IŞİD bu gücü ve cüreti nereden alıyor?

08.08.2014 Vatan
Lesen Deutsch

IŞİD (Irak Şam İslam Devleti, yeni adıyla İD, yani sadece İslam Devleti) Suriye’de Baas rejimiyle (dolayısıyla ona yardıma giden İran devletinin ve Lübnan Hizbullahı’nın yolladığı savaşçılarla), Kürtlerle (PYD/YPG), başta El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi olmak üzere diğer gruplarla çatışıyor. Irak’ta Bağdat rejiminin (Şii Arapların) elinden Musul’u aldıktan sonra başkente doğru yöneldiği söylendi ama son günlerde hedefine Kürtleri almış durumda. Tabii gerek Şii Araplar, gerekse Kürtlerle savaşırken arada kalan dinsel azınlıklara, yani Hristiyanlara ve Ezidilere de zulmediyor. IŞİD bütün bunlara ek olarak Lübnan’da da yeni bir cephe açmak üzere...

Davutoğlu’nun sözleri

Ortada içiçe geçmiş iki soru var: IŞİD bu gücü ve cüreti nereden alıyor? Önce güç konusunu ele alalım. Bu soru Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na sorulduğunda şöyle bir cevap vermiş: "IŞİD öfkeyle besleniyor. İki şey söylendi birincisi yabancı savaşçılar. Bir de silahlar dışarıdan geliyor. IŞİD'in yapılanmasında merkezi hükümetten kopmuş kişilerden geliyor. Orada bir öfke birikmesi olmuşsa bu bir çekim alanı oluşturuyor. İkincisi de silah olayı. Ya Suriye rejiminden alıyor, ya da Irak ordusunun bıraktığı silahları aldılar. Öfkeden bir araya gelmiş bir insan topluluğu var, diğer tarafta terk edilmiş silahlar var."
Bütün bölgenin dengelerini kısa bir süre içerisinde toptan değiştiren bir fenomeni öfkeli Suriyeli ve Iraklıların (ki bunların ezici çoğunluğu Sünni Arap, ama Davutoğlu Türkmenlerin de olduğunu söylüyor) rejimlerin terk ettiği silahları ele geçirmeleriyle izah etmeye kalktığımızda hiçbir yere varamayız. Örneğin Davutoğlu’nun önemsizleştirmeye çalıştığı "yabancı savaşçılar" olayının özellikle Suriye’de ne kadar hayati olduğunu 24 saat sosyal medyada dolaştığınızda görebiliyorsunuz. IŞİD ve benzeri yapılara dışardan ciddi anlamda silah geldiği konusundaysa çok ciddi iddialar var ki Türkiye’nin adı bu bağlamda, en azından transit ülke olarak sık sık geçiyor.

Cüretin kaynakları

IŞİD’in bu cüreti nerden bulduğu sorusu üzerine kafa yorduğumuzda olayın daha da berraklaşacağı kanısındayım. Tabii ilk olarak Irak ve Suriye’yi yönetenlerin IŞİD ve benzeri örgütler için son derece elverişli bir zemin yaratmış olduklarının altını çizmemiz gerekir. İkinci olarak Ortadoğu’da bir süredir yaşanan mezhep eksenli güç savaşında, Irak ve Suriye’deki İran’ın nüfuzunun etkisini kırmak isteyen, Suudi Arabistan, Katar gibi Körfez ülkelerinin oluşturduğu "Sünni Blok"un, bir dizi fiyaskonun ardından (Özgür Suriye Ordusu vardı bir ara, sahi ne oldu ona, hâlâ var mı?) radikal İslamcı yapılardan medet ummalarına dikkat çekmeliyiz. Bu blokla iyi ilişkiler içinde olan bölgesel ve küresel güçler de bu vahim hatayı engellemek için çaba göstermedikleri için sorumluluğu paylaşmaktadırlar.
Bir diğer husus, IŞİD’in, kendisine dünyanın dört bir tarafından gönüllü bulmaya imkan sağlayacak bir ideolojik perspektifinin olmasıdır. Bu bağlamda "İslam devleti" ve hatta "hilafet" ilanının ardından IŞİD’in hamlelerine devam ediyor olması, bunlarla dalga geçenler için iyi bir ders olsa gerekir.

Kürtlerle karşı karşıya   

Açıkçası IŞİD’in bu kadar hızlı bir şekilde Suriye’den sonra Irak’ta da Kürtlere karşı cephe açmasını beklemiyordum. Anlaşılan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) de benimkine benzer yanlış bir analiz yapmış. Halbuki PKK/KCK Musul’un düşmesinin hemen ardından şu son günlerde yaşananları görmüş ve IKBY’ye ortak bir koordinasyon ve komutanlık kurulmasını önermişti. IŞİD’in son hamlelerini yaparken, Kürt grupları arasındaki ihtilaf ve rekabetten geniş ölçüde istifade etmiş olduğu anlaşılıyor.
IŞİD’in yönetim katındaki stratejik aklın hayli güçlü olduğu bariz. Fakat ihmal ettikleri çok önemli bir husus var: Gerek Irak, gerek Türkiye, gerekse Suriye Kürtleri de stratejik konularda hiç de boş değiller ve yıllar boyunca yaşadıkları nice mağduriyet sonucunda elde ettikleri kazanımları IŞİD ve benzeri yapılara terk etmeye hiç mi hiç niyetleri yok.
Her şey bir yana kendi topraklarını işgalci bir güce karşı savunuyorlar ki bu tür savaşların galibi sonunda hep aynı olmuştur.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı