Çözüm sürecinde sorun çıkınca ortaya saçılan spekülasyonlar

10.06.2014 Vatan

Türkiye’nin önünü görebilmesi için ne yapıp edip “tüm sorunların anası” olan Kürt sorununu çözmesi şart. Kuşkusuz bu o kadar kolay değil. Çok büyük yaklaşım ve görüş ayrılıkları var, taraflar birbirlerine güvenmiyor, en önemlisi Türkiye’nin bu sorununu çözmemesini isteyen içerde ve dışarda çok dişli odaklar var.
Programına bu sorunu çözmeyi koymuş olan AKP’nin iktidara geldikten sonraki ilk ciddi hamlesi Başbakan Erdoğan’ın Ağustos 2005’de Diyarbakır’da yaptığı konuşmada Kürt sorununun varlığını alenen kabul etmesiydi. Ancak Kürt siyasi hareketinin (KSH) boykotu nedeniyle AKP liderinin uzattığı elde boşlukta kaldı.
İkinci ciddi hamle tam 4 yıl sonra “Kürt açılımı” diye başlayıp “Demokratik açılım” diye devam eden ve nihayet “Milli birlik ve kardeşlik projesi” adını alan KSH’nin de bir ölçüde yer alacağı açılım oldu. Fakat Kandil ve Mahmur’dan ülkeye giriş yapanları karşılama törenleri nedeniyle 19 Ekim’de yaşanan “Habur olayı” nedeniyle açılım durduruldu.
Üçüncü hamlenin MİT yetkililerinin Norveç’in başkenti Oslo’da PKK yöneticileriyle yaptıkları görüşmeler olduğunuysa sızdırılan görüşme kayıtları (tapeler) sayesinde öğrendik. Ve nihayet 2013 yılının başında, merkezinde Abdullah Öcalan ile görüşmeler olan, “çözüm süreci” adı verilen yeni bir dönem başladı ve halen sürüyor.

Ucuz analizler

Bütün bu süreçler boyunca birçok sıkıntı, sorun yaşandı ve böylesi durumlarda hemen bazı değerlendirmeler devreye sokuldu ve bilerek ya da bilmeyerek çözüm girişimleri sabote edilmek istendi. İşte son Lice olaylarının ardından aynı spekülasyonlar tekrar karşımıza çıkıyor. Bazılarını ele alacak olursak:

“PKK ateşkesi bozmak istiyor”
Lice olaylarının hemen ardından KCK, dün de PKK adına yapılan açıklamalarda AKP hükümetine yönelik çok sert suçlamalar var. Ancak örgüt adına veya sözcüleri tarafından son sürecin değişik aşamalarında, değişik nedenlerle benzer çıkışlar yaşandığını gördük ama ateşkes sürdü.
Bu değerlendirme makul değil çünkü PKK eğer ateşkesi bozmak istese Lice olayına ihtiyaç duymadan da bunu yapabilecek bir örgüt. Ama daha önemlisi PKK’nın ateşkesi bozarak elde edeceği çok şey yok. Zira tekrar çatışma günlerine dönülürse yeni bir sürecin başlaması pek mümkün olmaz. PKK bu savaşı kaybetmese bile kazanması da mümkün değil. Halbuki çözüm süreci herkesin birlikte kazanmasını hedefliyor.

“PKK Öcalan’ı zor durumda bırakmak istiyor”
KSH içinde Öcalan’ın liderliği tartışma konusu bile değildir. Ama bu onun PKK’ya her istediğini yaptırabildiği anlamına da gelmiyor. Örgüt içinde Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat Karayılan gibi isimlerin herbirinin bir özgül ağırlığı söz konusu ve Öcalan’ın da liderliğine halel getirmeden bunu gözettiğini görüyoruz.
Diyelim ki PKK’nın önde gelen şu ya da bu ismi, birtakım dış güçlerin de teşvikiyle Öcalan’ı zor durumda bırakmaya kalktı ve bunda başarılı oldu. Böyle bir durumda PKK içi dengeler yok olur ve örgüt muhtemelen parçalanır; buna yol açan kişiye de hayrı olmaz. Dolayısıyla her sorunun ardından İmralı ile Kandil arasında kriz çıkartmaya kalmak yerine bu iki odak arasındaki ilişkileri anlamaya çalışmak daha isabetli olacaktır.

“PKK devleti kandırıyor-devlet PKK’yı kandırıyor”
Her kriz anında birileri aslında PKK’nın samimi olmadığını, devleti kandırdığını, diğerleri de tam tersini ileri sürüyorlar. Tarafların birbirlerine güvenmedikleri, bu nedenle her türlü sorunun hemen krize dönüşebildiği bir gerçek olmakla birlikte sürecin temelinde “kandırma-kandırılma” olduğu da söylenemez. Çünkü her iki taraf da bu sorunun savaşarak çözülemeyeceğini ve üçüncü şahısları katmadan kendi aralarında anlaşarak çözüm aramanın en hayırlı yol olduğunu çoktan idrak etmiş durumdalar.
Hükümet ya da PKK, Erdoğan ya da Öcalan, şu ya da bu nedenle zaman kazanmak, çözümü acele getirmemek istiyor olabilirler ama her ikisi için de bundan başka bir yol gözükmüyor.
Sonuç olarak spekülasyonlara kendimiz kaptırıp umutsuzluğa kapılmak yerine yaşanan sorunları irdeleyip dersler çıkartmak ve hatalardan öğrenerek süreci sonuna kadar götürmek için çabalamak gerekiyor.
Tabii çözümden yana olanlar için bu sözüm. 




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı