Mevzuat
Sağlık sorunları nedeniyle Soma’ya gitmesinin mümkün olmadığı açıklanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, düzenlediği basın toplantısında, facianın yaşandığı madende denetimlerin düzenli olarak yapılmış ve her şeyin mevzuata uygun olduğunun saptandığını söyledi. Ama çok önemli bir hususu, yani eldeki mevzuatın bu tür faciaları önlemede yeterli olup olmadığı konusunu atladı.
Sorumluluk
Kabineden herhangi bir istifa veya görevden alma haberi yine gelmedi. Görüldüğü kadarıyla değil bakan, herhangi bir bürokrata bile dokunulmuş değil. Üstüne, maden işletmecisine yönelik herhangi bir ciddi suçlama da getirilmediği için facia tamamen kader ile açıklanmaya çalışılıyor. Olayın üstünün dini argümanlarla örtülmek istenmesi en çok, sorumluların bir an önce bulunup tatminkâr bir şekilde cezalandırılmalarını bekleyen dindar insanları rahatsız ediyor.
Medya
Başbakan Erdoğan önceki günkü basın toplantısında önce “sorumlu yayıncılık”ları nedeniyle medyaya teşekkür etmiş, ardından ihmal ihtimaliyle ilgili ilk soruyu soran El Cezire muhabirini azarlamıştı. Gerçekten de ana akım medyanın büyük ölçüde olayı sorgulamamaya dikkat ettiğini görüyoruz. Bununla birlikte facia yok sayılamayacak kadar büyük olduğu için, bu boşluk bol hamaset, duygusallık ve nerden çıktıkları anlaşılmayan bol sayıdaki uzmanın laf kalabalıklarıyla doldurulmak isteniyor. Ama ilk üç günde bir kez daha tanık olduk ki, iktidar konvansiyonel medyayı ne kadar denetim altında tutarsa tutsun, haberler ve eleştirel yorumlar alternatif mecralardan akacak kanallar bulabiliyor.
İmaj
Dünkü yazımda, gerek Başbakan Erdoğan’dan önce giden bakanların, gerekse kendisinin Soma’da verdiği görüntülerin de ayrıca hayal kırıklığı yaratmış olduğunu yazmıştım. Yazı çıktıktan sonra sosyal medyaya düşen yeni görüntülerle durum daha da ciddi ve vahim bir hâl aldı. Önce Başbakanlık Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel’i, iki silahlı güvenlik görevlisi tarafından yere düşülmüş bir genci hiddetle tekmelerken gösteren fotoğrafla şoke olduk. Sosyal medyada Yerkel’i savunma amaçlı dolaştırılan açıklamalarda, yerdeki kişinin Somalı olmadığı, provokatör olduğu, İzmir’den geldiği, küfrettiği gibi iddialar yer alıyordu. İnandırıcı değil. Velev ki bu iddialar doğru olsun, hiç ama hiçbir şey bu genç bürokratın söz konusu hareketini kesinlikle meşrulaştıramaz. Nitekim Yerkel de dün akşam saatlerinde "Hadise, beni derinden üzmüştür. O gün yaşadığım bütün provokasyonlara, maruz kaldığım hakaret ve saldırılara rağmen sükunetimi muhafaza edemediğimden dolayı üzgünüm" şeklinde bir açıklama yaptı.
Ardından Başbakan Erdoğan’ın görüntüleri düştü internete. Önce Soma sokaklarında kendisini protesto edenlerin üzerine “Hadi bir de benim yanımda yuh çekin” diye yürüdüğünü, ardından bir markete girdiğini, orada da bir arbede yaşandığını gördük. Bu görüntülerde Başbakan’ın bir kişiye yumruk attığı iddia edildi. Daha sonra Kanal D ana haber bültenine canlı yayınına çıkan Taner Kuruca adlı genç Somalı canlı yayında, o kişinin kendisi olduğunu, Erdoğan’ın kendisine "istem dışı tokat attığını" anlattı ve özür beklediğini söyledi. Bu yazıyı yazdığımız ana kadar Başbakanlık’tan konuyla ilgili herhangi bir resmi açıklama yapılmamıştı.
Kürtler
Dün Diyarbakır, Batman başta olmak üzere birçok yerleşim biriminde Kürt siyasi hareketinin inisiyatifiyle Soma ile ilgili protestolar düzenlendi. Bu gösteriler, 28 Haziran 2013 günü Diyarbakır Lice’de kalekol inşaatını protesto ederken asker kurşunuyla öldürülen Medeni Yıldırım için ülkenin Batı kentlerinde yapılan dayanışma eylemlerini akıllara getirdi. Tabii bu arada, çözüm sürecine halel gelmemesi için Kürtlerin ülkede yaşanan olumsuzluklara bilinçli olarak sessiz kaldığını ileri sürenlerin son günlerde sık sık ortaya attığı “Kürtler nerede?” sorusuna da esaslı bir cevap oldu.
Dün, “Gezi ile ilk kez karşımıza çıkan, ardından Berkin Elvan’ın cenazesi, Ali İsmail Korkmaz’ın mahkemesi gibi olaylarda tekrarlanan ‘vicdan koalisyonu’ yeni katılımlarla yoluna devam eder” diye yazmıştım, Kürtler zaten öteden beri bu koalisyonun en önemli parçası olduklarını böylece görmek istemeyenlere de göstermiş oldular.
Milat
Soma’da yaşanan “iş cinayeti”ni daha uzun bir süre konuşacağa benzeriz, konuşmalıyız da. Bu facianın ülkemizde siyasi hayatı çok ciddi olarak etkileme, hatta köklü değişikliklere yol açabilme ihtimalini hiç yabana atmamak lazım. Zira geçen süre zarfında siyasi iktidar, facianın çapına denk gelecek adımlar atmadı, genel kamuoyunun beklentilerini büyük ölçüde karşılamadı. Eğer hükümet ve Başbakan Erdoğan ilk üç gündeki çizgilerini sürdürürlerse Gezi ve 17 Aralık süreçlerinden daha da ağır yaralar alabilirler. Bu bağlamda, Soma faciası yeni bir milat olabilir.