Gülen cemaati hakkında cevabı zor üç soru

06.08.2014 Vatan
Lire en Français

Haziran ayı sonlarına doğru, Semih Sakallı ile birlikte hazırladığımız "100 Soruda Erdoğan-Gülen Savaşı" adlı kitap Metis Yayınları tarafından yayınlandı. Bu son derece karmaşık, kökü geçmişlerde olan ve geleceği belirsiz konuyu kavramada yüz sorunun yeterli olmayacağı açıktır. Nitekim kitabı hazırlarken aklımıza gelen birçok soruyu elemek zorunda kaldık.
Yine önemli bir başka nokta da, son derece açık seçik olan bazı temel sorulara aynı netlikte cevap vermenin mümkün olamaması. Zaten kitabı karıştırmış olanlar, bizim de sorulara "kesin" cevaplar vermekten kaçındığımızı, daha çok okurlara kendi geliştirecekleri cevaplar için bazı ipucu ve malzemeler sunmaya çalıştığımızı görmüşlerdir.
Eğer taraflardan herhangi birine angaje değilseniz, yani her şeye "ak-kara" ikileminden bakmıyorsanız, özellikle Cemaat hakkında bazı soruları cevaplamanın hiç de kolay olmadığını biliyor olmalısınız. İşte bu yazıda bunlardan üçünü ele alıp irdelemek istiyorum.

1. Cemaat Kürt sorununa ve çözüm sürecine nasıl bakıyor?
Bu soru üzerine çok kafa yormuş, yazmış biri olarak hâlâ net bir cevaba sahip değilim. Çünkü Cemaat’in öteden beri var olan "çokdilliliği" bu konuda tam anlamıyla karşımıza çıkıyor. Şöyle ki Cemaat’in "sivil" kanadı, örneğin Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı sorunun kalıcı çözümü için son derece çoğulcu, özgürlükçü öneriler geliştirir, Fethullah Gülen son mülakatında ana dilde eğitime destek verirken, "sivil olmayan kanat", MİT krizi örneğinde açıkça görüldüğü gibi çözüm sürecini doğrudan sabote etmeye yönelik cüretkâr adımlar atabildi. 30 Mart yerel seçimleri öncesinde Cemaat tarafından elden dağıtılmak için hazırlanan bir metinde de, "sözde" olarak tanımlanan çözüm sürecinin bir tür "yıkım projesi" olarak tasvir edilmiş olduğunu görmüştük.  (Cemaat, çözüm sürecine sahici olarak nasıl bakıyor?)
Sonuç olarak bu soruya çok tatminkâr olmadığını bildiğim bir cevap verebiliyorum: Cemaat Kürt sorununu çözmek istiyor, ama bunu PKK ve Öcalan’ı dışarda bırakarak yapmak istiyor. Bana göre bu mümkün değil ve bir dizi sorun da bu yüzden çıkıyor.

2. Cemaat istihbarat konularına niye bu kadar meraklı?
Son Selam-Tevhid soruşturması bağlamında iyice karşımıza çıktığı gibi Cemaat casusluk işleriyle aşırı derecede ilgili. Kendisini yakından izleyenler bu ilginin merkezinde bizzat Fethullah Gülen’in bulunduğunu, onun kamuoyu karşısına çıktığı 1990 ortalarından itibaren gerek yazı ve sohbetlerinde, gerek verdiği mülakatlarda istihbarat konularına sık sık değindiğini iyi bilir. Dolayısıyla Cemaat’in, devlet içinde örgütlenirken istihbarat alanına özel önem atfetmiş olması, MİT’i ve müsteşar Hakan Fidan’ı değişik vesilelerle hedef alması da fazla şaşırtıcı değil.
Peki niçin bu merak ve ilgi? Söylenecek çok şey olabilir ama hepsi spekülatif kalır, yani cevap yok.

3. Cemaat niye İran’a düşman?
Bu soruyu Cemaat’ten herhangi birisine sorarsanız "Çünkü İran Türkiye’ye düşman" cevabı verir ve size Tahran rejiminin bir dizi gizli kapaklı faaliyetini anlatır. Bunların doğru olup olmadığı bir yana, bu tür faaliyetlerde sadece İran’ın bulunmadığı bilindiğinde cevap hiç tatminkâr olmuyor. Cemaat karşıtlarının, bu durumu Cemaat’in İsrail yanlısı, hatta "taşeronu" olduğu iddiasıyla açıklamaları da çok basit kaçıyor.
Öte yandan "evrensel barış, dinlerarası diyalog, hoşgörü" gibi değerleri öne çıkarıp tüm dünyada haklı bir üne sahip olan Cemaat’in İran karşıtlığında ölçüyü iyice kaçırması, "Acem uşakları", "Acem oyunu", "Acem Ergenekonu" gibi tabirlerle işi ayrımcılığa kadar vardırması çok garip.
Tabii bir de olayın mezhep boyutu var: Bölgemiz hızla bir mezhep savaşına sürüklenirken, El Kaide, IŞİD/İD gibi örgütler sırf Şii diye insanları vahşice katlederken ve yeni-Selefiliğin bu terörist yorumlanışı ülkemizde de belli bir tabana sahipken Gülen cemaatinin daha dikkatli olmasını beklemek herhalde yanlış olmaz.
 



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı