Gözler yine Öcalan'da

12.04.2013 Vatan

Dicle Üniversitesi'ndeki olayların yankıları /1

Gözler yine Öcalan'da

Dicle Üniversitesi'nde Pazartesi günü iki öğrenci grubu arasında patlak veren olaylar geniş yankı uyandırdı. Salı ve Çarşamba günleri de devam eden gerginlik üniversitenin tatil edilmesiyle yatışmışa benziyor ancak olaylarla birlikte ortaya atılan "PKK ile Hizbullah yıllar sonra yeniden savaşmaya mı başladı?" sorusu henüz net bir şekilde cevaplanabilmiş değil.
Bu sorunun cevabını aramak için foto muhabiri arkadaşım İlker Akgüngör ile birlikte dün tüm bir gün boyunca olayın dolaylı olarak tarafı olarak kabul edebileceğimiz Hüda-Par ve BDP yetkilileriyle görüştük. Pazartesi gününden itibaren bu çatışmayı sonlandırmak için büyük gayret gösteren Mazlum-Der, Özgür-Der ve Azadi İnisiyatifi adlı İslami kurumların yetkilileriyle sadece son olayları değil genel olarak PKK ve Hizbullah hareketlerinin ilişkilerinin geleceği üzerine de tartıştık. Diyarbakır izlenimlerimizi iki gün boyunca okurların dikkatine sunacağız ve bugün ağırlığı Hüda-Par'a vereceğiz. Ama bundan önce, yaptığımız tüm görüşme ve tartışmalardan çıkardığımız bazı sonuçları aktarmak istiyorum:
1) Pazartesi günü çıkan olayların planlı olduğunu söylemek pek mümkün değil. Ancak hem polisin beceriksizliği (ki her iki taraf da polisin karşı tarafı kayırdığında ısrarlı), hem üniversite yönetiminin ürkekliği, hem de Hüda-Par ve BDP gibi siyasi oluşumların zamanında ve doğru müdahalede bulunamamaları nedeniyle sürmüş ve sanki planlıymış gibi bir görüntü ortaya çıkmış;
2) Olayların akla "PKK ile Hizbullah yıllar sonra yeniden savaşmaya mı başladı?" sorusunu getirmesi son derece normal zira iki hareket arasındaki kapanmamış defterlerin bu vesileyle yeniden açıldığını görüyoruz;
3) PKK'ya yakın kişiler, büyük ölçüde geçmişin silinmesi imkansız hafızası nedeniyle, ne kadar değişirse değişsin Hizbullah'ı meşru bir toplumsal-siyasi güç olarak kabul etmemekte direniyorlar;
4) PKK'nın Hizbullah'ı önemsediği muhakkak ama onu kendine alternatif gördüğü asla söylenemez, dolayısıyla çözüm sürecinden sonra yerini Hizbullah'ın almasından endişelendiği yorumları fazlasıyla zorlama;
5) Hizbullah'ın, yeni İmralı sürecinden rahatsız olan İran'ın etkisi altında olduğu ve süreci sabote etmek için elinden geleni yaptığı/yapacağı şeklinde iddialar da var ama bunlar aşırı derecede komplo teorisi kokuyor. Çünkü Hizbullah çevreleri başından itibaren sürece desteklerini deklare ettiler, devletin silahsızlanma için PKK ile görüşmesine de itiraz etmediler ancak sürecin Kürt sorununun çözümü aşamasına gelmesi durumunda kendileri de içinde yer almak istiyorlar.
6) Üniversitedeki olaylar yatışmışa benziyor. Olağanüstü bir provokasyon olmazsa bir süre yeni olay da çıkmaz ancak sürecin selameti açısından Hizbullah ile PKK arasındaki defterlerin bir şekilde yeniden açılması ve sonra da kapanması gerekebilir. Bu bağlamda, son dönemde birçok olayda yaşandığı gibi Abdullah Öcalan'ın devreye girmesi ve kendi hareketine bir perspektif sunması şaşırtıcı olmaz.

Hüda-Par'ın olaylara bakışı

Diyarbakır'da Hüda-Par İl Merkezi'nde, genel başkan Hüseyin Yılmaz, partinin bazı üst düzey yöneticileri, Dicle Üniversitesi'ndeki İslamcı öğrencilerin avukatlarıyla yaptığımız sohbetten şu sonucu çıkarmak çok kolay oldu: Kendilerini "mustazaflar" olarak da tanımlayan bu hareketin mensupları üniversitedeki son olay dahil, yeni dönemde yaşanan tüm gerginliklerden rakiplerini sorumlu tutuyor ama 1990'lı yıllardaki çatışmaların tekrar yaşanmasını hiç istemedikleri için sürekli kendi tabanlarına "sağduyu" çağrısı yapıyorlar.
Örneğin Yılmaz "yeter ki kaos olmasın diye bağrımıza taş basıyoruz. Ülke çapında derneklerimize çok sayıda saldırı yapıldı ama hep sineye çektik" diye konuşup sözlerini şöyle sürdürüyor: "Ortada bir husumet, geçmişin kapanmamış bir hesabı olduğu malum. Geçmişte PKK saldırıyı kesince onlara karşı misillemeler de durmuştu. Şimdiyse onlar saldırıyor, İslami kesim sağduyuyla hareket ediyor."
Üniversitedeki olaylardan Kürt siyasi hareketini sorumlu tutan Yılmaz'ın bununla birlikte bu hareketi toptan suçlama yoluna gitmemesi çok ilginç. Ona göre kendi hareketlerine yönelik tutumlarında BDP/DTK/HDK gibi yapıların içinde yer alan bazı Türk ve Kürt solundan kişilerin (bazı isimler de saydı) katı laikçi yaklaşımları etkili oluyor. Hatta bir başka Hüda-Par'lı, Öcalan'ın son Newroz konuşmasında verdiği İslami mesajlardan rahatsız olan PKK hareketi içindeki sol/Alevi unsurların kendi hareketlerine saldırarak tekrar ön plana çıkmak istediklerini ileri sürebildi.

"PKK ile Hizbullah barışı şart"

Hüda-Par Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz'a "bu olaylar, bir şekilde PKK ile Hizbullah arasındaki sorunun çözülmesine kapı aralayabilir mi?" diye sordum ve şu cevabı aldım: "Pekala olumlu bir süreç başlayabilir. Şu ana kadar ne PKK, ne de Hizbullah bu olaylara dahil olmadı ki bu çok iyi. Eğer olay PKK-Hizbullah boyutuna gelirse ne benim partimin, ne de BDP'nn etkisi olabilir. Diyelim bu olay yatıştı, yarın Kutlu Doğum Haftası için Newroz Parkı'nın tahsisi sorunu var, ardından seçimler geliyor. Artık bunun bir nihayet bulması lazım. BDP iradesiz olduğu için de PKK'dan en üst düzeyde açıklama yapılması lazım."
"Türklerle Kürtlerin barışından önce Kürtlerin kendi iç barışı şart. Böylesi bir gelişme devlete karşı Kürtlerin elini güçlendirir" diyen Yılmaz sözlerini şöyle noktalıyor: "PKK ve Hizbullah yetkililerinin bir an önce bir araya gelip kalıcı bir ateşkes imzalamaları lazım!"

Yarın: BDP, Mazlum-Der, Özgür-Der ve Azadi İnisiyatifi


Dizi: Dicle Üniversitesi'ndeki olayların yankıları

1- Gözler yine Öcalan'da
2- Komplo diyen çok ama adres gösteren pek yok



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
04.12.2024 Transatlantik: Suriye’de neler oluyor? Neler olabilir?
02.12.2024 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: "PKK’nin Öcalan’a bağlılığı özde değil, ağırlıklı olarak sözdedir”
01.12.2024 RTÜK İslam dinini kurtarabilir mi?
27.11.2024 Transatlantik: Lübnan’da ateşkes - Ukrayna savaşında son durum - Trump gün sayıyor
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı