Murat Aksoy yanıtladı: Çözüm sürecinde CHP- MHP- DEM Parti ittifakı mümkün mü?

08.08.2025 medyascope.tv

8 Ağustos 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Ruşen Çakır: Diyorum ki, CHP'nin komisyona katılması, ben hep ‘‘katılır’’ diye söyledim ama çok büyük bir baskı oldu katılmaması için. Kimler yaptı bu baskıyı CHP'ye, katılmasın diye?
Murat Aksoy: Katılmama konusunda özellikle Cumhuriyet Halk Partisi içinde, biliyorsunuz, her parti gibi Cumhuriyet Halk Partisi de aslında bir koalisyon ve içinde farklı farklı kanatlar var. Ve bu kanatlardan bir tanesi de böyle daha ulusalcı diyebileceğimiz ya da kendini çok fazla böyle söylem düzeyinde Atatürkçü diye tanımlayan ve siyasi pozisyonunu da esas olarak biraz anti-Erdoğan üzerine kuran bir grup var. Bu hem tabanda var hem de partinin içinde var ve bunlar aslında bu komisyon meselesinde en başından beri mesafeli durdular. Ama burada Cumhuriyet Halk Partisi'nin en temel pozisyonu, yani Kılıçdaroğlu'ndan bu yana, ilk çözüm sürecinde de bir karşıtlık değil, kolaylaştırıcı olma yönünde bir pozisyon aldılar ve onu Özgür Özel de ifade etti, "Bunu biz önermiştik" dedi. Çünkü ilk çözüm sürecinde de Kemal Bey'in en büyük önerisi "Bu meselenin tartışılacağı ortam Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Orada bir komisyon kuralım, izleme komisyonu ya da adına ne diyeceksek" demişti. Dolayısıyla da Cumhuriyet Halk Partisi şu anda aslında ideolojik olarak ilk çözüm sürecinden bu yana aynı yerde duruyor. Ama dediğim gibi, partinin içinde daha küçük diyebileceğimiz bir grup var. Ama biliyorsunuz bazı tartışmalarda az olanların sesi ideolojik olarak bazen daha yüksek çıkabiliyor ve medya da biraz bunu görmek istediği için biraz öyle bir şey oldu. Yoksa en başından beri Cumhuriyet Halk Partisi'nin temel eğilimi bu komisyona katılmaktı. Hatta Özgür Özel'in ifadesi "Biz önerdiğimiz komisyona katılmayalım mı?" şeklinde, tırnak içinde, bir itiraz ya da isyandı ve sonuçta da katılım kararı çıktı.

Ruşen Çakır
: Peki, komisyona yolladığı 10 isme baktığımız zaman, senin isimlerin hepsini tek tek bildiğini varsayıyorum. Tabii ilk başta Oğuz Kaan Salıcı dikkat çekiyor. Son olağanüstü kurultayda listeyi delmeye çalışmıştı değil mi Oğuz Kaan Salıcı?
Murat Aksoy: Evet, evet. Şu anda yedekte bir ya da ikinci sırada olması gerekiyor ve ‘‘Kemal Bey'e yakın’’ diye bir sınıflama durumu var. Ama bir de şöyle bir gerçek var, Cumhuriyet Halk Partisi içinde de milletvekillerine — hepsi tabii ki çok nevi şahsına münhasır, hepsinin ayrı ayrı özellikleri vardır ama — şimdi katılan isimlere baktığımız zaman bir anlamda daha büyük fotoğrafta birbirini tamamlayan isimler olduğunu söyleyebiliriz. Yani en başta Sezgin Tanrıkulu olmak üzere, neredeyse Diyarbakır Baro Başkanlığı’ndan bu yana, kaldı ki Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu Kürt meselesi konusundaki en son hazırlamış olduğu rapor ‘‘21 Soru 21 Cevap’’ı hazırlayan ekipteydi. Aynı şekilde ifade ettiğiniz gibi Oğuz Kaan Salıcı her şeye rağmen parti içinde ciddi bir ağırlığı olan ve Boğaziçi mezunu, bu konuları da okuyabilen birisi. Yine bizim gazeteci arkadaşımız Okan Konuralp de öyle. Dolayısıyla bence Cumhuriyet Halk Partisi'nin hem parti olarak ağırlığı hem de bu komisyona — işte bugün de Umut Akdoğan 11. üye olarak katıldı — nitelik olarak katılması önemli, yani değerli. Fakat buradaki temel soru, bu komisyonun işlevinin gerçekten ne olacağı konusunda. Çünkü bu meseleye baktığımız zaman, bir de medyaya bu Öcalan'la heyetin yaptığı konuşma yansıyor, bir 160 sayfalık bir metin var. Şimdi o metinlere baktığımız zaman aslında bu komisyon biraz daha, nasıl diyelim, yapılmış olan ya da üzerinde genel çerçevesi anlaşılmış olan bir meseleyi konuşan ve ona uygun bazı adımlar atan, bazen onu biraz değiştirebilecek bir komisyon gibi duruyor. Şimdi bence buradaki asıl bizim zorluğumuz — sadece CHP açısından değil DEM Parti için de bu zorluk var — burada mesele komisyon mu karar verecek gerçekten, yoksa devletle Öcalan'ın tırnak içinde uzlaştığı bir yol haritasını hayata geçirecek birtakım düzenlemeler mi önerecek? Bence kritik tartışma bu.

Ruşen Çakır: Peki, burada şöyle bir ihtimal yok mu şimdiye kadarki görülen duruşlardan baktığımız zaman? CHP'nin DEM Parti ve MHP ile daha yakın bir şekilde birlikte hareket etmesi ihtimali.
Murat Aksoy: Zaten geçen haftaki yazımın başlığı "CHP ile DEM birbirine çok yakın. MHP'yi de yanlarına çekebilme ihtimalleri var mı?" şeklindeydi. Çünkü burada Cumhuriyet Halk Partisi ile DEM Parti'nin sözcülerinin bu süreçteki söylemlerine baktığımız zaman, "Demokrasi barış kadar önemli, silahların bırakılması kadar önemli" şeklinde olduğunu görüyoruz. Aynı şekilde biz de biliyoruz ki özellikle Feti Yıldız'ın bu komisyonda olması ve son 2-3 ayda demokratikleşme konusunda, hukuk vurgusu konusunda baktığımız zaman aslında bir demokrasi ortak keseninde bu barış sürecini de ilerletecek bir Cumhuriyet Halk Partisi + DEM Parti + MHP daha uygun bir formülasyon gibi durabilir. Ama burada da bütün hikâye, komisyondaki bu sözcülerin ya da temsilcilerin birbirlerini ne kadar ikna edip edemeyeceklerine bağlı. Ama bu dediğin olasılığın gerçekleşmesi biraz siyasetin gücüne bağlı ve bu da siyasetin güçlenmesi açısından bence çok değerli bir alternatif.

Ruşen Çakır: Murat, biz yakın bir zamana kadar CHP'deki kurultay davasını konuşuyorduk. Sonra 8 Eylül'e ertelendi ve konuşmaz olduk. Şimdi 8 Eylül yaklaştığı zaman yine sadece bunu mu konuşuyor olacağız, yoksa 8 Eylül'e ertelenen davanın şu andaki CHP yönetimini bir zamanki rahatsız etme pozisyonundan daha uzak bir pozisyonda mıyız? Yani dava önemini kayıp mı ediyor?
Murat Aksoy: O 8 Eylül de biliyorsunuz CHP'nin kuruluşu nedeniyle, 9 Eylül nedeniyle 15'ine ertelendi CHP'nin yaptığı başvuru üzerine. Bence bu tartışma 30'unda olsaydı, gerçekten 30 Haziran'da bir atama ya da bir kayyum atanması ya da iptal olsaydı o gerçekleşebilirdi. Bence artık orada o ihtimal biraz daha uzaklaştı. Çünkü şu anda gerçekten siyasette öyle bir dinamik işliyor ki, Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu mitingleri, yani hafta sonu ve hafta içi mitingleri, gerçekten siyaseti, toplumu motive etme açısından CHP'nin o sokakta siyaset değil ama sokakla siyaset yapma meselesi bence CHP'yi de Türkiye siyasetini de ciddi bir biçimde dönüştürüyor. Bence bu noktadan sonra Cumhuriyet Halk Partisi'ne kayyum atamak ya da şu anki yönetimi şey yapmak biraz zor. Kaldı ki biliyorsunuz bu ayın 20'sinden itibaren de yeni bir kongre süreci başlıyor mahallelerden başlayarak. Bence o ihtimal 30 Haziran'da, tırnak içinde, daha gerçekçiydi, yani olabilme ihtimali yüksekti. Ama bence artık 15 Eylül'den sonra zor. Çünkü Türkiye'nin konuşması gereken mesele CHP'nin kurultayı değil artık. Tabii ki iktidar bunu konuşmak istiyor olabilir, iktidarın medyası bunu tartışmak istiyor olabilir. Ama Türkiye'nin bu çözüm süreci başta olmak üzere… Çünkü biliyorsunuz bu komisyon çalışmaları da bir biçimde her hafta devam edecek. Gerekirse komisyonun içinde alt komisyonlar kurulup daha sık görüşmelere devam edecekler. Bence CHP meselesi ya da CHP'ye kayyum atama meselesi şu anda Türkiye'nin gündeminde de parti içinde de ciddi bir şey olur. Kaldı ki en büyük tepki de parti içinde bizzat eski genel başkan Kılıçdaroğlu'na ifade edilmiş durumda. Kılıçdaroğlu'na yakın duran isimler de artık bu meselenin farkındalar.

Ruşen Çakır: Tam onu soracaktım. Onlar da mı frene bastı?
Murat Aksoy: Evet, evet. Bence artık Cumhuriyet Halk Partisi'nde bu parti içi konsolidasyon da büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Çünkü biliyorsunuz bu yeni kurultay sürecinin başlaması da aslında yeni dengelerin yeniden karılması demek. Çünkü şu anda mahallelerde konuşuluyor, ilçelerde konuşuluyor, benim oradaki aldığım bilgiler biraz daha, hatta Özgür Bey'e atfedilen şey, ‘‘Gerçekten artık bir denge bulalım ve daha güçlü bir biçimde yeni şeyle yolumuza devam edelim’’ şeklinde. Biliyorsunuz bu kurultayda, şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nde Kemal Bey'e yakın duran milletvekili var, delegeler var, daha aşağı indiğimizde mahalle delegeleri var, ilçe delegeleri var. Sanıyorum şu anda Özgür Bey'in söylediği, ‘‘Olabildiği ölçüde her yerde tek adayla gidelim ve listemiz de çoğulcu ve güçlü olsun.’’ Yani, ‘‘Partinin tamamını kapsayan bir delege yapısı çıkaralım mahallelerden itibaren,’’ bu bence çok önemli bir adım. Bu, bütün bu tartışmaları da bir anlamda siyaseten de bitirmeye yönelik bir adım gibi geliyor bana.

Ruşen Çakır: Peki, Kemal Kılıçdaroğlu ne diyor bu arada? O bir ara bayağı bir devreye girme şeyindeydi, reddetmeyeceğini söylüyordu. Bekledi yani, 30 Haziran'da bekledi.
Murat Aksoy: Bekledi, belki hâlâ beklemeye de devam ediyor ama eminim ki Kemal Bey de Türkiye'yi bizim izlediğimiz gibi, gazeteleri bizim okuduğumuz gibi, televizyonları, yayınları bizim okuduğumuz gibi okuyordur ve görüyordur. Yani bir de Kemal Bey aslında çok rasyonel de bir insan. Bunun aslında, tırnak içinde, bir mucize olduğunu o da kabul ediyor. Ama bence CHP'nin şu anki geldiği iklimde artık Kemal Bey’in de yapması gereken, bunu nezaket kuralları içinde söylemeye çalışıyorum, nasıl daha güçlü bir CHP yapılabilir ya da parti nasıl daha güçlenebilir, bence enerjisini ve çevresindekilerin enerjisini buna akıtması, bunun için kafa yormaları çok daha uygun olur bu saatten sonra.

Ruşen Çakır: Şimdi ben çarşamba akşamı Tuzla'da miting izledim. Uzun zamandır, bir süredir daha doğrusu, uzun zaman dedim ama bana göre uzun, gitmemiştim CHP mitinglerine ve açıkçası şey diye gittim, yani artık herhalde bunlar şeye dönmüştür, ne derler, rutin, yapılmış olsun diye yapılan mitinglere döner herhalde diye düşündüm ama öyle görmedim. Ve tabii bir de tavşan çıkarttı şapkadan, İBB borsası diye. Avukat ismi falan şudur budur, bayağı önemli somut şeyler de söyledi. Bir diğer husus, böyle iktidarı rahatsız edecek birtakım çıkışlar da yaptı. Ben Filistin meselesinde ısrarla Erdoğan'a yönelik şeyler söylemesinin çok etkili olduğunu düşünüyorum. Bilmiyorum katılır mısın? Yani Özgür Özel sonuçta o konuşmasıyla, ben orada izledim ama birçok insan televizyonlardan izledi, hâlâ bir dinamizmi ayakta tutuyor.
Murat Aksoy: İşte biraz önceki soruya verdiğim cevap da o. Yani bu CHP'de 30 Haziran hikâyesi neden olmaz? Çünkü gerçekten, üstelik yaz olmasına rağmen, üstelik sıcak olmasına rağmen insanlar bir tür böyle siyasi duruş sergiliyor. Diyor ya, "Biz burada eylem yapıyoruz" diyor. Gerçekten katılanlar da öyle. Ben Tuzla'ya gitmem ama Avrupa yakasındakilere böyle özellikle bize otobüsün arkasında önünde ayrılan basın yerleri değil, daha uzaktan izlediğimiz zaman, ki ben öyle yapmaya çalışıyorum, gerçekten insanlar bu şeyi biraz da deşarj olarak da şey yapıyorlar. Ve dediğiniz gibi Özgür Bey'in de her konuşması böyle klasik konuşmalar değil. Evet, bazı genel çerçeveler var ama her toplantıda da o ilçenin durumuna göre de özel şeyler yapıyor. Ki işte Tuzla'da bu İBB borsası ile ilgili açıklaması var vesaire. Kaldı ki ben Özgür Bey'in önümüzdeki haftalarda başka başka açıklamalar yapacağını da biliyorum.

Ruşen Çakır: Yine bir şeyler biliyorsun Murat. Biraz ucundan göster.
Murat Aksoy: Yani bir şeyler bilmek değil, şöyle bir şey, gerçekten bu Cumhuriyet Halk Partisi'nin çarşamba ve hafta sonu mitinglerinden vazgeçmesi konusunda Özgür Özel'e Manisa'dan yakın olan insanlar devreye sokulmaya çalışılıyor, Özgür Bey'i ikna etmek üzere. Yani bu kadar bir çaba var. Senin geçen günkü analizlerinden birisinde vardı ya, sanıyorum bugünkü, "Surda delik açma meselesi." Şu anda gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi surda ciddi ciddi delikler açıyor. Özellikle bu diploma skandalı meselesi falan, ekonomik durum… Yani gerçekten aslında Cumhuriyet Halk Partisi'nin şu anda belki de her şeye rağmen en büyük şansı, bu ekonomik durumun hâlâ düzelmiyor oluşu. Onun dışında da gerçekten bu somut verileri, somut tartışmaları CHP'nin gündeme getirmesi bence iktidarı zorluyor. Kaldı ki şimdi bu ay sonu itibarıyla ya da önümüzdeki ay içinde de iki tane ayrı rapor çıkacak ortaya. Bir tanesi Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi’nin hazırladığı Ekrem İmamoğlu'nun bir adaylık şeyi. İkincisi buna paralel olarak da Cumhuriyet Halk Partisi'nin parti programı. Şimdi bu ikisinin çalışmaları birlikte paralel yürüyor ve bence burada bunlar açıklandığı andan itibaren de, Eylül ortası olabilir, birisi için sanıyorum Kasım'ın başı ifade edildi, 2 Kasım gibi. Dolayısıyla bunlar da gerçekten sadece şikâyet eden değil; ne yapılacağı ve nasıl yapılacağı da topluma etkili bir şekilde anlatıldığı zaman bence Cumhuriyet Halk Partisi'nin toplumsal desteği biraz daha yükselecek. Çünkü şunu biliyoruz artık hocam, demokrasi olmadan olmaz. Mesele sadece Kürt meselesi değil, silahsızlanma meselesi değil. Eğitim meselesi, şu diploma meselesi… Gerçekten hiç mi bu insanların vicdanı yok, hiç mi ahlakı yok? Bir de bunlar sorduğunuz zaman kendilerine "Elhamdülillah Müslümanız" diyor. Yani tamam yapanlar belki Tanrı'ya inanıyor ama güvenmiyor da, şimdi bu seçmenler de mi böyle? İnsan biraz çıkar tepki verir. Bir istifa olmaz mı, bir görevden alma olmaz mı yani? Fakat hepsi pişkin bir biçimde CV'lerini değiştiriyorlar, işte "Açıköğretimden aldım" diyorlar. Yani siz benden daha eski bu geleneği takip ediyorsunuz. Bu insanların biz vicdanlı, tırnak içinde, ahlaklı insanlar olduğunu, yani hepsi belki öyledir ama bu bütün olanlar karşısında da biraz insanın isyan edesi geliyor. Tanrı’ya mesafeli olanların bu kadar isyan ettiği noktada, yakın olanların etmemesi de biraz büyük paradoks gibi geliyor bana.

Ruşen Çakır: Son olarak şunu sorayım. Sen çok daha fazla haberdarsın, yani neler yaşandığından. Cezaevindekiler, tutuklu CHP'liler, belediye başkanları, Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere ama belediye bürokratları vesaire ne durumdalar? İlk başlarda çok dinamik bir şekilde çok dikkat çekiyorlardı. Tabii zamanla biraz tavsadı gibi ama ne hâldeler? Süreçlere dahil olmaları, sosyal medyayı kullanmaları, şu bu nasıl bir durumda şu anda?
Murat Aksoy: Vallahi hocam, birincisi şunu söyleyeyim: Böyle "Sen daha çok biliyorsun, sen daha fazla haber alıyorsun" dediğin zaman bu benim için bir risk. Bunun cezasını ben çektiğim için… Ben bilmiyorum. Sadece bazı insanlarla konuşuyorum ve onlardan aldığım bilgileri paylaşıyorum. Yoksa çok özel bir bilgiye sahip değilim, bir kere bunu söyleyeyim.

Ruşen Çakır: Yok tabii ama benden daha fazla bilgiye sahip olduğunu kabul edelim. Hayır, şu anlamda söylüyorum, ben çok da fazla takip edemiyorum, senin daha ilgi alanın olduğu için… Gerçekten şunu merak ediyorum, yani şeylere baktığın zaman nasıl bir performans görüyorsun an itibarıyla?
Murat Aksoy: Hocam, benim içeridekilerden aldığım bilgi, giden avukatlar, giden milletvekilleri, bir kere hepsinin morali falan çok iyi. Şu açıdan iyi; artık iddianamenin çıkma vaktinin geldiğinin farkındalar. Bu çözüm süreciyle birlikte bu süreç biraz daha hızlandı. Ve sanıyorum Eylül'ün başı ya da Eylül'ün ortasından itibaren galiba 3 ya da 4 tane iddianame peş peşe çıkacak. Önce bu kent uzlaşısı ile ilgili iddianamenin çıkacağı söyleniyor. Sonra bu Aziz İhsan Aktaş'la ilgili iddianamenin çıkacağı söyleniyor. Sonra Ekrem Bey'in merkezinde olduğu bu rüşvet, irtikâp vesaire. Bir de tabii ki şey, galiba Beşiktaş Belediye Başkanı Sayın Rıza Akpolat'la ilgili ayrı bir iddianame… Böyle 4 tane farklı iddianamenin Eylül'ün başı ya da Eylül'ün ortasından itibaren peş peşe çıkacağı söyleniyor. Tabii iddianamenin çıkması şu açıdan önemli, çünkü geçen programda söylemiştim ya, hani 100'e kadar sayıyorsunuz içeride, birinci gün, ikinci gün, üçüncü gün; ama 100'den sonra artık bırakıyorsunuz. İddianame çıktığı andan itibaren insanların duygusu şu oluyor: "Bir sonraki duruşma ne zaman?" Diyelim ki 4 hafta sonra, 28, 27, 26, 25 ya da 6 hafta sonra işte 42,41 vesaire. Bu duyguya geliyor ve bu duygu insanı gerçekten biraz daha güçlü tutuyor. Bence şu anda içeridekilerin de iyi olduklarına yönelik aldığım bilgilerin motivasyon nedeni bu. Bir de bildiğim kadarıyla ciddi ciddi okumalar yapıyorlar, yazmalar yapıyorlar. Özellikle Mehmet Ali Çalışkan için söyleyebiliriz bunu, Resul Emrah Şahan için söyleyebiliriz, Buğra Gökce için söyleyebiliriz, Ekrem Bey'in kendisi için de böyle, hani ciddi ciddi okuyorlar ve yazıyorlar. Zaten Ekrem Bey bunları sık sık büyük ölçüde dışarıyla da paylaşıyor. Ama diğer tutuklular için de morallerinin, özellikle iddianame tarihinin yaklaşmasından dolayı, biraz daha iyi olduğu konusunda benim görüşmeye giden insanlardan aldığım bilgi bu yönde.

Ruşen Çakır: Evet, bak işte 4 iddianameden bahsettin. Ben hâlâ bu hâlimle tek iddianame bekliyordum. Yani doğru kişiye sormuşum Murat. Çok sağ ol.
Murat Aksoy: Evet ama farklı farklı şeyler var ve gerçekten Özgür Bey ciddi bir oyun bozucu oldu bu süreçte. Yani bu iddianamelerin hızlanmasında da Özgür Bey'in izlediği politikaların katkısı var. Kaldı ki bir de Türkiye'de yaşanan her şey bu süreci biraz daha hızlandırıyor. Kaldı ki burada da Devlet Bahçeli'nin ısrarını ve katkısını da unutmamak lazım. Bu sürecin hızlanmasında önemli bir rol de Sayın Devlet Bahçeli'ye ait ve Feti Yıldız'ın da burada büyük payını parantez içinde belirtelim.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
24.08.2025 Devlet Bahçeli benim gibi düşünenleri tekzip etmeye devam ediyor
24.08.2025 Dindarlar ve CHP: Hiç de zor olmayan bir ilişki
23.08.2025 CHP’de “çifte liderlik” dönemi
22.08.2025 Kutuplaşma CHP’nin işine yarar mı?
21.08.2025 Mitingle olmaz mı, miting yetmez mi?
21.08.2025 Gürkan Çakıroğlu: “Cumhur İttifakı ve barış sürecinin geleceği Suriye’ye bağlı”
20.08.2025 Önce PKK mı, Fethullahçılar mı fesholacak?
19.08.2025 Taşıma suyla AKP değirmeni döner mi?
18.08.2025 Hakan Fidan niçin hedefte?
17.08.2025 Öcalan olmadan olmaz mı?
24.08.2025 Devlet Bahçeli benim gibi düşünenleri tekzip etmeye devam ediyor
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı