Bundan sonra kim ne yapar?

01.04.2014 Vatan

Recep Tayyip Erdoğan:
AKP lideri seçim gecesi balkona çıktı ama o bildiğimiz balkon konuşmalarından birini yapmadı, yani kendisine oy vermiş olsun ya da olmasın, tüm vatandaşlara yepyeni bir beyaz sayfa açma çağrısında bulunmadı. Bunun yerine, bir kez daha Fethullah Gülen cemaatine topyekûn savaş ilan etti. Yanına, 17 Aralık sürecinde isimleri geçen oğlunu, kızını ve eski bakanların bazılarını alarak Cemaat sponsorluğundaki yolsuzluk/rüşvet soruşturmalarını umursamadığını da deklare etmiş oldu.
Erdoğan’ın bundan sonra hedefinde esas olarak Cemaat’in olacağı kesin. Bu yapıya karşı ne tür adımlar atacağı muğlak, ancak, sınırları belli olmamakla birlikte adli bir soruşturmanın önünü açacağı kesin gibi. Erdoğan balkonda yaptığı konuşmada sadece Cemaat’i değil ona bir şekilde destek veren diğer güçleri de hedef alacağının işaretini verdi. Düşman cephesini sahiden genişletmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Bu arada kendi partisi ve kabinesi içinde, savaşın gidişatını kestiremedikleri için Cemaat’e karşı aktif tavır almaktan imtina eden isimlerin bazılarını da gözden çıkarabilir.
Erdoğan hakkında en çok sorulan iki soruya gelince:
1) Genel seçimleri pekala Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle aynı anda yapacak şekilde öne çekebilir. Ama zamanında yapma ihtimalinin daha yüksek olduğunu sanıyorum.
2) Cumhurbaşkanlığı adayı olmak isteyeceğini de düşünmüyorum, zira Cemaat’e karşı başlatacağı savaştan ne kısa sürede sonuç alması, ne de bu savaşı Çankaya’dan sürdürmesi mümkün. AKP tüzüğünü değiştirip genel seçimlere partisinin başında girmeyi tercih edeceğini düşünüyorum.

Fethullah Gülen:
30 Mart’a kadar inisiyatif büyük ölçüde onun elindeydi, fakat Erdoğan’ı sandık üzerinden tasfiye etme stratejisi tam tersi sonuç doğurdu. Gülen’in hükümetle sorunları giderme yolunda adım atacağını, gelinen şu aşamada hiç sanmıyorum. Bir kere bu tür bir barışı sağlayabilecek mekanizmalar büyük ölçüde tahrip edildi. Ayrıca Erdoğan’ın güç topladığı bugün yapılacak bir barışın faturasını esas olarak kendisi ödemek zorunda kalacaktır.
Gülen’in kısa vadede önceliği, Cemaat saflarında yaşanan hayal kırıklığının üstesinden gelmek olacaktır. Bunun için iki seçenek var: ya sessizce yaralar sarılmak istenecek ya da tam tersine “en iyi savunma saldırıdır” diyerek hükümete ve Erdoğan’a yönelik kozlar dört bir koldan sürülmeye devam edilecek.
Cemaat’te ciddi kopuşlar beklemek yanlış olur fakat kazanacağını düşündükleri için Cemaat’e yönelenlerin bir kısmıyla, kimin kazanacağını kestiremeyip tereddüt edip arada kalanların çoğu hükümete yönelebilir.

Kemal Kılıçdaroğlu:
Seçim gecesi medyanın karşısına çıkmayan CHP lideri dün genel bir değerlendirme yaptı ve Başbakan’ı, onun balkonda söylediklerini sert bir şekilde eleştirdi. Halbuki 30 Mart bize CHP’nin sorununun iktidar partisini eleştirmekten önce kendisinin nasıl iktidar olacağını ikna edici bir şekilde anlatmak meselesinden kaynaklandığını bir kez daha gösterdi. Bir de tabii seçimde başarılı olamayanların öncelikle kendilerini eleştirmeleri gerektiğini hatırlattı. Bu bağlamda CHP yönetimi, 30 Mart kampanyasını Cemaat’in kendilerine sundukları (kimi zaman sadece bir bölümünü paylaştıkları) malzeme üzerine bina etmeninin nasıl bir vahim hata olduğunu kabullenmekle işe başlayabilir.

Mustafa Sarıgül:
Yine seçim gecesi medya karşısına çıkmayan Sarıgül dün yaptığı açıklamayla “yola devam” dedi. Onun söylediklerinden pekala CHP genel başkanlığını hedeflediğini çıkarabiliriz ki zaten ne zamandır böylesi bir gelişme farklı çevreler tarafından dile getiriliyordu. Sarıgül bu seçim sonuçlarının kendisinin önünü iyice açmış olduğunu düşünüyor olabilir. Fakat CHP’nin tek sorunu liderlik değil, hele temel sorunu bu hiç değil. Dolayısıyla Sarıgül’ün hep bir başkasıymış gibi bahsettiği Sarıgül’ü değil, onun fikirlerini, projelerini pazarlaması ve iktidara taşımaktan önce, CHP’ye, kaybetmiş olduğu anlaşılan ana muhalefet partisi olma özelliğini yeniden nasıl kazandıracağını anlatması gerekiyor.  




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
04.12.2024 Transatlantik: Suriye’de neler oluyor? Neler olabilir?
02.12.2024 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: "PKK’nin Öcalan’a bağlılığı özde değil, ağırlıklı olarak sözdedir”
01.12.2024 RTÜK İslam dinini kurtarabilir mi?
27.11.2024 Transatlantik: Lübnan’da ateşkes - Ukrayna savaşında son durum - Trump gün sayıyor
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı