Kürt baharına Öcalan damgası

23.11.2013 Vatan

Dün Berlin'de Alman Uluslarası ve Güvenlik İlişkileri Enstitüsü ile Sabancı Üniversitesi'ne bağlı İstanbul Politikalar Merkezi birlikte "Türkiye ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika'da Temel Sorunlar" başlıklı bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Çoğu Türkiye ve Almanya'dan araştırmacılar, diplomatlar, akademisyenler, siyasetçiler ve gazeteciler bir gün boyunca Suriye, Mısır, Irak ve İran'daki gelişmeleri ve bunların Türkiye'ye etkilerini tartıştılar.
Ben de "Ortadoğu'da Kürt hareketi" başlıklı bir sunuş yaptım ve dünya çapındaki Kürt nüfusunun onda birini bile oluşturmayan Suriye Kürtlerinin bugün sadece genel olarak Kürtlerin değil aynı zamanda bölgenin kaderinde de ne kadar etkili olduklarını anlatmaya çalıştım.

Kürt baharı

Bölgemize uzun bir süre "Arap baharı" konsepti damgasını vurdu. Tunus, Libya, Mısır derken sıranın Suriye'ye gelmesini bekledik ancak bir yıl içinde film geri sarmaya başladı. Öncelikle Esad rejiminin kolay kolay pes etmeyeceği ortaya çıktı. Ardından Mısır'da Müslüman Kardeşler'den cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi askeri darbeyle devrildi; Tunus'ta yeni kurulmuş olan düzen sallandı...
Buna karşılık Kürtler Ortadoğu'nun yeni yükselen gücü olarak ortaya çıktılar. Burada en belirleyici etken hiç kuşkusuz, Türkiye'de Abdullah Öcalan merkezli yeni bir çözüm sürecinin başlatılmış olmasıdır. Ancak şunu da unutmamalıyız: Eğer Suriye'de, Türkiye sınırına yakın bölgelerde PYD'ye (Demokratik Birlik Partisi) bağlı Kürtler ellerinde Öcalan posterleriyle sokaklara dökülmeseydi hükümet bu süreci başlatmayabilirdi. Suriye Kürtlerinin "Rojava devrimi" dediği olay Ankara'nın Suriye üzerine hayallerinden vazgeçip gerçeklerle yüzleşmesinde tetikleyici rol oynadı.

Öcalan-Barzani ilişkisi

Bugün Kürtler, sayıca en kalabalık oldukları Türkiye ile en az oldukları Suriye'de ciddi anlamda inisiyatif alıyorlar. İran Kürtleri şu an sakin ancak onlar içinde de en etkili gücün, Suriye'deki PYD gibi Öcalan/PKK çizgisindeki PJAK (Özgür Yaşam Partisi) olduğunu biliyoruz. Tam da böyle bir konjonktürde Başbakan Erdoğan'ın Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'yi Diyarbakır'a çağırmış olmasının ardında, Öcalan ve PKK'yı dengeleme niyeti olduğu açık. Peki bu ne kadar mümkün? Dün Berlin'deki toplantıda bu soru sorulunca, Kürtler için bir Diyarbakır, hatta İstanbul'un Erbil'den katkat önemli olduğu, dolayısıyla tüm Kürtlerin liderliğinin Irak'a taşınmasının gerçekçi olmayacağı cevabını verdim. Buradan Barzani'nin (ve dolayısıyla Irak Kürtlerinin) de Öcalan çizgisine gelmek zorunda oldukları sonucu çıkarılmamalı.
Peki ne olabilir? Dört ayrı ülkeye bölünmüş olan Kürtleri nasıl bir geleceğin beklediği, onlar için en hayırlısının ne olacağı sorusuna şu ana kadar verilmiş yegane elle tutulur cevap Öcalan tarafından geliştirilen "demokratik konfederalizm" önermesi. Ne küresel, ne bölgesel güçlerin, ne de PKK dışındaki Kürt siyasi aktörlerin bu konuda herhangi bir yol haritaları yok veya var da öyle iyi saklıyorlar ki göremiyoruz.
Hal böyle diye Kürtlerin "demokratik konfederalizm"e yazgılı oldukları sonuca varmamız şart değil. Lakin diğer aktörlerin bu konudaki suskunlukları veya hazırsızlıkları nedeniyle Öcalan ve PKK'nın hareket alanı alabildiğine genişliyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı