Şeffaf devlet Uludere Roboski’de durdu

08.11.2012 Vatan

AKP ile 10 yıl (3)

AKP iktidarının birinci yılında Vatan Gazetesi için yaptığım yazı dizisi kapsamında kendisiyle söyleşi yaptığım dönemin Başbakan Yardımcısı ve DıŞişleri Bakanı Abdullah Gül, partilerinin ve iktidarlarının ana ilkelerini şöyle özetlemişti: “Gayet gerçekçi olduk. Hayalci değiliz, çok gerçekçiyiz. İkincisi, çok rasyonel olduk. Rasyonel hareket etmek çok önemlidir. Üçüncüsü de çok şeffaf olduk. Düşüncelerimizi tartıştık. İnsanlar şimdi görüyor ama biz daha partimizi kurmadan başladık tartışmaya. Herşeyimiz çok açık olduğu için halkımız iki yıl sonra Türkiye’yi nereye götürebileceğimizi öngörebilir. Hatta on sene sonrasını bile görebilir. Bundan daha büyük şeffaflık olur mu?  Yaptığımız herşeyi de inanarak yapıyoruz. Bundan daha büyük bir güç olur mu? Diğer taraftan gayet sadeyiz. Elitist, halktan kopuk kişiler değiliz.”
Gerçekçi, rasyonel, şeffaf, samimi ve halkla içiçe... Gül’ün 9 yıl önce AKP için uygun gördüğü sıfatlar hakkında herkes farklı düşünebilir. Bense bugünkü yazımda AKP iktidarının şeffaflık konusunda nasıl bir performans sergilemiş olduğunu mercek altına almak istiyorum. 
Çünkü: 
1) Son yıllarda “şeffaflık” modern demokrasilerde devletler için bir olmazsa olmaz olarak görülüyor; 
2) Ülkemizde demokratikleşmenin önündeki en büyük engellerden birisi devletin ve onun en kritik kurumlarının “devletin bekası”, “ulusal güvenlik”, “devlet sırrı” gibi gerekçelerle şeffaf olmaması, vatandaş denetimine rıza göstermemesidir; 
3) Türkiye’de devlet, kendi bekası için toplumun farklı kesimlerini mağdur etmekten çekinmemiş, şeffaflık diye bir derdi olmadığı için de bu konuda inandırıcı açıklamalara gitmeye bile kalkışmamıştır; 
4) AKP’yi oluşturan kadroların çoğu, şeffaf olmayan devletin zulmüne maruz kalmış oldukları için ilk günden itibaren şeffaflığı bir ana ilke olarak benimsediklerini ifade ettiler. Bu konuda öncülüğü yapan Gül cumhurbaşkanı olduktan sonra yaptığı önemli konuşmalarda da şeffaflığı ön plana çıkarmayı sürdürdü.

Aynı kırmızı çizgiler

AKP iktidarının ilk yıllarında, AB sürecinin de bir gereği olarak devleti şeffaflaştırma konusunda çok ciddi adımlar attı, reformlar yaptı. 2007 seçimlerinden sonraki dönemde başlatılan Ergenekon, Balyoz gibi soruşturmalarla ordunun geleneksel iktidarları teker teker elinden alındı; bu süreçte, değil topluma, devletin diğer kurumlarına, yasama, yargı ve yürütmeye karşı şeffaf olmaya hiçbir şekilde tenezzül etmemiş olan TSK hakkında her türlü bilgi deşifre oldu, böylelikle ülkenin en büyük tabusuna da nokta konulmuş oldu.
Fakat ordunun siyasetteki etkisi marjinalleştirilmesinden sonra işler değişti. Şöyle ki, sistemin eski sahiplerini tasfiye sürecinde şeffaflığı son derece kullanışlı bir ilke olarak sonuna kadar devreye sokan Başbakan Erdoğan, sistemin mutlak denetimini aldığını düşündüğü, diğer bir deyişle kendi statükosunu oluşturduğu andan itibaren şeffaflık iddiasını geri plana atmaya başladı. Bunu yaparken geçmişteki gibi “ulusal güvenlik”, “devletin bekası”, “güvenlik güçlerini yıpratmama” gibi argümanlara başvurdu.
Bu konuya örnek olarak birçok olay verilebilir fakat AKP iktidarının şeffaflık çizgisinden sapmasının miladının 28 Aralık 2011 günü yaşanan Uludere Roboski faciası olduğu kesindir. Türk F-16 uçaklarının PKK’lı oldukları düşüncesiyle kaçakçılık yapan 34 köylüyü öldürmesinin üzerinden neredeyse bir yıl geçmek üzere ancak kamuoyu hâlâ bu facianın nasıl gerçekleştiğini, sorumlularının kim olduğunu bilmiyor, bileceğe de benzemiyor.
Bu satırları yazarken yaklaşık 20 yıl öncesine gittim: Süleyman Demirel liderliğindeki DYP, “şeffaf devlet” ve “Kürt realitesini tanıma” vaadiyle girdiği 1991 genel seçimlerinden birinci parti olarak çıkmış ve Erdal İnönü liderliğindeki SHP ile koalisyon kurmuştu. Ne var ki birkaç ay sonra Güneydoğu’daki Newroz kutlamalarında kanlı olaylar yaşandı. O tarihte Cumhuriyet Gazetesi’nde muhabirdim ve olayların yaşandığı Nusaybin’e sokulmayan gazeteci grubu içinde yer alıyordum. O günkü izlenimlerime “Şeffaf devlet Nusaybin’de durdu” başlığını uygun görmüştüm. 20 yıl sonra benzer bir başlıkla kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Yarın: Erdoğan sahiden “tek adam” mı?
AKP ile 10 yıl (4)  Erdoğan sahiden "tek adam" mı?



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
30.01.2025 Suat Toktaş gazeteci olduğu için tutuklandı
29.01.2025 Transatlantik: Rusya-Suriye ilişkileri | Trump'ın Ukrayna politikası | Gazze ateşkesinde son durum
26.01.2025 Çözümsüzlük için Kandil’den medet ummak
24.01.2025 Haftaya Bakış (251): Grand Kartal Otel faciası | Özdağ tutuklandı | Ayşe Barım gözaltına alındı | İkinci İmralı ziyareti
23.01.2025 Diyarbakır yeni çözüm sürecini tartışıyor | Serra Bucak, Vahap Coşkun, Mehmet Kaya ve Nahit Eren değerlendirdi
22.01.2025 Transatlantik: Trump nasıl başladı? | Unuttuğumuz Suriye | Gazze ateşkesi
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
19.01.2025 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: “Kürtler açısından önemli olan PKK’nin silah bırakması değil Suriye’deki kazanımların korunması”
17.01.2025 Haftaya Bakış (250): Boğaziçi direnişinin 1000.günü | CHP'nin iktidara cevabı | Yeni çözüm sürecinin gidişatı
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı