Merakla gemiyi ilk terk edecek fareleri bekliyoruz

15.04.2025 medyascope.tv

15 Nisan 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Hep söylüyorum, uzun zamandır söylüyorum; Erdoğan’ın iktidarı aslında çoktan bitti, bitmiş olması gerekiyordu. Bunun miladını Gezi olarak söyleyebilirsiniz, 2015 Haziran seçimi olarak söyleyebilirsiniz ya da 2019 yerel seçimleri olarak söyleyebilirsiniz. Bir şekilde, şu ya da bu şekilde atlattı bu krizleri Erdoğan. Ama 2024 yerel seçimlerinde yaşadığı o büyük hüsranı atlatabilmiş değil ve atlatabileceğini de sanmıyorum. Önce bir yumuşama, normalleşme süreci yaşandı Özgür Özel’le birlikte, ki muhalefette buna çok sert itirazlar oldu. Erdoğan burada biraz kendini toparlama imkanı buldu. Fakat sonra belki siyasi kariyerinin en büyük hatasını yaptı 19 Mart’ta. Ve 19 Mart aslında bize Türkiye’nin gerçeklerini çıplak bir şekilde gösterdi. Türkiye’de değişimin ne yönde olduğunu gösterdi. Ve bu iktidarın ömrünün artık daha fazla süremeyeceğini gösterdi. Erdoğan ömrünü uzatmak için bunu yaptı; ama kalan ömründen, iktidar ömründen bahsediyorum, iyice aldı götürdü, kısalttı. Ekrem İmamoğlu içeri girdiği zaman, yani 18 Mart’taki gücüne Erdoğan sayesinde güç kattı. CHP olmadığı şekilde kenetlendi ve de üstüne üstlük toplumsal muhalefetle buluştu. Toplumsal muhalefet ve CHP, birlikte korku eşiğini aştılar. İlk gün ya da ama ikinci gün Saraçhane, daha sonra Maltepe, daha sonra Şişli ve dün liseliler… Liseliler Türkiye’nin dört bir tarafında eylem yaptılar, öğretmenlerinin sürgün edilmesini protesto ettiler, korkmadan. Helal olsun gerçekten, çok takdire şayan bir çıkış yaptılar. Evet, o eşik aşıldı. Türkiye değişiyor ve Erdoğan bu değişime direnmeye çalışıyor. Dün yayın yaptığımız Profesör Mümtaz’er Türköne diyor ki; ‘‘Erdoğan rasyonel bir siyasetçidir ve bu değişime daha fazla direnmez.’’ Ben onun kadar net konuşmak istemiyorum. Zaten iyimser olduğum için yeterince linç yiyorum, daha fazla yemeyeyim. Onun için ben soru olarak soruyorum: Erdoğan daha fazla ne kadar direnebilir? Uzatmaya çalışacak, evet, ama elinde çok fazla imkan yok. Ekonomi çok kötü bir durumda, ki Mümtaz’er de bunu özellikle vurguladı. Ekonomik rant dağıtımıyla yürüyen sistem çok ciddi bir bunalımda. AK Parti en fazla üyesi olan parti olabilir, ama bir parti olarak yok. Sadece Erdoğan’dan ibaret bir parti. Yöneticiler sürekli değişiyor, isimler sürekli değişiyor. Sürekli motive etmeye çalışıyor Erdoğan onları. Ama AK Parti’nin parti olarak varlık gösterdiğine tanık olamıyoruz. AK Partili belediyeler, ellerinde kalan belediyeler, bir CHP belediyeleriyle yarışamıyorlar. Büyük bir hantallık var, bu da tek adam rejiminin getirdiği bir şey. Erdoğan'ın çevresinde öne çıkan kimse yok gibi, çünkü öne çıkarlarsa tek adam rejimine gölge düşürecekler. Arada sırada mecburen yapılan konuşmalar, bir de tabii son ‘‘cuntacı’’ suçlaması üzerine Erdoğan'a kalkan olmak için mecburen yapılmış açıklamalar. Geride ne kalıyor? Geride, isimleri saymaya değmez birtakım isimler… Bunlar bize 19 Mart'ı önceden söylüyorlar, ekranlara çıkıyorlar, sosyal medyayı kullanıyorlar, gazetelere yazıyorlar. Aynı anda birkaç tane, aynı anda derken bir günde birkaç kanala çıkanı da var ve bize her şeyin tıkır tıkır işlediğini, Ekrem İmamoğlu ve ekibi hakkında çok net bilgiler olduğunu, Erdoğan iktidarı için her şeyin çok güzel olacağını anlatıyorlar; ama hevesleri kursaklarında kalıyor. Dün Deniz Zeyrek'in yazdığına göre, Erdoğan'a çok yakın iki ayrı kaynaktan aktarıyor Deniz, Erdoğan yargı mensubuna demiş ki, "Hani dosyanız çok kuvvetliydi" demiş ve kızmış, onlar da "Ya işte kaçak birkaç kişi var, onları bulursak hiç merak etmeyin" demişler, olayı böyle geçiştirmeye çalışmışlar. Yani bir beklenti vardı, o beklenti gerçekleşmedi ve Erdoğan siyasi hayatının belki de en büyük yanlışını yaptı 19 Mart'ta. Yok etmek istediği, tasfiye etmek istediği rakibini, Ekrem İmamoğlu'nu ve CHP'yi daha da güçlendirdi, daha da kenetlenmesine yol açtı CHP'nin. CHP'nin üstelik toplumsal muhalefetle birleşmesine neden oldu. Tekrar deminki bahsettiğim kişilere gelelim. Bunların ortak özelliği, hiçbirisinin İslami hareketten gelmiyor olması. Erdoğan'ın siyasi kariyerini Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olduğundan beri bilen birisiyim. Ta o tarihte, 1980'li yılların sonlarında çok daha kaliteli insanlarla çalışırdı Erdoğan. Bu kişiler genellikle İslami hareket içerisinden gelmiş, iyi eğitimli kişilerdi ve yaratıcı, özgün fikirleri vardı ama her şeyden önce kendilerini bir şeye adamışlardı. Almıyorlar, veriyorlardı. Belediye başkanlığı ve sonra parti başkanlığı ve başbakanlığı döneminde de zamanla hep değişse de hep güçlü isimlerle çalıştı Erdoğan. Ama bir yerden sonra tek adam rejimiyle beraber herkes sesini kısınca konuşma fırsatı bu şeylere geldi, tetikçilere. Evet, tetikçi bunlar, hayatları böyle geçen insanlar ve bunlar Erdoğan'ı, Erdoğan iktidarını canla başla savunuyorlar. Ve inanın bana, onları her gördüğümde, bazılarını yakından tanıyorum, yani diyorum ki, ‘‘Bunlara kaldıysa Erdoğan'ın işi çok çok zor.’’ Aslında bitmiş bir şey. Daha fazla ne kadar sürdürebilir? Diyor ki Mümtaz’er, ‘‘Erdoğan rasyonel bir politikacıdır, kendine şık bir çıkış hazırlayıp değişime daha fazla direnmez.’’ Emin değilim. Direnmeye, bu maçı daha fazla uzatmaya çalışacaktır ama artık böyle bir şansı çok fazla kalmadı. Ve zaten bunu nereden anlayacağız? Demin bahsettiğim kişiler teker teker pılılarını pırtılarını toplayıp kenara çekilecekler, kendilerini unutturmaya çalışacaklar. O zaman diyeceğiz ki, ‘‘Evet, fareler gözüktü.’’ Bakalım bu fareler daha ne kadar dayanabilecekler. İlk onlar kaçar, kaçmaları da çok yakındır. Ve onların kaçtığını gördüğümüz zaman diyeceğiz ki, ‘‘Artık Erdoğan, Türkiye'deki değişime daha fazla direnemeyecek. O anlaşılıyor.’’ Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
27.04.2025 Türkiye Venezuela olur mu?
23.04.2025 Transatlantik: İran'la nükleer müzakere | Harvard Trump'a direniyor
20.04.2025 Ben mi iyimserim yoksa siz mi kötümsersiniz?
19.04.2025 Birinci ayında 19 Mart: Bundan sonra neler olabilir?
18.04.2025 CHP mucizesi
18.04.2025 19 Mart partileri ve liderleri nasıl etkiledi? | Burak Bilgehan Özpek anlattı
18.04.2025 Haftaya Bakış (263): Cumhur İttifakı'nın geleceği | 19 Mart'ın bilançosu | Kanal İstanbul yeniden gündemde
18.04.2025 Mehmet Şimşek'in koltuğunu kim sallıyor? Ümit Akçay anlattı
17.04.2025 Nezih Onur Kuru yanıtladı: 19 Mart seçmende neyi değiştirdi?
17.04.2025 Troller “CHP’ye kayyum” konusunda neden ve nasıl çuvalladı?
27.04.2025 Türkiye Venezuela olur mu?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı