Normal olarak bugün Hizbullah dışındaki Kürt İslamcılar ile ilgili bir yazı yazmayı planlıyordum fakat iki ayrı gazetede iktidar partisinin iki önemli ismiyle (Yalçın Akdoğan ile Yeni Şafak’ta Murat Aksoy, Ömer Çelik ile Milliyet’te Zeynep Miraç’ın söyleşileri) yapılmış söyleşiler nedeniyle fikrimi değiştirmak zorunda kaldım. Ama yine de konumuzun dışına çıkmış olmayacağız çünkü her iki söyleşide de en fazla, dindar Kürtlerle AKP’nin ilişkisi üzerine söylenenler dikkat çekti. Biz de bu yazıda Akdoğan ve Çelik’in konuyla ilgili söylediklerini tartışmayı hedefliyoruz. Ama bunu yaparken kendi görüşlerimiz yerine, bir başka AKP’linin, yakın zamana kadar partinin ikinci adamı olan Dengir Fırat’ın, yine Milliyet’te Aslı Aydıntaşbaş’a söylediklerine başvuracağız.
“Kürtlerin en çok oy verdiği parti”
Başlayalım: Ömer Çelik Milliyet’te son derece iddialı konuşmuş: “Bırakın Türkiye’yi, bütün Ortadoğu’nun ve bölgenin Kürtleri temsil eden en büyük partisi biziz.” Miraç’ın “Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?” sorusunuysa şöyle cevaplamış: “Oy oranlarımıza dayanarak. Türkiye’deki bütün kesimlerden olduğu gibi Kürt vatandaşlarımızdan da en çok oy alan parti Ak Parti’dir. Ama meseleyi Türk-Kürt oy dağılımı meselesi olarak ele almıyoruz. Hangi etnik gruptan kim çok oy alıyor değerlendirmesini sorunlu buluruz. Açıldığı zaman mecburen ifade ediyoruz.”
Şimdi Dengir Fırat’ın 3 Aralık günü yine Milliyet’te söylediklerine bakalım. Aydıntaşbaş’ın “Ak Parti yöneticileri 2011’de en çok Kürt oyunun Ak Parti’de olduğunu söylüyor...” uyarısı üzerine Fırat şu karşılığı vermiş: “Erzurum, Erzincan, Malatya, Elazığ’ı da katıp [toplam nüfusa] bakarsanız, evet. Ama Kürtlerin yoğun bulunduğu 13 ile bakarsanız, bunu demenin anlamını yok. 2007-2011 kıyaslamasında %13’lük oy kaybımız var. Hatta bunu tam ölçebilmek için, Mersin, Adana, İstanbul’u da katmak lazım. O zaman mütedeyyin Kürtlerdeki yabancılaşmayı görebiliriz.”
Oy kaybı var mı?
İkinci olarak dindar Kürtlerin AKP’den uzaklaşıp BDP’ye yöneldikleri iddialarına bakalım. Murat Aksoy doğrudan “Muhafazakâr Kürtler AK Parti'den kopuyor mu, nedir anketlerde bölgedeki durum?” diye sormuş ve Akdoğan da son derece net bir cevap vermiş: “Bu tamamen örgütün propagandası… BDP, etnik milliyetçiliğin yetersiz kaldığı durumlarda dini istismara yönelmeye başladı. Bu çerçevede üretilen tezvirattan biri de budur ve tamamen yalandır. Nitekim anketlerde bu yönde bir bulgu sözkonusu değil… PKK, Marksist-Leninist, ateist ve kafatasçı bir örgüt. Bunun dindar Kürtler üzerinde sempati uyandırması mümkün değildir. Bu çizginin hem ırkçı zihniyeti sorunludur, hem de totaliter, dayatmacı ve tahammülsüz zihniyeti sıkıntılıdır. Bu yüzden AK Parti sadece muhazafakâr kesimin değil tüm kesimlerin en büyük ümididir.”
Bu konuda da bir hafta önceki Dengir Fırat söyleşisine dönelim. Aydıntaşbaş dokunulmazlıklar konusundan hareketle “Ak Parti’deki Kürt oyu etkilenir mi?” diye sorunca Fırat yakın geçmişten hareketle cevap vermiş: “Bunun en güzel örneği Diyarbakır’dır. 2007’de Diyarbakır’da Ak Parti’yle bağımsızlar arasındaki oy farkı, 9 bin civarındaydı. 2011’de 220 bin oldu. Bağımsızlar (BDP) nereden alıyor bu reyi? Ak Parti’den. Peki Ak Parti kimden oy alıyordu? Muhafazakâr, mütedeyyin Kürtlerden.”
Bitirirken: Eğer iktidar partisinin Kürt sorununda en yetkili isimleri, dindar Kürtlerdeki siyasi dönüşüme dikkat çekenleri ciddiye almayıp onları “PKK propagandası”na alet olmakla yaftalamalaya devam ederlerse daha fazla kayıba razı olmak zorunda kalacaklardır.