Batılı gözüyle radikal İslam geleneksel İslam 4

21.06.1991 Cumhuriyet

Fransız araştırmacı Jean-François Legrain, Filistin İslami hareketini ince hesaplara dayalı bir pratik içinde görüyor
İslamcılar hem radikal hem “politik”


— Körfez krizine geçelim isterseniz. Filistinliler Saddam’ın gerçekten bir şeyleri değiştirebileceğine inanıyorlar mıydı?
LEGRAIN: Bu konuda halkı ve liderleri ayrı ayrı incelemek gerek. İntifada dört yıla yakın süredir devam ediyor. Yaşam, çalışma koşulları, baskılar giderek daha feci hale geliyor. FKÖ’nün diplomatik temaslarının bir işe yaramadığını düşünüyor halkın çoğu.
Saddam, İsrail’e füze yollayacağını açıkladığında insanlar “Çok iyi, neden olmasın” dediler. Halk Batı, İsrail ve emperyalizm karşıtı Saddam yanlısıydı. Bu da liderleri zor durumda bıraktı çünkü HAMAS ve Müslüman Kardeşler en büyük yardımı Körfez ülkelerinden, özellikle Kuveyt ve Suudi Arabistan’dan alıyorlardı. Saddamcı olmaları imkânsızdı.
İslami hareket liderleri hem halktan uzak kalmamaya çalışıyor hem de bütün bildirilerinde Irak’ın Kuveyt’ten çekilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Ama daha sonra Kuveyt Saddam’la görüşmeler yapmalıydı. Çünkü Kuveyt zenginken Irak’ın yoksul olması adil değil. Sanıyorum ki işgal altındaki topraklardaki HAMAS ile dışarıdaki arasında anlaşmazlık vardı. Ürdün’deki HAMAS’lılar Saddam lehine gösterilere katılırken işgal altındaki topraklardaki İslamcı liderler böyle bir tavırdan mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştılar. İçteki HAMAS, kriz ve savaşı kendi faaliyetleri için kullanmak istedi. Bir taraftan hem kamuoyunu hem finans kaynaklarını memnun etmeye çalışırken öte taraftan yaşanan durumu, hareketin radikalleşmesi için kullanmaya çalıştı. 1990 Ekim ayından beri yaşanan bıçak savaşı bunun göstergesi. O günden beri İsraillileri bıçaklayan genç Filistinlilerin sayısında bir artış gözlemleniyor.

— Filistin İslami hareketinin taleplerine bakıldığında, 60-70’li yıllarda milliyetçi ya da Marksist Filistin örgütlerinin savunduğu ve büyük ölçüde zamanla ılımlılaşarak uzaklaştıkları tavırlar gözlemleniyor.

20-30 yıl önceki talepler

LEGRAIN: İslamcıların İslami toplum projeleri bir yana bırakılacak olursa gerçekten de talepleri 60’lı yıllarınkiyle aynı. Özellikle 1974’ten itibaren FKÖ kurtarılmış bölgelerde bir Filistin devletinin kurulmasını savunmaya başladı. Böyle bir devlet kurulduktan sonra neyi hedefledikleri pek açık değil. FKÖ zaman içinde çok önemli bir evrim geçirdi.
Aslında olaya iki açıdan bakmak gerek. Bir yanda daha çok duygularıyla hareket edenlerin oluşturduğu düzlem, öte yanda daha makul davrananların, gerçekçi düşünmeye çalışanların düzlemi. Arap devletlerinin zayıflığı ve İsrail’in gücü ortada olduğu için düş kurmanın anlamsız olduğunu, İsrail’le birlikte yaşamanın kaçınılmaz olduğunu düşünmeye başladılar.
80’den itibaren FKÖ, toprakların bir Arap ve bir Yahudi devleti arasında bölüştürülmesini savunmaya başlayınca, artık geriye dönüşün olanağı kalmadı. Böylece İsrail’in yıkılmasını savunarak HAMAS, 60’lı yıllardaki FKÖ söylemine sahip çıkmış oldu. FKÖ’nün diplomatik manevralarının başarısızlıkları göz önüne alındığında HAMAS bütün hayal kırıklığına uğramış olanları kendine çekme şansına sahip.

— Filistin davasının tarihi, radikal bir söylemin zamanla ılımlılaşması süreci olarak adlandırılabilir. Dolayısıyla HAMAS’ın bu sert ve duygusal çıkışı belki işgal altındaki topraklarda yaşayanlara sempatik gelebilir, ama tüm Filistin davası üzerinde etkili olması zora benziyor. Gerçekten kendileri bu radikal söylemlerinde samimiler mi, yoksa yalnızca hayal kırıklığına uğramış Filistinlileri çekmek için taktik olarak mı kullanıyorlar?

Radikal söylem ve politika

LEGRAIN: Galiba ikisi de. İki nokta var. Dile getirilen katı ilkeler, “İsrail’in var olmak için hiçbir meşru gerekçesi yoktur; İsrail’i ortadan kaldırmak ve Filistin devletini kurmak gerekir, çünkü İsrail İslam’ın düşmanıdır.” Bir kez bu söyleme başvuruldu mu, İsraillilerle hiçbir koşulda görüşmemek gerekir, değil mi? Ama işgal altındaki topraklarda İsrail yetkilileri düzenli aralıklarla HAMAS yetkilileriyle görüşüyorlar. Belki resmi olarak bunu HAMAS doğrulamaz, ama sürekli buluşuyorlar. Örneğin yerel seçimler (1989-90) sırasında bazı HAMAS üyeleri seçimlere katılacaklarını açıkladılar. Bu çelişkili bir durum, çünkü seçimler işgal altında ve İsrail’in düzenlemesiyle gerçekleşti.
Yani bir yanda mutlak bir radikallik var, öte yanda ince hesaplara dayalı bir pratik. Samimiler mi, yoksa taktik icabı mı diye sorulacak olursa tamamıyla samimiler derim. Çünkü olaya çok uzun vadeli bakıyorlar. 15-20 yıl bekleyebilirler.

— İslami hareket milliyetçi bir söylemede sahip mi, yoksa İslam ümmetçiliği adına bu kavrama karşı mı çıkıyor?
LEGRAIN: İntifada sırasında, İsrail’e karşı mücadele etmeme çizgisine sahip olan Müslüman Kardeşler, bu politikalarında ısrar etmeye çalıştılar. Ama bu tutumlarını sürdürdükleri müddetçe halk tarafından dışlanacaklarını anladılar. Birden çizgi değiştirdiler. HAMAS’ın 1988 ağustos tarihli bildirgesinde yurtseverliğin dinin bir parçası olduğu yazılıdır. Yurtsever olmayan biri iyi bir mümin olamaz. Böylece yurtseverlik kavramına tam olarak sahip çıkıldı ve dinsel düzleme taşındı.

Savaş çok az şeyi değiştirdi

— Körfez Savaşı’nı kaybedenlerin Kürtler ve Filistinliler olduğunu söyleyenler var.
LEGRAIN: Bilemiyorum. Şu anki durumlarının kötü olduğu bir gerçek, ama savaşla birlikte çok fazla bir şeyin de değişmediği ortada. Yalnızca Arafat’ın ABD nezdinde olmayan meşruiyeti daha fazla yara aldı. Her şey ABD’nin bölgede bir şeyleri değiştirmeye karar verip vermediğine bağlı. Bu anlamda savaş sırasında Filistinlilerin nasıl tavır almış olduklarının hiç mi hiç önemi yok. Amerikalıların yanında tavır almış olsalardı bile hiçbir şey değişmezdi. Eğer ABD bölgedeki Batı yanlısı ittifakın sürmesi, Kuveyt ve Suudi Arabistan’ın istikrarı için Filistinlilere bir şeyler ödemesi gerektiğini düşünürse ödeyebilir. Bu anlamda Arafat’ın tavırlarının hiçbir kıymeti olmaz.

— Siz ne tahmin ediyorsunuz, bir seyler degişecek mi?
LEGRAIN: İtiraf edeyim ki çok fazla bir şey beklemiyorum. Çünkü eğer ABD kriz ve savaş sırasındaki Arap ittifakını ödüllendirmek için Filistinlilere iyilik yapmayı düşünseydi, savaşın bitmesinin ertesi günü bunu yapardı.

İsrail ve İslami hareket

— İsrail Banş Hareketi’nin intifadaya ve İslamcılara bakışı nasıl?
LEGRAIN: İsrail Barış Hareketi hiçbir zaman İslamcılarla görüşmedi, onların görüştükleri kişiler FKÖ’ye doğrudan bağlı olanlar. Zaten bu görüşmeler de Körfez Savaşı ile birlikte tamamıyla koptu. “Scud’lar tepemize düşerken Saddam Huseyin’i alkışlayan bu insanlarla görüşecek bir şeyimiz yok” dediler. Artık hiçbir bağlantı kalmadı. İçlerinde çok cesur insanlar olmakla birlikte İsrail Barış Hareketi çok karmaşık ve istikrarsız bir yapı arz ediyor. Farklı eğilimlerdeki insanlar Barış Hareketi’ni oluşturuyor.
İlk olarak Filistinlilerin bir halk olduğunu, kendi devletlerini kurmaları gerektiğini söyleyenler var.
İkinci olarak pragmatist nedenlerle yer alanlar mevcut. Yani Filistinlilere devlet kurma hakkı tanımadığımız müddetçe bu sorun ortadan kalkmayacak ve biz de barış yüzü göremeyeceğiz diye düşünenler.
Son olarak dini-ahlaki kaygılarla hareket edenler var. “Yahudilik başkalarını işgal altında tutmaya izin vermez. Böyle yaptığımız müddetçe dinimizin gereklerini yerine getirmemiş oluruz” diyenler.

— Kriz ve savaştan önce de İslamcılardan ürküyorlar mıydı?
LEGRAIN: Evet, İsrail devletini ateşle oynamakla itham edenler vardı aralarında. Radikal İslamcılara göz yummakla daha tehlikeli ve FKÖ’ye göre uzlaşmadan daha uzak önemli bir gücün doğmasına yol açmakla eleştiriyorlardı devleti.

Yazının orjinal hali




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Batılı gözüyle radikal İslam geleneksel İslam 1 18.06.1991
2 Batılı gözüyle radikal İslam geleneksel İslam 2 19.06.1991
3 Batılı gözüyle radikal İslam geleneksel İslam 3 20.06.1991
4 Batılı gözüyle radikal İslam geleneksel İslam 4 21.06.1991
5 Batılı gözüyle radikal İslam geleneksel İslam 5 22.06.1991

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı