Silah yakılacak olmasının tarihi anlamı

11.07.2025 medyascope.tv

11 Temmuz 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Bugün gerçekten tarihi bir gün yaşanacak. Türkiye için tarihi bir gün ama bu olay Türkiye'de yaşanmayacak. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Süleymaniye şehrinin yakınlarında olacak. Siz bu yayını izledikten herhalde 15-20 dakika sonra, belki de bir saat sonra yapılması planlanıyor. Sabah erken, 8.00 civarında yapılması planlanıyor. Bir iddiaya göre 20, bir iddiaya göre 30-40 PKK militanı ve içlerinde bazı üst düzey yöneticiler de olacak ve onlar silahları yakacaklar. Silahları gömmeyecekler, bırakmayacaklar, yakacaklar. Bu da Türkiye'de PKK'nın silah bırakma ve kendini fesih kararının ilk somut adımı olacak. Sonrası nasıl gelişecek bilmiyoruz ama hazırlıkların yapıldığını biliyoruz. Çok uzun süreden beri yapılan hazırlıklar var. Onu biliyoruz. İşin içerisinde Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin farklı uçlarının da dahli var. Süleymaniye'de Talabani taraftarları, KYB taraftarları; Erbil'de Barzani, KDP taraftarları ama hepsinin bir şekilde dahil olduğu bir süreç. Ve silah bırakılıyor. Zaten çarşamba günü Abdullah Öcalan bir kere daha üzerinden geçti. Örgüt üyelerine hitap etti. Artık her şeyin kendi kontrolü altında olduğunu söyledi ve bu iş oluyor. 84 yılında ilk ciddi eylemini, saldırısını yaptığını düşünürsek 41 yıl, yani PKK'nın Eruh ve Şemdinli baskınlarından 41 yıl sonra. Ama PKK'nın kuruluşu çok daha eski olduğu için yaklaşık 50 yıllık bir hareket kendini değiştiriyor, sonlandırıyor ve yeni bir sayfa açıyor. Bu aynı zamanda Türkiye'nin Kürt sorununda da çok önemli bir eşik. Buradan sonra ne olacak? Bunlar çok önemli, çok hassas.
Şunu özellikle vurgulamak lazım: Bunun böyle olmasını istemeyen çok güç var. Açıkçası bölgede Türkiye ile rekabet halindeki önemli güçlerin hiçbirisi Türkiye'nin böyle bir sorundan kurtulmasını istemez. İran da istemez, İsrail de istemez. Bir şekilde Türkiye bununla uğraşsın istenir ve Türkiye enerjisinin bir bölümünü yıllardır olduğu gibi buraya hasretsin, buraya yönlendirsin istenir. Dolayısıyla bu süreç çok tuzaklarla karşılaşacak bir süreç. Çok sorun olacak. Çok yanlış yapılacak. Taraflar yanlış yapacak. Üçüncü şahıslar devreye girecek. Şu olacak, bu olacak. Ama burada önemli olan iki tane temel aktör var. Birisi ülkeyi yönetenler, bir diğeri PKK'yı yönetenler. Abdullah Öcalan tamamen kontrolü almış gözüküyor ya da öyle bir intiba veriyor ve bunun temellerinin zor da olsa atıldığı anlaşılıyor. Son açıklamasında da görüyoruz ki zaten örgütle belli bir diyalog içerisinde, devletin bilgisi dahilinde. Arada tabii ki DEM Partili İmralı Heyeti’nin de rolü var ama onun dışında doğrudan görüştüğü hatta bazı kişilerin İmralı'ya kadar geldiği iddia ediliyor. Bunları bilemiyoruz. Belki ileriki süreçte öğreniriz. Diğer tarafta siyasi iktidar var. Burada işte bir sorun potansiyeli var. Orada da bence en önemli husus Cumhurbaşkanı Erdoğan. Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekim ayında Devlet Bahçeli'nin lanse ettiği bu sürece çok ürkek yaklaştı. Tam belli bir kıvama geldiğinde, mesela 27 Şubat Abdullah Öcalan'ın o açıklamasından kısa bir süre sonra 19 Mart operasyonunu yaptı. Bu gerçekten kendisi açısından çok büyük bir stratejik hataydı, çünkü — bunu çok konuştuk, gördük — çok beklemediği bir direnişle karşılaştı. CHP'nin önünü açtı. Ama çok daha önemli bir husus, o da şu: Ülke yıllardır hasret kaldığı diyelim barışa kavuşmanın eşiğindeyken Erdoğan Türkiye'yi başka bir savaşın içerisine soktu. Burada PKK'nın yerine CHP'yi koymaya çalışmak gibi akıl almaz bir şeye girişti. ‘‘Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük organize suç örgütü’’ diye söyledi. Turplardan bahsetti vesaire. Ama bu, Türkiye'yi daha fazla germekten ve kendisinin kitle desteğinin azalmasından başka pek bir işe yaramadı. Erdoğan’ın yarın bir konuşma yapması bekleniyor Kızılcahamam'da, tarihi bir konuşma olacak deniyor. Tabii ki çözüm süreciyle ilgili olacak ama Erdoğan eğer kalkıp çözüm sürecini kendine kalkan yapıp CHP'ye saldırmayı sürdürürse hem kendi iktidarını hem çözüm sürecini hem de Türkiye'yi çok ciddi bir şekilde riske atar. Burada silahlar yakılıyor. Yeni bir başlangıç.
Evet, yepyeni bir başlangıç ama Erdoğan kendi iktidarının bekasını öncelediği için hala birtakım alışkanlıklardan, birtakım inatlardan vazgeçmeyecekmiş gibi gözüküyor. Umarım yarın yapacağı konuşmada aynı zamanda CHP ile de bir barışın işaretlerini verir. En azından belediye başkanları ve belediye bürokratlarının tutuksuz yargılanmasının işaretini verir ki Türkiye biraz rahatlasın. Ve şunu da özellikle vurgulamak lazım: Bu çözüm sürecine, kendi deyimleriyle terörsüz Türkiye'ye CHP'nin dahil olmaması diye bir şey söz konusu olamaz. Zaten CHP açık açık bunu söylüyor. Destek veriyor. Yanında olduğunu söylüyor. Ama birtakım rezervleri var. Bu rezervler de çok anlaşılır rezervler ve halledilmeyecek işler değil; Meclis’in öncelik sahibi olması gibi. Ama Erdoğan eğer ülkenin bekasının önüne kendi iktidarının bekasını koyarsa o zaman bu silahlar maalesef yakıldığıyla kalabilir. Türkiye barışa ulaşamayabilir. Türkiye PKK ile barışıp CHP ile savaşan bir iktidarı kaldıramaz. Türkiye bunu kaldıramaz. Umarım bu barış hamlesi aynı zamanda iktidarla ana muhalefet partisi arasında da bir barış hamlesini beraberinde getirir. Ama burada adımı atması gereken Erdoğan'ın ta kendisi. Bakalım Devlet Bahçeli burada bir rol oynayabilecek mi? Evet, gerçekten çok kritik bir dönemdeyiz ama çok umut veren bir dönemdeyiz. Umarım Türkiye bu yakaladığı barış fırsatını değerlendirir ve bu barışın üzerine bir demokrasi, hukuk devletini yeniden inşa eder. Bugün bu konuda çok konuşacağız, çok yayınlar yapacağız. Orada, Süleymaniye'de arkadaşlarımız var, Göksel ve Ferit. Onlar bize aktaracaklar bu yaşananları. Ama daha sonra da cumartesi günü Erdoğan'ın konuşması vesaire, bu konuyu takip etmeye devam edeceğiz. Türkiye için çok önemli bir eşik, çok tarihi bir olay. 20 kişi, 30 kişi, kaç kişi olduğu bir yerden sonra önemli değil. O silah yakıldığı andan itibaren Türkiye'nin önü gerçekten açılmış oluyor. Umarım iktidar hırsıyla Türkiye'nin önü kapatılmaz.
Bugün yayını kime ithaf ediyorum? Bir müzisyene, Ahmet Cemal'a (Ahmad Jamal) ithaf ediyorum. Amerika Birleşik Devletleri'nden bir caz piyanisti ama aynı zamanda besteci. Kendisini yıllar önce İstanbul Müzik Festivali'nde izleme imkanım olmuştu. Çok etkilendim. Herhalde hayatta en çok sevdiğim birkaç müzisyenden birisidir ve 2023'te hayatını kaybetti ama 92 yaşında, bayağı uzun yaşadı. Çok erken yaştan itibaren caz dünyasına damga vurmuş bir isim. Onun en çok sevdiğim parçası Poinciana'dır. Doğru okuyabildiğimi umut ediyorum. Burada keşke size onu dinletebilseydim. Uzun bir parça nispeten ama telif meseleleri yüzünden bu riski almak istemedik. Ama ben size benim hatırım için eğer bilmiyorsanız Ahmet Cemal'dan Poinciana'yı bir dinlemenizi rica edeyim. Ama aynı zamanda Medyascope'a destek olmanızı da rica edeyim. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
13.07.2025 Bu da “yepyeni-Osmanlıcılık”: Türk-Kürt-Arap ittifakı
11.07.2025 Öcalan: “Atatürk’ten sonra tek devlet adamı var Bahçeli’dir”
11.07.2025 Silah yakılacak olmasının tarihi anlamı
10.07.2025 Öcalan aslında ne dedi?
10.07.2025 Zeydan Karalar Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı: “Adana demek Zey-dan demek, Zeydan demek Adana demek”
09.07.2025 Tunç Soyer ile söyleşi: “Herkes bilsin bu da geçer, güçlenerek çıkarım”
06.07.2025 İmamoğlu’nu bırakmamak için diğer CHP’li belediye başkanlarını alıyorlar
06.07.2025 Erdoğan çözüm sürecini ateşe atıyor
05.07.2025 Türkiye yolun sonuna mı geldi?
05.07.2025 Erdoğan ve AK Parti’nin son on yılda kazandıkları ve kaybettikleri
13.07.2025 Bu da “yepyeni-Osmanlıcılık”: Türk-Kürt-Arap ittifakı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı