Hesap vermeden hesap sormak

08.12.2013 Vatan

Taraf Gazetesi günlerdir peşpeşe belgeler yayınlıyor. Hakkında üç ayrı suç duyurusu yapılan, Başbakan Erdoğan tarafından "vatana ihanet" olarak yaftalanan bu yayınların Fethullah Gülen cemaati dışındaki kesimler tarafından fazla önemsenmemesinin ya da önemsenmiyormuş gibi yapılmasının herhalde önde gelen nedeni siyasi iktidardan çekinme/korkma olsa gerek. Kaldı ki Türkiye’de, hükümetin ve Cemaat’in etki alanları dışında ciddi bir medya varlığından söz etmek de mümkün değil.
 
Özeleştiri zorunluluğu
 
Ancak bir başka olguyu da hesaba katmamız gerekiyor: Bugün, başta basın özgürlüğü olmak üzere temel hak ve hürriyetler konusunda cüretkâr ve haklı çıkışlar yapan Gülen cemaatinin, aynı konulardaki sicili pek de parlak değil. Bu konuya 24 Ekim tarihli yazımda (Gülen cemaati ve hükümet: Birlikte kazanmışlardı birlikte kaybediyorlar) değinmiş ve "Özeleştiri şart" ara başlığıyla şunları yazmıştım: "Gülen cemaatinin yayın organları ve oralarda yazan, yöneticilik yapan cemaatle organik ilişki içindeki bazı meslektaşlarımız, son dönemde demokrasi, basın ve ifade özgürlüğü konusunda çok doğru şeyler söylüyorlar ve siyasi iktidar çevrelerinden geldiğini iddia ettikleri baskı, manipülasyon, çarpıtma ve dezenformasyonlardan şikayet ediyorlar. Ama biz, Gülen cemaati medyasının tam da bugün şikayet ettikleri hususlarda göstermiş oldukları üstün performansı da yakından biliyoruz, bizzat yaşadık ve bunlardan bizzat mağdur olduk. Bugünkü pozisyonlarında inandırıcı olmaları için siyasi iktidara karşı yönelttikleri kapsamlı, isabetli ve sert eleştiriyle aynı ölçüde kapsamlı, isabetli ve sert bir özeleştiri yapmaları şart." 
 
Ahmet-Nedim olayı
 
Bu çağrımdan muhataplarımın çoğunun haberdar olduğunu biliyorum ve özeleştiri konusunda herhangi bir ciddi adım atmadıklarını da görüyorum. Kendilerine hatırlatma babında Ahmet Şık’ın @sahmetsahmet twitter hesabından 5 Aralık günü verdiği, tümü Zaman Gazetesi’nde çıkan 13 haber ve analiz bağlantısına göz atmalarını öneririm, ki Ahmet’in de belirttiği gibi bunlardan daha çok var. Üstelik bunlar "en yumuşak"ları sayılabilir.
Temel hak ve özgürlükler söz konusu olduğunda "dün dündür, bugün bugün" mantığının geçerli olabileceğine inanmıyorum. Benzer bir şekilde, dünkü "Artık dokunabilirsiniz arkadaşlar!" başlıklı yazıma Cemaat çevrelerinden gelen (muhtemelen bu yazıya da gelecek olan) "kin" yakıştırmasının doğru olduğunu da düşünmüyorum. Tam tersine, esas "kin"e, arkadaşlarımızın, medya-polis-özel yetkili mahkemeler üçgeninde acımasızca mağdur edildikleri sırada tanık olduk. Benim ve benim gibilerin yapmak istediği, en fazla hafıza tazelemek ve yaşanan mağduriyetlerin olabildiğince telafisini sağlamaya çalışmaktan ibarettir. Yoksa hükümet ile Cemaat arasındaki, gün geçtikçe tırmanan kavganın herhangi bir şekilde içinde yer almak gibi bir derdim yok, olmayacak da.  
Gülen cemaati içinde genç ve orta yaşlı kesimde özgürlükçü, demokratik ve sivil damarın bazılarını şaşırtacak ölçüde güçlü olduğunu gözleyen biriyim. Beklentim, dershane kriziyle birlikte tamamen değişen Türkiye atmosferinde bu yaklaşımın öne çıkması ve Cemaat’i, ülkedeki genel demokratikleşme mücadelesine taşımaları. Bunu yapmayıp, esas olarak Türkiye’de ve dünyada giderek yükselen Tayyip Erdoğan antipatisine güvenerek, bu süreci demokrasi değil de iktidar mücadelesi olarak görerek ve yakın geçmişte hiçbir şey olmamış gibi davranarak gidilebilecek fazla bir yol yok.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı