Nezih Onur Kuru yanıtladı: 19 Mart seçmende neyi değiştirdi?

17.04.2025 medyascope.tv

17 Nisan 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Ruşen Çakır: Nezih Onur Kuru stüdyomuzda, TEAM Araştırma’nın son çalışmasını konuşacağız. Hoş geldin Nezih.
Nezih Onur Kuru: Hoş bulduk Ruşen abi.

Ruşen Çakır: Bayağı ilginç bulgular var, ama bulgulara geçmeden önce araştırmayı bize bir özetlesene. Yani, bulgular değil de ne zaman yaptınız?
Nezih Onur Kuru: Künyesini… Biz İmamoğlu'nun hemen tutuklanmasından sonra birkaç gün içerisinde başladık bu araştırmaya. 26 Mart'ta başladık. Sonra araya bir bayram girdi. Bayramdan sonra da 4 Nisan'da bitirmiş olduk. Bayram öncesi ve sonrasını test etme imkanımız oldu böylece ve önemli farklar da bulmuş olduk. Bayram öncesinde 800, bayram sonrasında 900 kişiyle araştırma yaptık. Türkiye temsili araştırma yaptık. Öyle yani.

Ruşen Çakır: Şimdi bakıyorum, arkadaşlar da göstersinler. Kararsızlar dağıtılmamış ve dağıtılmış haliyle parti tercihlerine baktığımızda Cumhuriyet Halk Partisi'nin birinci parti olduğunu görüyoruz. Kararsızlar olduğunda bile %30'u aşan bir CHP var.
Nezih Onur Kuru: Evet.

Ruşen Çakır: Kararsızların dağıtılmasında %38, son yerel seçimden de fazla. Yani, Özgür Özel şey diyordu, ‘‘Kamuoyu araştırmalarında yerel seçimdeki oranımıza yaklaştığımızı görüyoruz’’ diyordu. Siz biraz daha aştığını, kararsızlar dağıtılınca… Burada AK Parti'nin durumu da öyle çok kötü değil sanki.
Nezih Onur Kuru: Evet, biz şunu gözlemliyoruz; kutuplaşma arttıkça, yani bu savaş baltaları karşılıklı olarak sergilendikçe, hem Cumhur İttifakı içinde hem de muhalefet içinde amiral gemilere doğru hareketlenme görüyoruz. Zaten MHP oy oranında %6'ya gerilemiş Cumhur İttifakı'nda. Yeniden Refah Partisi her ne kadar tam olarak Cumhur İttifakı'nda olmasa da şu an seçmen itibarıyla yine de Cumhur İttifakı havzasında. O Yeniden Refah oyunun da gerilediğini görüyoruz ve AK Parti'de bir yoğunlaşma var. Diğer tarafta da DEM Parti'de hafif bir düşüş var ama en büyük düşüş tabii İYİ Parti'de. Zafer Partisi'nin yükseliş trendi de durmuş durumda. Daha çok CHP'ye yönelme var. Biraz İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı kampanyasına erken başlaması ve sonrasında tutuklamayla birlikte kutuplaşmanın hat safhaya varması bence bunu beraberinde getirmiş görünüyor.

Ruşen Çakır: O zaman şöyle bir husus var; benim başka gördüğüm araştırmalarda da iki tane büyük parti başa baş ve bayağı bir şey gidiyor. Sonra DEM Parti, MHP var. Onun dışındakilerin etkisi iyice azalmış durumda. Ve şunu da görüyorum ki, mesela Saadet Partisi'ni, DEVA'yı, Gelecek’i ‘‘diğer’’in içine koyuyorsunuz. Öyle mi? Yani tek başına bir Anahtar Parti mesela Yavuz Ağıralioğlu'nun var, ama diğerleri diğer kapsamına giriyor.
Nezih Onur Kuru: Diğerleri, evet, öyle. 2023 seçimlerinden önce de biraz benzer durum vardı açıkçası. Saadet yine bir varlık gösteriyor aslında, Saadet'in oyunu tespit edebiliyoruz; ama diğer partiler hem tanınırlık sorununu yaşıyor hem de yani AK Parti'den biraz geç ayrıldıkları için, muhalefette mi yoksa iktidar tarafında mı ayrışmalarını tam seçmene anlatamadılar. Ama İYİ Parti kökenli siyasetçiler, yani daha doğrusu MHP, Büyük Birlik kökenli siyasetçiler, Bahçeli ile olan tartışmalarını çok önce yaşadılar, çok önce yol ayrımına gittiler. Yavuz Ağıralioğlu zaten İYİ Parti'nin kuruluşundan bu yana İYİ Parti'de öne çıkan bir figürdü. Orada bir karizma da ortaya koydu kendince. Belki, örnek veriyorum, Büyük Birlik Partisi'ne yönelebilecek oyları kendisine doğru o Türk-İslam siyasetiyle birlikte yönlendirmiş oldu. Ama diğer partilerde bunu göremiyoruz.

Ruşen Çakır: Şimdi cumhurbaşkanlığı meselesine baktığımızda, birinci tur oy eğilimi diye baktığımızda, İmamoğlu, Erdoğan, Fatih Erbakan, DEM Parti'nin çıkaracağı herhangi bir aday, isim belli değil, Ali Babacan ve diğer adaylar diye yaptığınız araştırmada, İmamoğlu Erdoğan'ın 9 puan neredeyse önünde gözüküyor ilk turda, kararsızlar dağıtılmamış haliyle. Dağıtılmış haliyle de öyle gözüküyor. Ama şunu görüyoruz, tabloyu arkadaşlar gösterince izleyicilerimiz de görecek, sizin bulgunuza göre, kararsızlar dağıtılsa bile 49.4 gözüküyor. Yani ilk turda kazanamıyor ama açık ara önde gözüküyor.
Nezih Onur Kuru: Evet.

Ruşen Çakır: Bu şeyle kıyasladığınızda, Erdoğan'da çok ciddi bir erime var. Yani anladığım kadarıyla burada, Ekrem İmamoğlu'nun alacağını düşündüğünüz oy, Kılıçdaroğlu'nun geçen seçimde aldığı oydan biraz fazla.
Nezih Onur Kuru: Evet, onu muhafaza ediyor, hatta biraz üstüne koyuyor. Tabii burada aday faktörü var. Ekonomik koşulların daha da kötüye gitmiş olması durumu var. İmamoğlu'nun mağduriyeti durumu söz konusu aynı zamanda. Tabii CHP'nin yerel seçimdeki başarısıyla birlikte de kendini seçmen nezdinde en azından yarışmacı niteliğiyle kanıtlamış olmasının etkileri var. Ama tabii AK Parti'nin gerileyişi de var burada. İlk turda Fatih Erbakan'a giden oylar da var bizim ölçümümüzde. Zaten geçen seçimde de Fatih Erbakan aday olacaktı, son dakikada…

Ruşen Çakır: Evet, ikna edildi.
Nezih Onur Kuru: Evet, yani muhtemelen orada da yine Tayyip Erdoğan belki %45'i zor aşacaktı, Fatih Erbakan çekilince %49'ları görebildi.

Ruşen Çakır: Peki, ikinci tur tablosuna baktığımız zaman, kararsızlar dağıtılmadan baktığımızda ne görüyoruz? İkinci tur, 46.4, 36.5, yani 10 puanlık bir fark.
Nezih Onur Kuru: Evet. Kılıçdaroğlu oyunun üzerine koyuyor aslında. %40'ı muhafaza ediyor, %46'ya çıkıyor, 6 puan daha ekliyor. Ama az önce de konuştuğumuz gibi, Erdoğan’ın oyunu azaltan faktörlerle birlikte Erdoğan 7-8 puan yaklaşık kaybediyor. Bunun sonucunda da İmamoğlu 10 puan önüne çıkıyor.

Ruşen Çakır: Bir de bunun kararsızlar dağıtıldıktan sonraki olanına baktığımız zaman da net bir şekilde %56 ile kazandığını söylüyorsun. Burada şunu sormak istiyorum, Nezih. Yakın bir zamana kadar, 19 Mart'a kadar, ‘‘CHP'nin adayı kim olacak?’’ meselesinde tabii ki Ekrem İmamoğlu adı hep vardı ve ön seçim için sadece o başvurdu ama hep bir Mansur Yavaş faktörü var. Yani Mansur Yavaş hatta net bir şekilde, 19 Mart olana kadar net bir şekilde pozisyon belirlemedi. Yanılıyor muyum? Yani tam ne yapacağı belli değildi. Bir bekle-gör politikası yaptı ve bu aslında CHP'nin aleyhine ve iktidarın lehine bir durumdu.
Nezih Onur Kuru: Yani şimdi Mansur Bey bu yorumu tabii ki onaylamayacaktır ama onun da kendince çok yüksek bir oy oranı var. Yani Mansur Yavaş da İmamoğlu gibi çok popüler bir figür. Dolayısıyla böyle yüksek bir oy oranı varken… Hani, İmamoğlu’nun tutuklanmasından önce de İmamoğlu'na yönelik işte siyasi engellemelerin olabileceğini konuşuyorduk aslında kamuoyunda zaten. Buna binaen de Mansur Yavaş bir alternatif olarak canlı kalmak istiyordu. Özgür Özel zaten sizinle olan yayınınızda da bahsetti. Yani, ‘‘En çok oyu kim alacaksa, eğer İmamoğlu aday olamazsa, o yarışacak’’ dedi. Yani Mansur Yavaş tabii ki görev almaya hazırdır diye tahmin ediyorum öyle bir senaryoda. Ama neticede Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı’nın ifadeleri şu: "Bizim A planımız da B planımız da C planımız da hatta Z planımız bile İmamoğlu" diyor.

Ruşen Çakır: Peki şunu sorabilir miyim, tabii bunu kestirmek zor ama şimdi burada İmamoğlu'nu soruyorsunuz ve kararsızlar dağıtılınca ikinci turda %56 alacak görünüyor. Diyelim ki İmamoğlu'nu şu ya da bu şekilde engellediler ve seçim oluyor, Erdoğan’ın karşısına Mansur Yavaş ya da başka bir CHP adayı çıkıyor. İmamoğlu'nun şu anda aldığı, yani sizin araştırmanıza göre aldığı oyun altına mı düşer, yoksa tepkiler İmamoğlu'nun engellenmesi nedeniyle daha da artar mı, ne dersiniz?
Nezih Onur Kuru: Zor bir soru, çünkü köprünün altından çok sular akacaktır o zamana kadar. Ama eğer öyle bir senaryo gerçekleşirse, bence tepki oyları illaki muhalefetin oyunun potansiyelini genişletecektir. Ama her adayın farklı avantajları, farklı dezavantajları var. Yani Mansur Yavaş isminden hareketle konuşacak olursak, Mansur Yavaş'ın milliyetçi muhafazakar seçmenden daha çok oy getirebileceğini söyleyebiliriz. Ama işte DEM Parti seçmeniyle ilişkisinin eskisine göre biraz daha zayıfladığını da söyleyebiliriz. Bunlar birbirini dengeleyebilir. Belki Mansur Yavaş senaryosunda yine İmamoğlu'nun oyuna yakın veya daha yüksek bir oy oranı elde edilebilir. Ama dediğim gibi, çok zaman var bunları konuşmak için de.

Ruşen Çakır: Son olarak şeye bakalım, 19 Mart'a nasıl bakıldığına. Şimdi burada 4, 5, 6, 7 tane soru sormuşsunuz. Sorular çok şey, yani hakikaten… Mesela ‘‘İmamoğlu'nun tutuklanması doğrudur’’a ‘‘hayır’’ diyenler %65.
Nezih Onur Kuru: Evet.

Ruşen Çakır: Şu ana kadar başka araştırmalar da yapıldı, oralarda da 60 civarı mı çıkıyordu? Sen daha iyi biliyorsundur.
Nezih Onur Kuru: Tabii. Yani Hatem Ete’nin açıklamasını hatırlıyorum, sizinle olan yayınlarda. Kabaca, yani tam küsuratını hatırlamıyorum ama 60-20-20 bulmuştu onlar, hemen ardından yaptıkları araştırmada. Biz biraz daha geç yaptık onlardan, birkaç gün sonra, hani Cumhur İttifakı tarafı biraz daha kutuplaşmışken yapmış olduk. Dolayısıyla onlarda kararsızları dağıttığımızda %70'lere çıkacak oran bizde biraz daha %65 civarına gerilemiş oldu, saflar sıklaştığı için. Ama neticede nitelikli çoğunluğun tutuklamayı yanlış bulduğunu söyleyebiliriz.

Ruşen Çakır: Bir diğer soru, ‘‘İmamoğlu hakkındaki yolsuzluk suçlamaları gerçektir’’, buna inananların oranı %42 gözüküyor. Bu, ‘‘Tutuklanması doğrudur’’ diyenlerden biraz daha fazla. Yani bu iddiaları ciddiye alan %42 oranında insan var.
Nezih Onur Kuru: Şöyle bir bariyer var yolsuzluk konusunda, şimdi Türkiye siyasetinde yolsuzluk pek cezalandırılmayan bir kavram olduğu için… Mesela biz bu araştırmada şunu sorduk: ‘‘AK Partili belediyeler en az CHP'li belediyeler kadar yolsuzdur’’ diye bir ifade sorduk, ‘‘Buna katılır mısınız?’’ şeklinde. Buna %70 oranında ‘‘Katılırım’’ cevabı çıktı. Ama şimdi ilk bakışta bu sanki muhalefetin lehine gibi gözüküyor. AK Parti CHP'den daha yolsuz görülüyor ve buna %70'lik çok büyük bir kitle katılıyor. Halbuki bu şöyle bir riske yol açıyor, iki türlü riske yol açıyor. Birincisi, yolsuzluk bir norma dönüşmüş. Yani %70, hatta belki daha fazla, yani AK Partililer de muhtemelen CHP'lilerin daha yolsuz olduğunu düşünüyor. Belki %80-90'a varan oranda bir yolsuzluğun kabulü, böyle bir şey var, kabulü var. Yani bir norma dönüşmüş vaziyette. İkincisi de CHP'li belediyelerin de yolsuz olduğu düşünülüyor arka planda. Ama şimdi davanın içeriğine baktığınızda aslında çok da öyle, yani ‘‘İmamoğlu yolsuzluk yapmıştır’’ diyebileceğimiz rahatlıkta bir tablo ortaya çıkmıyor. Yani aslında, dediğim gibi, bu ön kabuller, yolsuzluğun norm haline gelmiş olması, ‘‘Evet, bu iddialar doğru olabilir, bir şeyler olabilir’’ şeklinde bir kabullenmeye yol açıyor olabilir. Mesela terör sorusunda %30'lara düşüyor.

Ruşen Çakır: Evet, onu tam soracaktım. ‘‘Terör suçlamaları gerçektir’’ önermesine ‘‘evet’’ diyen %32, %68 ‘‘hayır’’ diyor. Yani İmamoğlu'yla terörü yan yana getirmiyor insanlar.
Nezih Onur Kuru: Getirmiyorlar. Yani çok kutuplaşmış Cumhur İttifakı seçmeni haricinde seçmenlerin çok büyük bir bölümü İmamoğlu'nu terör suçlamasıyla yan yana getirmiyor. Terörle yolsuzluğun farkı, az önce bahsettiğim bu yolsuzluğun bir norm olması, hani ‘‘siyaset içinde yolsuzluğu herkes yapar’’ gibi bir algının yerleşmiş olmasıyla alakalı ve tabii ki iktidar medyasının da bu konuda kendi seçmenlerine yönelik sürekli yolsuzluk haberleriyle İmamoğlu'nu yan yana getirmesiyle ilişkili. Ama CHP'nin önünde bu bir engel aslında. Çünkü davaya ilişkin yolsuzlukları anlatırken, Türk halkında, "Siyasetçidir, yolsuzluk yapar" algısını da aşması gerekiyor. Yani böyle bir durum var.

Ruşen Çakır: Şimdi terörün bir devamında ‘‘Büyükşehir'e kayyum atanmalıydı’’ diyenler %30'da kalıyor. Zaten atayamadı. Yani herhalde atamayı düşünüyorlardı, vazgeçtiler değil mi?
Nezih Onur Kuru: Öyle görünüyor. Özgür Özel de öyle diyor. Yani geri püskürtüldüğünü söylüyor. Halk da sonuçta direnmiş oldu yani. O ilk gün öğrencilerin barikatı aşması, Saraçhane'nin bir direniş noktasına dönüşmüş olması ve tabii ki piyasalardaki işte rezerv hikayesi, 45 milyar dolar, belki daha fazla paranın yakılmış olması da işin çok maliyetli olmasını beraberinde getiriyor.

Ruşen Çakır: Bugün de biliyorsun faiz arttırıldı zaten. Yani beklenmiyordu. Daha doğrusu normalde olmayacaktı. En azından sabit tutarlar deniyordu, ama buna rağmen Merkez Bankası faiz arttırmak zorunda kaldı. Bu da faturanın çok ciddi olduğunu gösteriyor.
Nezih Onur Kuru: Evet.

Ruşen Çakır: Burada neredeyse başa baş olan bir soru var: ‘‘Soruşturmaya bilgi ve belgeleri getirenler CHP'lilerdir.’’ Ki Erdoğan bunu sürekli söylüyor. Buna %48 ‘‘evet’’ diyor, %52 ‘‘hayır’’ diyor. Bu anlamda insanlar Ekrem İmamoğlu'na güvendikleri kadar tüm CHP'lilere güvenmiyorlar sanki.
Nezih Onur Kuru: Tabii, yani CHP içi tartışmaların da bunda etkisi var. Yani muhalefet tarafında hani Kemal Kılıçdaroğlu yanlıları ve değişimcileri arasındaki tartışmaların çok uzun süre gündemi tutması da muhalefet seçmeninin bir kısmının bu iddiaya inanmasına yol açıyor tabii ki. Ama İmamoğlu ve diğer CHP'liler arasında bir fark görünüyor güven konusunda.

Ruşen Çakır: Şimdi, ‘‘İmamoğlu cumhurbaşkanı seçilemesin diye tutuklandı,’’ %61. Artık burada hakikaten bir görüş birliği oluşmuş anlaşılan, değil mi?
Nezih Onur Kuru: Evet, evet, evet.

Ruşen Çakır: Ve son olarak da ‘‘İmamoğlu tutuklama sürecinde dirayetli bir duruş sergiledi,’’ %67. Bu en yüksek oran neredeyse, yani terör suçlamalarına karşı çıkan kadar. Yani İmamoğlu'nun o ilk kravat bağlama görüntüsünden bugüne kadarki tavrını insanlar genellikle, üçte biri değil mi, üçte ikisi şey buluyor.
Nezih Onur Kuru: Kutuplaşmayı aşmış yani burada. Açıkçası benim şaşırdığım bir sonuç. Bir sonuç daha var beni şaşırtan, yine İmamoğlu ile alakalı. Özgür Özel'in ‘‘İmamoğlu yargılanması TRT'de yayınlansın’’ sorusu da benzer oranda destek görüyor. Demek ki insanlar da, yani Cumhur İttifakı seçmeninin de önemli bir bölümünde, arka planını kazıdığınızda, partizan sınırları aştığınızda bir adaletsizlik algısı var ve bu, adaletsizliğe karşı duruş. Buna karşı hani İmamoğlu "mert ol" diye bir çıkış yapıyordu Erdoğan'a. Yani mert duruş demek ki insanlarda bir teveccüh yaratıyor.

Ruşen Çakır: Peki eylemlere baktığımızda, polisin tutumuna eleştiri yüksek.
Nezih Onur Kuru: Evet, %61 onaylamıyor.

Ruşen Çakır: Mitingleri, miting ve yürüyüşleri destekleyenler yarıdan fazla diye görüyorum.
Nezih Onur Kuru: %55.

Ruşen Çakır: Evet. ‘‘Beklediğimden büyük oldu tepki’’ diyen %64, ki ben de onlardan biriyim.
Nezih Onur Kuru: Açıkçası ben de öyle. Yani, tabii ki Saraçhane’de insanların toplanmasını bekliyorduk aslında. Beni şaşırtan gençlerin tepkisi oldu. Yani bu kadar korkunun yerleşmiş olduğu ve 2023 seçimlerinden sonra korkuyla birlikte apati hissinin, yani bir boşvermişlik hissinin de derinleştiği şartlarda gençler gerçekten büyük iş başardılar bence. O barikatları aşanlar, üniversiteliler, şimdi liseliler... Bence gençlerin bu tepkiyi diri tutması, halkta böyle bir büyük şaşırma hissi yaratmış oldu.

Ruşen Çakır: Bu boykot meselesi birazcık karışık galiba, değil mi?
Nezih Onur Kuru: Evet.

Ruşen Çakır: Boykot konusunda insanlar çok fazla motive olmamışlar sanki.
Nezih Onur Kuru: Boykot şöyle; şimdi bence boykotun kendisine değil, çünkü boykot konusunda şöyle bir fark var: Mesela Özgür Özel'in boykot çağrısının medya sahipleri ve bunların şirketleri üzerinde etkili olup olmayacağını sorduk, %57 ‘‘etkili olur’’ diyor. Büyük bir rakam bu. Şimdi boykotun etkili olabileceğine dair inanç var ama boykot örgütlenmesi konusunda belki sorunlar var. Çünkü Özgür Özel aslında organik bir şekilde gelişen boykot refleksini sahiplenmiş oldu ama boykot konusunda seçmenin, muhalif seçmenin tamamı o kadar sert öfke hissetmiyor, o kadar öfkeli değil duruma karşı. Dolayısıyla %43'lük bir destek var boykota. Ama şu önemli; boykota %43'lük destek varken boykota katıldığını söyleyenler de %34. Yani o 43'lük kesimde çok büyük çoğunluk, bunların 34 puanı boykota katıldığını söylüyor. Yani burada da bir direnç gösteren sol muhalif kesim var. Özellikle CHP, TİP ve İYİ Parti seçmenleri, Zafer seçmeninin bir kısmı da burada.

Ruşen Çakır: Burada bir şey yapıyorsunuz. Boykota mesafeli olanları analiz ettiğiniz zaman kimler çıkıyor daha çok?
Nezih Onur Kuru: O çok ilginç. Ben de şaşırdım açıkçası. Seçmeni biz üçe ayırdık. Şimdi bir, tutuklamayı doğru ya da yanlış bulanlar var. Tutuklamayı doğru bulanlar 35 puan. Bunlar zaten, yani bu kitle daha çok Cumhur İttifakı seçmeni, Erdoğan destekçisi seçmenler. Kalan 65 neredeyse, yani tam ortadan olmasa da önemli bir ayrışma yaşıyor. O da şöyle; 65 puan 38'i boykotu doğru buluyor, 27'si ise boykotu yanlış buluyor. Yani bu 27 puanlık seçmen boykotçular kadar öfkeli değil, onlar kadar endişe hissetmiyor. Yine öfkelerine göre endişeleri daha yüksek olsa da onlar kadar öfkeli değiller ve çarkları durdurma konusunda o kadar da istekli değiller açıkçası.

Ruşen Çakır: Bir de ön seçimi soruyorsunuz. Bence o da bu 19 Mart sürecinin en çarpıcı olaylarından birisi oldu, özellikle dayanışma sandığı tabii ki. Yani yoksa CHP üyelerinin katılımı değil, bu galiba bayağı bir insanların haberdar olduğu bir şey değil mi? Yani insanlar biliyor.
Nezih Onur Kuru: Evet, evet. İnsanlar biliyorlar. Ve çevrelerinde de ‘‘CHP'li olmayan kişiler oy verdi mi, ön seçime katıldı mı?’’ sorusunu sorduğumuzda yaklaşık %50'ye yakın cevap çıktı. Ön seçime katıldığını belirten %25'lik bir kitle var. Kalan 75'e de şunu sorduk; ‘‘Peki bugün olsaydı ön seçim, gider miydiniz?’’ diye. ‘‘Giderim’’ diyenleri de eklediğimizde o ilk 25'e, %47 gibi çok büyük bir geniş kitleye ulaşıyor eğilim. Zaten bu da, şimdi 61 milyon seçmen var Türkiye'de, yurt içi seçmen, CHP'nin hedeflediği 28 milyona çok yakın bir sayıya denk geliyor. Öyle de ilginç bir tesadüf oldu.

Ruşen Çakır: Bir de şu çarpıcı, eskiden böyle çıkmazdı; ‘‘Erken seçime gidilmeli’’ diyenlerin oranını bayağı yüksek görüyorum.
Nezih Onur Kuru: Evet, %61 çıktı.

Ruşen Çakır: Ama ‘‘Erdoğan kazanır’’ diyenler de yüksek.
Nezih Onur Kuru: Tabii, yani çünkü şöyle de bir anlayış var bir yandan. Biz bunu niteliksel araştırmalarımızda da gördük. Biz aynı zamanda anketin yanında derinlemesine görüşmeler, katılımcı gözlemler, yerinde izlemeler de yaptık. Bizim niteliksel ekibimiz sağ olsunlar, şunu ortaya koydular: Erdoğan'ın iktidarını sürdürmek için her şeyi yapabileceğini düşünen bir muhalif kitle var.

Ruşen Çakır: Muhalifler… Ne deniyor ona; öğrenilmiş çaresizlik.
Nezih Onur Kuru: Yani şimdi seçim güvenliği konusundaki endişeleriyle de birleşince, ‘‘Bir şekilde seçimi kazanır’’ diyenler de var.

Ruşen Çakır: Peki, bu araştırmayı nasıl özetlersin?
Nezih Onur Kuru: Güzel bir soru. Şöyle özetlerim ben: Türkiye'de adalet duygusu hâlâ çok güçlü. Yani seçmenler adalet için cesurca savaşan aktörleri destekliyorlar. Ama şöyle bir durum var; yolsuzluğun norma dönüşmüş olması ve kutuplaşmanın da hâlâ etkisini sürdürüyor olması, bu adalet arayışının muhalefete desteğe tahvili konusunu biraz daha geciktiriyor. Hâlâ araya bir bariyerler giriyor yani. ‘‘Yolsuzluk mu, vardır bir şeyler’’ ya da işte ‘‘yolsuzluk mu, vardır bir şeyler’’ derken, orada da Erdoğan'a yakın olanlar diyor ki, ‘‘Tabii ki yani CHP'lileri biliyoruz zaten,’’ işte İSKİ skandalı vesaire, daha hani geçmişi hatırlayabilenleri bunları biliyor. Erdoğan'ın da zaten söylemlerinde hep bu tarz şeyler yer aldığı için, hani CHP'yi böyle şeylerle yakıştırdığı için, o seçmen de o söylemi sahipleniyor. Ama yine de İmamoğlu'nun dirayetine olan %67'lik destek, işte TRT'de yayınlanma konusuna %67'lik destek, seçmende hâlâ adalet duygusunun canlı olduğunu gösteriyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
27.04.2025 Türkiye Venezuela olur mu?
23.04.2025 Transatlantik: İran'la nükleer müzakere | Harvard Trump'a direniyor
20.04.2025 Ben mi iyimserim yoksa siz mi kötümsersiniz?
19.04.2025 Birinci ayında 19 Mart: Bundan sonra neler olabilir?
18.04.2025 CHP mucizesi
18.04.2025 19 Mart partileri ve liderleri nasıl etkiledi? | Burak Bilgehan Özpek anlattı
17.04.2025 Nezih Onur Kuru yanıtladı: 19 Mart seçmende neyi değiştirdi?
16.04.2025 Özgür Özel Medyascope’ta: “CHP’yi yeniden sokakla tanıştırıyoruz, gerekirse 5 milyon da olacağız 10 milyon da”
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
13.04.2025 Türkiye enflasyonla mücadelede ne durumda? Murat Sağman anlattı
27.04.2025 Türkiye Venezuela olur mu?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı