Politikaya Hocamın işaretiyle girdim - Korkut Özal

27.12.1991 Cumhuriyet

Korkut Özal Cumhuriyetin; Kürt sorunu, ANAP, İslam ve politika üzerine sorularını yanıtladı:
Politikaya Hocamın işaretiyle girdim
 
—2 —

Eski bakanlardan ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal, politikaya “kerhen”, hocası Mehmet Zahid Kotku’nun telkiniyle girdiğini ve yeniden politikaya talip olmayı düşünmediğini belirtti. Korkut Özal, söyleşimizin bugünkü bölümünde Kürt sorunu, ANAP, İslam ve politika ilişkileri üzerine sorularımızı şöyle yanıtladı:

─ Milliyetçi-muhafazakâr diye tanımlanan kesim daha ilk günden DYP-SHP koalisyonuna seri biçimde yüklenmeye başladı. Devletle kurmuş oldukları iyi ilişkilerin bozulmasından, bazı imtiyazlarını kaybetmekten korkuyorlar sanki

ÖZAL: Bir kere milliyetçi-muhafazakâr dediğiniz tabir çok geniş kapsamlı. Bunun içine girenlerin reaksiyonda birleşeceklerini anlıyorum da aksiyonda ne kadar birleşebileceklerinde tereddütüm var. Mesele aksiyon birliğine geldiğinde fikir ayrılıkları önem kazanıyor. Mesela bir yerde İslami kesimi bu manada muhafazakâr diye nitelemek yanlış oluyor. Dikkat ederseniz bugün en büyük dinamizm İslamdadır. Bu açıdan bakıldığı zaman bugünkü sistemin pek öyle muhafaza edilecek bir tarafı olmadığı ifade ediliyor. Yeni gelen iktidar kendi açısından kadroları değiştirmeye başlayınca ortaya rahatsızlıklar çıkıyor. Öte yandan uygulamalardan doğan rahatsızlıklar da olabilir. Koalisyon dışındaki parti tabanlarından rahatsızlıklar çıkarsa bu halledilebilir, ama koalisyon partilerinin kendi tabanlarında rahatsızlık başlarsa, o zaman mesele önem kazanabilir. Çünkü DYP’nin tabanının bazı mevzularda oldukça muhafazakâr olduğu ifade edilmektedir. Şahsen şu son seçimlerde DYP’nin muhafazakâr olmayan kesimlerden de rey aldığını tahmin ediyorum. Süleyman Beyin yeni politik platformu bir manada çeşitli eğilimleri fiilen birleştirmiş gibi görünüyor. Sorunuza dönecek olursak; ben üç koalisyonda bulundum. Koalisyonlar da bir yerde yıkılıyorlar. Yıkılma sebepleri de genellikle dış değil iç sorunlar. Kanaatime göre eğer bu koalisyon da zor bir duruma girerse bunun sebebi daha çok iç sorunlar olacaktır.

— Sizin Türkiye için başkanlık sistemini savunduğunuz biliniyor.

ÖZAL: Ama başkanlık sistemini tek başına düşünmemek lazım. Bu sistemin asırlardır başarıyla uygulandığı Amerika gibi demokrasilerde sistemin asıl temelini mahalli idareler oluşturur. Amerika’da benim gördüğüm 50 tane daha başkan, eyalet valileri vardır. Bizde ise bütün meseleler Ankara’da çözülmeye çalışılıyor.

— Bu aynı zamanda Güneydoğu sorununa çözüm olabilir mi?

ÖZAL: Güneydoğu meselesi çok boyutlu. Bir, bugüne gelinmesinin nedeni geçmişte izlenmiş olan yanlış ve yetersiz politikalardır. İki, terörle hiçbir şeyi halletmek mümkün değildir. Üç, bu terörü destekleyenlerin belki başka amaçlan vardır. Dört, bunun çözümü muhakkak ki vardır. Ama her türlü tabuyu, önyargıyı atarak, meseleye çok geniş bir perspektif içinde çözüm aramak lazım. Hükümet programında ilk başta terörle mücadele var. Ama sadece düzenli orduyla terörün önü alınamaz.

— Bir de hükümetin Kürt kimliğini tanıması var.

ÖZAL: Eğer ana lisanı olarak Kürt lisanını kullanıyorlarsa, Kürt aslından geldiklerini kabul ediyorlarsa, siz onlara ne derseniz deyin, onlar kendilerini öyle göreceklerdir.

— Kardeşiniz Cumhurbaşkanı Turgut Özal kendisinde “Kürt kanı” olduğunu söylemişti.

ÖZAL: Bizim memleketimiz Malatya. Annemin ebeveyni Çemişgezek’in Toma mezrasından gelmişler, Kürtlükle bir alakası yok. Bildiğim, babam tarafından dedemin hanımı Potürgeli. Pötürge’nin de, şöyle böyle çoğu nüfusu Kürt olduğu için Turgut Bey herhalde oradan söyledi. Yani büyükannem, rahmetli Zehra Hatun, yeri belli, Poskiranlı. Bu gayet tabii bir şey. Osmanlı Devleti’nde hiçbir zaman Kürt sorunu olmamış. Bütün ırklar, kavimler, hatta çeşitli dinlere mensup olanlar kardeşçe yaşamış. Irkçılık kavramlarını çıkararak ahenkle yaşayan kitleler parçalanmış. Osmanlı Devleti de bu cereyanlarla darmadağın olmuş. Irk esasına dayalı pek çok devlet onaya çıkmış. Türkiye diye bize kalan coğrafyada ise Osmanlı kavramının yerine Türklük, İslam bağı yerine laiklik kavramı gelmiş. Laiklik kavramının geçmiş yıllardaki yorumlarında İslam unsuru bir kenara itilmiş. Halbuki tarih boyunca Kürtlerle Türklerin en büyük bağlılığı İslamda.

— Prof. Mahmut Esad Coşan parti kurabileceğini ilan etmişti. Bir İslami şura söylentileri dolaştı. Galiba İslami cemaatler, profesyonel politikacılara ihale ettikleri oylarına bizzat sahip çıkmak istiyorlar. Müteahhite vermek yerine, artık kendi evlerini kendileri yapmak istiyor.

ÖZAL: Kuruluşunda muhafazakâr oyları büyük ölçüde bünyesinde toplayan ANAP son seçimde bunları tasfiye ettiği görünümündedir. Bugün Türkiye’de İslami değer yargılarını esas alan çeşitli topluluklar var. Bunlar zaman boyunca dinamik, bir fikir ve aksiyon düzeni oluşturuyorlar. Yavaş yavaş adaleleri beliriyor. Mesela basına, eğitim sistemine, ticari sistemlere giriyorlar. Yavaş yavaş kendilerinin sosyal sorumluluklarını yüklenecek adaleler geliştiriyorlar. Seçimlerde kendilerine en yakın gördükleri kadroları destekliyorlar. Eğer politik kadrolar bu toplulukların beklentilerine cevap veremezlerse, ben inanıyorum ki zaman içinde başka oluşumlar ortaya çıkabilecektir. Sizin söyledikleriniz onlara işaret olabilir. Bir yerde bu potansiyel şartlar geliştiği takdirde ortaya çıkacaktır.

— Böyle bir politikaya talip misiniz?

ÖZAL: Ben politikayı kerhen yaptım. Politikaya asla talip olmadım, olmayı da düşünmüyorum. 1973 ağustosunda bana MSP’den Erzurum adaylığı teklif edildi. İlk tepkim “Hayır” oldu. Sonra bazı arkadaşlarıma danıştım. Hiçbiri olumlu yorumlamadı. 7-8 negatif olgu çıktı. Sonra merhum hocamız Mehmet Zahid Kotku Efendi’ye gittim, danıştım. Hocaefendi “Sen ne diyorsun?” dedi bana. “Arkadaşlar ‘Sen Malatyalısın, Erzurumlular sana rey vermez’ diyor” dedim. Hocaefendi “Müslümanlar sana rey verir” dedi. Çok şaşırdım ve anladım ki benim bu işe girmemi istiyor. Arkasından “seçime çok az kaldı. Propaganda yapıp anlatmamız zor” dedim. “Gönülleri değiştiren propaganda değil Allahüteala Hazretleridir” cevabını verdi. Sonra “Politikayı sevmiyorum” dedim. Onun üzerine “Siz hakkı, doğru olanı tebliğ edin” dedi. Böylece aday oldum. İnsanların iradelerinin bittiği, daha büyük iradelere tabi oldukları noktalar vardır. Benim politikaya girişim böyle oldu ve inanın çok kereler ayrılmayı da düşündüm. Kendilerine danıştığımda, bana “Sabırlı olun, nereye kadar giderse gidin” demişlerdir. Biz de askeri mahkemeye kadar gittik.

─ ANAP’taki gelişmelere hiç dahil oldunuz mu?

ÖZAL: Hiçbir zaman denildiği manada dahil olmadım. ANAP’ta yıllarca benim yanımda çalışmış pek çok insan vardı. Küçük kardeşim Yusuf Bozkurt Özal vardır. Ona çok emeğim geçmiştir. Baba-oğul gibiyiz. Bana gelip bir şey sorduğu zaman onunla görüşmüşümdür. Ama politik yapılanmaların içinde hiçbir zaman olmadım, politikaya girmek isteseydim zaten girerdim. Fikri suç haline getiren 141, 142, 163. maddelerin kalkması gibi bazı meselelerde Turgut Bey’e tavsiyede bulunmuşumdur. Yine kendisine bütün seçim barajlarını kaldırmalarını söylemiştim. Kısaca benim ANAP’la ilişkim oradaki yakınlarımla olan ilişkimin ötesinde olmamıştır. Turgut Bey güzel bir sloganla ortaya çıkmıştı: Eğilimleri birleştirmek, yeni bir politika anlayışı. Bunu bir süre de yapmıştı. Yani kendisine “Tonton” dendiği, sevildiği dönemler. Ama politik mihrakların o kavgalı üslubu tekrar getirmesi ile işler değişti. Onlar buna belki de zorlandılar, kendi yapılanması değişti.


* * *

PORTRE / MEHMET ZAHİD KOTKU
Modern çağda bir derviş

Mehmet Zahid Kotku, Kafkas muhaciri bir ailenin oğlu olarak 1897’de Bursa’da doğdu. 21 yaşındayken ünlü Nakşibendi şeyhi Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi’nin 1850’li yıllarda kurmuş olduğu İstanbul’daki Gümüşhaneli Tekkesi’ne girerek Şeyh Ömer Ziyaüddin Efendi’ye bağlandı.
Kotku, 1952 aralık ayında Kazanlı Abdülaziz Bekkîne’nin vefatı üzerine Bursa’dan İstanbul’a taşınarak tekkenin başına geçti. Çeşitli camilerde imam-hatiplik yaptı. Ekim 1958’de Fatih İskender Paşa Camii’ne geçerek ömrünün sonuna kadar burada çalıştı.
Tarikatların yasak olmasına rağmen hiçbir adli kovuşturmaya maruz kalmayan Kotku çevresinde özellikle üniversite öğretim üyeleri ve öğrencilerinden geniş bir halka oluşturdu. Bu kişilerin hayatına modern dünyanın ihmal ettiği şiirsellik boyutunu kattı. Aynca ülkenin ekonomik, politik, kültürel ve benzeri her türlü sorunuyla ilgilenmeye çalıştı ve müritlerini de bu yolda teşvik etti. 60 sonlarının DPT’sinde onun bağlıları önemli konumlara geldiler. Milli Nizam Partisi ve ardından Milli Selamet Partisi onun teşvik, destek ve onayıyla kuruldu; bu partilerin faaliyetleri kendisi tarafından bir bakıma denetlendi.
Bağlılarınca “Hocaefendi” diye anılan Kotku son defa gittiği hacdan 6 Kasım 1980’de ağır hasta olarak döndü. Bir hafta sonra vefat etti. Cenazesi Süleymaniye Camii’nde kaldırıldı. Namazını bir diğer Nakşi şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu kıldırdı. Milli Güvenlik Konseyi’nin özel izniyle Süleymaniye Camii avlusunda dergâhının diğer şeyhlerinin mezarlarının bulunduğu yere gömüldü.
Daha sonra Hafıze Özal da aynı yere gömülecekti. Kotku’nun ölümüyle İskender Paşa Dergâhı diye anılan tekkenin başına damadı Prof. Mahmut Esad Coşan geçti.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

YAZI DİZİSİ
1 Demirel, hükümeti iyi götürüyor - Korkut Özal 26.12.1991
2 Politikaya Hocamın işaretiyle girdim - Korkut Özal 27.12.1991

Son makaleler (10)
20.04.2025 Ben mi iyimserim yoksa siz mi kötümsersiniz?
19.04.2025 Birinci ayında 19 Mart: Bundan sonra neler olabilir?
18.04.2025 CHP mucizesi
16.04.2025 Özgür Özel Medyascope’ta: “CHP’yi yeniden sokakla tanıştırıyoruz, gerekirse 5 milyon da olacağız 10 milyon da”
13.04.2025 19 Mart Erdoğan’ın en büyük siyasi hatası olabilir: İşte hiç beklemediği on sonuç
13.04.2025 Türkiye enflasyonla mücadelede ne durumda? Murat Sağman anlattı
09.04.2025 Transatlantik: Erdoğan-Trump aşkı & ABD'deki protestolar ve gümrük tarifeleri
06.04.2025 Erdoğan’ın CHP ile ilgili hiçbir hesabı tutmadı
06.04.2025 Hatem Ete değerlendirdi: Toplum 19 Mart operasyonuna nasıl bakıyor?
05.04.2025 Ümit Akçay ile söyleşi: İktidarın geleceğini ekonomi mi belirleyecek?
20.04.2025 Ben mi iyimserim yoksa siz mi kötümsersiniz?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı