Yunus Emre değerlendiriyor: CHP bugüne kadar ne yaptı? Bundan sonra ne yapacak?

04.09.2025 medyascope.tv

4 Eylül 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Tania Taşçıoğlu Baykal hazırladı

Ruşen Çakır: Merhaba. CHP bugüne kadar ne yaptı? Bundan sonra ne yapacak? CHP’de Gürsel Tekin’e destek var mı? İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetiminin görevden alınmasına yönelik mahkeme kararını, CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre ile konuşuyoruz. Yunus, merhaba.
Yunus Emre: Ruşen Ağabey merhaba.

Ruşen Çakır: Ne oluyor, partiniz yine hedefte? Bu sefer biz 15 Eylül'ü beklerken, öncesinde 2 Eylül'de yeni bir yargı darbesiyle karşı karşıya kaldınız. Bekliyor muydunuz bunu?
Emre: Türkiye’de çok uzun süredir, ‘’bu kadar da olmaz’’ dediğimiz her şey oluyor. O nedenle, böyle bir karar metni bekliyor muydunuz derseniz, beklemiyorduk tabii. Çünkü bu karar metninin içeriğine bakıldığında gerçekten dehşet verici bir metin. Böyle bir kararın alınabilmiş olması, iktidardaki cüreti gösteriyor. Türkiye'de rejim değişikliği bakımından aslında iktidarın ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. Bunun karşısında parti olarak ciddi bir tutum alacağız, alıyoruz. Büyük bir dayanışma var, siz de izliyorsunuz. Ve tabii bunun yanında sadece CHP içinde değil, CHP'nin dışında da Cumhuriyet Halk Partisi'ne yapılan bu operasyonlara yönelik büyük bir tepki ve büyük bir dayanışma var. Sonuç olarak bunun bir CHP sorunu olmadığını, bunun çok ötesinde Türkiye'nin rejimiyle ilgili bir mesele olduğunu görmek lazım.

Ruşen Çakır: Senin Gürsel Tekin'i tanıdığını biliyorum. İstanbul'da yıllarca CHP'de siyaset yapmış birisi.
Emre: Evet.

Ruşen Çakır: Belli ki bekliyormuş bu kararı ve kendisinin de atanacağını bekliyormuş. Öyle anlıyoruz. Bu da tabii birtakım soru işaretlerini beraberinde getiriyor CHP'li olanların nezdinde ve CHP'ye dışarıdan bakanların nezdinde. Sonuç olarak CHP'nin öne çıkmış bir ismi, yargı kararını meşru olarak görüp kolları sıvadı. Buna ne diyeceğiz?
Emre: Gürsel Tekin'i tanıyorum tabii. Bundan herhalde bir 15, 20 sene kadar önce, ben partinin Gençlik Kolu Başkanı’ydım İstanbul'da. O da İl Başkanı’ydı. Çok da diyecek söz bulamıyorum, ama bu aldığı tutum, partili kimliğiyle bağdaşmayan bir tutum ve iktidarın Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik nasıl kapsamlı bir operasyon yaptığını herkes görüyor. Yüzlerce gözaltı, tutuklama işlemi gerçekleşti. Partimiz üzerinde yoğun bir baskı var. Bir yandan da Cumhuriyet Halk Partisi büyük bir tarihsel başarı yakalamış son seçimlerde, birinci parti olmuş. Belediye sayısını arttırmış. CHP'nin iktidara geleceği konusuyla ilgili toplumda büyük bir beklenti var. Yani bu içinde bulunduğumuz dönemin de özelliklerini görmek lazım. O bakımdan, Gürsel Tekin'in böyle bir dönemde böyle bir tavır almış olması, bir partilinin, CHP'ye bağlı bir insanın alacağı bir tavır değil. Bu açık.
Bunun ötesinde, ‘’Partide Gürsel Tekin'in bu tavrı bir destek buluyor mu?’’ diye sorarsanız, bu kesinlikle yok, onu söylemek istiyorum. Netice itibariyle biz toplumun içinde olan insanlarız. Partililerle sürekli teması olan insanlarız. Gürsel Tekin'le geçmişte beraber çalışmış, onun yönetim kurullarında olmuş, onunla beraber milletvekilliği yapmış arkadaşlarımızın hemen hepsi büyük bir tepki gösteriyorlar. Bunun görülmesi lazım. Ama şunu da bilelim: Bu yeni bir olay değil ki. Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik baskı özellikle 19 Mart sonrası ortamda çok yoğunlaştı ve toplumun çok da güçlü bir sahiplenmesi var bunun karşısında. Milyonlarca insanın dayanışma sandığına gittiğini hatırlıyorsunuz. Saraçhane Meydanı’na gelen insanları hatırlıyorsunuz. Gürsel Tekin acaba kendisine şunu soruyor mu? O Saraçhane Meydanı’na gelebilmek için polis barikatlarını yıkan gençler vardı Beyazıt Meydanı'nda. Onlar acaba ne düşünüyorlar Gürsel Tekin'in bu tutumu karşısında? Bunu birazcık kendi çocuklarına, kendi yeğenlerine, kendi tanıdıklarına bir sorsa bakalım.

Ruşen Çakır: Seninle İstanbul’da birçok mitingde karşılaştık. Ben dünkü Zeytinburnu mitingine gidemedim, ama sen gitmişsindir diye tahmin ediyorum.
Emre: Bir sağlık meselem vardı katılamadım, ama yakından izledim.

Ruşen Çakır: Peki, bildiğin kadarıyla nasıl olmuş? Ben televizyondan izledim ve bayağı bir kalabalık ve tepki olduğunu gördüm. Şu anda arkadaşlar mitingi ekranda gösteriyorlar.
Emre: Bu dünyada eşi benzeri olan bir olay değil. Elliden fazla miting oldu. Her seferinde, ‘’bu insanlar gelmezler artık, yaz günü herkes memleketine tatiline gitmiştir. Öğrenciler kendi analarının, babalarının yanına gitmiştir’’ deniliyor. Ama görüyorsunuz işte, İstanbul'da da, başka yerlerde de çok yoğun katılımlarla gerçekleşiyor. Zeytinburnu’nda gerçekten diğerlerinden farklı olarak çok yoğun bir destek vardı. Şunun bilinmesini istiyoruz: Bunlar böyle taşıma, birtakım yerlerden profesyonel siyasetçilerin getirilmesi olayı değil. İnsanlar gönülden isteyerek, büyük bir heyecanla, büyük bir coşkuyla oraya geliyorlar. Sen de daha önceki mitinglerde görmüşsündür; ben böyle bir heyecan, böyle bir coşku bilmiyorum. Ben yıllardır partinin içindeyim, çocuk yaştan beri. Yani bir büyük tepki var tabii. Bir büyük öfke var bir yandan. Ama bir yandan da toplumun, Türkiye'nin geleceğinden, CHP'nin iktidara gelmesinden müthiş ümitli bir duygusu var. Bunun görülmesi lazım. Bu iktidarın, bir yandan mahkemeler yoluyla Cumhuriyet Halk Partisi'ni sıkıştırmak, Cumhuriyet Halk Partisi'ni durdurmak arayışı var. Ama bir yandan da buna karşı kendiliğinden yükselen çok güçlü bir sahiplenme var. Zaten bizi de bir şekilde motive eden, mücadele azmi veren ve herkesi bir sorumluluk anlayışı içerisinde Genel Başkan’a da, partiye de sahip çıkmaya yönelten, vatandaşların bu sahiplenmesi oluyor.
Dün sabah Genel Başkanımız Yeditepe Üniversitesi'ne, rahmetli Ferdi Başkan’ın kızı Nehir Zeyrek'in kaydına gelmişti. Oraya kayda gelen vatandaşlar birden toplandılar; Özgür Özel'in geldiğini duymuşlar. Orada, Yeditepe Üniversitesi'nin içinde kendiliğinden bir miting oluverdi. Kayıt için çocuklarını getiren aileler birden toplanıverdiler. Biz bunu her yerde görüyoruz. Müthiş bir toplumsal sahiplenme, müthiş bir destek var. Bu, vatandaşın bunu bir Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu konusu olarak görmediğini, topyekûn Türkiye'de demokrasinin varlık yokluk meselesi olarak gördüğünü bize gösteriyor.

Ruşen Çakır: Peki, 15 Eylül’e gelelim. Ne bekliyorsunuz? Daha önce sanki o defter kapandı gibi bir hava vardı ya da en azından ‘’karar çıkmaz, uzatılır’’ beklentisi vardı. Ama şimdi İstanbul örneği, işin renginin bayağı bir değişik olabileceğini gösteriyor. Partide resmi bir açıklama yapılmıyor. Ama benim en çok merak ettiğim husus şu: Geçen sefer, Haziran'da dava ilk başladığında, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan, göreve hazır olduğu mesajları gelmişti. Partiye sahip çıkma, bugün Gürsel Tekin'in söylediğine benzer mesajlar geliyordu. Şu günlerde henüz bir şey duymadık. Ne bekliyorsunuz, ya da sen ne bekliyorsun? Partinin resmi açıklamasını duymadık şu ana kadar. Pek konuşulmak istenmediğinin farkındayım. Ama bu bir realite yani.
Emre: Yani şimdi nesini söyleyeyim? Netice itibariyle mahkemeler adalet dağıtan şekilde dosyaya göre karar veriyor olsalar bir yorum yapalım. Ama İstanbul'daki bu kararı gördükten sonra, ben dosya bakımından başka bir şeyi konuşup gündeme getirmek istemiyorum. Çünkü dosyada bir şey yok. Ama siyasi iktidarın bu açıklamaları orta yerde dururken, Adalet Bakanı’nın açıklamasını görmüşsündür. Adam ‘’İstanbul'daki bu karar Ankara'yı da etkiler’’ diyor. Netice itibariyle, siyasi iktidarın gözünü kararttığı, Türkiye'de rejim değişikliği, yani seçimleri göstermelik hâle getirmek, muhalefeti, iktidar olmak için yola çıkmış bir siyasi konumdan uzaklaştırmaya yönelik bir girişim var karşımızda. Bu nerede durur, nasıl durur? Bu, toplumun tepkisiyle durur. Toplum bunu böyle gördüğünü ve demokrasiye sahip çıktığını gösterirse, iktidar da geri adım atar. Ama bunun olmadığı bir ortamda, iktidarın son derece gözünün kara olduğunu ve bu rejim değişikliği konusunda vites yükseltme azminde olduğunu teşhis etmek lazım.

Ruşen Çakır: Özgür Özel sürekli “Bana Ankara'da kal diyorlar. Partiyi Ankara'da tutmak istiyorlar’’” diyor ve bunun olmayacağını söylüyor. Bu, aslında çok iyi özetleyen bir olay gibi. Yani iktidarın beklentisi ne? Bir zamanların CHP'sini özlemiş ve tekrar ona dönmek mi istiyor?
Emre: Tabii, ama bu Ankara'da kalma, Anadolu'ya çıkma konusu şöyle. Geçen yıl yapılan son yerel seçimlerde ortaya çıkan sonuç durumu değiştirdi. Yani ilk defa CHP birinci parti. On dokuz Mart'ta, bunu ezmeye yönelik bir operasyon oldu ve CHP bunun karşısına arkasında çok güçlü bir toplum desteğiyle dikildi. Bu istenmiyor işte. Cumhuriyet Halk Partisi'nin boyun eğmesi isteniyor. Azerbaycan'da, Rusya'da var olan parlamentodaki partiler gibi parti olsun, seçimler de iktidarın değiştiği, değişebildiği günler olmaktan çıksın isteniyor. Şimdi Genel Başkan’ın da söylediği bu ‘’Ankara'da kalma, Ankara'dan çıkmama’’ meselesinde şöyle bir özellik var: İktidar, topyekûn bu iktidarı değiştirme mücadelesini terk edip etmemeyi CHP'nin önüne koyuyor” diyor. Yani iktidar, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarı isteyerek, seçimlerde başarı elde edip yönetime gelme azmini terk etmesini istiyor. Karşılaştığımız durum bu. Ama burada şöyle bir olay var. İktidar türlü komplolar yapıyor olsa da bunlar kendiliğinden başarı elde edecek diye bir şey yok. Arkamızda toplumun desteği olduğu müddetçe, biz mücadeleye devam edeceğiz ve toplum Türkiye'de demokrasi talebini çok güçlü bir şekilde istiyor. Sadece CHP'liler değil, bütün toplum kesimlerinde bu talep çok güçlü. O bakımdan, bu İstanbul kararı ya da bundan sonra Ankara'daki mahkemenin kararı, bunlar oyunun bitişi değil. Bunlar maçın başka bir aşamaya taşınması olayı.
Ama sonuç olarak, Türkiye'de, özellikle kentlerde çok güçlü bir toplumsal muhalefet var. İktidarın değişmesi talebi var ve biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak hakiki, organik bir muhalefet partisiyiz. Ve Türkiye'de siyasette rekabet özgür değil, eşit de değil. Bunu biliyoruz. Ama bugüne kadar gerçek bir rekabet vardı, biz bunu terk etmeyeceğiz. Biz vatandaşın karşısında ikiyüzlü bir şekilde iktidarla işbirliği içerisinde bir muhalefet manzarasının içinde olmayacağız. Biz, vatandaş nasıl bir muhalefet biliyorsa, dünyada demokrasilerde nasıl muhalefet oluyorsa, o şekilde bir muhalefet olacağız. Bunun karşısında iktidarın ne yapacağı, kendi tercihi. Yani nasıl bir Türkiye istedikleriyle ilgili, Türkiye'de nasıl bir ortam istedikleriyle ilgili. Muhalefetin olmadığı bir ülke olabilir Türkiye, ama herkes onun demokratik bir Türkiye olmadığını görür. Netice itibariyle, bir ülkede demokrasi olup olmadığı, muhalefetin özgürce çalışıp çalışmadığıyla, iktidarın seçim yoluyla değişip değişme imkânının olmadığıyla görülür. Türkiye'de de böyle bir tercih noktasındayız. O yüzden bütün vatandaşlarımızın Cumhuriyet Halk Partisi'ne, CHP'nin bu mücadelesine sahip çıkması, dayanışma içerisinde olması gerekir.

Ruşen Çakır: Biraz önce ‘’iktidar eski CHP'ye mi dönmenizi istiyor’’ diye hicivsel gönderme yaptım. Türkiye böyle bir CHP'ye alışmamıştı, böyle bir CHP bilmiyordu ve 19 Mart'tan bu yana mitingler, şunlar bunlar bitmek bilmiyor. Sürekli dinamik bir CHP var. Partinin içerisinde de yakın çevresinde de vardır eminim. Tabii iktidarda da var. ‘’Bunlar sokaklarda yorulmadı mı?’’ diye düşünülüyor. Operasyonlar, yargı müdahaleleri sürdükçe, bunlar bir tür doping etkisi yaratıyor gibi geliyor bana. Çünkü yıllardır belli alışkanlıkları olan, belli sınırları olan bir partinin şimdi yepyeni bir yöne doğru gittiğini görüyoruz. Herhalde bir uyum sorunu da yaşanıyordur.
Emre: Bazen biz de gerçekten bu olanlar karşısında ve partinin aldığı bu yoğun siyasi çalışmalar karşısında şaşırıyoruz. İstanbul örgütünü düşünün örneğin: Her hafta miting yapılıyor. Yani bu böyle kolay bir şey değil. Binlerce insan organize oluyor, buralara katılıyor. Yani çok kapsamlı bir siyasi mücadele yürütülüyor. Biraz şöyle bir hissiyat var, onun bilinmesini istiyorum. Bir defa, Genel Başkan çok aktif olunca, herkes kendisini doğal olarak bir şekilde kendisini ona uydurmak, ona bir şekilde uyum sağlamak, onun yaptığı mücadelenin bir tarafından tutmak durumunda hissediyor. Bu, ahlâki ve siyasi bir zorunluluk olarak herkesin önüne geliyor. Bir yandan da şu var tabii: Biz çok uzun süredir muhalefette olan bir partiyiz ve bundan önce her yolu da denedik. ‘’Şuraya açılalım, buraya açılalım’’ gibi türlü açılımlar da denedik biliyorsun. Sonuç olarak şu görünüyor ki, artık biz bir varlık-yokluk mücadelesi yapar bir konumdayız. Yani ya bir başarı elde edeceğiz ve Türkiye'de yeni bir ortam olacak Ya da başarısız olursak Türkiye'de artık demokrasi namına pek bir şey kalmayacak. Bu çok net olarak görülüyor CHP'liler tarafından. Bu kadar net olarak görüldüğü için de bu azim, bu yorulma bilmeme hâli var.

Ruşen Çakır: Teşekkür ederim Yunus Emre değerlendirmelerin için. İzleyicilerimize de teşekkürler. İyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
07.09.2025 Erdoğan işbirlikçilere rağmen CHP’nin bileğini bükemiyor
06.09.2025 CHP kayyumlarının videosunun düşündürdükleri
05.09.2025 Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin ve destekçileri ne yapmak istiyor?
04.09.2025 Erdoğan sonrası dönem için muhalefeti etkisizleştirme operasyonları: Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
04.09.2025 Yunus Emre değerlendiriyor: CHP bugüne kadar ne yaptı? Bundan sonra ne yapacak?
04.09.2025 CHP’nin silahları: Ahlak, cesaret ve millet
03.09.2025 Murat Sabuncu değerlendirdi: CHP pes ederse…
03.09.2025 Hilmi Hacaloğlu ile söyleşi: CHP tuzağa düşer mi?
03.09.2025 Şule Özsoy Boyunsuz anlattı: 2 Eylül darbesinin hukuki boyutu
03.09.2025 19 Mart’tan sonra 2 Eylül darbesi: CHP yine teslim olmayacağa benziyor
07.09.2025 Erdoğan işbirlikçilere rağmen CHP’nin bileğini bükemiyor
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı