Sorun İslam’dan değil şahıslardan kaynaklanıyor Mahalle baskısı ve laiklik/2

13.04.2009 Vatan

Mahalle baskısı tartışmalarında devlet nerede?” sorusu hayati bir öneme sahiptir. Prof. Şerif Mardin’in Jön Türkler’den beri tüm yöneticilerin “mahalle baskısı”ndan korkmuş olduklarını belirtmesi ve onu günümüze taşırken “Bu öyle bir hava ki AKP’yi bile döver” demiş olması nedeniyle bunun devletten tamamıyla bağımsız olduğu düşüncesi öne çıkmıştı. Fakat “Türkiye’de Farklı Olmak” araştırması, baskının sadece mahalleden kaynaklanmadığını, yerel yöneticilerin ve kimi mülki amirlerin de farklı olanlara karşı ayrımcılık yaptıklarını ortaya çıkardı.

Bu noktada, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Hakan Yılmaz tarafından geliştirilen “laiklik ombudsmanlığı” önerisini gündemde tutmakta yarar var. “Türkiye’de son yıllarda laiklik devlete ait bir özellik olmaktan bir yurttaşlık hakkı olmaya başladı. Çünkü bazı kamu görevlilerinin, ki bunlar yerel yöneticiler veya merkezi yönetimin memurları olabilir, ellerindeki kamu gücünü kullanırken veya bir kamusal hizmeti sunarken ‘bu hizmet karşılığında senden bazı dinsel normlara uymanı isterim’ veya ‘sana sunmakta olduğum kamu hizmetini eğer bazı dinsel normlara uymazsan çekerim’ dedikleri ileri sürülüyor” diyen Prof. Yılmaz’a göre “AKP hâlâ klasik laiklik anlayışında duruyor. Dolayısıyla AKP bir yurttaşlık hakkı olarak laikliğin ihlal edilmesinin yurttaşların canını ne kadar yaktığının farkında değil veya olsa bile bunu umursamıyor. Bu iki şıktan hangisi geçerli olursa olsun ortada çok ciddi bir sorun var demektir.”

Laikliği korumak

Kimileri “laiklik ombudsmanlığı” oluşturulması önerisine “laikliğimizin korunmaya muhtaç olduğu anlamına gelir” diye karşı çıkıyor. Laikliğin korunmaya muhtaç olup olmadığının çok karmaşık bir tartışma olduğu açık ancak bulundukları ortamlarda azınlıkta olan bazı kişi ve grupların tercih ettikleri yaşam tarzlarını çoğunluğa karşı koruyabilmeleri için yardıma ihtiyaçları olduğu da bir gerçek. Dolayısıyla, “bir yurttaşlık hakkı olarak laiklik” ve buna bağlı olarak “laiklik ombudsmanlığı” kavram ve önermelerini tartışmak Türkiye’nin yararınadır. Çünkü bu tartışmalar hiç kuşkusuz laikliği ve buna bağlı olarak demokrasiyi daha da güçlendirecektir.

Sonuç olarak, Türkiye’de dindarlardan kaynaklı baskıların olduğunu düşünüyorum. Ama bu, başörtüsü yasağında açıkça görüldüğü gibi, kimi durumlarda dindarlar üzerinde de baskılar olduğu gerçeğini görmemize engel olamaz. Bu baskılardan herhangi birinin diğerinden daha öncelikli, önemli vb. olduğuna da inanmıyorum. Ancak ülkeyi 6 yıldır AKP’nin yönettiği düşünüldüğünde, bir yurttaş hakkı olarak laiklik konusundaki ihlallerin özel bir ilgi ve hassasiyet gerektirdiği de açıktır.

Kimi dindarlar, kendileri gibi inanmayan, ibadet etmeyen ve yaşamayan başka kişiler üzerinde baskı uygularken referanslarını İslam dininden buluyor olabilirler. Fakat bu, İslamiyet’in başlıbaşına bir “baskı dini” olduğu anlamına kesinlikle gelmez. Eğer sorgulanması ve yeri geldiğinde suçlanması gereken varsa bu İslam dini değil, baskı yapan şahıslardır. Zira İslam dini ve Müslümanların modernleşme, laiklik ve demokrasiyle doğaları gereği sorunları olduğu iddiasının savunulacak hiçbir yönü yoktur. Hıristiyanlık veya Yahudilik veya Hinduizm; Hıristiyanlar veya Yahudiler veya Hindular bu kavramlarla ne kadar barışıklarsa İslamiyet ve Müslümanlar da o kadar barışıktır. Yani çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde de modernlik, laiklik ve demokrasi pekala mümkündür.

Bu nedenle “mahalle baskısı”nın acı bir gerçek olduğunu düşünüyor fakat bunun Türkiye’nin kaderi olduğuna asla inanmıyorum.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Mahalle baskısı ve laiklik /1Mahalle baskısını yeniden tartışmanın tam zamanı 10.04.2009
2 Sorun İslam’dan değil şahıslardan kaynaklanıyor Mahalle baskısı ve laiklik/2 13.04.2009

Son makaleler (10)
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı