On soruda Menzil tarikatının geleceği

16.07.2023 rusencakir.com

Menzil neden üçe bölündü?
“Gavs” olarak bilinen son Menzil şeyhi Abdülbaki Erol, oğullarından sadece üçüne halifelik vermiş ve bunlardan hiçbirini doğrudan kendi yerini alacak halife olarak atamamıştı. Yani üçe bölünmeyi bir tür onun vasiyeti olarak görmek gerekiyor. Yine de beklenen üç kardeşten birinin Menzil’de, birinin esas memleketleri olan Siirt’te ve sonuncunun da İstanbul’da yerleşip tarikat faaliyetlerine buralarda devam etmeleriydi. Belli ki aralarında Menzil’de kimin kalacağı konusunda anlaşma çıkmamış bu nedenle hepsi köyde kalmaya karar vermiş. Kısacası önce köy, sonra tarikat üçe bölünmüş oldu.

Menzil köyü neden paylaşılamadı?
Çünkü tarikatın adını Adıyaman’ın bu köyünden alması rastlantı değil. Bu köyün ve tarikatın ilk dikkat çekmesi 1970’li yıllardır. O dönemde “Seyda” olarak anılan, Abdülbaki Erol’un abisi Muhammed Raşid Erol’u görmeye Türkiye’nin dört bir tarafından –hatta Avrupa’dan– genellikle otobüslerle akın akın insan gidiyordu. Çocukluğumda İstanbul Çağlayan’da otururken, otobüslerle Menzil’e insanların -ki çoğu aslen Karadenizliydi- gittiğini duyardık, görürdük. Bu gidenlerin önemli bir kısmı, birtakım “kötü alışkanlıkları” olan kişilerdi; içki, kumar, hatta uyuşturucu kullandığı söylenen kişilerin buraya gidip, sonra tedavi olup, tövbe edip geldikleri söylenirdi. Bunların gerçekten de bazılarının hakikaten tövbekâr bir hayat sürdüklerini gördük, ama bazılarının da bir süre sonra kaldıkları yerden devam ettiklerine de tanık olurduk. Tarikat, İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin, hatta dünyanın birçok yerinde kurumsallaştı ama kalbi hep Menzil’de attı. Özellikle yaz aylarında binlerce kişi köye gider, kalabildikleri kadar orada kalırlar. Dolayısıyla Menzil’i almak bir anlamda tarikatı kontrol etmek anlamına geleceği için kardeşler köyü paylaşmışlar.

Menzil’de bir taht kavgası mı yaşanıyor?
Bu soruyu Tarikatı yakından bilen güvendiğim bir kaynağa sorduğumda “taht kavgası çıkmaz, çünkü cemaat hepsine yetecek kadar büyük” cevabını verdi. Şu aşamada “taht kavgası” tespiti için erken. Zira üç kardeşin babalarının beklenen ölümüne ve sonrasına hazırlandıkları anlaşılıyor. İlk günlerde taziyeleri birlikte kabul ettiler, hep yanyana durdular. Ama zamanla aralarında sorunların çıkması kaçınılmaz gözüküyor. Hele tarikat dışı birtakım odaklar da devreye girerse medyada bir aşamadan sonra sürekli Menzil haberleri duyacağa benzeriz.

Siyasi iktidar hangi kardeşi destekliyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğullardan Saki’yi arayıp başsağlığı dilemesini tercihini ondan yana yaptığı şeklinde yorumlayanlar oldu. Sanmıyorum, Erdoğan böyle bir tercih yapmak, hem de bunu ilk günden belli etmek istemeyecektir. Saki Erol’u araması, çocuklardan en büyüğü olduğu içindir.

Hangi kardeş daha etkili olur?
Şu ana kadar gelen bilgiler, ilk aşamada tarikat bağlılarının yarıdan fazlasının Saki Erol’a biat ettiği yolunda. Bu şaşırtıcı değil zira Menzil’in son yıllarda dışa açılması ve büyümesinin ardındaki en önemli isim Saki Erol’du. Ancak tarih oyunca farklı örneklerden hareketle tarikat/cemaat işlerinin her zaman sürprizlere açık olduğunu söylemek lazım. Örneğin Menzil’in kabuğunu kırmasında en etkili olan vakıflar ve Semerkand medya grubu Mübarek Erol’da kaldı. Saki Erol da “Serhendî” adı altında yeni bir vakıf ve “Dehlevî” ismi altında yeni bir yayınevi kurmaya karar verdi. Görüldüğü gibi rekabet Menzil köyü merkezmiş gibi gözükmekle birlikte esas olarak metropollerde, yani “uhrevi”den ziyade “dünyevi” alanda cereyan edeceğe benzer.
 
Menzil’in devlet içindeki etkisi bu yaşananlardan nasıl etkilenir?
“FETÖ gitti METÖ geldi” diyenler de oluyor. Böyle düşünmüyorum Çok açık bir şekilde biliniyor ki –kendileri de gizlemiyor– devletin içerisinde görev yapan,–Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, ama Emniyet’te de– çok sayıda kendilerine bağlı ya da sempati duyan kadrolar var. Ama Fethullahçılık gibi bir örgütlenme yapacaklarını, yapmak isteyeceklerini ve yapabileceklerini sanmıyorum. Öncelikle Menzil uzun bir süre çok kendi içine kapalı, devletten çok korktuğu için çok temkinli giden bir cemaat olmuştur. Ayrıca tarikatların ezici çoğunluğu gibi gevşek bir örgütlenme içindeler, Fethullahçılık gibi devlet içinde paralel bir yapılanmaya gitmeye yönelecek ölçüde katı, merkezi bir yapılanmaları yok. İşte gördük, Şeyh ölünce tarikatın bağlıları üç kardeş arasında tercih yapmak durumunda kaldılar.

Devlet’in Menzil’e bakışı değişir mi?
Menzil’in bugünkü iktidarla ilişkileri iyi olabilir, önü açılmış olabilir, devlette kadrolaşmasına göz yumuluyor, hatta bu teşvik ediliyor olabilir ama hiçbir zaman devlet bu yapılara tam olarak güvenmez; hele Fethullahçılık deneyiminden sonra asla. Nitekim cenazeyi köyde izleyen meslektaşlarımız, güvenlik güçlerinin herseye videoya çektiklerini not ettiler. Menzilciler de Türkiye’deki devlet geleneğini çok iyi bilir ve onlar da devlete tam olarak güvenmezler. Bunun aynen devam edeceğini düşünüyorum.


Menzil’in siyasi tercihleri değişir mi?
12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından dönemin şeyhi Muhammed Raşit Erol Çanakkale’ye sürgüne gönderilmiş, anayasaya evet demesi ve Turgut Sunalp’in liderliğindeki Milliyetçi Demokrasi Partisi’ni desteklemesi karşılığında Menzil’e dönmesine izin verilmişti. Daha sonra Menzil’in adı, Erol ailesinin Kürt olmasına rağmen genellikle milliyetçi sağ partilerle birlikte anıldı ama tarikat asla açıktan kimseyi işaret etmedi. Ta ki 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine kadar. O tarihten sonra Menzil’e bağlı kuruluşlar, zaten destekledikleri Erdoğan’ı alenen ve gururla işaret eder oldular. Son seçimlerde de, riskli olmasına rağmen Erdoğan’a ilk ve en coşkulu desteğin Menzil’den geldiğini gördük. Kardeşlerden hiçbirinin bu çizgiyi bozması beklenmiyor, muhtemelen Erdoğan destekçiliği konusunda da birbirleriyle rekabet edeceklerdir. 


Eskişehir merkezli Buhara tarikatı bu gelişmelerden nasıl etkilenir?
2000’li yılların başlarında Muhammed Raşit Erol’un en öne çıkan oğlu Fevzettin Erol, tarikat içinde Şeyh olan amcası Abdülbaki’nin büyük oğlu Saki’nin ve onun dışa açılma stratejisinin öne çıkması üzerine ayrılmış ve Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde bir çiftlik alıp “Buhara cemaati” denen kendi tarikatını kurmuştu. Meslektaşımız Saygı Öztürk’ün 2019’da çıkan “Menzil-Tarikatın İki Yüzü” kitabında Fevzettin Erol’un “Menzil eski Menzil değil” şeklinde özetlenebilecek ağır eleştirilerini okuyabilirsiniz. Menzil’in fiilen üçe bölünmesinin ardından, tasavvuf konularına hakimiyeti bakımından, zaten yaşça büyük olduğu üç amcaoğlundan daha ileri olduğu söylenen Fevzettin Erol’un daha fazla öne çıkması beklenebilir.

Menzil’in geleceğini esas olarak ne belirleyecek?
Bu sorunun cevabı “din ve dünya işleri arasında kurulacak denge” olmalı. Muhammed Raşit Erol zamanında Menzil esas olarak bir tasavvuf yapılanmasıydı. Başta da söylediğim gibi “Seyda” adı verilen Erol, tasavvufi yönünü kullanarak insanları “tedavi” eden biri olarak ünlenmişti. Zamanla kardeşleri, çocukları ve yeğenleri onun kurduğu tarikat ağından istifade ederek başta ticaret olmak üzere dünyevi işlere de yöneldiler. Seyda’nın yerini alan “Gavs” olarak tanımlanan kardeşi Abdülbaki abisi kadar tasavvufi konularda ve buna bağlı olarak “tedavi” hususunda nam salmadı ancak oğulları tarikatı dışa açarak büyüttüler. Menzil köyünün 2000’lere kadar olan haliyle şimdiki kıyaslandığında yaşanan dünyevileşmenin ne kadar büyük olduğu görülecektir. Şimdi üç kardeşin elinde üçe bölünecek bir dünyevi ve uhrevi miras var. Her ne kadar üç kardeş de köyde kalmayı, yani uhrevi olanı seçmişlerse de zaten köyün de alabildiğine dünyevileşmiş olması nedeniyle artalarındaki rekabetin esas olarak dünyevi alanda olacağını düşünüyorum. Bu kaçınılmaz gibi görünen dünyevileşmeyi tırmandırma da Menzil’in bir tarikat olarak eski cazibesinden uzaklaşacağını gösteriyor.

Bitirirken: Bir gazeteci olarak Menzil tarikatını az buçuk bildiğimi düşünüyorum. Keşke hakkında bir Gomaşinen yapmış olsaydım diye hayıflanmıyor değilim. Ama 2 Aralık 2019’da Fethullahçıların yerini Menzil mi aldı?
(https://medyascope.tv/2019/12/02/fethullahcilarin-yerini-menzil-mi-aldi/) başlıklı yayında Menzil ile olan öykümü epey anlattım. Orada da da anlattığım gibi Fevzettin ve Saki Erol başta olmak üzere ailenin birçok ferdiyle değişik tarihlerde ve yerlerde, uzun uzun sohbet ettim. Yaklaşık 25 yıl önce Menzil’e gittiğimde “Gavs” Abdülbaki Erol ile kısa da olsa tanışma imkanım olmuştu. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Bu yazıyı yazmadan önce büyük oğlu Saki Erol’a ulaşıp başsağlığı diledim, kendisi haklı olarak taziyenin sürdüğünü şu günlerde konuşmasının doğru olmayacağını söyledi. 



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
01.06.2025 CHP siyasi iktidarın kızıştırmak istediği iç krizini tabanına başvurarak aşabilir
29.05.2025 Günümüz Türkiyesi’nde İslamcılık ve Kürtler
27.05.2025 Meral Danış Beştaş ile söyleşi: Çözüm süreciyle birlikte demokrasi de gelecek mi?
25.05.2025 Fethullahçılarla barışma mümkün mü?
25.05.2025 Devlet Fethullahçılarla da barışır mı? Gökhan Bacık ile söyleşi
25.05.2025 Said Nursi’yi sevmek suç mu?
24.05.2025 Her şeye rağmen iyimser olmak ve iyimser kalmak
24.05.2025 Dünden bugüne ve yarına Kürt müziği: Brader ile söyleşi
23.05.2025 Erdoğan yeni anayasa yapabilir ya da anayasayı değiştirebilir mi?
22.05.2025 Bir Süleymancı olmadığım kalmıştı
01.06.2025 CHP siyasi iktidarın kızıştırmak istediği iç krizini tabanına başvurarak aşabilir
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı