Zor ama mümkün

21.05.2023 rusencakir.com

14 Mayıs’ta Kemal Kılıçdaroğlu’nun önde bitireceğini, hatta ilk turda kazanmasının ihtimal dahilinde olduğunu söylemiş biriyim. Açık bir şekilde yanıldım. Muhalefetin bu sefer Erdoğan devrini sonlandıracağı düşüncesine muhalif parti faaliyetlerindeki insanları gözleyerek, onlarla sohbet edip tartışarak varmıştım. Zira değişimi “uman” değil ona “inanan” insanlarla karşılaşmıştım. İzlediğim bir mitingde üst düzey bir CHP yöneticisinin fikrimi sorması üzerine “size rağmen kazanacaksınız” demiştim. 14 Mayıs’ta bu değişim gerçekleşmedi. Bana göre Millet İttifakı’nın yöneticileri o kadar çok yanlış yaptı ki toplum onlara rağmen de olsa bu değişimi gerçekleştiremedi. Sayılara bakınca bu değişimin 28 Mart’ta gerçekleşmesi de zor gözüküyor. Ama imkansız değil. Pekala mümkün. Peki nasıl?

İnancı umutla harmanlamak
Öncelikle 14 Mayıs öncesi varolan inancın bir şekilde korunması gerekiyor. Bunun ilk tur sonuçlarıyla epey aşındığı bir gerçek ama eğer “umut” ile aşılanırsa bu inanç yeniden yeşerebilir. Nitekim değişim isteyen ama 14 Mayıs’ta büyük hayal kırıklığı yaşayan toplum kesimlerinde hızlı bir silkinme ve seferberlik hali gözleniyor.
Fakat aynı durumu muhalefet liderlerinde gözlemlemek pek mümkün değil. Kılıçdaroğlu kampanya söylemini 180 derece değiştirdi, tamamen negatif bir dille Erdoğan’a saldırmaya başladı. 14 Mayıs öncesi çiçek uzatırken sonrasında yumruk sallıyor. Meral Akşener ancak 6 gün sonra, yani dün sessizliğini bozdu ve kampanyasının startını verdi. Saadet Partisi erkenden kolları sıvadı ve Erdoğan’ı geçmişten fotoğraf, söz ve davranışları hatırlatarak İslamcı/Milli Görüşçüsü perspektiften eleştirmeye başladı. Altılı masanın diğer parti ve liderlerinin pek dikkate alındığı söylenemez.
Özetle, Kılıçdaroğlu başta olmak üzere Millet İttifakı’nın 14 Mayıs gecesinden itibaren ortaya koyduğu performansla toplumdaki seferberliğe önderlik edebildiği görünmüyor. Kısacası muhalefet liderlerinin bir an önce toplumda çoktan başlamış olan seferberliğe ayak uydurmaları ve bunu sonuca odaklı bir şekilde yönlendirebilmeleri gerekiyor.


İstanbul ve Ankara’ya dikkat
28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun kazanabilmesi için birçok şeyin yaşanması gerekecek:
1)  Kılıçdaroğlu’na oy vermiş olanların umutsuzluğa kapılmayıp yine sandık başına gitmeleri, buna karşılık Erdoğan’a oy verenlerde rehavet sonucu fireler olması.
2)  Sinan Oğan’a oy vermiş olanların çoğunun Kılıçdaroğlu’na yönelmesi.
3)  İlk turda oy vermemiş olanların hatırı sayılır bir kısmının Kılıçdaroğlu lehine oy kullanması.
4)  Muhalefetin sandık güvenliği konusunda hata yapmaması.
Oğan ve adayı olduğu ATA İttifakı’nın kararını yarın (pazartesi) açıklaması bekleniyor. Adaylardan herhangi birine destek verme ihtimalleri düşük. Kaldı ki onlar bir adayı işaret etse de seçmenlerinin tamamının buna riayet etmesi de beklenmemeli. Oğan seçmenlerinin önemli kısmının 28 Mayıs’ta hiç oy kullanmayacaklarını düşünmek yanlış olmaz.
Buna karşılık ilk turda oy vermemişleri sandığa çekmeye çalışmak doğru bir strateji olabilir. Nitekim Millet İttifakı’nın, 14 Mayıs’ta, 2019 yerel seçimlerinde elde edilenden düşük oranın yakalandığı İstanbul ve Ankara’ya özel önem atfettiği görülüyor. İmamoğlu ilçe ilçe dolaşmaya başladı, Akşener de seçim gününe kadar İstanbul’da kampanya yürüteceğini duyurdu.

Evet 29 Mayıs sabahı yepyeni bir Türkiye’ye uyanmak zor ama mümkün. Muhalefet tabanı üstüne düşeni fazlasıyla yapıyor, gözler tavanda!



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
17.09.2023 Son mafya operasyonlarının düşündürdükleri: Devlet uğruna kurşun atan da kurşun yiyen de şerefli midir?
15.09.2023 Haftaya Bakış (180): Özgür Özel’in adaylığı – Mafya operasyonları – Sezgin Tanrıkulu olayı
11.09.2023 Yarım kalan helâlleşme: Kılıçdaroğlu, Sezgin Tanrıkulu’nu neden yalnız bıraktı?
10.09.2023 İYİ Parti’nin bitmek bilmeyen kimlik sorunu
09.09.2023 Edip Yüksel’le sohbet: Türkiye’de dinî hayat ve İslâmî hareketlerin krizi
08.09.2023 Haftaya Bakış (179): Akşener ve İYİ Parti’nin yerel seçim stratejisi – OVP seçim yatırımı mı? CHP 100 yaşında
06.09.2023 Transatlantik: Soçi Zirvesi’nden ne çıktı? G20’ye rakip olması beklenen BRICS Türkiye’yi davet eder mi?
04.09.2023 Ebrar’dan niçin korkuyorlar?
04.09.2023 Prof. Mustafa Öztürk ile söyleşi: Geleneksel İslâm’ın Kritiği
03.09.2023 Bir kez daha Erdoğan’ın insafına kalmış durumdayız
17.09.2023 Son mafya operasyonlarının düşündürdükleri: Devlet uğruna kurşun atan da kurşun yiyen de şerefli midir?
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı