Atalay "güvercin", Akdoğan "şahin" mi?

30.08.2014 Vatan

Ahmet Davutoğlu’nun kabinesiyle R. Tayyip Erdoğan’ın son kabinesini karşılaştırdığımızda sadece 4 ismin gidip (Erdoğan, Beşir Atalay, Hayati Yazıcı, Emrullah İşler) 4 yeni ismin geldiğini (Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş, Nurettin Canikli, Volkan Bozkır) görüyoruz.
Kabinedeki en kritik değişiklik, hiç tartışmasız, tam da çözüm sürecinde yeni bir aşamaya geçilecek olmasının arifesinde, bunları kısa süre önce kamuoyuna duyurmuş olan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın yerini Yalçın Akdoğan’ın almasıdır. Doğal olarak akıllara ilk olarak, çözüm sürecinin bu değişiklikten nasıl etkileneceği sorusu geldi. Atalay’ın, tıpkı eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin gibi, Kürt siyasi hareketi (KSH) ve ona yakın çevreler tarafından takdir edilen bir isim olduğunu biliyoruz. Buna karşılık Akdoğan’a, gerek yazılarında, gerekse verdiği söyleşilerde sık KSH’nin yasal ve yasadışı alandaki aktörlerini sert bir şekilde eleştirdiği için aynı çevreler pek sıcak bakmazlar.
Atalay ile Akdoğan arasında farklar olmakla birlikte süreçte çok köklü değişiklikler olacağını sanmıyorum. Bunun birkaç nedeni var:
1)  Her şeyden önce çözüm sürecinin esas sahibi Erdoğan. Süreçte değişik roller üstlenen kişilerin buna tek başlarına damgalarını basmaları mümkün değil.
2)  Akdoğan Erdoğan’ın danışmanlığını yaptığı andan itibaren, Atalay’ın koordinatörlüğünü yürüttüğü demokratik açılım, Oslo süreci ve nihayet çözüm süreci deneyimlerinin hepsine dahil oldu, aktif bir şekilde yer aldı. Yani bugüne kadar olanları ve bundan sonrası için planlananları iyi biliyor.
3)  Üslupları çok farklı olmakla birlikte Atalay’ın "güvercin", Akdoğan’ın "şahin" olarak tanımlanması abartılı olur. Benzer bir tartışma, KCK’da "güvercin" bilinen Murat Karayılan’ın yerini "şahin" bilinen Cemil Bayık alınca da yaşanmış, aslında aralarında sanıldığı gibi ciddi farklılıklar olmadığı, daha çok görev bölüşümü olduğu anlaşılmıştı. (Bayık benzer bir durumun Kandil ile İmralı arasında da söz konusu olduğunu son söyleşimizde dile getirdi.)
4)  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedefinin başkanlık sistemi olduğunu biliyoruz. Bu yolda kendisine iki ana siyasi hedef belirlemiş durumda: Çözüm sürecini başarıyla sonuçlandırmak ve Fethullah Gülen cemaatini (kendi deyimiyle "paralel yapı"yı tasfiye etmek. PKK hareketinin Suriye ve Irak’taki etkinliğiyle "bölgesel bir güç" olduğunu gösterdiği bir dönemde Erdoğan’ın çözüm sürecini riske atmak gibi bir lüksü yok, olamaz. Dolayısıyla yeni cumhurbaşkanının önerisiyle atandığı kesin olan Akdoğan’a süreci rölantiye alma değil, tam tersine hızlandırma görevi verilmiş olduğunu düşünmek daha mantıklı olur.

Fidan’ın yokluğu

Eğer MİT Müsteşarı Hakan Fidan da iddia edildiği gibi Dışişleri Bakanı olsaydı, kabinede çözüm sürecinin iki taşıyıcısı birden olacaktı. Fidan’ın kabineye alınmamasında belki bu durum da etkili olmuştur. Fakat MİT’in sadece çözüm süreci değil, Ortadoğu’da yaşananlar ve Gülen cemaatiyle savaş gibi kritik konularda da merkezi pozisyonlara sahip olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Fidan’ın Yenimahalle’de kalmasını tercih ettiğini düşünebiliriz. Her  ne kadar bakan olmasa da Fidan’ın Cemaat, çözüm süreci ve Ortadoğu gibi üç hassas konu nedeniyle bir bakan kadar, hatta yer yer bakandan daha güçlü bir konuma sahip olacağı da muhakkak.

Davutoğlu hükümetinin üç ana gündem maddesinin de bu üç konu (Cemaat, çözüm süreci, Ortadoğu) olacağı açık. Bu nedenle, 2015 seçimlerine kadar gerek çözüm süreci gerekse Cemaat’e karşı mücadele bağlamıyla Akdoğan’ın; Cemaat’in devletten ayıklanması noktasında İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, Ortadoğu bağlamındaysa Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’ndan ziyade bizzat Başbakan Davutoğlu’nun; söz konusu her üç konuda Hakan Fidan’ın ve tabii ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öne çıkacağını düşünüyorum.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
04.12.2024 Transatlantik: Suriye’de neler oluyor? Neler olabilir?
02.12.2024 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: "PKK’nin Öcalan’a bağlılığı özde değil, ağırlıklı olarak sözdedir”
01.12.2024 RTÜK İslam dinini kurtarabilir mi?
27.11.2024 Transatlantik: Lübnan’da ateşkes - Ukrayna savaşında son durum - Trump gün sayıyor
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı