Erdoğan özeleştiri yapabilir veya yakın çevresinden, “Kral çıplak“ diyecek birileri çıkabilir mi?

21.04.2024 rusencakir.com

*  Erdoğan son grup konuşmasında AKP teşkilatlarına fazla yüklenilmemesini istedi ama kendisi de artık partisinin “yok hükmünde“ olduğunun farkında olsa gerek.
*  Kısa vadede AKP üst yönetiminde değişiklik olması kaçınılmaz gözüküyor. Fakat kimler giderse gitsin, yerlerine kimler gelirse gelsin AKP’nin yapısal krizini çözme şansı artık kalmadı.
*  Bu bağlamda, sonbaharda yapılması beklenen olağanüstü kongreden de bugünden bakıldığında fazla bir “değişim“ (bunu Erdoğan son konuşmasında vurguladı) beklemek inandırıcı olamaz.
*  Erdoğan AKP’yi güçlendirmek için dışarıdan takviyelere yönelebilir. Akla yıllar önce Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu’yu AKP’ye katması geliyor. Fakat Kurtulmuş ve Soylu gücü artan bir AKP’ye dahil olmuşlardı, bugünse AKP güç kaybı yaşıyor. Öte yandan ortada AKP’ye “taze kan“ olabilecek pek cazip isimler de yok. En son devşirilen Sinan Oğan’ın ne kattığı meçhul mesela. Belki Yavuz Ağıralioğlu, ama o da batmakta olan bir gemiye binmekte herhalde tereddüt edecektir.
*  Geçmişte AKP’de değişik kademelerde görev alıp yolları ayrılanların bir bölümünü geri kazanmak istese de derdine derman olabilecek güç ve yeteneğe sahip pek isim kaldığı söylenemez. Belli bir potansiyeli olanlar ya Erdoğan’ın müdahaleleri ya da Gelecek, DEVA gibi partilerdeki başarısız performanslarıyla bunları büyük ölçüde tükettiler.
*  Son günlerde Erdoğan’ın parti genel başkanlığını bırakabileceği söyleniyor. Diyelim ki oldu. Bunun yaralara merhem olabilmesi için a) Yerine gelecek kişinin “emanetçi“ değil gerçek bir lider olmasa da en azından genel başkan olabilmesi lazım. Fakat ortada ne böyle bir isim var, ne de Erdoğan’ın o kişiye böyle bir alan açma ihtimali; b) Erdoğan’ın “partilerüstü cumhurbaşkanlığı“ kimliğini benimsemesi lazım ki buna da Erdoğan’ın çok niyetli olmayacağı ortada.
*  Son seçimlerde gördük ki düştüğü yerden kalkabilmek için MHP ve Devlet Bahçeli’nin el uzatması yeterli değil. Yeni müttefikler bulmak, bunu da Bahçeli’ye rağmen yapmak zorunda. Diyelim ki 27 Nisan kongresinden sonra İYİ Parti Cumhur İttifakı’na yöneldi, yeterli olur mu? Sanmıyorum.
*  Yukarıda değindim, tekrarlayacak olursak Gelecek ve DEVA’nın tekrar AKP’ye katılması çok çok zor, üstelik neye yarayacağı şüpheli.
*  Geriye YRP kalıyor ki, daha önce de sıklıkla söylediğim gibi, Fatih Erbakan Erdoğan’ın yarasına pansuman olmak yerine onun hastalığının derinleşmesini ve ondan uzaklaşacakların büyük bir bölümünü kazanmayı tercih edecektir.
*  Erdoğan’ın iktidarda kalabilmesinin yegane yolu iktidarını paylaşmayı kabul etmesi. Fakat onun en dikkat çeken özelliği de mutlak iktidarını paylaşmaya asla yanaşmaması.
*  Bunu 2015 Haziran seçimlerinden sonra yaşayıp gördük. O seçimlerde sandıktan koalisyon çıkmıştı ama Erdoğan ne yapıp edip bunu engelledi, birkaç ay süren yoğun terör atmosferi sayesinde Kasım ayında tek başına iktidarı elde etti. Bugün aynı senaryonun tekrarlanabilmesi birçok açıda zor gözüküyor: Öncelikle ekonomi çok kötü durumda. İkincisi, bölge dengeleri öyle altüst oluyor ki yeniden girilecek bir terör dönemi Türkiye’nin mahvına sebep olabilir.
*  Erdoğan seçimden sonra sık sık “özeleştiri“den bahsetti, ama buna kendisini pek katacağa benzemiyor. Halbuki iktidar kendisiyle başlayıp kendisiyle bitiyor. Dolayısıyla Erdoğan yaptığı hataları kabul etmeden, özellikle de “tek adam“ sisteminden vazgeçmeden pek bir şey değişeceğe benzemiyor.
Diğer bir seçenek iktidarı içinden birilerinin nihayet Erdoğan’ı alenen eleştirmesi ve “Kral çıplak“ diyebilmesi. Var mı böyle birisi, birileri? 



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
28.04.2024 Akşener’den sonra İYİ Parti: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
23.04.2024 Rıfat Bali ile söyleşi: Musa’nın evlâdı Cumhuriyet’in yurttaşı
22.04.2024 Murat Somer ile söyleşi: CHP mi kazandı, AKP mi kaybetti?
21.04.2024 Erdoğan özeleştiri yapabilir veya yakın çevresinden, “Kral çıplak“ diyecek birileri çıkabilir mi?
19.04.2024 Haftaya Bakış (210): Istakozdan Rolex’e – Beklenen Erdoğan ve Özel görüşmesi
17.04.2024 Murat Ağırel ile söyleşi: Türkiye nasıl kara para aklama cenneti haline geldi?
14.04.2024 Kim Erdoğan ile müttefik olmak ister?
12.04.2024 AK Parti “yok hükmünde”, çünkü…
11.04.2024 Ateş İlyas Başsoy ile söyleşi – 31 Mart değerlendirmesi: Köftecilerin gazabı
10.04.2024 Ali Yaycıoğlu ile söyleşi: Erdoğan yorgunu Türkiye’de açılan kapı ve riskler
28.04.2024 Akşener’den sonra İYİ Parti: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı