Velioğlu kendini ilah sandı

23.01.2001 Cumhuriyet

İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’ye ne diyorsun?
ABDÜLAZİZ TUNÇ
- Çok yakından izliyorum. Çok iyi buluyorum, ama elinden çok fazla şey gelemeyeceğini de biliyorum. Şu anda benim varmış olduğum dini yorumlama seviyemle benzerlikler görüyorum. İran’da yirmi yıllık tecrübeden sonra Hatemi çağdaş bir İslam yorumu geliştiriyor. Keşke bunu daha önce geliştirebilselerdi. Mesela Abdülkerim Suruş’u okur ve beğenirim. Yurtdışına çıkması da yasaklandı. Beni en çok etkileyense Ali Şeriati’dir.

Gittiğinizde İranlılar size nasıl davranıyordu?
TUNÇ
- Çok iyi davranıyorlardı. Çok iyi imkânlar sağlıyorlardı. Villalarda kalıyorduk.

İslami Hareket örgütünün suikastlarına ne diyordunuz?
TUNÇ
- Tabii ki takdir ediyorduk. Ama ilk olaylarda Hüseyin inanmadı. “Bunlar böyle şeyler yapabilir mi?” dedi. Belki de İslami Hareket’in İran’la ilişki içinde olduğunu bilmiyordu, çünkü onlar daha önce İran düşmanıydılar. İran çok sinsi bir şekilde örgütlerle çalışmış. Hepsiyle ayrı ayrı ilişki kurmuş; kimsenin diğerinden haberi yok...

Her grup gerçek İrancının kendisi okluğunu iddia ederdi.
TUNÇ
- Doğrudur. Mesela Menzilciler, “Biz İran’da bir ayetullaha bağlıyız, Hüseyin Velioğlu ise kendi başınadır, sıradan insanlarla ilişkisi var” diyorlardı. Halbuki onların hiç tahmin etmediği insanlarla ilişkisi vardı.

Hizbullah partilere nasıl bakıyordu? Mesela 1994 yerel seçimlerinde RP, PKK’nin boykot çağrısına rağmen seçime girerken size mi güvendi?
TUNÇ
- Hayır. Tabanda, cemaatin haberi olmadan RP’ye oy verenler olmuştur. Ama cemaat bütün partilerden uzak duruyordu. RP’ye de aynı gözle bakıyordu. Tabii bazı RP’liler hem Hizbullah tabanını kazanmak, hem de Hizbullah’ın gelişimine karşı kendi tabanlarını tutmak için arada sırada “Gerçek Hizbullahi Refah’tır” gibi bazı mesajlar verebiliyorlardı. Çünkü Hizbullah örgütü genişleye genişleye RP’yi zorluyordu. RP tabanını kazanmaya çalışıyorduk; kazanıyorduk da. Hatta bazı RP’liler, Hizbullah’ı “Siyonistlerin uzantısı” olarak bile tanımladı.

Beykoz operasyonundan sonra Akit gibi gazeteler “Hizbülkontra” tanımını kullanmaya başladı.
TUNÇ
- Dua etsinler Hizbullah bitmiş olsun, yoksa bu kelime onlara çok pahalıya patlardı. Bittiğini düşünerek böyle konuşuyorlar. Aslında onlar benim kadar Hizbullah’ın yok olmasını istiyor değiller. Bu tür konuşmaları çok yanlış, çok çirkin, çok ayıp. PKK’nin 6-7 yıl önce kullandığı bir terimi kullanmaları ayıp. Hiç olmazsa PKK Marksisttir. Müslümansan Müslüman bir kaynak kullan; mesela Hizbülvahşet de. Düşünüyorum da hiçbir İslamcı yayın organı benimle röportaj yapmadı, istemedi.

Mısır’daki Cihad, İslami Cemaat gibi gruplardan haberiniz var mıydı?
TUNÇ
- Hüseyin’in çok daha fazla haberi vardı, bizler de ondan duyduğumuz, kendi aramızda konuştuğumuz kadarıyla biliyorduk; yoksa özel bir araştırmamız yoktu.

Hizbullah, İslami Cemaat’e çok benziyor. Onlar gibi, turistlere saldırı gibi sansasyonel eylemler hiç gündeme geldi mi? Bundan sonra gelebilir mi?
TUNÇ
- Hayır, ses getirecek eylemler hiç gündeme gelmedi. Bundan sonra da olacağını sanmıyorum. Hizbullah çok köklü, uzun vadeli bir stratejiye sahiptir. Bu nedenle dikkatleri üzerine çekmeyi istemez. En önemli strateji, devletin dikkatini üzerine çekmemektir. Hüseyin Velioğlu 20 yıl bunu gerçekleştirdi. Çok büyük eylemler yapabileceği halde yapmadı. Türkiye çapında bir yapılanma gerçekleştirmeden bu tür eylemlere girmek istemiyordu. Yapıldığında Türkiye’yi kökünden sarsacak eylemlerin hesabını yapıyordu.

Aşırı bir gizlilik var. Aileler bile buna uyuyormuş.
TUNÇ
- Doğrudur. Ben bir gün hanımıma kimlerle ders yaptığını sordum, cevap vermedi. “Sen bana kimlerle görüştüğünü söylüyor musun” diye sordu.

Evlilikler hep cemaat içinden mi oluyordu?
TUNÇ
- Örgüt kendi dışındakileri Müslüman görmediği için, kızlarımızı cemaat dışındaki kimseye vermiyorduk; diğer İslami cemaatlere bile vermiyorduk. Dışarıdan biriyle evlenmeye kalkan mutlaka hesap verirdi.

Ya çocuklar?
TUNÇ
- Çocukların da kendi hakları vardır. Çekirdekten yetiştirilirler.

Velioğlu İslamcı olmayan kimleri önemserdi?
TUNÇ
- Mesela Mehmet Ali Birand. Ya da onun çapında, yurtiçi ve dışında etkili kişi ve çevrelerle görüşen kişileri önemserdi.

Velioğlu’nun yanında nasıl davranıyordunuz?
TUNÇ
- Bazıları samimiyetten dolayı, bazıları da yağcılık için karşısında çok saygılıydı.

Sever miydi yağcılığı?
TUNÇ
- Hayır. Aslında kendisinin yüceltilmesinden hoşlanırdı, ama bilinçaltında yağcı karakterli kişilerden de hazzetmezdi. Yüceltilmesi durumunda kendisine alternatif çıkmayacağını düşünürdü.

Senli mi konuşuyordunuz?
TUNÇ
- Sizli konuşurduk. Sadece ona değil. Yaşıtlarımızla, hatta altımızdaki gençlerle dahi sizli konuşurduk. Cemaat içerisinde kibar davranmak esastı.

Mesela İsa Altsoy’a nasıl hitap ediyordun?
TUNÇ
- Aslında o benden küçüktür. Ya İsa derdim, ya abi derdim, ya da kod ismi olan Abdülkerim ile hitap ederdim. Birbirimize siz derdik. Özellikle gençlere, kendi altımızdakilere mutlaka siz’li hitap ederdik. Ki onlar da böyle alışsın.

Velioğlu nasıl hitap ederdi?
TUNÇ
- O da öyle sizli konuşurdu. Bazen kızardı. Çokça kızardı. Övme yoktu. Kimseyi övmezdi, fakat övülmekten hoşlanırdı.

Küfreder miydi?
TUNÇ
- Hayır, öyle bir şey yok.

Bağırır, hakaret eder miydi?
TUNÇ
- Bağırırdı. Hakaret ettiği de olurdu.

Sana nasıl hitap ederdi?
TUNÇ
- Abdülaziz ya da Abdülaziz kardeş derdi.

Bu örgüt bir kardeşler cemaati iniydi?
TUNÇ
- Hepimizin okuduğu Ruhullah Humeyni’nin “40 Hadis Şerhi” kitabı var. Bu kitapta bütün bu kurallar yazılıdır Samimi olmak, dürüst olmak... Ben defalarca okudum; herkesin ona uyması gerektiğini düşünürdüm. Aslında o bizim omuzlarımıza basarak, bizi kullanarak kendini ilahlaştırmış.

Menzil neyse de sizin bu kadar Humeynici olduğunuzu bilmiyordum.
TUNÇ
- Onlar İrancıydı, bizse bilinçli bir Humeyniciydik. Ben en son 1995 başlarında Hüseyin’le görüştüm. 1997-98’de Mardin’deki evdeyken Molla Beşir Varol da benle birlikteydi. Ondan, örgüt sanki İran’ı terk etmiş gibi bir hava aldım. Tam bir Sünnici gibi davranıyordu. İran’la bağlantıyı bizzat bildiğim için onun bu tavırları benim tuhafıma gitti. Galiba o şahsın kendi tercihiydi.

Mardin’de ne yapıyordunuz?
TUNÇ
- Bize gelen dokümanları bilgisayarlara yazıyorduk. Yazamadıklarımızı scan ediyorduk. Sonra CD’lere yükleyip Hüseyin’e yolluyorduk. İşimiz bittiğinde kâğıtları uygun bir şekilde yakıyorduk. Dışardaki şahıslar anlamasın diye hava şartlarına göre yakıyorduk, iki yıl boyunca bu işi yaptım. Yedi bilgisayar vardı ve on kişiydik. Hiç dışarıya çıkma yok, dışarıyı görme yok; çoluk çocuk yok. Dört ayda bir ailemizi güvenli bir yerde görüyorduk. Mardin bir labirenttir, kimsenin kimseden haberi yoktur. Diyarbakır, Mardin ve Şırnak’tan gelen her türlü raporu bilgisayara geçiyorduk. Halktan haberler almak için merakla bu raporları okuyorduk.

Kimler vardı Mardin’de?
TUNÇ
- Deşifre olmuş, devlet tarafından arananlar. Bir de örgüt içinde önemli konumu olanlar. O ev Türkiye’de Hizbullah’ın en önemli merkezlerinden biriydi. Hüseyin Velioğlu orayı 5-6 yıl kullandı. Çalışanların hepsi de önemli şahıslardı.

O da evde miydi?
TUNÇ
- Mardin’deydi ama kendisini hiç görmedik. Çok talep etmemize rağmen görmedik. Rapor yazıp kendisini görmek istediğimi söylüyordum; hiç cevap gelmedi. En son ayrılmadan kısa süre önce benle Molla Beşir Varol’un onu göreceğimiz haberi geldi. Ben kaçmayı kafaya taktığım için gitmedim. Halbuki Adana’da hangi camide kiminle buluşacağımızın şifresi bile gelmişti. Gideceğimiz sabah kaçtım.

Bundan sonra ne yapacaksın?
TUNÇ
- Yazacağım. Kafamda 20’den fazla kitap var. Hayatımı yazarak geçireceğim. Bu tecrübelerimi dile getireceğim. Şu anda elimde Prof. Nur Serter’in bir kitabı var. Aslında bitirdim, ama çok hoşuma gittiği için ikinci kez okuyorum. Dışarı çıkmadığım için pek fazla haberim yok olan bitenlerle. Fırsatım olsaydı yazarlarla içli dışlı olmak isterdim. Onlarla belki birbirimize yardımcı olurduk.





Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Lideri Velioğlu’nun öldürülmesiyle darbe yiyen Hizbullah yaralarını sarıyor 17.01.2001
2 Örgütlenme şeyhlerden başladı 18.01.2001
3 İtirafçı Abdülaziz Tunç, İran ‘a büyük sempatisi olduğunu belirtiyor 19.01.2001
4 Konuştukları için öldüler 20.01.2001
5 Ajan paranoyası örgütü değiştirdi 21.01.2001
6 “Hizbullah kolay kolay bitmez” 22.01.2001
7 Velioğlu kendini ilah sandı 23.01.2001

Son makaleler (10)
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
04.12.2024 Transatlantik: Suriye’de neler oluyor? Neler olabilir?
02.12.2024 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: "PKK’nin Öcalan’a bağlılığı özde değil, ağırlıklı olarak sözdedir”
01.12.2024 RTÜK İslam dinini kurtarabilir mi?
27.11.2024 Transatlantik: Lübnan’da ateşkes - Ukrayna savaşında son durum - Trump gün sayıyor
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı