Ruhani-Obama telefon görüşmesi: Tarihiden de öte...

28.09.2013 rusencakir.com

Önce İran’ın yeni lideri Hasan Ruhani, İngilizce twitter hesabından “Hasan Ruhani ile Barack Obama arasında telefon konuşması” diye bir tweet atıldı, ancak birkaç dakika içinde silindi. Ardından yine aynı hesaptan Ruhani’nin telefonda Obama’ya İngilizce “have a nice day” (iyi günler), Obama’nın da ona Farsça “Hüdahafız” (Allah’a emanet olun) dediği yazıldı.
İlkin bir sosyal medya şakası mı diye tereddüt edildi ancak Obama da, Ruhani’nin ülkesine dönmek için yola koyulmasından birkaç saat önce, Cuma günü öğleden sonra kendisiyle telefonla görüştüğünü doğruladı.
1979’daki İran Devrimi’nin ardından iki ülke arasında bu düzeydeki ilk temas olan bu telefon görüşmesi şimdiden “tarihi” sıfatını kazandı. Bu telefon görüşmesi “tarihi”den öte bir anlama sahip olabilir. Çünkü iki lider havadan sudan değil, en azından Ortadoğu’nun kaderini yakından ilgilendiren İran’ın uranyum zenginleştirme programı üzerine konuştular. Obama uzlaşma için umutlu olduğunu söyledi ve İran’ın dini lideri Ali Hameney’in nükleer silahlara karşı yaptığı açıklamayı da umuduna gerekçe olarak gösterdi.
Sonuçta bölgemizde dengelerin yeniden şekilleneceği yeni bir sürecin başlamakta olduğunu söyleyebiliriz. Bunun miladı hiç kuşkusuz “reformcu” olarak bilinen Ruhani’nin Ahmedinejad’ın yerini alması ve cumhurbaşkanlığını üstlendiği andan itibaren gerek kendi toplumuna, gerekse uluslararası kamuoyuna olumlu ve ılımlı mesajlar vermesidir. Tabii İsrail ile birlikte Batı ülkelerinin nükleer konusunda İran’ı bir türlü dize getirememeleri de bu gelişmede etkili oldu. Son olarak Suriye kriziyle birlikte İran’ın bölgedeki ağırlığı ve rolü bir kez daha net bir şekilde ortaya çıktı.

Türkiye etkisi

Normal şartlarda İran’ın uluslararası toplulukla sorunlarının çözüm yoluna girmesi Türkiye’nin lehine olacaktır. Hele Ankara’nın uzun bir süre, Batılı müttefiklerinin kızgınlığına rağmen Tahran’a bir nevi siper olduğu düşünülürse... Fakat İran’a karşı olduğu aleni olan Füze Kalkanı’nın Türkiye’ye konuşlandırılmasıyla birlikte Türk-İran ilişkilerinin tarihte ender görülecek şekilde bozulmaya başladığına tanık olduk. Üstüne Suriye krizinde Ankara’nın muhalefeti, Tahran’ın da rejimi desteklemesiyle birlikte bölgemizdeki en temel istikrar unsurlarından olan Türkiye-İran dengesi ciddi ölçüde sarsıldı.
Dolayısıyla Obama-Ruhani görüşmesinin Ankara’nın hoşuna gitmediğini düşünenler olacaktır. Ne var ki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gerek New York yolunda, heyetindeki gazetecilere söylediklerine (Abdullah Gül: İranı dışlayarak Suriye sorunu çözülemez), gerekse Salı öğle yemeğinde Obama’ya İran ile ilgili yaptığı telkinlere (Abdullah Gül: Türkiye'nin geleceğiyle ilgili siyasi bir risk yok) baktığımızda Ankara’nın Tahran ile yeniden eski “iyi ilişkiler” dönemine dönmek istediği ve bu nedenle bu telefon görüşmesinden rahatsız olunmayacağı sonuçlarını çıkarabiliriz.
Tabii böyle bir geri dönüş için Suriye krizinin bir şekilde çözüm yoluna koyulması gerekir ki kimyasal silahların denetim altına alınması dışında, iç savaşın nasıl sonlanabileceği yolunda pek bir işaret yok.
Toparlarsak diplomasi denince dünyada ilk akla gelen ülkelerden birinin İran olduğu bir şehir efsanesi değil gerçekmiş. En azından bunu gördük.
Herhalde önümüzdeki günlerde de, başta değindiğimiz gibi bölgemizin yeniden şekilleneceğine tanık olacağız.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı