Ekrem İmamoğlu neden fark atarak kazandı? Bu fotoğraf bize çok şey söylüyor

07.04.2024 medyascope.tv

7 Nisan 2024’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi pazarlar. Bugün pek yapmadığım bir şey yapacağım; bir fotoğraftan hareketle bir şeyler anlatmaya çalışacağım. Aslında bundan geçenlerde izleyicilerle yaptığımız bir yayında perşembe günü bahsetmiştim ve bu yayını yapacağımı da söylemiştim. Nasip bugüneymiş. Bu bir fotoğraf. Bu fotoğraf 28 Mart günü çekilmiş. 28 Mart ne oluyor? Perşembe yanılmıyorsam… Evet, perşembe günü İstanbul’da Arnavutköy’de çekiliyor. Arnavutköy deyince Boğaz’daki Arnavutköy değil; bu Avrupa yakasında, geleneksel olarak AK Parti’nin çok güçlü olduğu bir yer. Ama bu seçimde CHP bayağı zorladı. Hattâ oyların yeniden sayılması için Seçim Kurulu’na da başvurdu, ama kabul edilmedi. Şimdi bu fotoğraf o perşembe akşamı çekiliyor. Ekrem İmamoğlu Arnavutköy’de Kent Lokantası açıyor ve o sırada bu fotoğraf çekiliyor. Benim bir arkadaşım çekti. Bâzı kişiler, “Ne arkadaşıymış bu?” dediler. Yok, gerçekten bir arkadaşım çekti, oradaymış. Yolladı ve ben çok etkilendim fotoğraftan ve hemen onu X'te, eski adıyla Twitter’da paylaştım. Söylediğim sâdece şu: “Bu fotoğrafı bir arkadaşım çekti. Bu akşam Arnavutköy’de Kent Lokantası açılışıymış”. O kadar. Hiçbir şey yok. Ve bu fotoğraf çok ilgi gördü. Özellikle AK Parti seçmeni tarafından çok ilgi gördü. Çok rahatsız oldular bu fotoğraftan. Meselâ birisi diyor ki — gazeteciymiş, tanımıyorum: “Boş yapma. İstanbul’da miting yapacak cesâreti de yüzü de olmayan, siyâsî tüm iddiasını kaybetmiştir. Hiçbir gerekçe bunu açıklayamaz”. Yani bu neden? Biliyorsunuz CHP İstanbul’da miting yapmadı, AK Parti yaptı. Bunu yazan tâkipçi ya da her kimse, bunu bir cesâretsizlik olarak tanımlıyor ve AKP’nin yaptığını ama Ekrem İmamoğlu’nun yapmadığını, yapamadığını ve bu tür şeylerle avunduğunu söylüyor. Ben AKP’nin seçimden bir hafta önce yaptığı mitingi izledim ve bir yıl içerisinde yapılan üçüncü miting olarak en zayıfı, en sönüğü, en az katılımlı olan mitingdi ve sonuçta da gördük ki AKP İstanbul’da umduğunu bulamadı.
Bakıyorum şimdi, burada çok sayıda şey var. Meselâ diyor ki birisi: “Marmaray, Avrasya Tüneli, Üçüncü Köprü, yeni havalimanı… Kent Lokantası var mı? Ondan haber ver”diye dalga geçmiş. Bir başkası: “59 ay 28 gündür bekleyen Belediye Başkanı bugünü mü seçmiş?” Şunu diyenler var: “Bunların büyük bir kısmı koruma” diyen var. “Bunların büyük bir kısmı belediye çalışanı” diyen var. Kimileri diyor ki: “Ya, 50-60 kişi” vs.. Meselâ diyor ki birisi: “50-100 kişi var. Ne îmâ ettiniz, anlayamadık”. Burada neden rahatsızlık duyulduğu çok açık. Çünkü Ekrem İmamoğlu halkın arasında. Akşam vakti… Kendisinin çok da güçlü olmadığı bir yerde halkın arasında ve Kent Lokantası açıyor. Bakın, Kent Lokantası meselesi bu seçimde İstanbul’da çok ciddî bir şekilde gündem oldu. Ve Murat Kurum –inanın bir an adını hatırlamakta zorlandım– Kent Lokantaları’nı küçümsedi. AKP seçmeni de küçümsedi. CHP’liler Kent Lokantası’nın önemini ne kadar kavradılar bilmiyorum, ama bu Kent Lokantası meselesine AKP tabanından gelen ya da Murat Kurum başta olmak üzere AKP’nin yetkili isimlerinden gelen tepkiler, tıpkı bir zamanlar Refah Partisi’ne, daha sonra Fazilet’e, daha sonra da AK Parti’ye giden oyları kömür yardımına, makarna dağıtımına bağlayan birtakım merkez seçmeninin tavırlarını andırıyor. Ne deniyordu? “Göbeğini kaşıyan adam.” Rahmetli Bekir Coşkun bulmuştu bunu, çok da beğenilmişti. Yani AKP seçmenini ya da Refah Partisi seçmenini câhil, sâdece kendi çıkarını düşünen, oyunu birtakım hizmetler karşılığı satan, yani makarna alarak, kömür alarak satan insanlar olarak gören, seçmeni küçümseyen bir anlayış vardı. Burada Kent Lokantası meselesine karşı verilen tepkiler de, kusura bakmasınlar ama bunu bana hatırlatıyor, hep bu geldi aklıma. Hattâ bunu değişik vesîlelerle dile getirmeye de çalıştım.
Kent Lokantaları meselesi gerçekten çok önemli bir husus, iyi yakalamış, bu sosyal belediyecilik anlamında. Nasıl yaptılar, nasıl ettiler bilmiyorum, ama iyi yakalamış Ekrem İmamoğlu. Sayıca belki çok fazla değil ama sonuçta siyâsî etkisi çok yüksek olan bir olay oldu Kent Lokantaları. Ama esas diğer husus şu: Halkın arasında bir siyâsetçi. Böyle bir fotoğrafı Murat Kurum çektirdi mi bilmiyorum. Murat Kurum’un halkın arasında olduğu birtakım fotoğraflar gördüm, ama böyle bir kalabalığın arasında görmedim. Görenler varsa bana yollarsa sevinirim. Ama daha önemlisi, Recep Tayyip Erdoğan artık böyle fotoğraflar vermiyor, veremiyor. Bir kere çok ciddî bir şekilde bir koruma ordusuyla berâber hareket ediyor. Birtakım organizasyonlar düzenleniyor Erdoğan için. Meselâ gençlerle buluşma ya da bir mahalle halkıyla buluşma, iftara gitme vs. gibi ya da câmide namaz kılma gibi. Ama bu fotoğraf Erdoğan’dan ne zamandan beri gelmiyor. Halbuki Erdoğan ilk başta tam da böyleydi, yani Ekrem İmamoğlu’nun bu fotoğrafı çektirdiği gibi birisiydi Erdoğan. Refah Partisi’nde İstanbul İl Başkanı’yken, ama en önemlisi İstanbul Belediye Başkanlığı’na tâlip olduğu 1994 seçiminde merkez sağ ve sol partilerin adayları birtakım merkez medyada birbirleriyle söz yarıştırıp, seçimi çantada keklik gibi görürken ya da en azından başkanlığı birbirlerinden çalmaya çalışırken, aradan Erdoğan sıyrıldı. Nasıl sıyrıldı? Erdoğan işte böyle halkın arasına girdi. Sâdece Erdoğan değil; Erdoğan’ın partisi, partisinin hanım kolları derlerdi o sırada, hanım kolları ve gençleri, yaşlıları ve Erdoğan’ın bizzat kendisi halkın arasındaydı, halka dokunuyordu, halkı dinliyordu, onların sorularına cevap veriyordu. Ne zamandan beri bu yok. Erdoğan’ın eski zaman mitinglerini çok izlemişimdir, halkla arasında bu kadar büyük platformlar olmazdı. İstanbul’daki mitingi izledim, bayağı bir platform vardı. Normalde, meselâ 2007 seçiminde bile, izlediğim çok sayıda mitingde Erdoğan’a çok yakında, ona seslenebilecek kadar yakında olan insanlar vardı gittiği her yerde. Artık bu yok. Güvenlik gerekçesiyle, şu, bu… Ama bir mesâfe var. Zâten bu fotoğrafa birtakım iktidar yanlılarının tepki vermesinin en önemli nedeni de bu olay, bu olgu. Yani “İmamoğlu halkın arasında; ama biz değiliz”.
İzleyenler olmuştur. İzlemediyseniz tavsiye ederim; cuma akşamı yayınladığımız, Kemal Öztürk’le yaptığımız “AK Parti Neden Kaybetti?” yayınında bu konuyu çok ciddî bir şekilde ele aldık. Artık AK Parti teşkîlâtlarında da halktan kopukluğun, kibrin çok ciddî bir şekilde öne çıktığını söylüyor — ki Kemal, biliyorsunuz, yıllarca Erdoğan’ın yanında basın sözcülüğü yapmış, Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü yapmış, o mahallenin bir insanı, bir gazetecisi. Ama dönüp baktığında, özellikle son seçim öncesi 20’ye yakın il dolaştı, orada AK Parti teşkîlâtlarını da gördü, çok ciddî bir şekilde halkla AKP’nin yabancılaştığını gözlemiş ve bu konuda çok ciddî şikâyetler duymuş. İşte burada halka yukarıdan baktığı söylenen, halkı küçümsediği söylenen CHP’nin, “CeHaPe zihniyeti”nin halkın içinde olduğunun fotoğrafı. Yani bir zamanlar Ecevit bunu yakalamıştı, “Karaoğlan” denerek bunu yakalamıştı. Şimdi, CHP sâdece Ekrem İmamoğlu değil; birçok ilde belediye başkan adayları –ki çoğu kazandı–, özellikle batıdakiler tam da bunu yaptılar. İlçe Belediye Başkan adayları bunu yaptı. Meselâ Sancaktepe’nin, Üsküdar’ın, Beyoğlu’nun, Eyüp’ün, Gaziosmanpaşa’nın, Beykoz’un nasıl yıllar sonra CHP tarafından kazanıldığını sorguluyorsanız, bu sâdece halkın, AKP seçmeninin sandığa gitmeyerek protesto etmesi değil –ki o yönü de var–; ama aynı zamanda CHP’nin ilk kez buralarda, uzun zamandan sonra ilk kez halkın arasına girip, tek tek onlara ulaşıp dokunarak oy istemesi, sokak siyâseti yapması. Sokak siyâseti diye bir şey var. Bunu en iyi bilen kişilerden birisi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ama artık bunu yürütemiyor. Ne kendisi yapabiliyor ne teşkîlâtına yaptırabiliyor. Çünkü teşkîlât kazanmaktan ziyâde kaybetmemeye programlanmış durumda. Neyi? İktidârı, imkânları kaybetmemeye. Yani aktif değil; reaksiyoner bir teşkîlât var, kadrolar var. Bakıyorsunuz; birçok belediye başkanı, meselâ İstanbul’da birçok ilçede belediye başkanları nasıl olsa kazanacaklarını düşündüler ve ellerinde olan belediyelerin imkânlarıyla yaptıkları birtakım kampanyalarla bu işin garanti olduğunu düşündüler ve çok kötü kaybettiler. Bunların en önde gelenleri, meselâ Üsküdar,  “Kesin kazanır” diyordu birçok kişi. Ama Sinem Dedetaş, bir kadın, Üsküdar’ın ilk kadın Belediye Başkanı, giderek, sokağa çıkarak, insanlarla tek tek konuşarak, olabildiğince çok kişiye ulaşarak ve bir teşkîlâtı harekete geçirerek bunu kazandı. Burada roller değişiyor, bu fotoğraf bize rollerin değişmekte olduğunu gösteriyor. Ve bu fotoğrafa gelen tepkiler de, özellikle AKP yanlılarının tepkileri de onların da çok ciddî bir şekilde bunun farkında olduğunu bize gösteriyor.
Burada şu anda AKP çok yoğun bir şekilde yeni stratejiler vs. üzerine toplantı üzerine toplantı yapıyor. Tekrar başa dönebilecekler mi? Tekrar eski günlerine, böyle halkla iç içe bir duruma dönebilecekler mi? Herhalde dönmek isteyecekler, bu konuda çalışma yapacaklar; ama o motivasyonu, o heyecânı büyük ölçüde kaybetmiş gözüküyorlar ve şu anda da zâten var olan bir yenilgi hâli söz konusu. Buradan nasıl toparlanacaklar bilmiyorum; ama toparlanmak isteyecekleri muhakkak. Diğer yandan CHP, bu kazandığı belediyelerle, bu elde ettiği %38’e yakın oy oranıyla, eğer Ekrem İmamoğlu’nun bu seçimdeki kullandığı “Tam Yol İleri” sloganına uygun bir şekilde devam edeceklerse, önleri daha açık gözüküyor. Ama burada bir rehâvete kapılırlarsa, tekrar halkla aralarına birtakım bariyerler çekerlerse, belediye başkanları seçildikten sonra ulaşılamaz olurlarsa, halkın içine girmez olurlarsa, o zaman işin rengi değişir. Ekrem İmamoğlu’nun kurmaylarıyla konuştuğumda, İmamoğlu’nun özel olarak ilçelere, bu Arnavutköy olayında olduğu gibi bizzat gittiğini, hattâ gideceği ilçeleri kendisinin seçtiğini söylemişlerdi. Biz kendisiyle seçim öncesi Göksel Göksu’yla yaptığımız yayında, ilçe belediyelerini sorduğumuzda, “En az 10 tâne daha alırız” demişti. Biz hakîkaten abarttığını düşünmüştük; çok daha fazlasını aldı. Ve bunu yaparken, bunu hakîkaten kampanyayı ciddîye alarak; ama en önemlisi seçmeni ciddîye alarak yaptılar. Seçmeni çantada keklik olarak görmediler; çünkü değildi, çantada keklik değildi. Ama galiba AKP bu hatâyı yaptı. Buradan geri dönüp bu tür fotoğraflar vermeye yeniden başlayacaklar mı açıkçası merak ediyorum. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
28.04.2024 Akşener’den sonra İYİ Parti: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
23.04.2024 Rıfat Bali ile söyleşi: Musa’nın evlâdı Cumhuriyet’in yurttaşı
22.04.2024 Murat Somer ile söyleşi: CHP mi kazandı, AKP mi kaybetti?
21.04.2024 Erdoğan özeleştiri yapabilir veya yakın çevresinden, “Kral çıplak“ diyecek birileri çıkabilir mi?
19.04.2024 Haftaya Bakış (210): Istakozdan Rolex’e – Beklenen Erdoğan ve Özel görüşmesi
17.04.2024 Murat Ağırel ile söyleşi: Türkiye nasıl kara para aklama cenneti haline geldi?
14.04.2024 Kim Erdoğan ile müttefik olmak ister?
12.04.2024 AK Parti “yok hükmünde”, çünkü…
11.04.2024 Ateş İlyas Başsoy ile söyleşi – 31 Mart değerlendirmesi: Köftecilerin gazabı
10.04.2024 Ali Yaycıoğlu ile söyleşi: Erdoğan yorgunu Türkiye’de açılan kapı ve riskler
28.04.2024 Akşener’den sonra İYİ Parti: Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı