Son gelişmelerin zorunlu kıldığı, ama sorulmayan soru: Fethullah Hoca Ilımlı mı?

23.02.1995 Milliyet

Fethullah Hoca (Gülen)’in son dönemdeki çıkışları üzerine başlayan tartışmalar dönüp dolaşıp aynı noktada birleşiyor. Hoca’nın İslam yorumu, RP’ninkine kıyasla çok “ılımlı” bulunuyor. Bu nedenle Başbakan Tansu Çiller başta olmak üzere merkez sağ politikacılar ve büyük medya kuruluşları RP’nin yükselişini kesmek için Gülen’e destek veriyor. Radikal İslam yorumlarından tedirgin olan genel kamuoyunda da, artık “Hocaefendi” olarak anılan Gülen’e karşı ürkek bir sempati doğduğu gözleniyor.
Hoca’nın “ılımlı” imajı bazı kesimlerden de sert tepkiler alıyor. Ağırlıkla gençlerden oluşan radikal İslamcılar onu ABD’nin "ılımlı İslam" stratejisinin Türkiye’deki baş temsilcisi olarak görüp eleştiriyor. Onlara göre, ABD ve "yerli işbirlikçileri”, Hoca’yı yedeklerine alarak "yükselen İslami hareketin önünü kesmek ve çökmekte olan rejimlerini ayakta tutmak" istemektedir.
Çoğunlukla orta yaşın üzerindeki kişilerden oluşan “şeriat karşıtlarının" ise, birçok konuda olduğu gibi, Hoca’nın “Amerikancılığı”nda da amansız düşmanlarıyla hemfikir oldukları görülüyor. Onlara göre, ABD ve onun “yerli işbirlikçileri”, Hoca’yla birlikte “Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin ilkelerini yerle bir edip yerine II. Cumhuriyet kurmak” istemektedir.
 
İMAJ-GERÇEK FARKI
Günümüzde "komplo teorisi” kadar yaygın olan bir başka değerlendirme şekli de "imaj teorisi". Nasıl, olup bitenleri "dış güçlerin kumpası" ile açıklamaya çalışmak çok kolay, o ölçüde de mahzurluysa, gerçekler yerine onların imajlarından hareketle yaşananları yorumlamak da o kadar kolay ve mahzurlu.
Dolayısıyla imajları sorgulamak ve işe Fethullah Hoca’nın ılımlılığından başlamak gerekiyor. Sorulması gereken ilk soru, 20 yılı aşkın bir süredir cemaatinin başında İslami faaliyet yürüten bir şahısın "ılımlı ve makul" olduğunun neden Başbakanlık Konutu’na çıkmasıyla keşfedildiğidir.
Buna bağlı olarak, uzun bir süre kamuoyu karşısına çıkmayan Hoca’nın ne gibi değişikliklerin ardından alabildiğine medyatik olmaya karar verdiği de sorulmalıdır.
 
GÜLEN-ERBAKAN FARKI
Fethullah Gülen ile Necmettin Erbakan birbirine yakın zamanlarda liderlik konumuna yükseldi. Zamanla biri "toplumsal İslam”ın, diğeri "siyasal İslam”ın Türkiye’deki en önemli odağı haline geldi.
Ayrı alanlarda etkinlik göstermeleri bir Hoca’nın diğerinden daha fazla İslamcı, daha radikal veya daha ılımlı olduğunu göstermez. Farklılıklar esas olarak bu farklı alanların doğasından kaynaklanmaktadır. Ancak bu durumun beraberinde “imaj farklılıkları” getirmesi de kaçınılmazdır.
Alan farklılıklarına bağlı olarak çalışma tarzı tercihleri de farklı imajların doğmasına yol açabiliyor. Örneğin RP’yi bir kitle partisine dönüştürmek isteyen "yenilikçi” kanadın, MSP dönemi stratejilerinde ayak direyen "gelenekçi” kanada göre daha “ılımlı ve makul" olduğu imajı oluşmuştu ve "yenilikçilerin” bugüne kadarki tavizsiz İslamcı uygulamalarına rağmen halen geçerliliğini koruyor.
Başarısı, cemaatine bağlı okullardan mezun olan öğrencilerin ÖSYS puanlarıyla ölçülen Fethullah Hoca’nın, başarısı sandığa bağlı olan Erbakan’a göre daha "ılımlı" bir imaja sahip olması olağan, ancak esas sorular hâlâ sorulmayı beklemektedir:
Erbakan sandıktan çıkarsa Türkiye’de ne olacak? Fethullah Hoca’nın yetiştirdiği öğrencilerin denetimindeki bir toplumsal yaşam neye benzeyecek?
Hiç kuşkusuz Fethullah Hoca’nın yaptığı konuşmalarda, verdiği röportajlarda "uzlaşma, diyalog, konsensus" demesi çok önemli. Onun barışçı, farklılıkları kabul eden yaklaşımına karşılık olarak Erbakan’ın tüm toplumu Refahçı yapma inadı, şaka yollu da olsa birilerinin "gebereceğinden” söz etmesi değerlendirmeler için ciddi ipuçları veriyor.
Milli Görüş hareketi hep kendi gücüyle, “oyunu kurallarıyla oynayarak” faaliyet gösterdi; hükümetlerde ve hapishanelerde bulundu, daima medyanın projektörleri altında yaşadı. Diğeri ise uzun bir süre oyununun kurallarını kendisi belirledi: siyasetinin dışında görünüp büyük güçlerle hep iyi geçinmeye çalıştı. Dolayısıyla çeyrek asırlık iki önemli odağı, yalnızca son birkaç aydaki söz ve eylemleriyle tahlil etmeye çalışmak eksik ve haksız bir tutum olacaktır. Bir diğer deyişle Fethullah Hoca’nın gerçekten ılımlı olup olmadığını anlayabilmek için biraz daha bekleyip gözlemlemek gerekecek.

Yazının orjinal hali





Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
05.03.2025 CHP soruşturma yağmurundan nasıl etkileniyor? Hatem Ete ile söyleşi
02.03.2025 Yeni çözüm sürecine yönelik bazı itirazlar ve bunlara cevaplarım
26.02.2025 Kardeşim Ahmet Sever’e veda
25.02.2025 AK Parti diye bir parti kaldı mı?
24.02.2025 AKP’nin transferleri: “Kazan kazan” mı?
23.02.2025 AKP Türkiye’yi dönüştürürken kendisi de dönüştü
23.02.2025 AKP Kongresi: Dağ da yok fare de
22.02.2025 Tarihi ve çok zor bir dönemden geçiyoruz
21.02.2025 Haftaya Bakış (255): TÜSİAD ve Erdoğan çatışması | CHP tartışmaları | İmralı heyeti Irak’ta
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı