Ajan paranoyası örgütü değiştirdi

21.01.2001 Cumhuriyet

Velioğlu’nun bilgisayar tutkunluğu nereden geliyordu?
TUNÇ
- Teknolojiye tutkundu ve faydalanıyordu.

Binlerce sayfalık dokümanı bilgisayarlara yükleyip disketlere aktarıyor ve bunları ona iletiyormuşsunuz. Bütün ömrü boyunca onları okusa bitiremez ki!
TUNÇ
- Ona her şey özet şeklinde gidiyordu.

Bütün militanları biliyor, raporları okuyor, sorgularda sorulması gerekenleri söylüyordu.
TUNÇ
- Evet. Mesela bir sorgunun kayıtlarını yolluyorduk kendisine, o da üç-dört kez şunları da sorun diye talimat veriyordu.

Kaç sorgu yaptın?
TUNÇ
- Bilmem, çok yaptım.

Hepsi örgüt içinden mi?
TUNÇ
- Birkaç Menzilciyi sorguladım. Ajan olduğu söylenen bir militanın sorgusundan sonra “Alakası yok” diye rapor yazdım. Çünkü ben o konuda uzman olmuştum. Sorguladığım şahısları, zorlamaya gerek kalmadan çok iyi konuşturuyordum.

Ama gerekirse zora başvuruyordunuz...
TUNÇ
- İnanın ki 1995’e kadar baskı yoktu. Ama yeniden yapılanmadan itibaren başladı. Örneğin domuzbağları kesinlikle hiçbir yerde olmuş değil. Ben devlete geldikten sonra, yakalanan militanların ifadelerinden okuduğum, kasetlerden gördüğüm kadarıyla Hüseyin, hem çeşitli devlet kurumlarında çalışan cemaat üyelerinden aldığı bilgiler, hem de PKK’den aldığı bilgilerin tümünü değerlendirip cemaate yeni bir strateji belirlemiş. Örneğin yeni dönemde hem testis sıkma, hem de yakılan naylonların çıplak vücuda dökülmesi gibi işkence yöntemlerine başvurulmuş. Naylon dökme PKK’den alınma. Testis sıkma da galiba MOSSAD’dan alınmış.

Teknikleri uyarlamanın ötesinde yeni bir strateji betirlemiş ki vahşet de beraberinde gelmiş.
TUNÇ
- Bu vahşet, PKK’li veya dışardan başka kişilerden çok, ajan olduğundan şüphelenilen cemaat üyelerine uygulanmış. Çünkü onlar mürted, yani dinden çıkmış olarak görülüyor ve mesela bir Hıristiyan ya da Yahudiden daha ağır cezalara çarptırılıyor.

Bu ajan paranoyası neden çıktı birdenbire?
TUNÇ
- Örgüt 1995’e kadar yakalanan cemaat elemanlarından detaylı raporlar aldı. Hatta askeri kanattan iki kanat, bu yapılan açıklamaların doğru olup olmadığını sorguladılar. İşte bu raporlara dayanarak Hüseyin, yakalanan şahıslardan bazılarının devletle işbirliği içine girdiğini güya tespit etmiş ve onların çok sıkı sorgulardan geçirilmesini emretmiş.

Fidan Güngör’ün öldürülmesi İran’a bir mesaj mıydı?
TUNÇ
- İslamcı örgütler içinde en çok kim güçlüyse, kimin daha çok tabanı varsa İran ona öncelik veriyordu. Hüseyin, Türkiye’deki bütün İslamcı örgütleri yok etme düşüncesindeydi.

Her şeye rağmen bu hareketin pozitif yönü var mı?
TUNÇ
- Hiçbir şey aklıma gelmiyor. Şu var; dini kurallar insanın nefsini gemliyor. Öyle ki din için, Kuran için, Allah için ben çocuğumu bile kurban edebilirdim. Zaten defalarca kendimi kurban etmeye hazır olduğumu cemaate beyan etmiştim. Sırf Allah rızası için; böyle bir düşünce Batıl da olsa, geri bir düşünce adına da olsa, insanlara belli bir fedakârlık aşıladı. Cemaat ya da şahıslar için değil, din için fedakârlık çok müthiş bir duygudur. İstediğin zaman, yeter ki emret, adam gidip kendini paramparça eder.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Lideri Velioğlu’nun öldürülmesiyle darbe yiyen Hizbullah yaralarını sarıyor 17.01.2001
2 Örgütlenme şeyhlerden başladı 18.01.2001
3 İtirafçı Abdülaziz Tunç, İran ‘a büyük sempatisi olduğunu belirtiyor 19.01.2001
4 Konuştukları için öldüler 20.01.2001
5 Ajan paranoyası örgütü değiştirdi 21.01.2001
6 “Hizbullah kolay kolay bitmez” 22.01.2001
7 Velioğlu kendini ilah sandı 23.01.2001

Son makaleler (10)
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
19.01.2025 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: “Kürtler açısından önemli olan PKK’nin silah bırakması değil Suriye’deki kazanımların korunması”
12.01.2025 Kürtler Türkleri “satışa” mı getiriyor?
10.01.2025 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Erdoğan ve AKP'ye Suriye dopingi
10.01.2025 Haftaya Bakış (249): Özel'in kırmızı kartı | Akdeniz Belediyesi'ne kayyum | Ülkücülerin Öcalan kavgası
09.01.2025 Hatem Ete ile söyleşi: Türkiye seçimlere en erken ne zaman gider?
08.01.2025 Transatlantik: Yeni çözüm süreci tartışmalarının neresindeyiz? | Suriye'de HTŞ yönetiminde bir ay
07.01.2025 Arap dünyası yeni Suriye'ye nasıl bakıyor? Yusuf el Şerif ile söyleşi
05.01.2025 Esrarengiz bir süreç üzerine notlar
03.01.2025 Haftaya Bakış (248): Yeni çözüm sürecinde neler olacak? | DEM Parti'nin temasları | Kürşad Zorlu'nun istifası
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı