyoruz. Çok sağlam gitmek istiyoruz, altı ile başlayalım, sürdürülebilir bir düzeye getirelim, arttıralım, zamanla tempo artsın diye bakıyorlar. Bunun IŞİD ile mücadelede daha iyi bir yöntem olduğunu düşünüyorlar. Ama şu aşamada, yapılan saldırıla IŞİD’e ne kadar darbe vuruyor derseniz… Şimdiye kadar 6000 sorti yaptılar. 8 Ağustos’tan bugüne dek… Hala IŞİD’in Irak ve Suriye’de kontrol ettiği bölgeler var. Mesele hava saldırıları değil. Irak’ta o gücü bulamadılar. Hala yok. Şii ve Sünniler arasında bir denge kuramadılar. Ne zaman ki yerel bir güç buluyorlar, YPG gibi. O zaman IŞİD’e karşı güç kazanmaya başlıyorlar. İşte YPG de bu yüzden önemli.

Bu noktada, Türkiye’nin en son Azaz’da devreye soktuğu, Özgür Suriye Ordusu ve Türkmenler ile bir harekat başlattı. Yeni Şafak bugün manşetten vermiş. Bu YPG’ye alternatif bir kara gücü olarak mı çıkıyor ortaya? Amerikalılar böyle bir şeyi önemser mi? Orada bir yatırım yapabilirler mi?

Tanış: Alternatif doğru bir ifade değil bence. YPG de olacak, böyle bir güç oluşturulabilirse o da olacak. Birbirinin alternatifi olması gerekmiyor. Önemli olan IŞİD karşıtı cephenin genişletilmesi. Fakat Amerikalıların, bulunan grupların ne kadar güvenilir oldukları konusunda soru işaretleri var. YPG’nin seküler yapısı bu konuda şimdiye kadarki işbirliği filan o şüpheleri dağıtmış durumda. Fakat öbür tarafta, Eğit-Donat programının hala istenilen seviyeye çıkartılmaması, o kişilere programa girerken imzalatılan kağıtlar… Hala 50 kişi, 100 kişi gibi Türkiye’nin çok istemesi yüzünden sembolik sayılarla başlatılan program… Bunun arkasında da yatan kaygı bu. Bu gruplar ne kadar güvenilir? Bunlara sağlanacak teçhizat ve mühimmat ne kadar bu grupların elinde kalacak ve bizim kırmızı çizgi saydığımız gruplara geçmeleri bu insanların nasıl engellenecek? Bu soru işaretleri hâlâ net değil.

Peki Türkiye’de çatışmalar tekrar başladı. Özellikle Suruç katliamının ardından. Karşılığında da TSK Kandil’i bombalıyor. Birkaç gündür duyulmuyor ama çok ciddi bir bombardıman var. Ve şunu da biliyoruz ki Kandil, Suriye’de IŞİD’e karşı mücadele için önemli bir yer. Orada bombalananlar Suriye ve hatta Irak’taki uluslararası koalisyonun müttefikleri. YPG ile PKK arasındaki ilişkiyi Amerika görmek istemese de bunu hepimiz biliyoruz. Bu sorun nasıl aşılacak? Bunlar biter diye mi düşünülüyor? Çünkü devam ederse Suriye ve Irak’taki Kandil denetimindeki Kürt güçlerinin zayıflaması anlamına geliyor.

Tanış: ABD bunu iki yolla çözmeye çalışıyor. Birincisi ‘resmi’ olarak Türkiye’nin kendini savunma hakkıdır, PKK saldırdı, Türkiye’de kendini savundu diyor ve asla eleştirmiyorlar o bombardımanı. Fakat, son bir haftadır Türkiye Amerikan kaynaklarına göre Kandil’i vurmadı. 7’sinden beri vurulmadığını söylüyorlar. Türkiye’de yürütülen müzakerelerde perde arkasından Barış Süreci’ne dönülmesi için Türkiye’ye yönelik çok ciddi bir baskı olduğunu biliyorum. IŞİD ile mücadeleyi bunun engellememesi için, PKK ile Türkiye arasındaki savaşın sona ermesi için baskı yapıyorlar, çünkü tercih etmiyorlar böyle bir durumu. Aynen senin söylediğin gibi PKK ve YPG kağıt üzerinde iki farklı örgüt olsa bile, 1997’den beri PKK ABD’nin terör listesinde olmasına ve YPG o listeye alınmamış olmasına rağmen ikisi arasında organik bir bağ olduğu ortada. Washington da YPG’nin PKK’nın bir türevi olduğunu biliyor. Kandil’deki militanların otobüsler ile IŞİD’e karşı savaştığını Amerika da biliyor. Bu bir oyun. Görmezlikten gelme oyunu. Bunu da resmi olarak müttefiki Türkiye’yi rencide etmeden ama perde arkasında süreci yeniden başlatması için baskı yaparak yürütüyor.

Peki Kandil’e doğrudan baskı yapamazlar mı? Siz ne yapıyorsunuz Suriye’deki ittifakımızı zora sokuyorsunuz diye Amerika baskı yapamaz mı? Yapmıyorlar mı?

Tanış: Bir diplomat yapamaz bunu. Sonuçta PKK 1997 yılından beri Amerika için terör örgütleri listesinde. Başka kanallardan ayarlama var mıdır, bunu biz gazeteci olarak bilemeyiz. Amerikan yönetimi çeşitli yollarla yapar ama yapıyorlar mı bilmiyorum. Şu an çatışma halini sonlandırmak için elinden gelen bütün unsurları kullanıyordur.

Güvenli bölge meselesi, Türkiye’nin orada bir bölgeyi hem IŞİD hem de PYD denetiminden azade kılmak istediği çok net. Washington, Türkiye’nin bu arayışını, destekliyor mu, tarafsız mı duruyor, yoksa karşı mı?

Tanış: Elimizdeki şu, Türkiye’nin koalisyona vermeye hazırlandığı bir destek var. Bu ABD için artı. Bunu kaybetmemek için çaba harcayacaktır. Ama PYD meselesinde bir farklılık var. Ankara kendince bir güvenli bölge tanımı yapıyor ama bunun Washington’da bir tanımı yok. Böyle bir ifade kullanılmadığı gibi tanımın yaratacağı uluslararası hukuk tartışması açısından da Washington isteksiz. Bunu defalarca her kademede dile getirdiler. Böyle bir planın olmadığını, uçuşa yasak bölge olmayacağını Washington her kademede söyledi. Bu konuda nasıl ortak hareket edecekler onu zamanla göreceğiz. Fakat şurası çok önemli: Amerikalılar İncirlik’e konuşlanan altı uçağın yapacağı operasyonlara hiçbir kısıtlama olmadığını çok net söylüyorlar. Bu şu demek, şimdiye kadar YPG ile koordine olarak yürütülen saldırılar, İncirlik’ten de devam edecek.

Basitleştirelim… Türkiye’de İncirlik’ten kalkan uçaklar, Suriye’deki YPG’nin koordine ettiği saldırılarla YPG’nin önünü açacak.

Tanış: Önünü açacak, Kobanî’de olduğu gibi IŞİD ile süren sıcak çatışma bölgelerine destek olacak.

Peki Washington’da Rakka’ya filan kadar inme konuşuluyor mu? IŞİD’i Suriye’de elemine etmeye dönük büyük operasyonlar?

Tanış: Musul’a gelene kadar Ramadi var, başka operasyonlar var Amerika’nın gündeminde… Rakka meselesi Kürtlerin konuştuğu bir konu. Telabyad çok büyük bir darbe vurdu IŞİD’e. Sınır bölgesinin Kürtler tarafından kontrol edilmesi, Türkiye sınırından uzun süredir devam eden o yabancı savaşçı geçişinin Türkiye tarafından sağlanamıyor olmasının sonucunda Kürtlerin Telabyad’ı alması ile fiili olarak yaşanan kontrol hali Rakka’yı çok sıkıştırdı diyebiliriz. Şimdi Kürtlerin Telabyad’ı aldıktan, Haseki’deki durumu kontrol altına aldıktan sonraki stratejileri,  Rakka üstündeki alanların teker teker kontrol edilmesi. Önce lojistik olarak Rakka’da kuşatma halini sağlayabilirlerse, daha sonra Rakka’ya yönelik bir operasyon gelebilir. Ama Washington’da önceliğin bu olmadığını, en azından bana bilgi verenlerin gündeminin bu olmadığını söyleyeyim.

Periscope söyleşisini izle



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı