Yüzsüzlük böyle bir şey olsa gerek

25.02.2014 Vatan

Gülen cemaati ile AKP hükümeti arasındaki savaşta, benim gibi tarafsız olmaya çabalayanların canını en çok sıkan husus, tarafların yazı ve sözlerinizden işlerine geleni seçip, bunları arzu ettikleri gibi eğip bükerek kullanmaları olsa gerek. Bu konuda açıkçası Cemaat daha cevval. Örneğin Cemaat'in profesyonelleri, Pazar geceleri Habertürk Tv'de Ece Üner moderatörlüğündeki Enine Boyuna adlı programındaki tartışmacıların sözlerinden beğendiklerini hızla sosyal medyada dolaşıma sokuyorlar. Benim de başıma çok geldi ama "yapacak bir şey yok" diye sineye çektim, ancak artık bu işe bir şerh düşmenin zamanı geldiği kanısındayım.
Şöyle ki, önceki geceki progamda MİT yasa teklifine birçok açıdan karşı çıktım ve konuşmamın bir yerinde "Yarın bu hükümet giderse, yerine gelecek olanlar, eğer isterlerse bu MİT ile dindarların analarını ağlatabilirler" mealinde bir uyarıda bulundum. Tabii ki Cemaat'e yakın izleyiciler bu sözleri çok beğenip hemen dolaşıma soktular. Alışık olduğum için sesimi çıkarmadım.
Lakin ertesi gün Samanyolu Haber kanalının internet sitesinde sözlerimin videosunun "Ruşen Çakır yaklaşan tehlikeye dikkat çekti" sunumuyla manşetten paylaşılması üzerine "yüzsüzlük böyle bir şey olsa gerek" demek durumunda kaldım.
Zira aynı sitenin arama motoruna adımı yazdığınızda karşınıza çıkan yazıların hemen hepsinde alenen hedef gösterildiğimi görürsünüz. Onların kara propagandalarının reklamını yapacak değilim. Sadece bu yazılardan birinin ara başlığının "Ruşen Çakır ne kadar güvenilir?" olduğunu belirtmekle yetineyim.

Ha Emniyet istihbarat, ha MİT

Yüzsüzlüğün sadece şahsımla ilgili olmadığı da açık. Örneğin yeni MİT yasa teklifindeki birçok maddenin, Cemaat ile irtibatlı polis, savcı ve yargıçların 7 Şubat 2012 MİT krizi, ardından KCK içindeki MİT elemanlarına yönelik soruşturmalar ve nihayet Suriye'ye giden MİT TIR'larına yönelik operasyonlar nedeniyle konulmuş olduğu ortada.
Tabii olayın çok daha önemli bir boyutu da şudur: Bugün kuşkusuz Türkiye'de herkes yeni MİT yasasını sonuna kadar temel hak ve özgürlükler, şeffaflık, hukuk devleti gibi evrensel değerler ışığında eleştirme hakkına sahiptir ve eleştirmelidir. Fakat Gülen cemaatinin bu tür bir eleştiriye girişmeden, "muhaberat devleti" geliyor alarmını vermeden önce yakın bir zamana kadar kendi denetimlerinde olan Emniyet'in istihbarat biriminin, onlarla koordineli bir şekilde çalışan savcı ve yargıçların ve tabii ki bu arada bunların medyadaki uzantılarının sabıkalarıyla yüzleşmesi gerekir.

Yanlış yasa teklifi

Cemaat tarafından kullanılıyor diye MİT yasa teklifini eleştirmekten, buna karşı çıkmaktan vazgeçmek olmaz. Şurası bir gerçek ki Cemaat ile hükümet arasındaki savaşın ana nedenlerinden biri MİT üzerindeki nüfuz mücadelesiydi. Bundan hükümet galip çıktığı ve bu kurumu özel olarak Cemaat'e, genel olarak kendisine tehdit olarak gördüğü her odağa karşı mücadelenin ana üssü yapmak istediği ortada.
Fakat bu türden iktidar mücadelelerinin parçası ve aleti olmadan da MİT yasasını eleştirmek mümkün ve gerekli. Bu teklif hakkında ne düşündüğümü, bir aksilik olmazsa yarınki yazımda yazmayı planlıyorum.
Şimdilik şu kadarını söyleyeyim: Vatandaşların devlet karşısında çırılçıplak, devletin vatandaşları karşısında dokunulmaz, denetlenemez olduğu rejimlere demokrasi denmiyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
26.01.2025 Çözümsüzlük için Kandil’den medet ummak
22.01.2025 Transatlantik: Trump nasıl başladı? | Unuttuğumuz Suriye | Gazze ateşkesi
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
19.01.2025 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: “Kürtler açısından önemli olan PKK’nin silah bırakması değil Suriye’deki kazanımların korunması”
17.01.2025 Haftaya Bakış (250): Boğaziçi direnişinin 1000.günü | CHP'nin iktidara cevabı | Yeni çözüm sürecinin gidişatı
15.01.2025 Transatlantik: Gazze'de ateşkes süreci | Trump'ı beklerken | Yeni Suriye'nin inşası
14.01.2025 Mehmet Altan ile Türkiye’nin Gidişatı (5): Suriye'de işler nasıl gidiyor? Yeni Çözüm Süreci'nin gelişimi & Trump'ı beklerken
12.01.2025 Kürtler Türkleri “satışa” mı getiriyor?
10.01.2025 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Erdoğan ve AKP'ye Suriye dopingi
10.01.2025 Haftaya Bakış (249): Özel'in kırmızı kartı | Akdeniz Belediyesi'ne kayyum | Ülkücülerin Öcalan kavgası
26.01.2025 Çözümsüzlük için Kandil’den medet ummak
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı