TBMM’den tezkerenin geçmesiyle birlikte ülkemizde şöyle bir görüntü ortaya çıktı: Bir yanda savaş karşıtları, karşılarında onları aşağılama, onlara hakaret etme yarışına girenler. İşin garibi, barış yanlılarına saldıranlara sorduğunuzda kesinlikle savaş istemediklerini söylüyorlar.
Aslına bakılacak olursa, savaşı istemeyenlerin bunu açıkça ve doğrudan; isteyenlerinse mahçup ve dolaylı bir şekilde ifade etmeleri bile herşeyi açıklamaya yetiyor. Yine de son derece vahim bir süreçten geçtiğimiz için bu konuyu gündemde tutmakta ve tartışmakta yarar var. Madem “savaş” sözcüğünü kullanılmasından hoşlanmıyorlar, bunun yerine “Suriye’ye silahlı müdahale yanlıları” dersek belki ihtiyacımız olan tartışmayı mümkün kılabiliriz. Çünkü biliyoruz ki Akçakale’den sonra sesleri en gür çıkanlar, bu tür tahrikler olmadan önce de Suriye’ye askeri müdahaleyi savunuyorlardı. Evet, sorulara geçecek olursak:
1) Suriye’ye askeri müdahalenin farklı yöntemleri var. Örneğin
a) Silahlı muhalefetin ağır silahlarla donatılması;
b) Silahlı muhalefetin işini kolaylaştırmak için tampon bölge kurulması;
c) Stratejik hedeflerin özellikle havadan bombalanması
d) Kara birliklerinin, caydırma amaçlı sınırlı düzeyde operasyonları;
e) Kara birliklerinin geniş kapsamlı ve uzun süreli operasyonu... Bunlardan hangisini veya hangilerini hangi şartlarda savunuyorsunuz?
2) Silahlı müdahaleyi kim yapmalı? Batılı ülkelerin pek hevesli gözükmediği bir ortamda Türkiye’nin tek başına müdahalesini savunur musunuz?
3) Bu müdahalenin hedefi ne olmalı? Örneğin sivillerin can güvenliğinin temini sizin için yeterli mi? Yoksa Esad rejiminin tamamen yıkılmasını mı istiyorsunuz? Ankara’nın da ısrar ettiği gibi Esad’ın Faruk Şara gibi “ılımlı” bir Baasçıya yerini bırakması sizi tatmin eder mi?
4) Sizce Suriye’nin bölünme ihtimali var mı? Bölünmesi hayırlı mı olur? Muhtemel bir bölünmenin zararlı olduğuna inanıyorsanız bunun önüne geçmek için ne öneriyorsunuz?
5) Suriye için nasıl bir düzen hayal ediyorsunuz? Rejim değişikliği halinde yeni iktidar sahiplerinin yılların intikamını almaya kalkmalarının hangi sonuçlara yol açabileceğini düşünüyor musunuz?
6) Özlediğiniz Suriye’de Kürtlere nasıl bir yer ve statü öngörüyorsunuz?
7) Suriye nedeniyle iyice bozulmaya yüz tutan Türkiye-İran ilişkilerini iyileştirmek için ne yapmayı düşünüyorsunuz?
8) Yoksa Suriye’den sonra sıranın İran’da olduğunu mu düşünüyorsunuz (veya umuyorsunuz)?
9) Bu köklü altüst oluşlardan Türkiye’nin kârlı çıkacağına nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
Tutum değiştiren İslamcılara
Yaklaşık 10 yıl önce Türkiye’nin Irak’ın işgaline dahil olmasına farklı toplumsal kesimlerle birlikte “Savaşa hayır” sloganıyla karşı çıkmış olup bugün Suriye’ye askeri müdahaleyi hararetle savunan bazı İslamcılaraysa birkaç özel soru sormak istiyorum:
1) Irak’tan Suriye’ye ne değişti? Saddam ile Esad arasındaki hangi farklar sizi bu tutum değişikliğine sevk etti?
2) Suriye’nin aslında bölgede yaşanmakta olan “Şii-Sünni kutuplaşması”nın savaş alanı olduğu yolundaki tezlere nasıl bakıyorsunuz?
3) Yakın zamana kadar bu kutuplaşmaya dahil olmamak için gayret gösteren Ankara, sürece bir şekilde aktif bir şekilde dahil olursa bu Türkiye’nin iç dengelerini nasıl etkiler?
4) Bugün savaş istemeyenlere “Esadcı” (pardon “Esedci”) damgası yapıştırıyorsunuz. Sahi siz dün Saddamcı mıydınız?