Davutoğlu’nun zor misyonu: Dengeleri tutturmak

16.04.2015 Habertürk

Fırsat oldu, kendisine de söyledim; bu yazıyı büyük ölçüde, AKP’nin seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop’a, daha doğrusu onun “süreklilik ile değişim arasında denge kurma” tespitine borçluyum. Şentop bu vurguyu aday listeleri nedeniyle yaptı. Ona göre iktidar partisi 6 bini aşkın başvuruyu 550’ye indirirken birçok mekanizmayı işletti ve adayları belirlerken hep “süreklilik ile değişim arasında denge kurma”yı göz etti. Tabii kimileri ona katılmıyor, partinin çok büyük ölçüde yenilendiğini, bu yüzden sürekliliğin zedelendiğini ileri sürüyorlar.
Bu konuda rahatsızlığın ciddi olduğunu AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun izleyicileri, üç dönem kuralı nedeniyle listelere giremeyen partinin kurucu ağabeyleri/ablalarını özel olarak selamlamaya davet etmesinden de anlıyoruz. Adayların büyük ölçüde yeni yüzler olduğu muhakkak, ancak bunun illa bir soruna, hatta krize yol açacağı söylenemez. Pekala bu yeni isimler de AKP’de sürekliliğin taşıyıcısı olabilirler.

LİDER VE GENEL BAŞKAN FARKI

Bu açıdan liderlik konusu çok önemli. Tam da bu noktada ikinci bir “süreklilik ile değişim arasında denge kurma” durumu karşımıza çıkıyor. Hiç tartışma yok: Erdoğan bu hareketin tek lideri. Davutoğlu’nun Erdoğan’ın liderliğine meydan okuması kesinlikle söz konusu değil, olacağa da benzemiyor. Ama o da parti genel başkanlığı ve başbakanlığın gereklerini yerine getirerek belli bir denge kurmak istiyor.
Örneğin aynı salonda Erdoğan’dan parti ve hükümeti devralan Davutoğlu ile dünkü Davutoğlu arasında epey bir fark vardı. İlkinde çok heyecanlı ve ürkekti. Dünse, hocalığı zamanından beri alamet-i farikası olan özgüvenini kazanmış bir Davutoğlu gördük ve dinledik.
Ne var ki dünkü toplantıyı, Erdoğan’ın AKP Genel Başkanı ve Başbakan olduğu dönemdeki benzer toplantılarla kıyaslamaya kalkmak bile yanlış olur. Sonuçta, Erdoğan’ın gölgesi daha uzun bir süre AKP toplantılarında varlığını sürdüreceğe benziyor.

BAŞKANLIK SİSTEMİ NÜANSLARI

Dün 350 sayfalık AKP Seçim Beyannamesi’nde hiç kuşkusuz en fazla başkanlık sistemiyle ilgili bölüm dikkati çekti. Daha önce “bizzat yazdım” dediği bölümde Davutoğlu bu sistemi açıkça savunuyor fakat “yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin güçlendirildiği…” gibi vurguların Erdoğan’ın kafasındaki sistemle tam olarak uyumlu olup olmadığı şüpheli. Bu nüansları da Davutoğlu’nun bir başka denge arayışı olarak değerlendirmek mümkün.

ÖZGÜRLÜK-GÜVENLİK DENGESİ

Seçim beyannamesinden ziyade dün Davutoğlu’nun okuduğu, 2023 yılını hedefleyen, 100 maddelik “Yeni Türkiye Sözleşmesi”nin AKP için bir tür manifesto olduğunu söyleyebiliriz. Bu manifesto “insan onuru”, “eşit vatandaşlık”, “özgürlük” gibi kavramları öne çıkartıyor fakat 27. maddede özgürlükle birlikte güvenlik boyutunun altı çizilince işin rengi değişiyor.
Dolayısıyla 29. maddedeki şu saptama çok hayati: “Güvenlik adına özgürlüklerin kısıtlanmasının insan onurunu yok eden dikta rejimlerine, özgürlük adına güvenliğin ihlal edilmesinin ise kaosa ve iç çatışmalara yol açtığı gerçeğinden hareketle, özgürlük-güvenlik dengesini ve uyumunu siyasal meşruiyetin temeli olarak görüyoruz.”

İktidar partisinin, özgürlük-güvenlik dengesini kurmada başarılı olup olamayacağı hem AKP’nin, hem de Türkiye’nin geleceğinde belirleyici bir rol oynayacak.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı