Ben mi iyimserim yoksa siz mi kötümsersiniz?

20.04.2025 rusencakir.com

Şu “iyimserlik” yaftası üzerime yapıştı kaldı. Aslında çok da rahatsız edici bir durum olduğu söylenemez. Ya tersi olsaydı, adım “kötümser”e çıksaydı!
Her şey bir yana Türkiye’yi daha iyi anlamak için “iyimserlik” konusunu biraz deşmekte fayda var.

Yapay zeka diyor ki
İlk iş olarak “yapay zeka”ya başvurmak istiyorum. Geçenlerde Deepseek’e sordum nedir şu “Ruşen Çakır iyimserliği” diye şu cevabı verdi: 
“Ruşen Çakır genellikle siyasi gelişmeleri derinlemesine analiz eder ve bazen iyimser, bazen de eleştirel bir perspektif sunar.  
Ruşen Çakır'ın ‘iyimserliği’ denildiğinde, onun bazı siyasi süreçlerde umut verici değerlendirmeler yaptığı veya olumlu potansiyelleri vurguladığı anlaşılabilir. Örneğin:  
- Türkiye'de demokratikleşme adımları, siyasi diyalog ihtimalleri veya toplumsal uzlaşma konularında zaman zaman iyimser bir dil kullanabilir.  
- Yerel seçimler, anayasa tartışmaları veya dış politikadaki gelişmeler gibi konularda, olumlu senaryoların mümkün olduğunu ifade ettiği görülebilir.  
Ancak Ruşen Çakır'ın analizleri genellikle dengeli ve gerçekçidir; iyimserliği, naif bir beklentiden ziyade, somut verilere ve siyasi dinamiklere dayanır. Aynı zamanda, eleştirel olduğu konularda da sert yorumlar yapmaktan kaçınmaz.”  

Somut koşulların somut tahlili
Özellikle “onun iyimserliği, naif bir beklentiden ziyade, somut verilere ve siyasi dinamiklere dayanır” sözlerinin altını çizmek isterim. Biz buna solda, “somut koşulların somut tahlili” diyoruz. Fakat sizin tahlilleriniz okurlarınızın/izleyicilerinizin kaygı ve beklentilerine uymayınca sert eleştiri, saldırı ve dalga geçmelere muhatap olabiliyorsunuz.
Bunu gazeteciliğimin ilk yıllarından beri çok iyi biliyorum. İslami hareket üzerine yazıp çizmeye başladığımda İslamcıları parlatmaya çalıştığımı, onlarına ekmeğine yağ sürdüğümü, hatta -gizli de olsa- İslamcı olduğumu ileri sürenler oldu.
Hiç unutmam Erdoğan ve Melih Gökçek’in belediye başkanı seçildiği 27 Mart 1994 gecesi, o sırada çalışmakta olduğum Milliyet Gazetesi’nde bir meslektaşım “Artık kına yakarsın, senin de az katkın olmadı” diye üzerime yürümeye kalkmıştı. Ben de o kişiye “Belki benim söylediklerimi ciddiye alsaydınız durum biraz farklı olabilirdi” gibi bir cevap vermeye kalkmıştım. Zira o seçim sürecinde Milliyet Gazetesi benim Refah Partisi ve Erdoğan hakkındaki haberlerimi ya hiç vermemiş ya da kuşa çevirmişti.

Makus kaderim
Bu da benim makus kaderim olsun: Dün “Erdoğan geliyor” dediğimde kızıp beni susturmaya çalışanların önemli bir kısmı bugün “Erdoğan gidiyor” dediğim için beni itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Tabii ellerindeki en büyük koz 2023’de yaşanan Kemal Kılıçdaroğlu fiyaskosu ve benim, birçokları gibi, CHP liderinin bir tür “kendisi istemese bile” kazanmaya mahkum olduğunu düşünmem ve bunu dümdüz söylemiş olmam. Yanıldım, neden yanıldığımı da hemen ardından anlatmaya çalıştım.
Burada bir kez daha şunu vurgulamak isterim: Dün “Kılıçdaroğlu kazanır” derken bir temenni beyan etmedim (İngilizce tabirle wishful thinking), tarihin akışının oraya doğru olduğunu düşünüyordum. Hâlâ Erdoğan’ın kazanmadığını, Kılıçdaroğlu’nun ne yapıp edip kaybetmeyi becerdiği kanısındayım. Bu “becerisi”ni öngöremediğim için hâlâ kendime kızıyorum, Kılıçdaroğlu’na herhangi bir konuda kızmayıysa çoktan bıraktım.
 
Tarih akmaya devam ediyor
Özgür Özel’in genel başkan, Ekrem İmamoğlu’nun lider olduğu CHP’nin 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde elde ettiği olağanüstü başarı tarihin akmaya devam ettiğini, Türkiye’nin değişiminin kaçınılmaz olduğunu gösterdi. Arada yaşanan o ilginç yumuşama/normalleşme dönemi bir iddiaya göre Erdoğan’a zaman kazandırdı. Ve toparlandığını düşünen AKP lideri 19 Mart 2025’te rakiplerine öldürücü darbeyi indirdi. Daha doğrusu öyle yaptığını sandı fakat hemen ardından yaşanan her şey Erdoğan’a siyasi hayatının belki de en büyük hatasını yaptığını gösterdi. 
Dolayısıyla  “Ekrem İmamoğlu yakında tahliye olabilir” dediğimde, ülkenin şu koşullarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önündeki yegane olmasa da en gerçekçi seçeceğin bu olduğunu iddia ediyorum. (Bu konuyu bugün yayınlanacak olan “Erdoğan İmamoğlu'nun tahliyesine yeşil ışık yakar mı?” başlıklı yayında derinlemesine ele aldım).
Fakat bugünleri ve gelecekleri Erdoğan’a bağlı olanlar onun ne yapıp edip iktidarını koruyacağına inanıyorlar: “Reis ölene kadar başkan, kendinizi kandırmayın!” Onları anlamak mümkün ama hayatlarını Erdoğan nefreti üzerine inşa edenlerin de aynı telden çalması çok garip.
Acımasız olanlar bunu “celladına aşık olmak” olarak tanımlıyor. Biraz insaflılar “Stockholm sendromu”ndan dem vuruyor. Kimileriyse buna “öğrenilmiş çaresizlik” diyor. Bense onları iflah olmaz kötümser olarak niteliyorum ve kendilerini CHP’nin Yozgat mitinginin görüntülerine bakıp somut koşulların somut tahlilini yapmaya davet ediyorum. 



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
20.04.2025 Ben mi iyimserim yoksa siz mi kötümsersiniz?
19.04.2025 Birinci ayında 19 Mart: Bundan sonra neler olabilir?
16.04.2025 Özgür Özel Medyascope’ta: “CHP’yi yeniden sokakla tanıştırıyoruz, gerekirse 5 milyon da olacağız 10 milyon da”
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
06.04.2025 Erdoğan’ın CHP ile ilgili hiçbir hesabı tutmadı
04.04.2025 Haftaya Bakış (261): Boykot iktidarı neden korkutuyor? Bahçeli'nin dönüşü & CHP'nin olağanüstü kurultayı
04.04.2025 Siyasi iktidarın boykot paniği biteceğe benzemiyor
03.04.2025 Erdoğan gaza mı basacak, frene mi?
02.04.2025 Transatlantik: Türkiye'deki boykot çağrıları dünyada nasıl yorumlanıyor? Marine Le Pen'e siyaset yasağı, Trump'ın Körfez turu
02.04.2025 İnsanları zorla boykotçu yapıyorlar
20.04.2025 Ben mi iyimserim yoksa siz mi kötümsersiniz?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı